Danıştay Kararı 5. Daire 2016/21508 E. 2020/4772 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/21508 E.  ,  2020/4772 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/21508
Karar No : 2020/4772

DAVACI : …DAVALILAR :1- …
2- …VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. … 3- …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
DAVANIN KONUSU :
1. (A) grubu komiser yardımcısı rütbesinde görev yapan davacının, 2015 yılında katıldığı rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle mahrum kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
2. Bu işlemin dayanağı olan ve Bakanlar Kurulunun 2015/7685 sayılı kararıyla kabul edilen 10/05/2015 tarihli, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin, 26. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 28. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 29. maddesinin 1. fıkrasının, 31. maddesinin ve 38. maddesinin 2. fıkrasının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Yönetmelik’in “sözlü sınava ilişkin hükümlerinin” 3201 sayılı Kanun’da aranan yazılı sınav şartını etkisiz hale getirdiği ve sözlü sınavın rütbe terfi işlemlerinde tamamlayıcı nitelikte değil, tek başına sonucu belirleyici nitelikte olmasına sebebiyet verdiği öne sürülmüştür.
Sözlü sınavın, subjektif değerlendirmelere dayalı olarak yapıldığı ve değerlendirmenin hangi ölçütlere göre yapıldığının açıkça ortaya konulmadığı belirtilmiştir.
Sözlü sınavda sorulan sorulara verilen yanıtların teknolojik olanaklardan yararlanılarak kayıt altına alınmadığı, sözlü sınav için birden fazla komisyon oluşturulduğu, bu komisyonların her birinin sınava girenlere farklı zorluk derecesine sahip ve farklı sayılarda sorular sormasının Anayasa’da yer alan eşitlik ilkesinin ihlali sonucunu doğurduğu ileri sürülmüştür.
Uyuşmazlığa konu Yönetmelik’in 31. maddesinde sadece yazılı sınav sonuçlarına itiraz edilebileceğinin düzenlendiği, ancak sadece yazılı sınavda değil, sözlü sınavda da maddi hata olabileceğinden, sözlü sınav sonuçlarına itiraz edilememesinin Anayasal güvence altında olan hak arama özgürlüğünün ihlali sonucunu doğurabileceği belirtilmiştir.
Ayrıca dava konusu Yönetmelik’in 38/2. maddesinin, yargı kararlarının etkisini, uygulanmasını ve bağlayıcılığını ortadan kaldıran bir nitelik taşıdığı ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMASI:
Cumhurbaşkanlığı (kapatılan Başbakanlık) ve İçişleri Bakanlığı tarafından; dava konusu Yönetmelik’in, adayların lehine düzenlemeler getirdiği, sözlü sınav için (50) baraj puanının belirlenmesinin makul olduğu, anılan Yönetmelik hükümleri ile, amir sınıfı personelden beklenen yeterlilikler de dikkate alınarak bir üst rütbeye terfi edecek personelin belirlenmesi için objektif kriterler belirlendiği ve idarece üst hukuk normlarına uygun düzenleme yapıldığı belirtilmiştir.
Dava konusu sözlü sınavın, sözlü sınava giren adaylara önceden bastırılan sorular arasından soru kartı çektirilmek suretiyle icra edildiği, binlerce rütbeli personelin tek bir komisyon tarafından değerlendirmeye tabi tutulması halinde sınav işlemlerinin zamanında tamamlanmasının mümkün olamayacağı, yazılı sınavda personelin sadece mesleki bilgisi ve genel kültürü ölçülebilmekle beraber, bu bilgilerini uygulamaya nasıl yansıtacaklarının tespiti bakımından sözlü sınava tabi tutulmaları gerektiği, ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca yapılan sözlü sınav sonucunda davacının başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; sözlü sınavda başarı barajının aday lehine düşük tutulduğu, (50) puan alma şartı konulmasının; daha fazla katılımı sağlamak, objektiflik ve hakkaniyet açısından makul olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu sözlü sınavın, sözlü sınava giren adaylara önceden bastırılan sorular arasından soru kartı çektirilmek suretiyle icra edildiği, bu yönüyle farklı komisyonlar tarafından farklı değerlendirme yapıldığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, adayların değerlendirme kriterlerinin Yönetmelik’te açıkça ortaya konulduğu ve ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca yapılan sözlü sınav sonucunda davacının başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrası ile davacının 2015 yılında katıldığı rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptaline; aynı Yönetmelik’in dava konusu edilen diğer kısımları ile davacının mahrum kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’NUN DÜŞÜNCESİ : Kamu hizmetinin etkin ve verimli şekilde yürütülebilmesi için gerekli önlemleri almakla ve bu kapsamda emniyet personelinin rütbe terfilerini kurala bağlama, kadro açıklarını kapatma, vatandaşın kamu hizmetlerinden yararlanma hakkını korurken liyakatli personeli göreve getirme, buna göre planlar yaparak kanunlara uygun genel düzenleyici işlemler ihdas etme ile yükümlü olan idarenin; emniyet hizmetlerini etkin kılmak amacıyla düzenlemiş olduğu Rütbe Terfilerine ve Değerlendirme Kurullarına İlişkin Yönetmelikte ve rütbe terfii sözlü sınavında hukuka, hizmet gereklerine ve üst normlara aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:
(A) grubu komiser yardımcısı olarak görev yapan davacı, bir üst rütbeye terfisinin yapılması kapsamında 2015 yılında katıldığı rütbe terfi sözlü sınavında (40) puan verilerek başarısız sayılmıştır.
Bakılan dava, davacının söz konusu rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle mahrum kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi, ayrıca sınavın dayanağı olan ve 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin, 26. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 28. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 29. maddesinin 1. fıkrasının, 31. maddesinin ve 38. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

