Danıştay Kararı 5. Daire 2016/27706 E. 2020/5030 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/27706 E.  ,  2020/5030 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/27706
Karar No : 2020/5030

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- …Bakanlığı / …
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …
: 2- … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Hatay İl Emniyet Müdürlüğü emrinde komiser yardımcısı olarak görev yapan davacının, İstihbarat Şube Müdürlüğünde çalıştığı dönemde …’ya ait 0534 089XXXX numaralı GSM hattına yönelik teknik dinlemenin uzatılması amacıyla hazırlanan 10/06/2013 tarihli teknik takip talep formunu imzalamak suretiyle “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” suçunu işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/12. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine dair … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali ile bu karar nedeniyle mahrum kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının dava konusu disiplin cezası ile tecziyesinin gerekçesi olarak gösterilen “gerçeğe aykırı rapor vermek” fiilinin davacı bakımından gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde yapılan değerlendirmede; ….ya ait GSM hattının üçüncü kez üç ay süreyle dinlenilmesi, diğer bir deyişle mevcut dinlemelerin ikinci kez üç ay süreyle uzatılması amacıyla hazırlanan 10/06/2013 tarihli teknik takip talep formunun davacı tarafından imzalandığı sabit ise de, davacının 13/09/2012 tarihinde hazırlanan şahıs bilgi notu ile 13/12/2012 ve 12/03/2013 tarihlerinde hazırlanan teknik takip talep formlarının hazırlanması aşamasında herhangi bir katkısı bulunmadığı, yaklaşık olarak 6 aydan bu yana gerçekleşen iletişimin denetlenmesi tedbirine konu olan şahsa ait dinleme gerekçelerinin gerçeğe aykırı olup olmadığının bilinmesinin davacıdan beklenemeyeceği, şahıs bilgi formu ve dinleme gerekçelerinin hazırlanmasında herhangi bir katkısı bulunmayan davacının kasıtlı olarak gerçeğe aykırı rapor verme fiilini işlediğinden bahsedilemeyeceği, nitekim davacının imzasının bulunduğu 10/06/2013 tarihli teknik takip talep formunun mahkemeye sunularak dinleme faaliyetlerinin üç ay süreyle uzatılmasından 9 gün sonra 19/06/2013 tarihli işlem ile mevcut dinlemelerin sonlandırılarak dinleme kayıtlarının imha edildiği, dolayısıyla davacıya bahse konu olay nedeniyle kusur atfedilebilecek bir durumun bulunmadığı, davacıya isnat olunan eylemin sübuta ermediği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; öte yandan, hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanan işlemler nedeniyle ilgililerin mahrum kaldığı parasal haklarının tazmini Anayasa’nın 125. maddesinin amir hükmü olduğundan, dava konusu işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal haklarının davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, dava konusu işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal hakların davanın açıldığı 21/01/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davalılar … Bakanlığı ve … Genel Müdürlüğü tarafından; …’nın telefonunun dinlenmesi ile ilgili teknik takip talep formunu imzalayan davacının, iletişimin dinlenmesini gerektirecek yeterli emareler olmaksızın eksik ve gerçek dışı bilgiler ileri sürülerek mahkemelerden iletişimin dinlenmesi kararlarının aldırılmasından sorumlu olduğu, davacının savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürülmüş ise de, davacıya 02/10/2014 tarihinde yazılı savunma için tebliğ yapıldığı ve davacının 08/10/2014 tarihinde yazılı savunma hakkını kullandığı, ayrıca davacıya 16/10/2014 tarihinde toplanan Yüksek Disiplin Kurulunda sözlü savunma hakkını kullanabileceği hususu ile ilgili tebligat yapıldığı ve davacının sözlü savunma hakkını kullandığı, disiplin cezası verilirken bir derece alt ceza uygulanıp uygulanmamasının takdir yetkisine dayalı bir husus olduğu, dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden, davalılardan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Hatay Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yapan, aralarında davacının da bulunduğu 33 personel hakkında yapılan soruşturma sonucunda tesis edilen İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile; davacının, … İl Başkanı olarak görev yapan …’ya ait 0534 089XXXX numaralı GSM hattına yönelik dinlemenin uzatılması amacıyla hazırlanan 10/06/2013 tarihli teknik takip talep formunu imzaladığı, dolayısıyla söz konusu dinlemeye yönelik mahkeme kararlarının, iletişimin dinlenmesini gerektirecek yeterli bilgiler/emareler olmaksızın, eksik ve gerçek dışı bilgiler ileri sürülerek aldırılmasından sorumlu olduğu ve bu eylemiyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/12. maddesindeki “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiilini işlediğinden bahisle meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine, söz konusu cezasının iptaline ve bu ceza nedeniyle mahrum kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
T.C. Anayasası’nın 20. maddesinde, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz (…)
Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. (…)” kuralına; Anayasa’nın 22. maddesinde ise, “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.
Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.” hükmüne yer verilmiştir.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun Ek 7. maddesinde, “Polis, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere, ülke seviyesinde istihbarat faaliyetlerinde bulunur, bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır. Devletin diğer istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar.
Birinci fıkrada belirtilen görevlerin yerine getirilmesine yönelik olarak, 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, casusluk suçları hariç, 250 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanının yazılı emriyle, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir, kayda alınabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde verilen yazılı emir, yirmidört saat içinde yetkili ve görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir derhal kaldırılır. Bu halde dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir; durum bir tutanakla tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.
Uygulanan tedbirin sona ermesi halinde, dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir. Durum bir tutanakla tesbit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.” kuralı yer almıştır.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/12. maddesinde ise, “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri incelendiğinde; 2559 sayılı Kanun’un Ek 7. maddesi ile polise; devletin ülkesi ve milletin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzene ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirler alma, emniyet ve asayişi sağlamak üzere ülke seviyesinde istihbarat faaliyetlerinde bulunma, bu amaçla suçların önlenmesinde önemli bir ihtiyaç olan iletişimin önleme amaçlı denetlenmesi tedbirinde bulunabilme yetkisi verilmiş ise de, bu yetkinin sınırsız bir yetki niteliğinde olmadığı, özel hayat ve haberleşme özgürlüğü ile güvenliğin sağlanması arasındaki denge korunarak kullanılması, önleme dinlemesinin kanunlarda tahdidi olarak sayılan suç tiplerinde dikkate alınması, hakkında dinleme talep edilen kişilerin teknik takip talep formlarında belirtilen suçları işleyeceğine veya suça iştirak edeceğine dair makul şüphenin bulunması, önleme dinlemesi yapılacak kişinin kimlik bilgilerinin doğru yazılarak mahkemeden karar alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu işleme dayanak gösterilen soruşturma raporunun incelenmesinden; … isimli şahsa yönelik iletişime müdahale talep formunun 10/06/2013 tarihinde düzenlenerek iletişimin dinlenmesinin yetkili mahkemeden istenildiği, iletişimin dinlenmesinin kayda alınmasının gerekçesi olarak, “söz konusu şahsın terör örgütü EL KAİDE bünyesinde, eleman ve para temini/aktarımı konusunda faaliyet gösterdiği, şahsın örgütün mahalle toplantılarına katıldığı, örgüt mensubu şahıslarla birlikte hareket ettiği, ayrıca örgütün yurt dışı kamplarına gitme arayışı içinde olduğu, örgüte lojistik destek sağlayan yabancı uyruklu şahısların finans ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesinde yardımcı olduğu, şahsın önümüzdeki süreçte örgütsel faaliyetlerine devam edebileceğinin değerlendirildiği, irtibatlarının kontrol altında bulundurulmasında fayda mülahaza edildiği” hususlarının belirtildiği, anılan talep formunun davacı tarafından da imzalanarak şube müdürünün oluruyla mahkemeye sunulduğu, … T.M.K. 10. maddesiyle görevli … No’lu Hakimliğin … tarih ve … sayılı kararıyla adı geçen şahsa ait telefon numarasının dinlenmesi talebinin yerinde görülerek üç ay süreyle dinlenilmesine karar verildiği, akabinde 20/06/2013 tarihinde iletişim kayıtları imha tutanağı ile …’nın dinleme kaydının imha edildiği görülmektedir.
Olayda, … hakkında mahkemeye sunulan iletişime müdahale talep formunda, ilgilinin EL KAİDE terör örgütü bünyesinde faaliyet yürüttüğü şeklindeki istihbari bilgiler elde edildiği belirtilerek mahkemeden dinleme talebinde bulunulmuş olmakla birlikte dinlemenin dayanağını teşkil eden söz konusu istihbari bilgilerin ortaya konulamadığı, bu haliyle ilgilinin talep formlarında belirtilen örgütsel faaliyet içinde olduğuna yönelik makul şüphenin varlığını gösteren herhangi bir emare bulunmadığı ve bu nedenle davacının anayasal güvence altına alınan haberleşme hürriyeti ile haberleşmenin gizliliği hakkını ihlal edecek şekilde, iletişimin dinlenmesini gerektirecek yeterli bilgiler/emareler olmaksızın, eksik ve gerçek dışı bilgilerle mahkeme kararının aldırılmasından sorumlu olduğu anlaşıldığından, anılan fiili nedeniyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/12. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalıların temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.