Danıştay Kararı 5. Daire 2016/29004 E. 2020/4975 K. 09.11.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/29004 E.  ,  2020/4975 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/29004
Karar No : 2020/4975

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, polis memuru olarak görev yapmakta iken verilen ve … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: .., K: … sayılı kararıyla iptal edilen Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 24/11/2012 tarih ve 2012/401 sayılı meslekten çıkarma cezası nedeniyle manevi zarara uğradığından bahisle 100.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararda; davacı için öngörülen cezanın meslekten çıkarma olması, bu cezanın hemen öncesinde tesis edilmiş, tekerrüre esas alınan bir cezanın bulunması, bu ceza kesinleşmemiş olmasına rağmen işlem tesisi yoluna gidilmiş olması ve davacının, öncelikle uzman kişilerce akıl ve ruh sağlığı yönünden muayenesinin sağlanması ve bu muayene sonucundaki tespitlere göre işlem tesis edilmesi gerekirken, bu yönden bir inceleme yapılmaksızın işlem tesis edildiği hususları gözetildiğinde, davacı açısından manevi tazmin koşullarının oluştuğu ve olay örgüsü ve tazminat ilkelerine göre davacıya 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüyle 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, bu tutarı aşan tazminat talebi açısından ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacının tazminat isteminin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, polis memuru olarak görev yapmakta iken verilen ve … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla iptal edilen Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin kurulunun … tarih ve … sayılı meslekten çıkarma cezası nedeniyle manevi zarara uğradığından bahisle 100.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
Öte yandan, davacı tarafından verilen 12/07/2010 tarihli bir şikayet dilekçesi üzerine davacının amirlerinden biri tarafından düzenlenen inceleme raporunda, davacının uzman kişilerce psikolojik test ve muayeneye tabi tutulmasının gerekli olduğu yolunda kanaat belirtildiği, yine davacının 20/12/2010 tarihinde verdiği bir başka şikayet dilekçesi nedeniyle amirlerinden biri tarafından konuya ilişkin bir ön inceleme raporu düzenlendiği ve bu rapor üzerine Gebze İlçe Emniyet Müdürü tarafından Hukuk İşleri ve Soruşturma Şube Müdürlüğüne yazılan 07/01/2011 tarihli yazıda, davacının en yakın sağlık kuruluşuna sevki ile psikolojik yönden muayenesinin yapılarak tedavi edilmesinin teşkilat ve diğer personel açısından faydalı olacağının belirtildiği, bunun üzerine kurum psikoloğu ile görüşmesi için Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliğine sevk edildiği, ancak psikolog tarafından verilen iki randevuya da görüşmeyi reddederek katılmadığı, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği’nin 15. maddesi hükümleri doğrultusunda 30/01/2012 tarihli raporla, gerekirse zor kullanarak götürülmek üzere Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğine sevk edildiği, yetkili sulh hukuk mahkemesine gereken işlemin yapılması ve vasinin atanması hususunun ihbar edildiği, bu süreçte davacının idari büroda görevlendirildiği, ayrıca Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 06/06/2013 tarihli sağlık kurulu raporunda; davacının “paranoid şizofreni” rahatsızlığı olduğu, akli melekelerinin yerinde olmadığı, kanunen ehil olmadığı, hastalığın tedavi ile düzelemeyeceği, başkalarının gözetim, denetim ve yardımına ihtiyacı olduğu ve vasi tayini gerektiği hususlarının belirtildiği görülmüştür.
Bunun üzerine, … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla davacının kısıtlandığı ve eşinin kendisine vasi olarak atanmasına hükmedildiği, ancak … Hukuk Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; hastane raporu esas alınarak karar verilmesinin yeterli olmadığı, adli tıp raporu da alınması gerektiği gerekçesiyle kısıtlılık kararının bozulduğu, bozma kararı üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesince alınan … tarihli adli tıp raporu ve hastane raporunda aynı tespitlerin yapılması üzerine anılan Mahkemenin … tarih ve E: …, K:… sayılı kararıyla davacı hakkında yeniden kısıtlılık kararı verildiği ve eşinin kendisine vasi olarak atandığı, ancak … Hukuk Dairesinin … tarih ve E. …, K: … sayılı kararıyla; tek hekim raporuyla alınan adli tıp raporu esas alınarak kısıtlılık kararı verilemeyeceği, heyet halinde verilen raporla davacının kısıtlanabileceği gerekçesiyle söz konusu kısıtlılık kararının bozulduğu, bunun üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, daha sonra … Sulh Hukuk Mahkemesince verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı yetkisizlik kararı gereği dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine kararı verildiği, bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin …. tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla dosyanın … Hukuk Dairesine gönderilmek üzere mahkemesine iadesine karar verildiği, bunun üzerine … Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının onandığı ve dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, ardından … Sulh Hukuk Mahkemesince verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı yetkisizlik kararı gereği dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği ve anılan Mahkemece henüz karar verilmediği anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hâkimin davaya bakmaktan memnuniyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adlî yardım hâllerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı Kanun’un anılan maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51. maddesinde, dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği kuralına; 52. maddesinde, “Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir.” düzenlemesine; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 448. maddesinde de, “Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil eder.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Her ne kadar davanın açıldığı tarih itibarıyla davacının akli melekelerinin yerinde olmadığına dair usulüne uygun bir sağlık kurulu raporu mevcut değil ise de, ciddi davranış bozuklukları nedeniyle psikolojik yönden değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği yolunda amirleri tarafından tespit ve değerlendirmelerin yapılması üzerine sevk edildiği sağlık kurumları tarafından düzenlenen raporlarda davacı hakkında kısıtlılık tedbiri uygulanması gerektiğinin belirtildiği; öte yandan davacının kısıtlılık durumunun belirlenmesi için Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış olan davanın devam ettiği görülmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesi tarafından, davacının kısıtlılık durumuna ilişkin devam eden hukuk yargılaması neticesinde verilecek karar kesinleştikten sonra dava konusu hakkında değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın verilen kararda hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, davacıya vasi atanması hakkında devam eden davanın sonucunda vasi tayinine karar verilmesi halinde, vasinin bakılmakta olan davayı takip edebilmesi için İdare Mahkemesince durumun vasiye bildirilmesi gerekeceği de tartışmasızdır.
Bu itibarla, belirtilen hususlar araştırılmaksızın verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.