Danıştay Kararı 5. Daire 2019/6237 E. 2023/7395 K. 31.05.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2019/6237 E.  ,  2023/7395 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/6237
Karar No : 2023/7395

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin … tarihli ve … sayılı işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden; davacının 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimini müteakip darbeye yönelik eylemlerden … Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve anılan Mahkemenin … tarihli ve E….-K…. sayılı kararı ile -özetle- davacı ve bir kısım askeri personel hakkında “… uzman erbaş sınıfında bulundukları ve TSK hiyerarşisinde en alt rütbeli durumunda olan bu sanıkların emir verme ve emri sorgulama yetki ve kapasitelerinin bulunmadığı, buna rağmen hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanıkların kanunsuz darbe eylemine yönelik emirlerini yerine getirmedikleri ve yine bu sanıkların FETÖ/PDY terör örgütü ile herhangi bir iltisak veya irtibatının tespit edilemediği, … suç işleme kasıtlarının bulunmadığı” gerekçesi ile atılı suçlardan beraatlerine” hükmedildiği, bu durumda, yargı kararı ile FETÖ/PDY terör örgütü ile herhangi bir iltisak veya irtibatının bulunmadığı tespit ve tevsîk edilmiş olan davacının, kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemde sebep yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Ankara Mamak 28. Mekanize Piyade Tugay Tugay Komutanlığı emrinde Uzman Çavuş rütbesiyle görev yapmakta olan davacı tarafından, 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe gecesi yaşanan hadiselerden dolayı 667 sayılı KHK’nın 4/1-ğ maddesine istinaden idari işlemle kamu görevinden çıkarıldığı, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, öte yandan, davacının 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimini müteakip darbeye yönelik eylemlerden … Ağır Ceza Mahkemesinde “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, kaygı ve panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme (Anayasayı İhlal ve genel güvenliği kasten tehliyeke sokmak)” suçlarından yargılandığı ve anılan Mahkemenin … tarihli ve E….-K…. sayılı kararı ile -özetle- davacı ve bir kısım askeri personel hakkında “… uzman erbaş sınıfında bulundukları ve TSK hiyerarşisinde en alt rütbeli durumunda olan bu sanıkların emir verme ve emri sorgulama yetki ve kapasitelerinin bulunmadığı, buna rağmen hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanıkların kanunsuz darbe eylemine yönelik emirlerini yerine getirmedikleri ve yine bu sanıkların FETÖ/PDY terör örgütü ile herhangi bir iltisak veya irtibatının tespit edilemediği, … suç işleme kasıtlarının bulunmadığı gerekçesi ile atılı suçlardan beraatlerine hükmedildiği, ceza mahkemesinde yer alan ifadelerin de değerlendirilmesinden, davacının darbe akşamı verilen askeri alarm üzerine hemen Birliğine gittiği, Birlikteki komutanların “Genelkurmayı teröristler basmış, kurtarmalıyız” emri üzerine ve kendisine verilen talimat doğrultusunda Genelkurmaydan gelen ve bir albayın komuta ettiği … marka bir aracı takip ederek 2 er ve 1 başka uzman çavuşun da olduğu Kobra diye tabir edilen askeri bir araçla saat 22.00 civarında Genelkurmaya ulaştıkları, olayları takip ettikleri, ilerleyen zamanda bir tankın Genelkurmay Başkanlığının demir parmaklıkları kırdığı yerden davacının da Kobra araçları içinde Genelkurmay kampüsüne girdikleri, bu sırada helikopterlerin sivil vatandaşlara ateş etmesi de dahil çok sayıda çatışma ve olaylara şahit oldukları, hatta vurulan sivil bir vatandaşı Kobra araçlarına alıp Genelkurmaya girdikten sonra sağlık yardımı alması için bir yere bıraktıkları, olaylar sabaha kadar sürdükten sonra sabah saatlerinde gelen polislere Genelkurmay Başkanlığı