Danıştay Kararı 5. Daire 2020/3517 E. 2020/5020 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2020/3517 E.  ,  2020/5020 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3517
Karar No : 2020/5020

Davacı : … vasisi …
Davalı : … Bakanlığı
Vekili : Av. …

Davanın_Özeti : … Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nde tutuklu bulunan davacı tarafından, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esaslarının “Disiplin Cezasının Verilmesi Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar” başlıklı (D) bölümünün (g) fıkrasında yer alan “Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır.” düzenlemesinin iptali istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davanın esasının incelerek bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının “adli yardım” talebinin kabulü yönünde Danıştay Onuncu Dairesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 335. maddesinin üçüncü fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşısında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin ve … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve Dosya No:… , Karar No:… sayılı kararıyla … ‘nın davacıya vasi atandığı görüldüğünden davaya davacı adına vasi yoluyla devam edilmesine karar verilerek görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabileceği; 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yeniden inceleneceği 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, davacının iptali istenen işlem yönünden dava açma ehliyetinin bulunmaması halinde davanın reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.
İdari davalar, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi, kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması için kişilere tanınmış bir haktır.
İdari işlemin iptalinin istenilebilmesi için, davacının menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Yargı kararlarına ve öğretiye göre “menfaat”, davacı ile iptalini istediği idari işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade eder. Bu bakımdan, idari işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel, ciddi maddi ve/veya manevi bir ilişkinin bulunması gereklidir.
Diğer yandan, idari işlemlerle ilgisi bulunmayan kişilerin dava açması sonucu, idarenin devamlı dava tehdidi altında kalmaması ve idarenin işleyişinin olumsuz yönde etkilenmemesi bakımından, dava ehliyeti için aranan “menfaat ihlâli” koşulu, her olaya özgü olarak irdelenmelidir. Bu bağlamda, her olay ve davada, menfaat ihlalinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri yargı mercilerine bırakılmıştır.
Yukarıda değinilen hususlar, disiplin cezaları özelinde değerlendirildiğinde ise, disiplin cezalarının, hizmetin iyi işlemesi ve kamu görevlisinin uyması gereken düzenleme ve yasaklara uyulmasının sağlanması amacıyla getirilmiş olduğu ve kamu görevlileri hakkındaki şikayetlerin disiplin suçunun ihbarı niteliğinde olması nedeniyle, şikayetçinin hak ve çıkarlarını doğrudan ilgilendirmediği sonucuna varılmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Disiplin amiri ve disiplin cezaları” başlıklı 124 üncü maddesinde; “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulması zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125 inci maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir.” hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, disiplin cezaları hizmetin iyi işlemesi ve kamu görevlisinin mevzuatta öngörülen düzenleme ve yasaklara uymasının sağlanması amacıyla getirilmiştir.
Kamu görevlisinin disiplin suçu işlediğine dair ciddi bir suç duyurusu veya şikayet halinde ilgili hakkında soruşturma yapılması zorunluluğu bulunmakta ise de; yapılan soruşturma sonucunda verilecek kararın şikayetçiyi doğrudan ilgilendirmeyen bir hal alan ve tek taraflı işlem niteliğine bürünen bu sonuca karşı açılan davanın incelenmesine ehliyet yönünden olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında … Sulh Ceza Hakimliği’nin … tarih ve E:… sayılı tevkif müzekkeresi ile tutuklanan ve … Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan davacının, bulunduğu Kurum’a nakledilmeden önce tutulduğu … Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndayken 22/07/2018 tarihinde avluda voleybol oynadığı esnada sol ayak bileğinin incindiği, tedavi için Kayseri Devlet Hastanesi’ne götürülmediği ve kendisine koltuk değneği verilmediğinden bahisle 26/09/2018 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne ihmal sebebiyle sorumlu olan personel hakkında şikayet dilekçesi verdiği, daha sonra yapılan soruşturma hakkında bilgi edinmek amacıyla 30/01/2019 tarihli dilekçe ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak disiplin soruşturması dosyasının bir örneğinin tarafına verilmesinin istediği, istemin Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esaslarının “D maddesinin (g) fıkrası” uyarınca reddedildiği, bu işlemin davacıya tebliğ edilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esaslarının “Disiplin Cezasının Verilmesi Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar” başlıklı (D) bölümünün (g) fıkrasında yer alan “Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır.” düzenlemesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan ve avluda voleybol oynadığı esnada ayak bileğinin incindiği, tedavi için hastaneye götürülmediği ileri sürülerek ihmali olduğu gerekçesiyle ilgili personel hakkında şikayet dilekçesi yazan davacının iptalini istediği Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esaslarının “Disiplin Cezasının Verilmesi Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar” başlıklı (D) bölümünün (g) fıkrasında yer alan “Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır.” şeklindeki düzenleyici işlem ile davacı arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığından dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden REDDİNE, davacının adli yardım isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle davanın açılışı sırasında tahsil edilemeyen ve ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacıdan tahsili için müzekkere yazılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
İdarî dâva türleri ve bu dâvaların kimler tarafından açılabileceği hususu, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Yasası’nın 2. maddesinde gösterilmiştir. Yasa kuralında idarî işlemler hakkında hukuka aykırılıkları nedeniyle menfaati ihlâl edilenler tarafından iptal davası açılabileceği öngörülmüştür.
