Danıştay Kararı 5. Daire 2017/15098 E. 2020/2943 K. 30.06.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2017/15098 E.  ,  2020/2943 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/15098
Karar No : 2020/2943

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : … Genel Müdürlüğü / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Beşinci Dairesinin 27/02/2017 tarih ve E:2016/28775, K:2017/5205 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı İzmir Bölge Çalışma Merkezi emrinde 1. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesiyle görev yapan davacının, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun geçici 27. maddesi uyarınca resen emekliye sevk edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine, özlük haklarının iadesine ve 04/04/2015 tarih ve 29316 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun’un (3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’na geçici 27. maddeyi ekleyen) 32. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; re’sen emekli edilmesini gerektirir herhangi bir olumsuz durumu bulunmayan, davalı idarece de geçmiş hizmetlerinde başarısız veya yetersizliğine, temsil ve yöneticilik yeteneklerinin olumsuzluğuna ilişkin bir iddia ileri sürülmeyen davacının, Yüksek Değerlendirme Kurulunca emekli olacakların tespitinde hiçbir nesnel, objektif, öngörülebilir ve denetlenebilir ölçüt kullanılmadan, salt takdir yetkisine istinaden yapılan değerlendirme sonucu re’sen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri ve kanun önünde eşitlik ilkeleri yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline ve davacının hukuka aykırı bulunan işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin 27/02/2017 tarih ve E:2016/28775, K:2017/5205 sayılı kararıyla, Yasanın amir hükmü gereği mevcut polis amiri sayısını sınırlı sayıdaki kadro sayısına çekmek amacı dahilinde davalı idareye tanınan takdir yetkisi kullanılarak tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; Mahkeme kararının bozulmasına ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından; düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının kısmen gerekçeli onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesinin 27/02/2017 tarih ve E:2016/28775, K:2017/5205 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE:

ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİASININ İNCELENMESİ:
Davacı tarafından, 04/04/2015 tarih ve 29316 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun’un (3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’na geçici 27. maddeyi ekleyen) 32. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 03/08/2017 tarih ve 30143 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 04/05/2017 tarih ve E:2015/41, K:2017/98 sayılı kararı ile, anılan maddenin Anayasa’ya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verildiğinden, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

