Danıştay Kararı 5. Daire 2019/6526 E. 2023/568 K. 31.01.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2019/6526 E.  ,  2023/568 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/6526
Karar No : 2023/568

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

Karşı Taraf (Davalı): … Bakanlığı / ANKARA
Vekili: Av. …

İstemin Özeti : Davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken, 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun açıklamalı olarak ve düzeltilerek reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Anayasa’nın 15 ve 121. maddeleri uyarınca OHAL döneminde sadece OHAL’in gerektirdiği ölçüde ve OHAL’e neden olan konularla ve OHAL süresiyle sınırlı geçici tedbirlerin alınabileceği, kendisinin OHAL döneminde alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan kamu görevinden çıkarma işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, ölünceye kadar süreceği belirtilen kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin, durumun gerektirdiği türden bir tedbir olmaması nedeniyle Anayasa’nın 15 ve 121. maddeleri ile AİHS’nin 15. maddesine aykırı olduğu, ayrıca Anayasa’nın 121. maddesi ve TBMM İç Tüzüğünün 128. maddesi uyarınca 30 gün içerisinde TBMM tarafından onaylanması gereken OHAL kanun hükmünde kararnamesinin belirtilen şekil şartına riayet edilmemesi nedeniyle yok hükmünde olduğu, OHAL döneminde uygulanan kamu görevinden çıkarılma cezasının ceza hukuku anlamında bir ceza olduğu, bu tür cezalara ceza hukukuna dair tüm güvencelere saygı gösterilmek kaydıyla hükmedilebileceği, Anayasa’nın 15. maddesi uyarınca masumiyet karinesinden yaralanma hakkının askıya alınamayacağı, yasal düzenleme ve KHK ile kişi ya da kişi gruplarının suçlu ilan edilemeyeceği, bu durumun fonksiyon gasbına yol açacağı, hiç kimsenin içeriğini bilmediği Milli Güvenlik Kurulu kararlarına uymadığı için suçlanamayacağı veya cezalandırılamayacağı, kamu görevine girme ve kamu görevinden çıkarılma hakkının Anayasal bir hak olduğu ve hakkın özüne dokunulmaması kaydıyla sınırlandırılabileceği, kanunla önceden kurulmuş ve doğal hakim ve bağımsız niteliklerini karşılamayan bir mahkeme tarafından dava reddedildiğinden Anayasa’ya aykırı olarak verilen kararın kaldırılması gerektiği, İdare mahkemesi kararında kendisi hakkında ceza hukuku anlamında bir ceza verildiği için, kesin hükümle suç olmadığı karara bağlanmış bir iddia, olay veya eylemin tekrar gerekçede suçmuş gibi kullanılmasının Non bis in idem (aynı suç nedeniyle faile bir ceza verilmesi) kuralını ihlal ettiği, suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiği, kamu görevlisi olduğu dönemde tüm faaliyetlerinin yasalara uygun olduğu, ayrıca darbe girişiminin gerçekleştirildiği tarihten önceki tamamen yasal faaliyetler nedeniyle sorumlu tutulamayacağı ve terör örgütü üyesi olmakla suçlanamayacağı, bu durumun suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ilkesini ihlal edeceği, Anayasa’nın açık hükümlerinin uygulanmadığı, ağırlaştırılmış müebbet kamu görevinden çıkarılma cezasının Anayasa’nın öngördüğü düzenlemelere aykırı olduğu, yasalarda olmayan ve sonradan çıkarılan cezaların sadece KHK’nın çıkarıldığı tarihten sonraki eylemler için uygulanabileceği, bu cezaların geçmişe uygulanmasının Anayasa’yı ihlal edeceği, sadece 26 Mayıs 2016 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararından sonraki tarihlerdeki iradi eylemlerin suçlamalara dayanak yapılabileceği, İdare Mahkemesi kararında geçen FETÖ/PDY terör örgütünün örgüt içi kriptolu haberleşme sistemi cümlesinin masumiyet karinesini ihlal eden net bir ifade yer aldığı, masumiyet karinesini ihlal eden bir yargı kararı olamayacağından kaldırılması gerektiği, ByLock programının münhasıran FETÖ/PDY’nin bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olduğu iddiasının temelsiz olduğu, bu programın internetten Google Play Store ve Apple Store üzerinden binlerce kez indirilip kullanıldığı, ByLock verilerinin yasa dışı delil niteliğinde olduğu ve hiçbir yargılamada kullanılamayacağı, ByLock verilerine ilişkin hard disk ve flash belleklerin istenilmesine rağmen kendisine verilmemesi nedeniyle çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği, ayrıca ByLock kullandığına dair delilin KHK ile kamu görevinden çıkarılmasından çok sonra tespit edildiği, sonradan elde edilen delilin kamu görevinden çıkarılmasını hukuka uygun yapamayacağı, AİHS’nin Ek 7. Protokolünün 4. maddesine göre aynı eylem ya da suçlamalar nedeniyle bir kişi hakkında iki ayrı yargılama yapılamayacağı gibi iki ayrı cezaya da hükmedilemeyeceği, olayda Non bis in idem (aynı suç nedeniyle faile bir ceza verilmesi) kuralının ihlal edildiği, kendisi hakkında sosyal kökene dayalı olarak yapılan işlemin ayrımcılık yasağını ihlal ettiği, ayrıca ileri sürülen davanın sonucunu esastan etkileyecek nitelikte olan bir çok iptal nedeni ve argümanın Bölge İdare Mahkemesince karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ileri sürümektedir.

Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, adli yardım talebinin daha önce kabul edilmiş olması nedeniyle temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 31/01/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.