içinde teslim oldukları, davacı tarafından, gece boyunca kimseye ateş etmediklerinin ve darbeye iştirak etmediklerinin beyan edildiği, teslim edildikten sonra yapılan adli işlemler sonrasında tutuklandığı ve yaklaşık 10 ay tutuklu kaldığının anlaşıldığı, davalı idarece Genelkurmay çevresinde yer alan kamera kayıtlarına ilişkin açıklamada, davacının 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 01.29’da 28’inci Mknz. P. Tug. K’lığından gelen tank ve zırhlı araçlarla Genelkurmay Başkanlığı Karargahına Güney Nizamiyeden giriş yaptığı, … plakalı Kobra tipi zırhlı araç ile Genelkurmay Karargahına geldiği, İnönü Bulvarı üzerine aracı yanaştırdığı ve uzun süre burada bekledikten sonra halkın ve zırhlı araçların gelmesi ile tankın tank komutanı kapağından … ile vurulan sivil vatandaşı saat 01.02’de …ve … yaralı/ölü şekilde bulundukları kobraya alarak saat 01.30’da … Caddesi üzerinde yere bırakıldığı … ve Güney 3 kamerasında görüldüğü, saat 05.54’de … Caddesi üzerinde konumlanan tankların yanında … ve … ile birlikte konuştuğunun görüldüğü, saat 06.44’de … Caddesi üzerine konumlanan tankların yanında Kobra ile gelen … ile birlikte konuştuğunun görüldüğü, BATI 1IR kamerasında ise saat 10.28’de bir grup tank personeli ile birlikte teslim olmaya gittiğinin, aynı dakika içerisinde polis memurları tarafından gözaltına alındığının BATI 2 kamerasından görüldüğü, buna göre, darbe girişimi olayının meydana geldiği akşam görev yaptığı Ankara Mamak 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığından Kobra diye tabir edilen zırhlı araç ile kendisine verilen talimat doğrultusunda Genelkurmaydan gelen ve bir albayın komuta ettiği … marka bir aracı takip ederek saat 22.00 civarında Genel Kurmay Başkanlığına ulaşıp, gece boyunca Genelkurmay Karargahına girme de dahil çok sayıda olay ve çatışmaya şahit olup, sabahleyin saat 9.00 civarında Genelkurmay karargahı içinde polislere teslim olan davacının, darbe girişimi olayına katılıp, Genel Kurmay Başkanlığında sabahlayarak baştan sona darbe girişimi olayı süreci içinde yer aldığı açık olduğundan, 667 sayılı KHK’nın 4/1-ğ maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, öte yandan, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda beraat ettiği ileri sürülmüş ise de, davacının anılan yargılamasının “Anayasayı ihlal ve genel güvenliği kasten tehliye sokmak” suçlarından olup, davacının kamu görevinden çıkarılmasına dair dava konusu işlemin ise 667 sayılı KHK’nın 4. maddesi uyarınca tesis edildiği, yine anılan ceza mahkemesi kararında FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakının tespit edilemediği gerekçesine de yer verilmiş ise de, ceza mahkemesince belirtilmiş olan bu hususunun idari yargı yerinin konusu olan kamu görevinden çıkarma davasının incelenmesinde ve hukuki değerlendirilmesinde tek başına bağlayıcı olamayacağı anlaşıldığından bu hususa itibar edilmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararınında hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45/4. maddesi uyarınca istinaf isteminin kabulüne, istinafa konu İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Bölge İdare Mahkemesi kararında, herhangi bir kusurunun bulunduğu yönünde ve davalı idarenin davaya konu işlemi tesis etmesinde haklılığına yönelik açıklama ve değerlendirme yapılmadığı, bahsi geçen olayların cereyan etmesinde herhangi bir kusuru ve katılımı bulunmadığı, karmaşa içerisinde vurulan sivil şahsa yardımcı olmaya çalıştığı, kendisine verilen emri sorgulama ve emre aykırı davranmasının mümkün olmadığı, emri altında bulunduğu komutanlarının emrine uyarak Genelkurmay Başkanlığına gittiği, ceza yargılamasında beraat ettiği, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY ve İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.
Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.
MGK’nın anılan toplantısında “demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla” Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.
Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 121. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, 23.07.2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesinde yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlardan; 4. maddesinde ise bunlar dışındaki tüm kamu personelinden (işçiler dâhil) “terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara” üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği düzenlenmiştir.
Davalı idare bünyesinde görev yapan davacı, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi uyarınca Milli Savunma Bakanlığı’nın 29/08/2016 tarihli ve 2016/28 sayılı işlemi ile kamu görevinden çıkarılmıştır.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptaline ve işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
Diğer yandan davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararı ile Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, kaygı ve panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme (Anayasayı İhlal ve genel güvenliği kasten tehliyeke sokmak) suçlarından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 223/2-c maddesi uyarınca suç işleme kastının bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiş, Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan beraat kararının kesinleşmediği görülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesi uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına” ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.
AİHM “demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu” belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM’e göre “kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır.” (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).
Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyelik, mensubiyet, iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir. Yukarıda yer verilen yapılara üyelik ve mensubiyet olmasa da bu yapılara iltisaklı veya bunlarla irtibatlı bulunulması hâli de anılan tedbirin uygulanabilmesi için yeterlidir.
Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.
Bununla birlikte iptal davaları idarî işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksayönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır. İdari işlem ise idarenin kamu gücü kullanarak tek taraflı olarak tesis ettiği hukuki sonuç doğuran işlemdir. İdareyi işlem yapmaya sevk eden maddi ve hukuki etkenler ise idari işlemin sebep unsurunu oluşturmaktadır.
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesinin öngördüğü üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlileri hakkında “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına karar verilir” hükmü gereğince davacı hakkında dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Bu kapsamda davacı hakkındaki terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde davalı idarece yapılan değerlendirmenin de kuşkusuz keyfilikten uzak olması gerekir.
Dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden hukuki denetiminin yapılabilmesi; bu değerlendirmeyi haklı kılan maddi sebeplerin yargılama esnasında davalı idarece ortaya konulmasına ve izah edilmesine bağlıdır. Bu konudaki yükümlülük şüphesiz öncelikle dava konusu işlemi tesis eden davalı idareye aittir. Bununla birlikte idari yargı mercilerince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinde öngörülen re’sen araştırma ilkesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için her türlü inceleme ve araştırmanın yapılması da mümkün hatta olayın niteliğine göre gereklidir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece, davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin gerekçesi olarak davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönündeki değerlendirme gösterilmiş ise de; bu değerlendirmenin dayanaklarının yargılama esnasında davalı idarece dosyaya sunulmadığı gibi hem İdare Mahkemesince hem de Bölge İdare mahkemesince bu yönde yeterli araştırma yapılmayarak karar verildiği görülmüştür.