İdarî davalar, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi, kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması için tanınmış bir haktır.
İdarî yargıda “İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dâvalar” biçiminde tanımlanan iptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayarak hukuk devletini gerçekleştiren önemli yollardan biridir. İdarî işlemin iptalinin istenilebilmesi için, davacının menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Yargı kararlarında ve öğretide “menfaat”, dâvacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi anlatır. Bu bakımdan, idarî işlem ile dâva açan kişi arasında meşru, güncel,ciddi maddi ve/veya manevi bir ilişki sözkonusu ise, dâvada menfaat bağı bulunduğu kabul edilmelidir.
İdarî işlemlerle ilgisi bulunmayan kişilerin dâva açması sonucu, idarenin devamlı dava tehdidi altında kalmaması ve idarenin işleyişinin olumsuz yönde etkilenmemesi bakımından, dâva ehliyeti için aranan “menfaat ihlâli” koşulu, her olaya özgü irdelenmeli ve dâva konusu işlemin davacıyı etkilemiş olması idarî yargıda menfaat ihlâlinin varlığı için yeterli sayılmalıdır. Her olay ve davada, menfaat ihlalinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
1982 Anayasasının 125. Maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu hükme bağlanmıştır. Hukuk Devleti ilkesinin gerçekleşmesini sağlayan en önemli araçlardan birisi, idarenin yargısal denetimi olup, bunun en büyük göstergesi de idare adına işlem tesis eden kamu görevlilerinin eylemlerinin yargısal, idari ve inzibati yönden denetlenmesidir.
Uyuşmazlık konusu olaya gelince; … Sulh Ceza Hakimliği’nin … tarih ve E:… sayılı tevkif müzekkeresi ile tutuklanan ve … Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan davacının, bulunduğu Kurum’a nakledilmeden önce tutulduğu … Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndayken 22/07/2018 tarihinde avluda voleybol oynadığı esnada sol ayak bileğinin incindiği, tedavi için Kayseri Devlet Hastanesi’ne götürülmediği ve kendisine koltuk değneği verilmediğinden bahisle 26/09/2018 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne ihmal sebebiyle sorumlu olan personel hakkında şikayet dilekçesi verdiği, daha sonra ise yapılan soruşturma hakkında bilgi edinmek amacıyla 30/01/2019 tarihli dilekçe ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak disiplin soruşturması dosyasının bir örneğinin tarafına verilmesini istediği, bu isteiğinin Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esaslarının “D maddesinin (g) fıkrası” uyarınca reddedildiği, bu işlemin davacıya tebliğ edilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esaslarının “Disiplin Cezasının Verilmesi Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar” başlıklı (D) bölümünün (g) fıkrasında yer alan “Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır.” düzenlemesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının, en temel insan haklarından olan, sağlık hakkının ihlal edildiği yolundaki iddiasını ispatlayabilmesi ve sorumlular hakkında idari ve cezai birtakım işlemleri başlatabilmesi için idareye verdiği şikayet dilekçesinin neticesini öğrenmesine mani olan düzenlemenin iptali istemiyle açtığı davada menfaati bulunduğu açık olup, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan davayı ehliyet yokluğundan reddeden çoğunluk kararına katılmıyorum