Danıştay Kararı 5. Daire 2016/58401 E. 2020/3353 K. 08.07.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/58401 E.  ,  2020/3353 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/58401
Karar No : 2020/3353

DAVACI : …

DAVALI : … Kurulu / …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararına yönelik yeniden inceleme talebinin reddine dair yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından dava konusu kararın AİHS’e, Anayasa’ya, 2802 sayılı ve 6087 sayılı Kanun’a aykırı olarak savunması alınmadan tesis edildiği, kişiselleştirme yapılmadığı, şahsına yönelik herhangi bir somut fiil, eylem isnat edilmediği, soyut, kapsamı ve anlamı belirsiz iddialara dayanılarak meslekten çıkarılmasına karar verildiği, adil yargılanma hakkının, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin, çelişmeli yargılama ilkesinin, silahların eşitliği ilkesinin, özel hayata saygı ilkesinin, ayrımcılık yasağının, ifade hürriyetinin, hakim ve savcı teminatının ihlal edildiği ileri sürülerek dava konusu kararın hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir. Öte yandan, dava konusu kararın dayanağı olan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (6749 sayılı Kanun) 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddia edilerek, anılan hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması talep edilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Dava dilekçesinin usule aykırılıklar yönünden incelenerek tespit edilmesi halinde davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiği, öte yandan dava konusu kararın amacının Türk yargı sistemini tamamen ele geçirmeyi hedefleyen ve bu amaç doğrultusunda hareket eden illegal bir yapının bu amaca ulaşmasının önlenmesi ile Türk yargısının bağımsızlığının ve tarafsızlığının korunması olduğu ve yargı mensuplarına olağan dönemde uygulanan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun ilgili hükümlerine değil Anayasa’nın 120. ve 121. maddeleri ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde yürürlüğe konulan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesine dayanılarak tesis edildiği, disiplin cezası niteliğinde olmayıp “göreve son” müessesesinin bir örneği olduğu, bu şekilde göreve son verme halinde zorunlu olmamasına rağmen ilgililere savunma haklarını kullanabilmeleri için 6087 sayılı Yasa’nın 33.maddesi uyarınca yeniden inceleme başvurusunda bulunma imkanı tanındığı, davacı hakkında tesis edilen karar ile ilgili olarak kişiselleştirmenin yapıldığı, dava konusu kararın hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’İN DÜŞÜNCESİ: Dava, yargı mensubu olan davacının 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin (6749 sayılı Kanun ile kanunlaşmıştır) 3. maddesinin birinci fıkrası uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nca verilen … tarih ve … sayılı karara yönelik yeniden inceleme talebinin reddi hakkında aynı Kurul tarafından verilen … tarih ve … sayılı kararın iptali ile bu karar nedeniyle davacının yoksun kaldığını ileri sürdüğü özlük haklarının iadesi ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ile tarafların usule ilişkin iddiaları yerinde görülmemiştir.
Davalı idarece derdestlik nedeniyle davanın incelenmeksizin reddi gerektiği ileri sürülmekte ve yapılan araştırmada da bu davadan başka davacı adına aynı istemle Danıştay Beşinci Dairesi’nin E:2017/4073 esasına kayıtlı bir davanın daha açıldığı anlaşılmakta ise de, bakılan davanın açılan ilk dava olması nedeniyle derdestlik hususunun sonradan açılan davada değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Dava dilekçesinde, anılan Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının iptali istenilmiş ise de, dilekçenin içeriğinden istemin sadece bu kararın davacıya ilişkin kısmına yönelik olduğu anlaşıldığından, iptal isteminin bu kapsamda incelenmesi gerekli görülmüştür.
22.7.2016 tarih ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair 6749 sayılı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasında; terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nca, meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verileceği, bu kararların Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı, meslekten çıkarma kararlarına karşı ilgili kanunlarda yer alan hükümler uyarınca itiraz edilmesi veya yeniden inceleme talebinde bulunulması üzerine verilen kararların da Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 6087 sayılı Hâkimler Ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 33. maddesinin birinci fıkrasında Genel Kurul’un ilk defa aldığı kararlara karşı, başkanın yada ilgililerin, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde, Genel Kurul’dan yeniden inceleme talebinde bulunabilecekleri; yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararların ise kesin olduğu hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 2.1.2017 tarih ve 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair 7075 sayılı Kanun’un 11. maddesinin ikinci fıkrasında da, bu kapsamda verilmiş meslekten çıkartma kararlarına karşı, kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’a dava açılabileceği kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda anılan mevzuatın incelenmesinden, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nca hâkim ve savcıların meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik olarak verilen kararlar yanında, bu kararlara karşı yapılan yeniden inceleme talepleri üzerine aynı Genel Kurul’ca verilen kararların da Danıştay’da ilk derece davaya konu edilebileceği açık olmakla birlikte, ilk Genel Kurul kararı ile yeniden inceleme talebi üzerine verilen Genel Kurul kararına karşı bir arada değil de ayrı ayrı dava açılması ve bu davaların her hangi bir usul eksikliği görülmeden ayrı davalar halinde tekemmül ettirilmesi halinde uyuşmazlığın esasının hangi davada çözümleneceği hususuna açıklık kazandırılması gerekir. Şayet davacının yeniden inceleme talebi üzerine verilen Genel Kurul kararı ilk Genel Kurul kararını hükümsüz kılacak nitelikte değil ise zaten uyuşmazlığın esasının ilk Genel Kurul kararına karşı açılan davada çözümleneceği, bu davada oluşacak sonucun yeniden inceleme talebi üzerine verilen Genel Kurul kararına karşı açılan dava yönünden doğrudan belirleyici olacağı açık olup, bunun tersi durumda, yani yeniden inceleme talebi üzerine verilen Genel Kurul kararı ilk Genel Kurul kararını hükümsüz kılıyor ise de, bu kez ilk Genel Kurul kararına karşı açılan davanın zaten konusuz hale geleceği izahtan varestedir.
