Danıştay Kararı 5. Daire 2016/24471 E. 2020/5847 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/24471 E.  ,  2020/5847 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/24471
Karar No : 2020/5847

DAVACI : …

DAVALILAR : 1-… / ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

2-… Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : 1.Hukuk Müşaviri Yrd. …

3-… Genel Müdürlüğü/ ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU :
1. Davacının … İl Emniyet Müdürlüğü, İstihbarat Şube Müdürlüğü bünyesinde komiser yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde, hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında 6. sıradaki dinlemede S.Ö. isimli şahsın iletişiminin usulsüz dinlenmesine dair soyut gerekçelerle hakim kararı alınmak suretiyle yapılan dinleme faaliyetine ilişkin düzenlenen iletişime müdahale talep formunda imzasının bulunduğu ve bu suretle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesinde yer alan “suç tasnii ve iftira” ve 8/12. maddesinde yer alan “Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek ve ettirmek” fiillerini işlediğinden bahisle meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 127. maddesi uyarınca ceza verme yetkisinin zaman aşımına uğradığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmektedir.
2. Kararın dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesindeki “suç tasnii ve iftira” ibaresi ile 8/12. maddesindeki “Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek ve ettirmek” düzenlemesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6 ve 8/12. maddelerinin anayasal ilkelere aykırı olduğu, anılan maddelerde tarif edilen eylemler ile idareye oldukça geniş yorum ve uygulama imkanı sağlandığı, söz konusu maddeler ile memuriyetle ilişiğin kesilmesi sonucunu doğuracak şekilde bir müeyyide öngörülmesinin ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil ettiği öne sürülmüştür.
Dava konusu disiplin cezasına ilişkin zaman aşımı süresinin dolduğu, bu durumda dosyanın zaman aşımı nedeniyle işlemden kaldırılması gerekirken disiplin kurulunca suçun işlendiğinin tespitinin ve bu hususların karara geçirilmesinin hukuka aykırı olduğu, bir derece alt ceza verilip verilmeyeceği hususunun tartışılmadığı, eyleminin karşılığı olan cezanın verilmediği, iletişime müdahale talep formlarını onaylama yetkisinin hakime ait olduğu, mahkemeye sunulan talep yazılarındaki gerekçelerin soyut olmadığı, istihbarat dinlemelerinde amacın, alınan bilgi ve duyumların doğruluğunun araştırılması olduğu, bu nedenle henüz ortada işlenmiş bir suçtan bahsedilemeyeceği, bu hususta da yine takdir yetkisinin hakime ait olduğu, iletişime talep formlarında ve mahkeme kararı talep yazılarında imzasının olması nedeniyle kendisine sorumluluk yüklenemeyeceği, yapılan teknik takip çalışmalarının tamamının yasal kurallar çerçevesinde usulüne uygun şekilde yapıldığı, istihbari faaliyetler neticesinde çok sayıda örgütsel faaliyetin tespit edildiği, dinlemelerin istihbari amaçla bilgi toplama ve değerlendirme amacıyla yapıldığı, adli dinlemeden farklılıkları bulunduğu ve savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMASI :
Cumhurbaşkanlığı (kapatılan Başbakanlık) tarafından; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün, 3201 sayılı Kanun’un 83. maddesinin verdiği yetki uyarınca çıkarıldığı ve Danıştay incelemesinden geçerek hukuka uygun bulunduğu, iptali istenen hükümlerde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
İçişleri Bakanlığı tarafından; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün, 3201 sayılı Kanun’un 83. maddesinin verdiği yetki uyarınca çıkarıldığı, anılan Tüzük’ün 83. maddesinin birinci cümlesinin Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “suçta kanunilik” ilkesine ve 128. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen “kanuni düzenleme ilkesine” aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararıyla iptal edildiği, anılan kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görüldüğünden mevcut mevzuatın yürürlükte olduğu, Tüzük’ün 8/6 ve 8/12. maddelerinde yer verilen düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı tarafından yapılan işlemlerde mevzuata uygun hareket edilmediği, dinleme talepleri ve kararlarında sunulan gerekçelerin somut bulgulara dayandırılmadığı belirtilerek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün, 3201 sayılı Kanun’un 83. maddesinin verdiği yetki uyarınca çıkarıldığı, anılan Tüzük’ün 83. maddesinin birinci cümlesinin Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “suçta kanunilik” ilkesine ve 128. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen “kanuni düzenleme ilkesine” aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararıyla iptal edildiği, anılan kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görüldüğünden mevcut mevzuatın yürürlükte olduğu, Tüzük’ün 8/6 ve 8/12. maddelerinde yer verilen düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı tarafından yapılan işlemlerde mevzuata uygun hareket edilmediği, dinleme talepleri ve kararlarında sunulan gerekçelerin somut bulgulara dayandırılmadığı, haklarında suç isnadı ya da tasnii yapılan şahısların bu suçlarla doğrudan bağlantılarının ortaya konulamadığı, dinlemeyi yapan ve yaptıran kolluk görevlilerince somut bilgi ve belgelerin adli makamlara sunulmadığı, yapılan dinlemelerin tamamıyla hukuksuz ve özel hayata ağır müdahale niteliğinde olduğu, dava konusu işlemin bir disiplin cezası niteliğinde olmadığı, icrai niteliğinin bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, komiser yardımcısı olarak görev yapan davacının, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. ve 12. fıkraları uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, ceza verme zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin (S.Ö. isimli şahsın iletişiminin dinlenmesi olayına ilişkin olarak) … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile bu kararın dayanağı Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. ve 12. fıkralarının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 13.01.2016 günlü, E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararı ile; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün yasal dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, “yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememesi ve bireylerin hangi somut olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımaması nedeniyle, Anayasa’nın 38. ve 128. maddelerine aykırı olduğu” gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve anılan madde, 23.01.2017 günlü, 29957 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılarak emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kuralları yeniden düzenlenmiş olup, uygulama imkanı kalmayan dava konusu Tüzük hükümlerinin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Davanın bireysel işleme ilişkin kısmına gelince;
Davacı hakkında tesis edilen işlem, her ne kadar disiplin cezası niteliği taşımasa da, davacının özlük dosyasına konulması ve davalı idarenin davacı hakkında takdir yetkisini kullanacağı çeşitli işlemlerde dikkate alınması olasılığı karşısında, davacının hukuki durumuna etkileri olabileceği görülen dava konusu işlemin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem niteliğinde olduğu anlaşıldığından işin esası incelendi.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. fıkrasında, “hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, kalpazanlık, kasden adam öldürme, veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira,” 12. fıkrasında da, “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiilleri meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır. Öte yandan, 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin, 8/6-h maddesinde de, kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek fiiline meslekten çıkarma cezası öngörülen fiiller arasında yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 127. maddesinde ise, disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği taktirde ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı kurala bağlanmış olup, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle uyulması zorunlu süre olduğundan, fiilin işlendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra disiplin cezası verilemeyeceği açıktır.
Olayda, dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile soruşturma raporunun yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ile birlikte değerlendirilmesinden, davacının üzerine atılı suçun sübuta erdiği ve fiilin işlendiği tarih itibarıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 127. maddesi gereğince disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı sonuç ve kanaatine varıldığından, davacı hakkında meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, ceza verme zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılması yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu düzenlemenin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı, işlemin iptali istemi yönünden ise davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

