Danıştay Kararı 5. Daire 2016/28643 E. 2020/3909 K. 28.09.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/28643 E.  ,  2020/3909 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/28643
Karar No : 2020/3909

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu / …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmı ile vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda … olarak görev yapan davacının, 6524 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’na eklenen geçici 4. madde uyarınca görevine son verilerek Ankara İcra Müdür Yardımcılığına atanmasına ilişkin Adalet Bakanlığının … tarih ve …sayılı işleminin iptaline ve bu işlem nedeniyle uğradığı manevi zararların karşılığı olarak 5.000,00 TL manevi tazminat tutarının ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararında; davacının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bünyesindeki görevine son verilmesine ilişkin 6524 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’na eklenen geçici 4. maddenin Anayasa Mahkemesi’nin 10/04/2014 tarih ve E:2014/57, K:2014/770 sayılı kararı ile iptal edildiğinden, hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararıyla ortaya konulan söz konusu Kanun hükmünün halen görülmekte olan bu davada uygulanmasının olanaklı olmaması karşısında, anılan madde uyarınca davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; manevi zararın tazmini istemi yönünden ise; manevi tazminata hükmedilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem yahut eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması gerektiği, iptal edilen işlemin davacının manevi yönden zarar görmesi sonucunu doğuracak ve manevi tazminat ödenmesini gerektirecek nitelikte olmadığı, başka bir ifade ile olayda manevi tazminata hükmedilmesini gerektiren koşulların gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmaktadır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; 6087 sayılı Kanun’a eklenen geçici 4. madde uyarınca davacının görevine son verildiği, bu nedenle idari davaya konu olabilecek bir işlemin bulunmadığı, husumet yönünden ise atama işleminin Adalet Bakanlığı oluru ile tesis edildiği ve Hakimler ve Savcılar Kurulunun hiçbir işleminin söz konusu olmadığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği ilkesi gereğince davacının Anayasa Mahkemesinin iptal kararından yararlandırılmasının hukuka aykırı olduğu, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda … olarak görev yapmakta iken, 6524 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’na eklenen geçici 4. madde uyarınca görevine son verilmesine ve Ankara İcra Müdür Yardımcılığına atanmasına ilişkin Adalet Bakanlığının … tarih ve … sayılı işlemi tesis edilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptaline ve davacının bu işlem nedeniyle uğradığı manevi zararların karşılığı olarak 5.000,00 TL manevi tazminat tutarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
Öte yandan; davacının Hakimler ve Savcılar Kurulu bünyesindeki görevine son verilmesine ilişkin işleme dayanak alınan 6524 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle 6087 sayılı Kanuna eklenen geçici 4. maddenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2014 tarih ve E:2014/57, K:2014/770 sayılı kararı ile; Anayasa’nın 159. maddesi gereğince atama yetkisi Kurula ait olan ve bu madde uyarınca atamaları Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu tarafından yapılan kişilerin görevlerine kanun ile son verilmesini düzenleyen (1) numaralı fıkranın Anayasa’nın 159. maddesini işlevsiz kıldığı ve bu yönüyle anılan maddeye aykırı bulunduğu, kamu görevlilerinin bulundukları görevlerden alınmalarını gerektiren haklı bir neden olmadıkça görevlerine son verilememesinin hukuki güvenlik ilkesinin bir gereği olduğu, kamu görevlilerinin bulundukları görevden alınarak başka bir göreve atanmalarının, hukuki ve fiili zorunluluk hallerinde yasal düzenlemelere konu edilebileceği, ancak iptali istenilen yasal düzenleme yapılırken idarenin yapısında herhangi bir değişikliğe gidilmemiş olması nedeniyle kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesini gerektiren hukuki ve fiili zorunluluklardan bahsedilebilmesinin de olanaklı olmadığı, bu sebeple kişilerin görevlerine kanuni düzenlemelerle son verilmesinin hukuki güvenlik ilkesinin ihlaline yol açtığı, maddenin (2), (3), (4) ve (5) numaralı fıkralarında ise boşalan kadrolara yapılacak atamalar ile kuruldaki görevi sona eren kişilerin müktesepleri dikkate alınarak yapılacak atamalarına ilişkin usul ve esasların düzenlendiği, göreve son vermeyi düzenleyen (1) numaralı fıkranın Anayasaya aykırılığının, bu fıkradaki düzenlemeye dayalı ve bu düzenlemenin sonuçlarını oluşturan (2), (3), (4) ve (5) numaralı fıkraları da Anayasa’ya aykırı kıldığı, 6087 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesinin (1), (2), (3), (4) ve (5) numaralı fıkralarının Anayasa’nın 2. ve 159. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
27/02/2014 tarih ve 28926 sayılı mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 6524 sayılı Kanun’un 39. maddesi ile 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’na eklenen geçici 4. maddede, “(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kurulda görev yapan Genel Sekreter, genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları, Kurul müfettişleri, tetkik hâkimleri ve idari personelin Kuruldaki görevleri sona erer. (2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde; a) Başkan tarafından Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları ve genel sekreter yardımcıları atanır. b) Genel Kurul tarafından, bu Kanunla öngörülen usule göre Genel Sekreter adayları belirlenir. (3) Genel Sekreter adayları belirlendikten sonraki üç gün içinde Başkan tarafından Genel Sekreter atanır. (4) Kuruldaki görevleri sona eren Genel Sekreter, genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları, Kurul müfettişleri ve tetkik hâkimleri müktesepleri dikkate alınarak uygun görülecek bir göreve atanırlar. (5) Kuruldaki görevleri sona eren idari personel Adalet Bakanlığınca, Bakanlığın merkez veya taşra teşkilatında mükteseplerine uygun kadrolara atanırlar….” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Her ne kadar İdare Mahkemesince, davacının Hakimler ve Savcılar Kurulu bünyesindeki görevine son verilmesine ilişkin Kanun hükmü Anayasa Mahkemesi kararıyla hukuka aykırı bulunarak iptal edildiğinden, bu düzenlemenin halen görülmekte olan davada uygulanmasının olanaklı olmadığı belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmişse de, davacının Hakimler ve Savcılar Kurulundaki görevinin 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’na eklenen geçici 4. madde uyarınca herhangi bir idari işlem tesisine gerek olmaksızın sona ermiş olması karşısında, davacının görevine son verilmesinin idari davaya konu edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, Kanun hükmü gereğince Hakimler ve Savcılar Kurulundaki görevine son verilen davacının, durumuna uygun bir göreve atanması zorunlu olduğundan, bu nitelikte bir görev olan Ankara İcra Müdür Yardımcılığına atanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davalı idare tarafından İdare Mahkemesi kararı lehlerine vekalet ücretinene hükmedilmemesi yönünden de temyiz edilmiş ise de, Dairemizin bozma kararı üzerine İdare Mahkemesince yeniden bir karar verileceğinden, davalı idarenin vekalet ücreti yönünden temyiz istemi hakkında bu aşamada bir karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. Temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 28/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.