Danıştay Kararı 5. Daire 2020/355 E. 2020/1827 K. 09.03.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2020/355 E.  ,  2020/1827 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/355
Karar No : 2020/1827

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
KARŞI TARAF (DAVALI): … Bakanlığı – …
VEKİLİ: …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davalı idare bünyesinde komiser yardımcısı olarak görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacının, bu işleme karşı yaptığı başvurunun reddine ilişkin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararında; davacının FETÖ/PDY’nin örgüt içi haberleşme programı olan Bylock iletişim sistemini kullandığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Bank Asya’da mevcut bulunan hesabındaki mevduatını 2014 yılından itibaren artırdığı, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan … A.Ş.’ye 03/01/2014-19/12/2014 tarihleri arasında ödeme bilgisinin bulunduğu, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan … A.Ş.’ye 20/08/2014-20/04/2015 tarihleri arasında ödeme bilgisinin bulunduğu, kurumu tarafından Komisyona intikal ettirilen bilgi dosyasında, emniyet teşkilatı personeline ait örgüt arşivinde bulunan detay bilgisinde KIRMIZI A5 (FETÖ/PDY’ye mensubiyeti, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede olan) seviyesinde kodlandırılmış durumda olduğu ve üst amir kanaati olarak 02/08/2016 tarihinde yapılan değerlendirmede FETÖ/PDY terör örgütüyle kuvvetli irtibat ve iltisakı bulunduğu yönünde görüşlerin belirtildiğinin Komisyon tarafından tespit edildiği, söz konusu tespitleri mesnetsiz bırakacak somut herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, ayrıca … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği sabit görülerek hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve anılan Ceza Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla esastan reddedildiği dikkate alındığında, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile en az irtibat derecesinde bağının olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacının uyuşmazlığın esası yönünden, davalı idarenin ise vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunması üzerine … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının istinaf başvurusu yönünden, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu işlediği gerekçesiyle … Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen hapis cezasının Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince ve … Ceza Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile onandığı, dolayısıyla davacının kesinleşmiş mahkeme kararı ile terör örgütü FETÖ/PDY ile üyelik düzeyinde ilişkisinin varlığı tespit edilmiş olduğundan, kamu görevinden çıkarılmayı gerektiren diğer delillerin incelenmesine gerek kalmaksızın dava konusu işlemde söz konusu kesin hüküm nedeniyle hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu işlem Anayasa ve uluslararası hukuk sınırlarında kalıp kalmadığı yönünden incelendiğinde; ölçülülük, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere uyma ve çekirdek haklara müdahale edilmemesi ilkelerine de uygun olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; davalı idarenin lehlerine hükmedilen vekalet ücreti tutarı yönünden istinaf başvurusuna gelince, İdare Mahkemesince işbu davanın seri dava niteliğinde olduğu kabul edilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 22.maddesi uyarınca davalı idare lehine … TL vekalet ücreti ödenmesine hükmedilmiş ise de, her bir uyuşmazlığın içeriği itibarıyla davacılar açısından ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği, 6100 sayılı Kanun’un 57.maddesinde ihtiyari dava arkadaşlığında birlikte dava açılabileceği öngörülmesine rağmen, Mahkemenin işaret ettiği davalar açısından davacıların birlikte dava açabilmesinin 2577 sayılı Kanun uyarınca mümkün olmadığı, bu durumda bakılan davanın seri dava niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının idare lehine hükmedilen vekalet ücreti tutarına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmı yönünden davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, kararın davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücreti tutarına ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin istinaf başvurusu kabul edilerek kararın davalı idare lehine … TL vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı kaldırılmış, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından; ne OHAL Komisyonu kararında ne de İdare Mahkemesi kararında kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işleme yönelik olarak somut bir delil veya gerekçe sunulabildiği, ihraç işleminin hukuka uygun yapılmadığı, hakkında idari bir soruşturma açılmadığı ve savunmasının alınmadığı, örgüt üyesi olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünün bulunmadığı, en temel hakkı olan adil yargılanma hakkının özü olan masumiyet karinesinin ihlal edildiği, ihraç edilmesinin üzerinden 2,5 yıl geçmiş olmasına rağmen neden ihraç edilmiş olduğunu hala bilmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından; dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı, … İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü emrinde komiser yardımcısı olarak görev yapmakta iken, 01/09/2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmıştır.
