Danıştay Kararı 5. Daire 2018/2086 E. 2020/4518 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2018/2086 E.  ,  2020/4518 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/2086
Karar No : 2020/4518

DAVACI : …
DAVALI : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Davacının 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … Kurulu Genel Kurulunun …. tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maaş ve banka promosyonlarının yasal faiziyle birlikte tahsili ve 10.000.000,00 TL (On milyon TL) manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu kararın Anayasa’ya, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na ve 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’na aykırı olarak usule ilişkin işlemlere riayet edilmeden, savunma hakkı, adil yargılanma hakkı, suç ve cezaların şahsiliği ilkesi, geriye yürümezlik ilkesi, hakimlik teminatı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı, ayrımcılık yasağı, lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesi ihlal edilerek tesis edildiği, delillerin hukuka uygun olarak elde edilmediği ve dava konusu karar nedeniyle Anayasa’nın 38. maddesi ile AİHS’in 6. maddesinin açıkça ihlal edildiği ileri sürülerek dava konusu kararın hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Dava dilekçesinin usule aykırılıklar yönünden incelenerek tespit edilmesi halinde davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiği, öte yandan dava konusu kararların amacının Türk yargı sistemini tamamen ele geçirmeyi hedefleyen ve bu amaç doğrultusunda hareket eden illegal bir yapının bu amaca ulaşmasının önlenmesi ile Türk yargısının bağımsızlığının ve tarafsızlığının korunması olduğu ve yargı mensuplarına olağan dönemde uygulanan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun ilgili hükümlerine değil Anayasa’nın 120. ve 121. maddeleri ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde yürürlüğe konulan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesine dayanılarak tesis edildiği, disiplin cezası niteliğinde olmayıp “göreve son” müessesesinin bir örneği olduğu, bu şekilde göreve son verme halinde zorunlu olmamasına rağmen ilgililere savunma haklarını kullanabilmeleri için 6087 sayılı Yasa’nın 33. maddesi uyarınca yeniden inceleme başvurusunda bulunma imkanı tanındığı, davacı hakkında tesis edilen karar ile ilgili olarak kişiselleştirmenin yapıldığı, dava konusu kararın hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….’IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu … Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maaş ve banka promosyonlarının yasal faiziyle birlikte tahsili istemi yönünden davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine, 10.000.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin .. Kurulu Genel Kurulu’nun …. tarih ve … sayılı kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin … Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maddi hakları ile 10.000.000.-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda “derdestlik” müessesesi düzenlenmemiş, 31’inci maddesinde, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda … Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygunlanacağı” kurala bağlanmış ise de, göndermede bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 4.2.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450’nci maddesi ile yürürlükten kaldırılmış; anılan Kanun’un 447’nci maddesinin 2’nci fıkrasında, “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmü getirilmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31’inci maddesinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na yapılan göndermenin genel ve geniş bir kapsama sahip olduğu, gönderme yapılan hususların tahdidi olmadığı dikkate alındığında, “derdestlik” durumunun söz konusu olduğu hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği açıktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” dava şartları arasında sayılmış; 115’inci maddesinde ise “Mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı,… dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği…” hükme bağlanmıştır.
