Danıştay Kararı 5. Daire 2019/4575 E. 2023/6260 K. 16.05.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2019/4575 E.  ,  2023/6260 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/4575
Karar No : 2023/6260

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı … Gümrük Müdürlüğünde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan davacı tarafından, 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 4/1-f. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin 27/07/2016 tarihli Bakan onayının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; somut olayın özellikleri ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizli yapısı dikkate alındığında; davalı idarece temin edilen bilgi ve belgeler sonucunda davacı hakkında oluşan idari kanaatin yanında ilgili güvenlik birimlerinden alınan istihbari nitelikteki bilgiler ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan Milli Güvenlik Kurulu kararlarında ifade edildiği şekliyle “Paralel Devlet Yapılanması” ile “iltisak” veya “irtibat” şeklinde bağının olduğu anlaşıldığından, kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, dava konusu kamu görevinden çıkarma işlemi Mahkemece hukuka aykırı bulunmadığından, davacının, yoksun kaldığını ileri sürdüğü parasal haklarının yasal faiziyle ödenmesine ilişkin isteminin de yasal dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; iptali istenilen ve “olağanüstü tedbir” niteliğinde olduğunda kuşku bulunmayan dava konusu göreve son verme işleminin, davacının, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantısı bulunduğu yönündeki idari kanaate ve hakkındaki istihbari bilgilere istinaden tesis edildiği anlaşılmakla birlikte, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantısının bulunduğu yönündeki idari kanaati destekleyici herhangi bir somut bilgi ve belgenin (idari soruşturma, araştırma raporu, ifade tutanakları v.b.) bulunmadığı, öte yandan, Rize İdare Mahkemesinin istinafa konu … esas sayılı dosyasında 09/10/2017 tarihinde yapılan ara kararına cevaben Emniyet Genel Müdürlüğünce dosyaya sunulan … tarih ve … sayılı yazı eki belgelerde, davacının, Terörle Mücadele Daire Başkanlığında kurulan kriz merkezinde 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ/PDY kapsamında adli işlem yapılan şahıslar arasında bulunmadığının, Bank Asya hesap hareketinin, FETÖ/PDY kapsamındaki dernek ve sendikalarda üyeliğinin, FETÖ/PDY ile iltisaklı kurum ve kuruluşlarda SGK kaydının bulunmadığının, bununla birlikte, davacının kardeşi …’nın 3. sınıf emniyet müdürü olarak görev yaptığının, bylock kullanıcısı olduğunun ve tutuklu bulunduğunun, diğer kardeşi …’nın ise yarbay rütbesi ile görev yaptığının, darbe kalkışması suçundan tutuklu olduğunun, bunun yanı sıra davacının, yurt dışı giriş-çıkış bilgelerine göre otuz dakikalık zaman dilimi süzülerek yapılan değerlendirmede bylock kullanıcısı bazı şahıslarla eş zamanlı giriş çıkış kaydının bulunduğunun belirtildiği, buna karşın davacının bylock kullanıcısı olduğu ve bahsi geçen şahıslarla ne gibi bir bağlantısı olduğu yönünde destekleyici herhangi bir bilgi belge dosyaya sunulmadığı gibi kardeşleri hakkında FETÖ/PDY ve darbe girişimi ile ilgili olarak adli ve idari işlem yapılmış olmasının, Anayasa’nın 38. maddesinde de yer alan ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi uyarınca davacının sorumluluğunu doğurmayacağı, bunun yanında 28/03/2019 tarihli ara kararı ile davalı idareden, dava konusu işleme dayanak teşkil eden tüm bilgi ve belgelerin (soruşturma raporu, istihbari bilgiler v.b.) örneklerinin istenilmesine karşın dava konusu işleme dayanak teşkil eden herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, Artvin Cumhuriyet Başsavcılığının 30/05/2019 tarihli ara kararına cevaben sunduğu … tarih ve … muhabere sayılı yazıda, davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kaydına rastlanılmadığının belirtildiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada da davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile ilgili olarak savcılık soruşturmasının ve ceza davasının bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu yönünde kanaat oluşturacak bir bilgi ve belge sunulamadığından, davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, ayrıca Anayasanın 125. maddesi uyarınca hukuka aykırı işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının dava açma tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği belirtilerek istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, davacının anılan işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının dava açma tarihi olan 20/09/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca idareye değerlendirmesini yaparken tam bir takdir yetkisi tanındığı, davacının bir kamu görevlisi olarak devlete karşı olan sadakat borcunu yerine getirmediği, kazanılmış hak ilkesine dayanılmasının hukuken mümkün olmadığı iddia edilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından; yurt dışına giriş çıkış kayıtlarında belirtilen ve ByLock kullanıcısı olduğu belirtilen kişileri tanımadığı, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi uyarınca kardeşlerine isnat edilen eylemler nedeniyle sorumlu tutulmasına imkan bulunmadığı belirtilerek temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY ve İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.
Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.
MGK’nın anılan toplantısında “demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla” Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.
Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 121. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, 23/07/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesinde yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlardan; 4. maddesinde ise bunlar dışındaki tüm kamu personelinden (işçiler dâhil) “terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara” üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği düzenlenmiştir.