Davacının … İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü bünyesinde komiser yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesince 2012 yılında verilen iletişimin tespiti kararlarının bir kısmına ilişkin iletişime müdahale talep formlarının ve mahkeme kararı talep yazılarının gerçekçi olmayan istihbari bilgiler dayanak yapılarak alındığı ve mağdurların telefonlarının hukuka aykırı bir şekilde dinlendiği iddialarının incelenmesi amacıyla davacının da aralarında bulunduğu bir grup emniyet personeli hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
Bahse konu soruşturma sonucunda hazırlanan raporda; dava konusu işleme dayanak gösterilen İletişime Müdahale Talep Formunda S.Ö. isimli askeri personelin “…” numaralı telefonu kullandığı, … Jandarma Alay Komutanı olarak görev yapmakta iken 03/02/1994 tarihinde ikamet etmekte olduğu lojmanda başından vurulmuş bir şekilde ölü olarak bulunan K.Ç.’nin ölümü ile ilişkili olduğu ve benzer eylemlere yönelebileceğine yönelik hakkında istihbari mahiyette bilgilerin olduğu, dönem içerisinde devletin birliğini bozmak, görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, ülke ekonomisi ile ulusal güvenliğe zarar vermek, cebir veya tehdit ile siyasi çıkar sağlamak gibi amaçları olduğu değerlendirilen oluşumların vereceği talimatlara göre harekete geçebilecek şahısların muhtemel eylemlerinin önceden haber alınarak önlenmesi amacıyla S.Ö.’nün kullandığı iletişim aracının teknik takibinin yapılması gerektiği yönünde gerekçelere yer verildiği, Formda bahsi geçen K.Ç.’nin ölüm olayıyla ilişkili olduğu gerekçesi ile Malatya İl Emniyet Müdürlüğünce hakkında soruşturma yürütülen şahıslar arasında S.Ö. isimli askeri şahsın bulunmadığı, iletişim aracına yönelik uygulanan tedbirlere ilişkin olarak mahkemeye gönderilen talep yazılarında soyut ve genel geçer ifadeler kullanıldığı, talep yazısında tedbir uygulanacak şahsın meslek statü vb. bilgilerine yer verilmediği, dinlenen şahsın Malatya ilinde bulunmadığı başka ilde görevli rütbeli askeri personel olduğu, dinleme taleplerinde istenilen karar türünün önleyici amaçlı istihbarat dinlemesi olarak seçildiği, dinlemelerin başlayış şekli, sonuçlanması, tekrar talepler ve dinlemenin herhangi bir ihbar veya tutanağa dayanmadığı, kişi hakkında suç tasniinde bulunularak gerçek dışı gerekçe yazılmak suretiyle mahkemenin yanıltıldığı hususları dikkate alındığında dinlemenin keyfi yapılmış olduğu ve davacının bahsi geçen şahsa yönelik yapılan dinleme ile ilgili iletişime müdahale talep formunda imzasının bulunması şeklindeki davranışı ile “suç tasnii, iftira” ve “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiillerini işlediği kanaatine varıldığından Tüzük’ün 8/6 ve 8/12. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 127. maddesi uyarınca ceza verme yetkisinin zaman aşımına uğradığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği teklif edilmiştir.
Anılan teklif doğrultusunda tesis edilen İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile; davacının soruşturma kapsamında 18. sıradaki dinlemede S.Ö. isimli şahsın iletişiminin usulsüz dinlenmesine dair soyut gerekçelerle hakim kararı alınmak suretiyle yapılan dinleme faaliyetine ilişkin düzenlenen iletişime müdahale talep formunda imzasının bulunduğundan bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6 ve 8/12. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 127. maddesi uyarınca ceza verme yetkisinin zaman aşımına uğradığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava; İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının ve bu kararın dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesindeki “suç tasnii ve iftira” ibaresi ile 8/12. maddesindeki “Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek ve ettirmek” düzenlemesinin iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