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığı ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, ilk davanın aynısı olan ikinci davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı gibi ikinci davanın derdestlik nedeniyle incelenemeyeceği usul hukukunun genel ilkelerindendir
Davalı idarece bu davanın derdest olduğu ileri sürüldüğünden yapılan incelemede, davacının daha önce de meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin … Kurulu Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının kendine yönelik kısmı ile yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … Kurulu Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı tüm özlük ve mali haklarının görevden uzaklaştırma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle, başka bir deyimle belirtilen hususlarda tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Danıştay Beşinci Dairesinin 2017/2617 esasına kayıtlı davayı açtığı ve bu dava derdest iken daha sonra ilk davaya ait dilekçedeki istemleri de kapsayan bakılmakta olan bu ikinci davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı tarafından, … Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun 29.11.2016 tarih ve 2016/434 sayılı kararının ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı tüm mali haklarının ödenmesi gereken tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle daha önce açılmış ve henüz sonuçlanmamış bir dava varken, aynı dava konularını da kapsayan ikinci kez açılan bu davanın, daha önce açılan dava konularına yönelik kısımlarının derdestlik nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davanın, … Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin … Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun … tarih … sayılı kararı nedeniyle oluşan manevi zararı dikkate alınarak 10.000.000.-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkin kısmına gelince;
T.C. Anayasasının 138. maddesinde, “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. …”, 139. maddesinde, “Hakimler ve savcılar azlolunamaz, …. Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.”, “Hakimler ve Savcılar Kurulu” başlıklı 159. maddesinin 8. fıkrasında, “Kurul, … meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.”, bu maddenin 10. fıkrasında ise, “Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. … ” hükümlerine yer verilmiştir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun “Hakimlik ve savcılık görevlerinin sona ermesi” başlıklı 53. maddesinde, “Hakim ve savcıların: a) fıkrasında, Bu Kanun hükümlerine göre meslekten çıkarılmaları veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilmesi, b) fıkrasında, Haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunması halleri hariç olmak üzere, mesleğe alınma koşullarından herhangi birini taşımadıklarının sonradan anlaşılması, …. hallerinde görevleri sona erer.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun “Kurulun görevleri” başlıklı 4. maddesinin; hakim ve savcılarla ilgili olarak (b) fıkrasının 6. bendinde meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, 7. bendinde, disiplin cezası verme, 8. bendinde de görevden uzaklaştırma işlemlerini yapmak Kurulun görevleri arasında sayılmış, “Genel Kurulun Oluşumu ve Görevleri” başlıklı 7. maddesinin 2. fıkranın (ı) bendinde de, Adli ve idari yargı hâkim ve savcıları hakkında meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma Genel Kurulun görevleri arasında sayılmış, “Yeniden inceleme, itiraz ve yargı yolu” başlıklı 33. maddesinde ise, Genel Kurulun veya dairelerin, meslekten çıkarma cezasına ilişkin kesinleşmiş kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulabileceği, diğer kararlarının yargı denetimi dışında olduğu, meslekten çıkarma kararlarına karşı açılan iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceği hükme bağlanmıştır.
15.7.2016 günü başlatılan darbe girişimi üzerine; kamu düzeni ve güvenliği açısından Anayasa’nın 120. maddesi ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde; Milli Güvenlik Kurulunun Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi yönündeki 20.7.2016 tarih ve 498 sayılı tavsiye kararı üzerine, toplanan Bakanlar Kurulu’nca ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş, bu karar Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanarak 21.7.2016 tarihli ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 4. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunca 22.7.2016 tarihinde kararlaştırılan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 23.07.2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuş, “Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında, “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen …. hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunca …. meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilir.” şeklinde düzenleme yapılmış ve bu Kanun Hükmünde Kararname, 29.10.2016 tarih ve 29872 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ile kanunlaşmıştır.
08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7075 sayılı Kanun ile kanunlaşan 23.01.2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. maddesinin 2. fıkrası ile, “22.7.2016 tarih ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3’üncü maddesinin birinci fıkrası ile 18.10.2016 tarih ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenler, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava açabilir.” hükmü getirilmiştir.
Hakimler ve … Kurulunun …. tarih ve … sayılı kararıyla, ilgililer hakkında …Kuruluna intikal eden şikâyet, ihbar, inceleme ve soruşturma dosyaları ile bu dosyalar hakkında verilen kararlar, mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintili dosyalarda görev alan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının bu dosyalarda yapmış oldukları işlemler ve verdikleri kararlar, örgüt mensuplarının haberleşme için kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun FETÖ/PDY mensubu oldukları Emniyet Genel Müdürlüğü terörle mücadele birimlerince düzenlenen raporlarla sabit olan örgüt üyeleri hakkında tayin ettiği disiplin cezaları ve muhalefet şerhleri, sosyal çevre bilgileri ve … Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ile belgeler, ilgililer hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın niteliği ve isnat edilen suçlamalar ile gözaltı ve tutuklama kararları, soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının ifade ve sorgu tutanakları, itirafçıların beyanları birlikte dikkate alınarak, ekli listede yer alan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının 667 sayılı KHK’nın 3’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatlarının olduğu sabit görüldüğünden, adı geçenlerin, 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3’üncü maddesi uyarınca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve ayrı ayrı olmak üzere meslekten çıkarılmalarına karar verilmiştir.