Davacının, anılan Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işleme karşı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuru, Komisyon’un … tarihli ve … sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine, söz konusu kararın iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
Dava dosyasının ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; davacının, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum olduğu, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, anılan kararın temyiz incelemesi sonucunda ise … Ceza Dairesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla onandığı; … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla … TC kimlik numaralı …’ın davacıya vasi olarak atandığı görülmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 14. maddesinde, kısıtlıların fiil ehliyetinin bulunmadığı; 16. maddesinde, kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri; 407. maddesinde, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her erginin kısıtlanacağı, cezayı yerine getirmekle görevli makamın, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü olduğu; 413. maddesinde, vesayet makamının, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atayacağı; 448. maddesinde, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasinin vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 471. maddesinde ise, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anılan madde hükümlerinin değerlendirilmesinden, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan kişinin, mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi ve cezanın infazına başlanılması ile yasal olarak kısıtlı hale geleceği, bu tarihten sonra yapılacak tebligatların kişiye vasi atanma süreci beklenilerek vasiye yapılması gerektiği ve vasinin, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği sonucu çıkmaktadır. Kişinin, kısıtlı hale geldiği tarihten sonra gerçekleştirdiği ve vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin olmayan hukuki işlemlerin geçerli kabul edilebilmesi ise, ancak vasinin icazet (onay) vermesi ile mümkündür. Öte yandan, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan kişinin avukatının, bu kişi hakkındaki mahkumiyet kararının kesinleşmesinden itibaren yasal olarak kısıtlı olan kişiyi temsil hakkı kalmadığından, bu kişi ile ilgili davaların takibinin, atandığı tarihten itibaren vasi veya vasinin tayin edeceği vekil tarafından yapılması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; davacının mahkumiyet kararının kesinleştiği 25/09/2018 tarihi itibarıyla kısıtlı hale gelmesine rağmen, İdare Mahkemesince, davacıya vasi atanması beklenilmeksizin 27/11/2018 tarihinde karar verildiği (nitekim 05/03/2019 tarihinde davacıya vasi atanmıştır) ve kararın davacının kısıtlı hale gelmeden önce vekalet verdiği ve kısıtlanmasıyla vekalet ilişkisinin sona erdiği avukatına tebliğ edildiği, davalı idarenin istinaf dilekçesi aynı avukata tebliğ edilmek suretiyle dosyanın usule uygun bir şekilde tekemmül ettirilmeksizin Bölge İdare Mahkemesine gönderildiği, yine Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın anılan avukata tebliğ edildiği ve anılan avukat tarafından temyiz istemiyle verilmiş olan dilekçe üzerine dosyanın usule uygun bir şekilde tekemmülü sağlanmaksızın Danıştay’a gönderildiği görülmüştür.
Bu durumda, İdare Mahkemesince; kısıtlı hale gelen davacının vasisinden davaya devam hususunda bir onay alınmaksızın davanın esası hakkında karar verilmesinde ve yine kısıtlı hale gelen davacı ile vekalet ilişkisi sona eren avukat tarafından verilmiş olan istinaf ve temyiz istemli dilekçeler üzerine dosyanın usulüne uygun olarak tekemmülü sağlanmaksızın Bölge İdare Mahkemesi’ne ve daha sonra Dairemize gönderilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmına yönelik olarak davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi, Mahkeme kararının davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücreti tutarına ilişkin kısmına yönelik olarak davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile kararın … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine ilişkin kısmının kaldırılması, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 09/03/2020 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.