Danıştay Kararı 5. Daire 2016/42501 E. 2020/4712 K. 26.10.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/42501 E.  ,  2020/4712 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/42501
Karar No : 2020/4712

DAVACI : …
DAVALI : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin … Kurulunun … tarih ve …sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine ve bu karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından dava konusu kararın soruşturma yapılmadan, savunması alınmadan tesis edildiği, FETÖ/PDY terör örgütü ile bir ilişkisinin bulunmadığı, şahsına yönelik isnatlara yönelik en ufak bir delil dahi bulunmadığı, söz konusu kararın gerekçesinin soyut ve genel olduğu, illiyet bağı kurulmadığı, kişiselleştirilmediği, somutlaştırma yapılmadığı, “üyelik, irtibat ve iltisak” kavramlarının içeriğinin belirsiz ve muğlak olduğu, görevini emir ve talimat almadan bağımsız ve tarafsız olarak ifa ettiği, masumiyet karinesinin, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin, mülkiyet hakkının, özel hayatın gizliliği ilkesinin, adil yargılanma hakkının, ayrımcılık yasağının ihlal edildiği ileri sürülerek dava konusu kararın hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Dava dilekçesinin usule aykırılıklar yönünden incelenerek tespit edilmesi halinde davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiği, öte yandan dava konusu kararın amacının Türk yargı sistemini tamamen ele geçirmeyi hedefleyen ve bu amaç doğrultusunda hareket eden illegal bir yapının bu amaca ulaşmasının önlenmesi ile Türk yargısının bağımsızlığının ve tarafsızlığının korunması olduğu ve yargı mensuplarına olağan dönemde uygulanan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun ilgili hükümlerine değil Anayasa’nın 120. ve 121. maddeleri ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde yürürlüğe konulan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi’ne dayanılarak tesis edildiği, disiplin cezası niteliğinde olmayıp “göreve son” müessesesinin bir örneği olduğu, bu şekilde göreve son verme halinde zorunlu olmamasına rağmen ilgililere savunma haklarını kullanabilmeleri için 6087 sayılı Yasa’nın 33. maddesi uyarınca yeniden inceleme başvurusunda bulunma imkanı tanındığı, davacı hakkında tesis edilen karar ile ilgili olarak kişiselleştirmenin yapıldığı, dava konusu kararın hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Davacının, …Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının iptali ve yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemi yönünden davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddi; 100.000,00 TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden ise davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ: Dava, davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin …Kurulu Genel Kurulu’nun …günlü, …sayılı kararının davacıya ilişkin kısmının iptali ile yoksun kalınan parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi, uğranıldığı ileri sürülen manevi zarara karşılık yasal faiziyle birlikte 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
T.C. Anayasasının 138. maddesinde, “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”, 139. maddesinde, “Hakimler ve savcılar azlolunamaz, meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.”, “Hakimler ve Savcılar Kurulu” başlıklı 159. maddesinin 8. fıkrasında, “Kurul, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında idari karar alma, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; maddenin 10. fıkrasında ise, “Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. ” hükümlerine yer verilmiştir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun “Hakimlik ve savcılık görevlerinin sona ermesi” başlıklı 53. maddesinde, “Hakim ve savcıların: a)-Bu Kanun hükümlerine göre meslekten çıkarılmaları veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilmesi, b)- Haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunması halleri hariç olmak üzere, mesleğe alınma koşullarından herhangi birini taşımadıklarının sonradan anlaşılması, hallerinde görevleri sona erer.” hükmü öngörülmüştür.
6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun “Kurulun görevleri” başlıklı 4. maddesinin; hakim ve savcılarla ilgili olarak (b) fıkrasının 6. bendinde meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, 7. bendinde, disiplin cezası verme, 8. bendinde de görevden uzaklaştırma işlemlerini yapmak Kurulun görevleri arasında sayılmıştır. “Genel Kurulun Oluşumu ve Görevleri” başlıklı 7. maddesinin 2. fıkranın (ı) bendinde de, Adli ve İdari yargı hâkim ve savcıları hakkında meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma Genel Kurulun görevleri arasında sayılmış, “Yeniden inceleme, itiraz ve yargı yolu” başlıklı 33. maddesinde ise, Genel Kurulun veya dairelerin, meslekten çıkarma cezasına ilişkin kesinleşmiş kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulabileceği, diğer kararlarının yargı denetimi dışında olduğu, meslekten çıkarma kararlarına karşı açılan iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, kamu düzeni ve güvenliği açısından Anayasa’nın 120. maddesi ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde Milli Güvenlik Kurulu’nun, Hükümete olağanüstü hal ilan edilmesi yönünde 20.07.2016 günlü, 498 sayılı tavsiye kararı üzerine toplanan Bakanlar Kurulu’nca 15.07.2016 tarihinde başlatılan darbe girişimi üzerine ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmesine karar verilmiş ve bu karar TBMM’de onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu uyarınca 23.07.2016 günlü, 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin “Yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirler” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında, “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen hâkim ve savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilir.” şeklinde düzenleme yapılmış ve bu Kanun Hükmünde Kararname, 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ile yasalaşmış, 08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 7075 sayılı Kanun ile yasalaşan 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. maddesinin 2. fıkrasında da, meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenlerin, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış gün içinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’a dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu …Kurulu Genel Kurulunun …günlü, …sayılı kararıyla, ilgililer hakkında Kurula intikal eden ihbar, şikayet, inceleme ve soruşturma dosyaları ile bu dosyalar hakkında verilen kararlar, mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintili dosyalarda görev alan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının bu dosyalarda yapmış oldukları işlemler ve verdikleri kararlar, örgüt mensuplarının haberleşme için kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar, Kurulun, FETÖ/PDY mensubu oldukları Emniyet Genel Müdürlüğü terörle mücadele birimlerince düzenlenen raporlarla sabit olan örgüt üyeleri hakkında tayin ettiği disiplin cezaları ve muhalefet şerhleri, sosyal çevre bilgileri ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ile belgeler, ilgililer hakkında başlatılan soruşturmanın niteliği ve isnat edilen suçlamalar ile gözaltı ve tutuklama kararları, soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının ifade ve sorgu tutanakları, itirafçıların beyanları ile birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucu adı belirlenen hâkim ve Cumhuriyet savcılarının 667 sayılı KHK’nin 3’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatlarının olduğu gerekçesiyle, 23/07/2016 günlü, 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3’üncü maddesi uyarınca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve ayrı ayrı olmak üzere meslekten çıkarılmalarına karar verildiği, bu kararda ismi yer alan davacı tarafından yapılan yeniden inceleme isteminin …Kurulu Genel Kurulunun …günlü, …sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmaktadır.
…Ceza Genel Kurulunun …günlü, E:…, K:…sayılı kararı ile onanarak kesinleşen …Ceza Dairesinin …günlü, E:…K…sayılı kararında da, FETÖ/PDY’nin silahlı bir terör örgütü olduğu belirlenmiş bulunmaktadır.
Bakılmakta olan davanın incelendiği tarih itibariyle; davacı hakkında “silahlı terör örgütüne üye olma” suçu nedeniyle açılan kamu davasında …Ağır Ceza Mahkemesinin …günlü, E:…, K:…sayılı kararı ile 6 yıl, 3 ay hapis cezası verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olan davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin dava konusu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu kararında mevzuata ve hukuka aykırılık görülmemiştir. Davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmaması karşısında bu işlem nedeniyle ortada tazmini gereken bir zarar da bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davalı idarenin derdestlik dışındaki usule ilişkin itirazları yerinde görülmediğinden işin gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararıyla, yargı mensubu olarak görev yapmakta olan davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebi anılan Kurul tarafından 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı kararla reddedilmiştir.
Davacı tarafından meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararın iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine ve bu karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talebiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
1)DAVA KONUSU …KURULUNUN …TARİH VE …SAYILI KARARININ İPTALİ İLE BU KARAR NEDENİYLE YOKSUN KALDIĞI TÜM ÖZLÜK VE PARASAL HAKLARININ İŞLEM TARİHİNDEN İTİBAREN İŞLEYECEK YASAL FAİZİYLE BİRLİKTE İADESİNE KARAR VERİLMESİ İSTEMİ YÖNÜNDEN:
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın, daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından biri olan derdestlik müessesesinin ifade ettiği ”ilk davanın aynısı olan diğer davaların açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı” olgusundan hareketle, sonraki davaların derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Derdestlik durumunun ortaya çıkması için; aynı davanın birden fazla açılmış olması ve birinci davanın görülmekte olması şartları birlikte gerçekleşmelidir. Davaların aynı dava olarak kabul edilebilmesi de; davaların taraflarının, konularının, dava konusu işlemlerin aynı olmasına bağlıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin …Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, bununla birlikte davacı tarafından aynı istemi de içeren Dairemizin E:2017/5239 sayılı dosyasına kayıtlı ayrı bir davanın daha açıldığı ve bu davanın Dairemizin 26/10/2020 tarih ve E:2017/5239, K:2020/4711 sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Buna göre, yukarıda belirtilen ve Dairemizin E:2017/5239 sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılmakta olan bu davanın tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olduğu görüldüğünden, bakılmakta olan bu davada davacının aynı yöndeki istemi hakkında davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

2)100.000,00TL MANEVİ TAZMİNATIN İŞLEM TARİHİNDEN İTİBAREN İŞLEYECEK YASAL FAİZİYLE BİRLİKTE ÖDENMESİNE KARAR VERİLMESİ İSTEMİ YÖNÜNDEN:
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine gelince;
Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararı ile aynı Kurulun yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve maddi haklarının 24/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan dava hakkında, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile söz konusu kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden bahisle Dairemizin 26/10/2020 tarih ve E:2017/5239 K:2020/4711 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararda hukuka aykırılık görülmediğinden bu karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin de reddi gerekmektedir.

D) KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. …Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemi yönünden DAVANIN DERDESTLİK NEDENİYLE İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle uğradığı zarara karşılık 100.000,00TL manevi tazminatın işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
3. Davacının adli yardım isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle davanın açılışı sırasında tahsil edilmeyen ve ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacıdan tahsili için müzekkere yazılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Davacının manevi tazminat isteminin de reddedilmesi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesinin 4. fıkrası uyarınca …TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 26/10/2020 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.