… Yüksek Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve …. sayılı kararı ile meslekten çıkarılan davacının bu kararın yeniden incelenmesi talebi de anılan Kurulun … tarih ve … sayılı kararıyla reddedilmiştir.
667 sayılı KHK’nin 3. maddesinde, yargı mensuplarının meslekten çıkarılmasının gerekçesi olarak, Anayasa’ya, kanunlara ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermekle yükümlü olan yargı mensuplarının, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmayacak yapılanmaların içine girmeleri ile örgüt hiyerarşisi içerisinde ve ideolojik bağlılıkla hareket etmelerinin, Anayasal bir hak olan adil yargılanma hakkının önündeki en büyük engel olduğu ve nihayetinde yargıya olan güvene zarar verdiği belirtilmiştir.
6749 sayılı Kanun ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler” başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, genel olarak terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan söz edilmekle birlikte, 667 sayılı KHK’nın genel gerekçesi ile madde gerekçesinde, “FETÖ/PDY” maddede sayılan “terör örgütü, yapı, oluşum veya gruplar” arasında belirtilmiş ve anılan maddeye göre meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için sözkonusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba üyelik veya mensubiyet şeklinde olması zorunlu olmayıp irtibat ya da iltisak şeklinde olması da yeterli görülmüştür.
… Ceza Genel Kurulunun … tarih, … Esas ve … sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih, … esas, …. karar sayılı kararında, Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğu, gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığı ve kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı kabul edilmiştir.
Davacı tarafından, dava konusu işlemin savunması alınmadan tesis edildiği ileri sürülmekte olup, savunma alınmadan meslekten çıkarmanın usul güvencesi sağlayan adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelere aykırılık oluşturabilecek ise de, adil yargılanma hakkı, yargılamanın bütünü anlamında bir incelemeyi gerekli kıldığından daha önceki bir safhada savunma alınma yoluna gidilmemesi şeklinde gerçekleşmiş bir eksikliğin yargılama süreci içinde giderilmesinin mümkün olması, diğer taraftan olağanüstü hâli gerekli kılan durum ile 667 sayılı KHK’nın amacı ile 3. ve 4. maddelerinde yargı mensupları ile kamu görevlilerine ilişkin düzenlenen tedbirlerin kapsamı ve içeriği dikkate alındığında, 667 sayılı KHK’de öngörülen meslekten veya kamu görevinden çıkarmanın, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” niteliğini taşıması ve davaya konu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu kararının, disiplin hukuka ilişkin hükümlerin uygulanmasını gerektiren meslekten çıkarma cezası niteliğinde bulunmaması karşısında bu iddiaya itibar edilmemiştir.