Yapılan incelemede, davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nca verilen … tarih ve … sayılı kararın iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığını ileri sürdüğü özlük ve parasal haklarının tazmini istemiyle Danıştay 5. Dairesi’nin E:2017/4073 sayılı dosyasında dava açtığı ve bu davanın halen derdest olduğu tespit edilmiştir.
Bakılan bu davada iptali istenen Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurul kararı, davacının meslekten çıkartılması yönünde aynı Genel Kurul’ca daha önce verilmiş bulunan karara yönelik yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin olduğundan -işin esasına yönelik mükerrer incelemeye meydan verilmemesi için- tali nitelikteki bu davada karar verilmeden önce, ilk Genel Kurul kararına karşı Danıştay 5. Dairesi’nin E:2017/4073 sayılı dosyasında açılan ve uyuşmazlığın çözümünde asıl belirleyici olan davada nihai hükmün verilmesinin beklenmesi ve anılan davada ulaşılacak sonuç gözetilerek bu davanın da karara bağlanması gerekir.
Öte yandan T.C. Anayasası’nın 125. maddesi gereğince idarenin ancak hatalı işlemleri nedeniyle doğan zararı ödemekle yükümlü tutulabileceği ve nedenle de söz konusu işlemlere karşı açılan iptal davalarında ulaşılacak sonucun bu konuda açılan tazminat davaları için de belirleyici nitelikte olduğu açık olduğundan, davacının tazminat isteminin karara bağlanabilmesi için, zararına neden olduğunu ileri sürdüğü davalı idare işlemine karşı açtığı davada ulaşılacak sonucun beklenmesi zaruridir.
Açıklanan nedenlerle, davacının Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararına yönelik yeniden inceleme talebinin reddi hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurul’unca verilen … tarih ve … sayılı kararın iptali ile anılan işlemler nedeniyle kendisine tazminat ödenmesi istemi hakkında karar verilebilmesi için, Danıştay 5. Dairesi’nin E:2017/4073 sayılı davasında görülen ilk Genel Kurul kararına ilişkin uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasının beklenmesi ve anılan davada ulaşılacak sonuca göre bu davanın da karara bağlanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davalı idarenin derdestlik dışındaki usule ilişkin itirazları yerinde, davacının 6749 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile ilgili Anayasa’ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmediğinden işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
… tarih ve … sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararıyla, yargı mensubu olarak görev yapmakta olan davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebi anılan Kurul tarafından … tarih ve … sayılı kararla reddedilmiştir.
Davacı tarafından meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karara yönelik yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararın iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi talebiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın, daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından biri olan derdestlik müessesesinin ifade ettiği ”ilk davanın aynısı olan diğer davaların açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı” olgusundan hareketle, sonraki davaların derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Derdestlik durumunun ortaya çıkması için; aynı davanın birden fazla açılmış olması ve birinci davanın görülmekte olması şartları birlikte gerçekleşmelidir. Davaların aynı dava olarak kabul edilebilmesi de; davaların taraflarının, konularının, dava konusu işlemlerin aynı olmasına bağlıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararına yönelik yeniden inceleme talebinin reddine dair yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, bununla birlikte davacı tarafından aynı istemle Dairemizin E:2017/4073 sayılı dosyasına kayıtlı ayrı bir davanın daha açıldığı ve bu davanın Dairemizin 08/07/2020 tarih ve E:2017/4073, K:2020/3352 sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Buna göre, yukarıda belirtilen ve Dairemizin E:2017/4073 sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılmakta olan bu davanın tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olduğu görüldüğünden, derdestlik nedeniyle bu davanın incelenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın derdestlik nedeniyle İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Davacının adli yardım isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle davanın açılışı sırasında tahsil edilmeyen ve ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacıdan tahsili için müzekkere yazılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 08/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.