Öte yandan Bölge İdare Mahkemesi tarafından, davacının 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 01.29’da 28’inci Mknz. P. Tug. K’lığından gelen tank ve zırhlı araçlarla Genelkurmay Başkanlığı Karargahına Güney Nizamiyeden giriş yaptığı, … plakalı Kobra tipi zırhlı araç ile Genelkurmay Karargahına geldiği, … Bulvarı üzerine aracı yanaştırdığı ve uzun süre burada bekledikten sonra halkın ve zırhlı araçların gelmesi ile tankın tank komutanı kapağından … ile vurulan sivil vatandaşı saat 01.02’de …ve … yaralı/ölü şekilde bulundukları kobraya alarak saat 01.30’da … Caddesi üzerinde yere bırakıldığı … ve Güney 3 kamerasında görüldüğü, saat 05.54’de … Caddesi üzerinde konumlanan tankların yanında … ve … ile birlikte konuştuğunun görüldüğü, saat 06.44’de … Caddesi üzerine konumlanan tankların yanında Kobra ile gelen … ile birlikte konuştuğunun görüldüğü, BATI 1IR kamerasında ise saat 10.28’de bir grup tank personeli ile birlikte teslim olmaya gittiğinin, aynı dakika içerisinde polis memurları tarafından gözaltına alındığının BATI 2 kamerasından görüldüğü, buna göre, darbe girişimi olayının meydana geldiği akşam görev yaptığı Ankara Mamak 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığından Kobra diye tabir edilen zırhlı araç ile kendisine verilen talimat doğrultusunda Genelkurmaydan gelen ve bir albayın komuta ettiği … marka bir aracı takip ederek saat 22.00 civarında Genel Kurmay Başkanlığına ulaşıp, gece boyunca Genelkurmay Karargahına girme de dahil çok sayıda olay ve çatışmaya şahit olup, sabahleyin saat 9.00 civarında Genelkurmay karargahı içinde polislere teslim olan davacının, darbe girişimi olayına katılıp, Genel Kurmay Başkanlığında sabahlayarak baştan sona darbe girişimi olayı süreci içinde yer aldığı değerlendirmesinin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle, Mahkemece öncelikle; davalı idareye, davacı hakkında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut irtibatı olduğu yönünde değerlendirme yapılmasına dayanak teşkil eden tespitlerin sorulması, öte yandan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için;
“Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığından; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait örgüt içi iletişim programı (ByLock) kullandığına ya da ankesörlü telefon görüşme kaydı bulunduğuna ilişkin tespit olup olmadığının sorulmasına, var ise tespitlere ilişkin belge ve raporların, (mahiyetleri ve kullanım bilgileri yer alacak şekilde) FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında var ise davacının adının geçtiği ifade tutanaklarının,
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait özel öğretim kurum ve kuruluşlarına ilişkin eğitim kaydı ile özel öğrenci yurtları vb. ilişkin kayıt bilgileri (istihbari olanlar dâhil) olup olmadığı sorularak var ise tespitine ilişkin belge ve raporların,
İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan dernek ya da sendika/federasyon/konfederasyonlarda yönetim/denetim/genel kurul üyelik/aidat bilgisi olup olmadığı sorularak var ise ilgili belge ve raporların, (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde)
Vakıflar Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan vakıflarda üyeliği ya da mütevelli heyeti üyeliği olup olmadığı sorularak var ise ilgili belge ve raporların, (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde)
… İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon Anonim Şirketinden; davacının Digitürk aboneliğinin bulunup bulunmadığı, aboneliği bulunuyorsa bu aboneliği iptal ettirip ettirmediği, iptal ettirmiş ise hangi tarihte iptal ettirdiği, var ise müşteri hizmetleri ile yapılan görüşmenin çözümü ve diğer bilgi ve belgelerin birer örneğinin istenilmesine” yönelik yapılacak ara kararı neticesinde davalı idare ile yukarıda anılan kurum ve kuruluşlarca gönderilecek bilgi ve belgeler davacıya tebliğ edilerek karşı beyanlarının da alınmasından sonra davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut irtibatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kuşkusuz yukarıda anılan değerlendirme yapılırken davacı hakkında ceza soruşturması veya kovuşturması var ise (kesinleşmiş takipsizlik ya da beraat kararı ile sonuçlanmış olsa dahi) bu soruşturma veya kovuşturmadaki tespitlerin de irtibat ve iltisak noktasında göz önüne alınması gerekmektedir.
Bu itibarla, Dairemizce yukarıda belirtilen nedenlerle uygun görülmeyen gerekçeyle ve belirtilen hususlarda araştırma yapılmaksızın, eksik incelemeyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü, mahkeme kararının kaldırılması, davanın reddi yönünde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 31/05/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.