İlgili Mevzuat:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasa Mahkemesinin Kararları” başlıklı 153. maddesinde, “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun (…) teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” hükmüne yer verilmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 83. maddesinde, “Gerek inzibat komisyonları tarafından ve gerek salahiyet dairesinde re’sen verilecek inzibat cezalarını icap ettiren fiil ve hareketlerin ne olduğu ve cezaların derece ve miktarı, polis mesleğinin haiz olduğu hususiyet ve ehemmiyet gözetilerek tanzim edilecek nizamnamede tayin olunur. Memuriyetten ihraç cezası müstesnadır.” kuralı yer almıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün “Kapsam” başlıklı 1. maddesinde, emniyet örgütünde çalışan her sınıftan memura verilecek disiplin cezalarını gerektiren eylem, işlem tutum ve davranışlarla cezaların derece ve miktarının Tüzük’te gösterildiği belirtilmiş; 2. maddesinin (e) bendinde, “Meslekten çıkarma, memurun, Emniyet Teşkilatı hizmetlerinde bir daha çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasıdır” hükmüne yer verilmiş; meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışların sayıldığı 8. maddesinin 6. fıkrasında, “hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, kalpazanlık, kasden adam öldürme veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira” fiilleri ve aynı maddenin 12. fıkrasında ise, “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiili meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 29/01/2016 tarihli ve 29608 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 13/01/2016 günlü, E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararı ile; 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, “…disiplin cezalarını gerektiren fiil ve hareketlerin, düzenlenecek tüzükte belirlenmesini öngören itiraz konusu kural, yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememekte ve bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımamaktadır. Bu yönüyle kural, Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ‘suçta kanunilik’ ilkesine ve Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan ‘kanuni düzenleme’ ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.” gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve aynı kararda; iptal kararının, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
08/03/2018 tarihli ve 30354 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un “Yürürlükten Kaldırılan Hükümler” başlıklı 37. maddesinde, “(1) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun 82 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 83 üncü, ek 4 üncü, ek 5 inci, ek 6 ncı, ek 7 nci, ek 8 inci ve ek 9 uncu maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır…”; “Geçiş Hükümleri” başlıklı geçici 1. maddesinde ise, “(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan disiplin soruşturmaları ile ilgili olarak bu Kanun hükümleri uygulanır.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemler aynen muhafaza olunur…” hükümlerine yer verilmiştir.

Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesindeki “suç tasnii ve iftira” ibaresi ile 8/12. maddesindeki “Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” düzenlemesinin iptali isteminin incelenmesi:
3201 sayılı Kanun’un 83. maddesinin birinci cümlesinin iptaline ilişkin yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararından sonra, Anayasa’nın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 02/01/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 23/01/2017 tarihli, 29957 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 37. maddesi ile söz konusu 83. madde yürürlükten kaldırılmış, yine bu Kanun Hükmünde Kararname ile Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin de aralarında bulunduğu genel kolluk görevlilerinin tabi olacağı disiplin hükümleri düzenlenmiştir.
682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/03/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının, bu Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca verilmiş addolunacağı ve bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemlerin aynen muhafaza olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bilahare 08/03/2018 günlü ve 30354 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun ile de; Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik ve cezaları, disiplin amirleri ve kurulları, disiplin soruşturma usulü ile diğer ilgili hususlar düzenlenmiş, Kanun’un geçici 1. maddesinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/03/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunacağı; bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemlerin aynen muhafaza olunacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan hukuki süreç dikkate alındığında, davacı hakkında uygulanan meslekten çıkarma cezasının dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün yasal dayanağı ile ilgili herhangi bir duraksama bulunmadığı, bu Tüzük hükümleri uyarınca tesis edilen disiplin cezalarının, gerek 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, gerekse bu Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair 7068 sayılı Kanun uyarınca tesis edilmiş kabul edileceğinin kurala bağlandığı görülmektedir.
Bu durumda, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün yasal dayanağı mevcut olduğundan anılan Tüzük’te bu yönden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün dava konusu 8/6. ve 8/12. maddelerinde, meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller düzenlenmiş olup, anılan düzenlemelerin, polislik mesleğinin önem ve özelliği dikkate alınarak, toplum nazarındaki saygınlığının korunması ve teşkilat personeline duyulan güvenin sarsılmamasını sağlamak amacını haiz olduğu ve personel ve disiplin hukuku ilkelerine aykırı bir yönünün bulunmadığı, ayrıca polislik mesleğinin niteliği dikkate alındığında, “suç tasnii ve iftira” fiili ile “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiillerinin meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gereken fiiller arasında sayılmasının kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu anlaşıldığından, anılan Tüzük’ün dava konusu maddelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6 ve 8/12. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 127. maddesi uyarınca ceza verme yetkisinin zaman aşımına uğradığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının incelenmesi:
Dava konusu işleme esas soruşturma raporu ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler incelendiğinde; dava konusu işlemin tesisine neden olan dinlemenin iletişimin dinlenmesini gerektirecek emareler olmaksızın, hukuki dayanaktan yoksun gerekçeler gösterilerek, gerçeğe aykırı belge düzenlenmek suretiyle yapıldığı, dinlenen kişinin, iletişimin dinlenmesine esas teşkil edecek iletişime müdahale talep formunda belirtilen K.Ç.’nin ölümü ile ilişkili olduğu ve benzer eylemlere yöneleceğine yönelik hakkında istihbari mahiyette bilgi olmadığı, yapılan dinleme işleminin gerekçeleri ve amaçları itibarıyla 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun Ek 7. maddesinde öngörülen amaçlarla bağdaşmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dinleme işleminin hakim kararı ile yapılması, bu karara esas teşkil eden formun gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi durumunu ve bu bağlamda işlemin hukuka aykırılığını ve suç olma vasfını ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü, önleyici dinleme işlemine ilişkin hakim kararı, istihbarat biriminin dinleme gerekçesi olarak sunduğu bilgilerin doğruluğunun tescil ve tespiti niteliğini taşımaktadır.
Bu nedenle, davacının, S.Ö. isimli şahsın iletişiminin usulsüz dinlenmesine dair soyut gerekçelerle hakim kararı alınmak suretiyle yapılan dinleme faaliyetine ilişkin düzenlenen iletişime müdahale talep formunu imzalanmak suretiyle “suç tasnii ve iftira” ve “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” fiillerini işlediği anlaşıldığından, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. ve 8/12. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de soruşturma konusu fiilin işlendiği tarih itibarıyla 657 sayılı Kanun’un 127. maddesi uyarınca disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğradığından dosyanın işlemden kaldırılması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesindeki “suç tasnii ve iftira” ibaresi ile 8/12. maddelerinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.