Kaçkar Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı… Gümrük Müdürlüğünde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan davacı, 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 4/1-f. maddesi uyarınca 27/07/2016 tarihli Bakan onayı ile kamu görevinden çıkarılmıştır.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen davayı açmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
667 sayılı KHK’nın 4. maddesi uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına” ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.
AİHM, “demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu” belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM’e göre “kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır.” (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).
Terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyelik, mensubiyet, iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir. Yukarıda yer verilen yapılara üyelik ve mensubiyet olmasa da bu yapılara iltisaklı veya bunlarla irtibatlı bulunulması hâli de anılan tedbirin uygulanabilmesi için yeterlidir.
Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarihli ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.
Bununla birlikte iptal davaları, idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır. İdari işlem ise, idarenin kamu gücü kullanarak tek taraflı olarak tesis ettiği hukuki sonuç doğuran işlemdir. İdareyi işlem yapmaya sevk eden maddi ve hukuki etkenler ise idari işlemin sebep unsurunu oluşturmaktadır.
667 sayılı KHK’nın 4. maddesinin öngördüğü üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlileri hakkında “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına karar verilir” hükmü gereğince davacı hakkında dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Bu kapsamda davacı hakkındaki terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde davalı idarece yapılan değerlendirmenin de kuşkusuz keyfilikten uzak olması gerekir.
Dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden hukuki denetiminin yapılabilmesi; bu değerlendirmeyi haklı kılan maddi sebeplerin yargılama esnasında davalı idarece ortaya konulmasına ve izah edilmesine bağlıdır. Bu konudaki yükümlülük şüphesiz öncelikle dava konusu işlemi tesis eden davalı idareye aittir. Bununla birlikte idari yargı mercilerince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinde öngörülen resen araştırma ilkesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için her türlü inceleme ve araştırmanın yapılması da mümkün, hatta olayın niteliğine göre gereklidir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece, davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin gerekçesi olarak davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönündeki değerlendirme gösterilmiş ise de, Bölge İdare Mahkemesince yalnızca davalı idareden bu değerlendirmenin dayanaklarına ilişkin bilgi ve belgelerin istenildiği, ayrıca Artvin Cumhuriyet Başsavcılığından davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma bulunup bulunmadığı hususunun sorulduğu, netice itibarıyla Bölge İdare Mahkemesince, davalı idareden ve ilgili Başsavcılıktan temin edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda davanın reddi yönünde karar veren İdare Mahkemesi kararının kaldırıldığı ve dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için;
“Emniyet Genel Müdürlüğü …Daire Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü … Daire Başkanlığından; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait örgüt içi iletişim programı (ByLock) kullandığına ya da ankesörlü telefon görüşme kaydı bulunduğuna ilişkin tespit olup olmadığının sorulmasına, var ise tespitlere ilişkin belge ve raporların, (mahiyetleri ve kullanım bilgileri yer alacak şekilde) FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında var ise davacının adının geçtiği ifade tutanaklarının istenilmesine,
… Fonundan; davacının, müflis … Bankası AŞ’de katılım ya da cari hesabının bulunup bulunmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, hesap no, hesap açılma tarihi, işlem tarihleri, işlemlerin mahiyeti, tutarı yer alacak şekilde) istenilmesine,
Milli Eğitim Bakanlığı … Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait özel öğretim kurum ve kuruluşlarına ilişkin eğitim kaydı ile özel öğrenci yurtları vb. ilişkin kayıt bilgileri (istihbari olanlar dâhil) olup olmadığının sorularak, var ise tespitine ilişkin belge ve raporların istenilmesine,
Hazine ve Maliye Bakanlığı … Kurulundan (…); davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkili gerçek (sivil imamlar vb) veya tüzel (… Derneği vb) kişilere bağış ya da para transferinin olup olmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, dernek/vakıf, miktar ve tarih yer alacak şekilde) istenilmesine,
İçişleri Bakanlığı …Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan dernek ya da sendika/federasyon/konfederasyonlarda yönetim/denetim/genel kurul üyelik/aidat bilgisi olup olmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde) istenilmesine,
…Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan vakıflarda üyeliği ya da mütevelli heyeti üyeliği olup olmadığının sorularak, var ise ilgili belge ve raporların (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde) istenilmesine,
… İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon Anonim Şirketinden; davacının … aboneliğinin bulunup bulunmadığı, aboneliği bulunuyorsa bu aboneliği iptal ettirip ettirmediğinin, iptal ettirmiş ise hangi tarihte iptal ettirdiğinin sorularak, var ise müşteri hizmetleri ile yapılan görüşmenin çözümünün ve diğer bilgi ve belgelerin birer örneğinin istenilmesine” yönelik yapılacak ara kararı neticesinde davalı idare ile yukarıda anılan kurum ve kuruluşlarca gönderilecek bilgi ve belgeler davacıya tebliğ edilerek karşı beyanlarının da alınmasından sonra davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut irtibatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, belirtilen hususlarda yeterince araştırma yapılmaksızın, eksik incelemeyle davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 16/05/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.