Danıştay Kararı 5. Daire 2020/2169 E. 2023/985 K. 16.02.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2020/2169 E.  ,  2023/985 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2169
Karar No : 2023/985

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: Av. …

Karşı Taraf (Davalı): … Başkanlığı
Vekili: Av. …

İstemin Özeti : Gelir uzmanı olarak görev yapmakta iken, 692 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı tüm özlük haklarının iadesine, parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Temyize konu Mahkeme kararlarının hukuka aykırı olduğu, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ihracına ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin hukuka ve Anayasaya aykırı olduğu, söz konusu KHK’nın Anayasa’nın 121. ve TBMM İç Tüzüğü’nün 128. maddelerine göre 30 gün içerisinde TBMM Genel Kurulu’nda onaylanmadığı, bu nedenle yok hükmünde olduğu, masumiyet karinesine aykırı hareket edildiği, OHAL döneminde uygulanan kamu görevinden çıkarma cezasının ceza hukuku anlamında bir ceza olduğu, yürütme ve yasama organlarının kişileri yargılama, suçlu ilan edip cezalandırma yetkisi olmadığı, aksi uygulamanın fonksiyon gaspına yol açacağı, OHAL KHK’sı ile tesis edilen kamu görevinden çıkarma işleminin ölçülü olmadığı, terör örgütünün ancak kesinleşmiş bir yargı kararı ile tespit edilebileceği, tavsiye niteliğinde olan ve sadece Bakanlar Kuruluna gönderilmek üzere kabul edilen MGK kararlarının kişileri bağlayıcı olmadığı, 685 sayılı KHK’nın 11. maddesi uyarınca Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından kurulan mahkemelerin tabii hakim ilkesine aykırı olduğu, hakkında soruşturma açılmadığı, savunma hakkı verilmediği, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, görevini Devlete sadakat içinde, Anayasa ve yasalara bağlı şekilde yerine getirdiği, darbe girişimiyle hiçbir ilgisinin olmadığı, terör örgütü üyeliğinin kasten işlenebilen bir suç olduğu, söz konusu yapının terör örgütü olarak ilan edildiği 26.05.2016 tarihinden önceki eylem ya da işlemlerden dolayı terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağı, “mensubiyet”, “iltisak” ve “irtibat” kavramları ile ne kastedildiğinin belli olmadığı, bu kavramların soyut ve muğlak kavramlar olduğu, ceza hukuku ilkeleri ile Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği, ByLock programını kullanmadığı, ByLock programının dijital platformda dağıtılan bir program olduğu, ByLock verileri hukuka uygun olarak elde edilmediğinden hiçbir yargılamada delil olarak kullanılamayacağı, ByLock programına ilişkin hard disk ve flaş bellek’in kendisine verilmesi ve savunma hakkı tanınması gerektiği, çekişmeli yargılama, silahların eşitliği ve bağımsızlık ilkelerinin ihlal edildiği, Bylock’a ilişkin ana deliller (hard disk ve flaş bellek) üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, telefona indirilen bir program nedeniyle hiçbir kimsenin terör örgütü üyesi olamayacağı, ByLock programının suç olabilmesi için yazılan mesajların örgütsel faaliyet kapsamında ve suç teşkil eden içerikte olması gerektiği, haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği, bir kişinin aynı suçlamaya dayalı olarak iki kez yargılanıp iki ayrı cezaya mahkum edilemeyeceği, adli yardımdan yararlanmasına rağmen aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücreti hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddia edilmektedir.

Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının “adli yardım” talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 335. maddesinin üçüncü fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşısında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Dava dosyasında yer alan belgeler ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; “silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu işlediği gerekçesiyle davacı hakkında hapis cezası verildiği ve anılan cezanın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, hükümlü olarak cezaevinde bulunan davacının 01/10/2020 tarihinde tahliye edildiği, bu nedenle hali hazırda kısıtlılık halinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, adli yardım talebinin daha önce kabul edilmiş olması nedeniyle temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 16/02/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.