MADDİ OLAY :
Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı İzmir Bölge Çalışma Merkezi emrinde 1. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesiyle görev yapan davacı, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu’nun 17/04/2015 tarih ve 2015/1 sayılı kararı ile 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun geçici 27. maddesi uyarınca resen emekliye sevk edilmiştir.
Bunun üzerine, temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun (04/04/2015 tarih ve 29316 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun’un 32. maddesiyle eklenen) Geçici 27. maddesinde, “01/01/2015 tarihi itibarıyla, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri, Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Akademi Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu Grup Amiri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü ve Polis Eğitim Merkezi Müdürü kadrolarında bulunanlar dışında kalanlar ile 01/01/2015 tarihi itibarıyla İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olanlar; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile resen emekliye sevk edilebilir. Bu şekilde emekliye sevk edilenler hakkında da 55 inci maddenin yirmi birinci fıkrası hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun maddesinin gerekçesinde de, “3201 sayılı Kanuna eklenen geçici 27 nci maddeyle; kıdeme dayalı otomatik terfi sistemi nedeniyle bozulan kadro piramidinin düzeltilmesi, kadro sayılarının 55 inci madde ile belirlenen oranlara çekilmesi için, özellikle yığılmalar meydana gelen emniyet müdürü rütbesinde bulunan personelden emeklilikle ilgili şartları haiz olanların resen emekli edilmesine yönelik düzenlemeye gidilmiştir. Bu şekilde emekli edilecek personelin mağdur edilmemesi bakımından, Türk Silahlı Kuvvelerinde olduğu gibi, bunlara belli bir miktar kadrosuzluk tazminatının yaş haddine kadar ödenmesi öngörülmüştür.” açıklamasına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kararın, davacının resen emekliye sevk edilmesine ilişkin dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğuna ilişkin hüküm fıkrasının incelenmesi:
Yukarıda yer verilen Kanun hükmü ile gerekçesi bir arada değerlendirildiğinde; Kanun’un amacının, emniyet hizmetlerinin hizmet gereklerine uygun olarak yürütülebilmesi için her bir rütbede ihtiyaç duyulan polis amirlerinin kadro sayılarının belirlenmesi ve sayıları Kanunla belirlenen bu kadrolara atamalarda liyakat ilkesi çerçevesinde bir değerlendirmeye ve seçmeye imkan sağlanması olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, 01/01/2015 tarihi itibarıyla bazı yönetim kadrolarında bulunanlar hariç Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini elde edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olanların, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde resen emekliye sevk edilebileceği düzenlenmiş olup, kural uyarınca bunlardan ancak Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklif ettiği ve İçişleri Bakanının onayladığı kişilerin resen emekliye sevk edilebileceği ve bu şekilde emekliye sevk edilenler hakkında da 55. maddenin 21. fıkrasında yer alan kadrosuzluk tazminatının ödenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu Kanun hükmü ile idareye, Kanun’da belirtilen çerçeve kapsamındaki ve yine Kanun’da belirtilen koşulları taşıyan personel arasından resen emekliye sevk edeceği personeli belirleme konusunda takdir yetkisi tanındığı açık olmakla birlikte, idareye tanınan söz konusu takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Nitekim, dava konusu işlemin dayanağı olan 3201 sayılı Kanun’un (6638 sayılı Kanun’la eklenen) geçici 27. maddesinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi’nin (kararımızın “Anayasa’ya Aykırılık İddiasının incelenmesi” bölümünde değinilen) 04/05/2017 tarih ve E:2015/41, K:2017/98 sayılı kararında; Kanun’da belirtilen çerçeve kapsamında ve yine Kanun’da belirtilen koşulları taşıyan personel arasında hangilerinin resen emekliye sevk edileceği hususunda idareye tanınan takdir yetkisinin, keyfilik anlamına gelmeyip kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla ve objektif kriterlere uygun olarak kullanılabileceği, idarenin bu yetkisini kullanırken kamu hizmetinin daha iyi işlemesi veya kamu yararı esasına göre ayrım yaparak işlem yapmak zorunda olduğu, bunun için ise söz konusu kadrolarda çalışanlar yönünden birtakım ayırt edici objektif kriterlerin kullanılması gerektiği hususlarına vurgu yapılmıştır. Bunun yanında, söz konusu kriterlerin uygulanması sırasında eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın sağlanması hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir sonucudur.
Anılan Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, resen emekli edilecek personelin belirlenmesinde birtakım ayırt edici objektif kriterlerin kullanılması gerekmektedir.
Davalı idarece bu kapsamda yapılan değerlendirmeler incelendiğinde; görevine devam ettirilen personelin, kimi zaman sicil not ortalaması yüksek olmasına rağmen ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri bakımından resen emekli edilen personelin gerisinde kaldığı, bir personelin görevine devam edebilmesi için önünde engel olan bir fiilin diğer bir personel açısından engel olarak görülmediği; dolayısıyla, davalı idarece yapılan değerlendirmede dikkate alındığı belirtilen; personelin geçmiş hizmetleri, haklarındaki soruşturma ve cezalar, performans puanları, temsil ve yöneticilik yetenekleri, özgüveni, verimlilik ve benzeri özellikleri yönünden eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın söz konusu olmadığı, bunlardan birine öncelik verilmiş ise bunun gerekçelerinin açıklanmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı idarece, resen emekliye sevk edilecek personelin seçiminde kullanıldığı belirtilen ölçütlerin uygulanmasında eşit, objektif ve istikrarlı şekilde işlem tesis edildiğinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davalı idarece, davacının resen emekliye sevk edilip edilmeyeceği konusunda yukarıda yer verilen gerekçeler dikkate alınarak yeniden bir değerlendirme yapılacağından, bu karar, davacının doğrudan görevine başlatılması sonucunu da doğurmayacaktır.
Kararın, davacının resen emekliliğe sevk edilmesi nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ilişkin hüküm fıkrasının incelenmesi;
Davacının resen emekliliğe sevk edilmesine dair işlemin hukuka aykırı olduğuna ilişkin yukarıda yer verilen gerekçenin, davacının doğrudan görevine başlatılması sonucunu doğurmayıp, resen emekliye sevk edilip edilmeyeceği konusunda idare tarafından yeniden bir değerlendirme yapılmasını gerektirmesi nedeniyle, bu aşamada davacının parasal ve özlük hak kaybının varlığından söz edilemeyeceğinden, davanın bu talebe ilişkin kısmının reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen kabulüne,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Anılan İdare Mahkemesi kararının davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 30/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :

Düzeltilmesi istenen karar usule ve hukuka uygun olduğundan, karar düzeltme isteminin reddi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.