Danıştay Kararı 5. Daire 2016/29103 E. 2020/4569 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/29103 E.  ,  2020/4569 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/29103
Karar No : 2020/4569

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Polis memuru olarak görev yapan davacının, … İl Emniyet Müdürlüğünde görev yapmaktayken, ”görevin takdir ve yerine getirilmesinde hoşgörü ve savsaklama” fiilini işlediğinden bahisle 12 ay uzun süreli durdurma cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 5. fıkrası uyarınca öğrenim durumu itibarıyla yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunduğundan bu cezanın “brüt aylığının 1/2 oranında kesilmesi” şeklinde uygulanmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle uğradığı parasal hak kayıplarının ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararında; disiplin soruşturması kapsamında davacıya son savunma istem yazısının 17/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve 7 günlük süre tanındığı, genel hukuk kuralları gereği, gün hesabı ile tanınan sürelerde, sürenin, tebliğin ertesi gününden itibaren başladığı göz önüne alındığında, davacıya tanınan sürenin 24/06/2015 tarihinde sona erdiği, bu tarihte, yani henüz davacıya tanınan sürenin son günü dolmadan dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşıldığından, işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı; öte yandan, soruşturma raporunu talep edenin, hakkında soruşturma yapılan olduğu, buna dayalı olarak kendisinden savunmasının istenildiği, savunma hakkının gerçek mahiyetiyle ve tam anlamıyla kullanılabilmesinin ancak tüm dosya kapsamının bilinmesiyle mümkün olabileceği dikkate alındığında, davacının talebinin 4982 sayılı Kanun’da düzenlenen bilgi edinme talebini aşan ve bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün olmayan, evrensel hukukta belirlenen ve Anayasal olarak koruma altına alınan savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının soruşturma dosyası ve eklerinin kendisine verilmesi talebiyle bu kapsamda yaptığı başvuru üzerine anılan belgelerin ücretsiz olarak (yazılı halde, CD ortamında veya sair yollarla) verilmesi ve savunma süresinin de anılan belgelerin verilmesiyle başlatılması gerekirken bu şekilde işlem tesis edilmeyerek savunma hakkı ihlal edildiğinden, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı; kaldı ki davacıya tebliğ olunan yazı içeriğinde 355,58 TL bedel ödediğini gösterir dekont ile başvuruda bulunması gerektiğinin, bu şekilde başvuruda bulunmadığı takdirde Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik’in 22/3. maddesi uyarınca talebinden vazgeçmiş sayılacağının belirtildiği, anılan madde uyarınca ilgililere bildirimin yapıldığı tarihten itibaren paranın yatırılması için on beş (15) günlük süre tanındığı, davacıya ilk bildirimin 22/06/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı idarece bu tarihi izleyen günden itibaren başlayacak on beş (15) günlük süreye de riayet edilmeden 24/06/2015 tarihinde dava konusu işlemin tesis edildiği dikkate alındığında, işlemde bu yönden de hukuka uygunluk bulunmadığı; diğer yandan, hukuka aykırılığı yargı kararıyla tespit edilen işlemler nedeniyle ilgililerin yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının tazmini Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca zorunlu olduğundan, dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi ve özlük haklarının davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi ve özlük haklarının davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü uyarınca verilen disiplin cezasının hukuka uygun olduğu, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer taraftan, her ne kadar İdare Mahkemesi kararında; davacının soruşturma dosyası ve eklerinin kendisine verilmesi talebiyle yaptığı başvurunun, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nda düzenlenen bilgi edinme talebini aşan ve savunma hakkının kullanılmasına yönelik bir başvuru olduğu, bu nedenle davacının anılan başvurusundaki talebinin ücretsiz olarak karşılanması ve savunma süresinin de söz konusu talebinin karşılanmasıyla başlatılması gerekirken bu şekilde işlem tesis edilmeyerek savunma hakkı ihlal edildiğinden dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmadığı, kaldı ki davacının soruşturma dosyası ve eklerinin kendisine verilmesi talebiyle yaptığı başvuru üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği’nin 19/06/2015 tarihli yazısı ile davacıdan masraf olarak 355,58 TL ödendiğini gösterir dekontun sunulması istenilmesine rağmen Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik’in 22/3. maddesi uyarınca ödeme için tanınan on beş günlük süre beklenilmeksizin işlem tesis edildiğinden, dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilmiş ise de, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 130. maddesinde yer alan, yetkili disiplin kurulunun yedi günden az olmamak üzere verdiği süre içinde savunmasını yapmayan memurun savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı hükmü uyarınca, savunma süresinin, savunma istem yazısının tebliğ edildiği 17/06/2015 tarihini izleyen günden itibaren başlatılması gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararında yer verilen anılan gerekçelerde hukuki isabet görülmemiştir.
Ancak İdare Mahkemesi kararındaki diğer gerekçenin hukuka uygun bulunması karşısında, bu hususlar, anılan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının, gerekçesi düzeltilmek suretiyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.