Danıştay Kararı 5. Daire 2017/4012 E. 2020/4384 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2017/4012 E.  ,  2020/4384 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/4012
Karar No : 2020/4384

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından; devletin darbe teşebbüsü nedeniyle ilan ettiği olağanüstü halin sivillere uygulanamayacağı, olağanüstü halin kaldırılmasından sonra etki doğuracak, süreklilik arz edecek, nihai sonuç doğuracak tedbirlerin alınamayacağı, dava konusu meslekten çıkarma işleminin nihai olması ve sürekli sonuç doğurması nedeniyle olağanüstü hal kapsamında alınacak bir tedbir olmadığı, 667 sayılı KHK’nın Anayasanın 121/2-3. maddelerine açıkça aykırı olduğu ve bu nedenle HSYK tarafından alınan kararın yetki aşımı sebebiyle Anayasa ve kanuna açıkça aykırı olduğu, HSYK Genel Kurulunca soruşturma yapılmaksızın ve savunma alınmaksızın doğrudan meslekten ihraç kararı verilmesinin Anayasaya ve kanuna açıkça aykırılık teşkil ettiği ve aynı zamanda AİHS’in 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlali olduğu, meslekten çıkarma gibi sonuçları çok ağır olan bir yaptırımdan önce en temel hak olan savunma alınmadan doğrudan meslekten çıkarma cezası verilmesinin yasaya aykırı olduğu ve aynı zamanda AİHS’in 6/3(b) maddesinin de ihlal edildiği, meslekten çıkarma kararının gerekçesinde isminin yer almadığı ve hangi eylemi nedeniyle örgütle iltisak veya irtibatının ne şekilde olduğunun belirtilmediği, kendisi ile ilgili olmayan soruşturma ve kovuşturmalardan bahsedildiği ancak kendisiyle hiçbir ilişkinin kurulmadığı ve tek bir somut fiil isnat edilmediği, bu nedenle hakkında verilen kararın gerekçesiz, sebepsiz ve soyut olduğu, masumiyet karinesinin ihlal edildiği, kendisine KHK ile ömür boyu kamu hizmetinden yasaklılık cezası verildiği, daha önce yasalarda olmayan bir cezanın KHK ile ihdas edilmesinin suç ve cezanın kanuniliği ilkesini öngören Anayasanın 38/1 maddesine ve AİHS’in 7/1 maddesine aykırı olduğu, dava konusu işlemin amacının kamu yararı olmadığı, HSYK’nın kendisine muhalif olduğunu düşündüğü hakim ve savcıları tasfiye etmek olduğu, kendisinin özel alanı ve özel hayatının ihlal edilerek rızası alınmadan bilgi toplandığı, bunun açıkça AİHS’in 8. maddesine aykırılık teşkil ettiği, meslekten ihraç edilmesi nedeniyle kendisinin ve ailesinin geçimi için gerekli olan maaş ve diğer sosyal haklardan mahrum bırakıldığı için AİHS’in 1 numaralı protokolünün 1. maddesinin ihlal edildiği ileri sürülerek dava konusu kararların hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idare tarafından; dava dilekçesinin usule aykırılıklar yönünden incelenerek tespit edilmesi halinde davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiği, öte yandan dava konusu kararların amacının Türk yargı sistemini tamamen ele geçirmeyi hedefleyen ve bu amaç doğrultusunda hareket eden illegal bir yapının bu amaca ulaşmasının önlenmesi ile Türk yargısının bağımsızlığının ve tarafsızlığının korunması olduğu ve yargı mensuplarına olağan dönemde uygulanan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun ilgili hükümlerine değil Anayasa’nın 120. ve 121. maddeleri ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde yürürlüğe konulan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesine dayanılarak tesis edildiği, disiplin cezası niteliğinde olmayıp “göreve son” müessesesinin bir örneği olduğu, bu şekilde göreve son verme halinde zorunlu olmamasına rağmen ilgililere savunma haklarını kullanabilmeleri için 6087 sayılı Kanun’un 33. maddesi uyarınca yeniden inceleme başvurusunda bulunma imkanı tanındığı, davacı hakkında tesis edilen karar ile ilgili olarak kişiselleştirmenin yapıldığı, dava konusu kararların hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’NUN DÜŞÜNCESİ : Dava, yargı mensubu olan davacının 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin (6749 sayılı Kanun ile kanunlaşmıştır) 3. maddesinin birinci fıkrası uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nca verilen … tarih ve … sayılı kararın iptali ve bu karar nedeniyle davacının yoksun kaldığını ileri sürdüğü özlük haklarının iadesi ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda “derdestlik” müessesesi düzenlenmemekle birlikte, anılan Kanun’un 31.maddesinin dolaylı olarak göndermede bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” dava şartları arasında sayılmıştır.
Yapılan araştırmada, davacının Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun bakılan davaya konu edilen kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü özlük haklarının iadesi ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 27/12/2016 tarihinde açtığı ilk dava Danıştay 5. Dairesi’nin E:2017/299 sayılı dosyasında derdest iken; 17/03/2017 tarihinde aynı Daire’de, söz konusu Genel Kurul kararının iptali ile ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü özlük haklarının iadesi ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davayı açtığı anlaşılmakta olup, bu durumda davacının aynı istemle mükerrer olarak açtığı bu davanın yukarıda anılan usul hükümleri uyarınca derdestlik nedeniyle incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Belirtilen durum karşısında, davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davalı idarenin derdestlik dışındaki usule ilişkin iddiaları yerinde görülmediğinden işin gereği görüşüldü:

A) MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ
… tarih ve … sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararıyla, yargı mensubu olarak görev yapmakta olan davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebi anılan Kurul tarafından … tarih ve … sayılı kararla reddedilmiştir.
Davacı tarafından meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karar ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi talebiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

B) İNCELEME VE GEREKÇE
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın, daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından biri olan derdestlik müessesesinin ifade ettiği ”ilk davanın aynısı olan diğer davaların açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı” olgusundan hareketle, sonraki davaların derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Derdestlik durumunun ortaya çıkması için; aynı davanın birden fazla açılmış olması ve birinci davanın görülmekte olması şartları birlikte gerçekleşmelidir. Davaların aynı dava olarak kabul edilebilmesi de; davaların taraflarının, konularının, dava konusu işlemlerin aynı olmasına bağlıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptaline ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, bununla birlikte davacı tarafından aynı istemle Dairemizin E:2017/299 sayılı dosyasına kayıtlı ayrı bir davanın daha açıldığı ve bu davanın Dairemizin 14/10/2020 tarih ve E:2017/299, K:2020/4383 sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Buna göre, yukarıda belirtilen ve Dairemizin E:2017/299 sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılmakta olan bu davanın tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olduğu görüldüğünden, derdestlik nedeniyle bu davanın incelenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.

C) KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın derdestlik nedeniyle İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 14/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.