Dosyanın içeriğinden ve davalı idarece sunulan CD’lerin incelenmesinden, tanık olarak ifadesi alınan hakim …’ın …’un Fetöcü adaylar için aktif olarak çalıştığını duyduğunu beyan ettiği, davacının 129.862 satırlık bylock abone listesinin 122331’inci satırında kaydının tespit edildiği, bunun aksi yönünde davacı tarafından herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi bilgi belge de sunulmadığı anlaşıldığından FETÖ/PDY terör örgütü üyelerinin aralarında iletişimi sağlamak amacıyla kullandıkları bylock programı telefonuna yüklü olan davacının FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatlı olan davacının meslekten çıkarılmasına dair Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu kararında ve bu karara karşı davacı tarafından yapılan yeniden inceleme talebinin, aynı Kurulca reddedilmesine ilişkin davaya konu kararın, davacıyla ilgili kısmında hukuka aykırılık görülmediğinden bu karar nedeniyle davacının meydana gelen bir manevi zararından da söz edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle davanın, … Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun …. tarih ve 2016/434 sayılı kararı ve bu karar nedeniyle yoksun kalınan maddi hakların yasal faiziyle birlikte tazmini istemine ilişkin kısmının derdestlik nedeniyle incelenmeksizin, manevi tazminat istemine ilişkin kısmının ise esastan reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilen 20/10/2020 tarihinde, davacının gelmediği, davalı idare vekilleri Av. … ve Av. ….’in geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Davalı idare vekilinin açıklamaları dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki bilgi ve belgeler incelendikten sonra davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmediğinden işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

A) MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ
… tarih ve … sayılı …. Kurulu Genel Kurulu kararıyla, yargı mensubu olarak görev yapmakta olan davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebi anılan Kurul tarafından …. tarih ve … sayılı kararla reddedilmiştir.
Davacı tarafından meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararın iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kalınan maaş ve banka promosyonlarının yasal faiziyle birlikte tahsili ve 10.000.000,00 TL (On milyon TL) manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi talebiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

B) İNCELEME VE GEREKÇE
1)… Genel Kurulunun …. Tarih ve …. Sayılı Kararının İptali ile Bu Karar Nedeniyle Yoksun Kalınan Maaş ve Banka Promosyonlarının Yasal Faiziyle Birlikte Tahsili İstemi Yönünden:
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın, daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından biri olan derdestlik müessesesinin ifade ettiği ”ilk davanın aynısı olan diğer davaların açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı” olgusundan hareketle, sonraki davaların derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Derdestlik durumunun ortaya çıkması için; aynı davanın birden fazla açılmış olması ve birinci davanın görülmekte olması şartları birlikte gerçekleşmelidir. Davaların aynı dava olarak kabul edilebilmesi de; davaların taraflarının, konularının, dava konusu işlemlerin aynı olmasına bağlıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin …. Kurulu Genel Kurulunun …. Tarih ve …. sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kalınan maaş ve banka promosyonlarının yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı, bununla birlikte davacı tarafından aynı istemi içeren Dairemizin E:… sayılı dosyasına kayıtlı ayrı bir davanın daha açıldığı ve bu davanın Dairemizin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Buna göre, yukarıda belirtilen ve Dairemizin E:2017/2617 sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılmakta olan bu davanın tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olduğu görüldüğünden, derdestlik nedeniyle bu davanın incelenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.

2)10.000.000,00 TL (On Milyon TL) Manevi Tazminatın Yasal Faiziyle Birlikte Ödenmesi İstemi Yönünden:
Davacı tarafından, 10.000.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talep edilmişse de, Dairemizin E:2017/2617 sayılı dosyasında; “667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararın yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … Kurulu Genel Kurulu’nun …tarih ve … sayılı kararının iptali, bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine ve mali haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi” istemiyle ayrı bir dava açıldığı ve bu davanın Dairemizin 15/01/2020 tarih ve E:2017/2617, K:2020/72 sayılı kararıyla reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davaya konu … Kurulu Genel Kurulunun … Tarih ve … sayılı kararında hukuka aykırı bir durum bulunmadığının yargı kararı ile saptanmış olması karşısında, davacının bu karar nedeniyle 10.000.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin de reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

C) KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemi yönünden DAVANIN DERDESTLİK NEDENİYLE İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. … Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı nedeniyle yoksun kalınan maaş ve banka promosyonlarının yasal faiziyle birlikte tahsili istemi yönünden DAVANIN DERDESTLİK NEDENİYLE İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
3. … manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
4. Davacının adli yardım isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle davanın açılışı sırasında tahsil edilmeyen ve ayrıntısı aşağıda gösterilen vekalet harcı hariç toplam … TL yargılama giderinin davacıdan tahsili için müzekkere yazılmasına,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Davacının manevi tazminat isteminin de reddedilmesi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ….. TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
7. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
20/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.