İlgili Mevzuat:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 124. maddesinde, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun “Terfi ve Atama” başlıklı 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendinde, “Kurullarda personelin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için, Yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması, … şarttır.” hükmü; aynı maddenin 18. fıkrasında ise, “Rütbe terfileri ve sınavlar ile meslek içi yöneticilik eğitim kursları, eğitim tarih ve süreleri ile değerlendirme kurullarının çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almıştır.
Anılan Kanun’a dayanılarak Bakanlar Kurulunun 2015/7685 sayılı kararıyla kabul edilen ve 10/05/2015 tarihli, 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Yazılı sınav” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında, “Üst rütbeye terfi edecek personelin mesleki bilgi ve genel kültür düzeyini ölçmek üzere yapılacak yazılı sınavlar, Polis Akademisi Başkanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sınav komisyonlarınca yapılır.” kuralına; “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Yazılı sınava giren adaylar, sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur.” kuralına yer verilmiştir.

Dava Konusu Yönetmelik’in İncelenmesi:

Yönetmelik’in 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin incelenmesi:
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 6638 sayılı Kanun ile değişik 55. maddesinde, polis amirlerinin rütbelerinin sırası ile Komiser Yardımcısı, Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, 4. Sınıf Emniyet Müdürü, 3. Sınıf Emniyet Müdürü, 2. Sınıf Emniyet Müdürü, 1. Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet Müdürü olarak belirlenmiş, rütbelere terfi ettirilecek personellerin kurullarda görüşülmesinin “kıdem” sırasına göre, rütbelere terfilerin ise bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere “liyakata” göre yapılacağı, üst rütbeye yükselmek için kıdem sırasına göre görüşülecek personelin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini önermek üzere Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserler için Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulunun, Emniyet Amirleri ile 4. ve 3. Sınıf Emniyet Müdürleri için ise Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulunun oluşturulacağı hüküm altına alınmış olup, üst rütbeye yükselmede “liyakat” koşulunun belirleyici rol oynadığı konusunda duraksama olmadığı kuşkusuzdur.
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 4. maddesinde, “kıdem”, “bir rütbeye terfi tarihinden itibaren bulunduğu rütbede geçen hizmet süresi” olarak; “liyakat” ise, “personelin bir üst rütbedeki görevlerin gereklerini yerine getirebilme niteliği” olarak tanımlanmıştır. Yönetmelik’in “Merkez Değerlendirme Kurulunun görevleri” başlıklı 17. maddesinde, “Merkez Değerlendirme Kurulu; üst rütbeye yükselmek için, Kurul gündemine alınan Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve üst rütbedeki kadro miktarına göre sıralayarak terfiilerini önermekle görevlidir.” hükmüne yer verilmiş ve söz konusu Yönetmelik’in 17. ve 19. maddelerinde Merkez Değerlendirme Kurulu ile Yüksek Değerlendirme Kurulunun görevleri belirtildikten sonra “Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurullarının değerlendirme ve karar usulü” başlıklı 20. maddesinde, “Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları, terfi edecek personel hakkında;
a) Bulunduğu rütbedeki performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı belgesi bilgilerini,
b) Mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerini,
c) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen cezalarını,
ç) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, verilen disiplin cezalarını,
d) Hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerini,
e) Bu yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde ettiği başarı durumlarını, dikkate alarak belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek, edinecekleri kanaate göre oyçokluğu ile karar verirler.” hükmü yer almıştır.
Yönetmelik’in 17. maddesinde, Merkez Değerlendirme Kuruluna, bir üst rütbeye yükselmeleri için Kurul gündemine alınan Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve üst rütbedeki kadro miktarına göre sıralayarak terfiilerini önerme yetkisi verilmiş; Yönetmelik’in 20. maddesinde ise, 3201 sayılı Kanun’un rütbe terfilerinde dikkate alınacak “Liyakat” şartının aynı Yönetmelik’in 4. maddesinde belirlenmiş olan tüm unsurlarını kapsayan bir düzenleme getirmiş olup, bu düzenleme ile anılan Kanun’da idareye tanınan yetkinin ne şekilde kullanılacağı belirtilmiş ve madde metninde Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları tarafından, personelin bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile adli yargı yerlerince ve ilgili makamlarca verilen disiplin cezalarının ve hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerinin, performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı bilgilerinin, mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerinin, yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde edilen başarı durumlarının değerlendirileceği belirlenmiştir.
Bu durumda, 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesi ve dava konusu Yönetmelik’in amacı bakımından idarenin takdir yetkisinin sınırları değerlendirildiğinde Yönetmelik’in 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinde üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Yönetmelik’in 26. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sınav komisyonlarının teşkili” başlıklı 26. maddesinin 2. fıkrasında, “İhtiyaca göre her rütbe için birden fazla komisyon oluşturulabileceği gibi birden fazla rütbe için de tek bir komisyon görevlendirilebilir.” kuralına yer verilmiştir.
Yönetmelik kapsamında yapılan sınavlarda adaylara yöneltilecek soruların, daha önceden soru ve cevap anahtarı hazırlanan soru havuzundan ilgili adayın soru kartı çekmesi suretiyle belirlendiği dikkate alındığında, birden fazla komisyon marifetiyle sınavların yürütülmesinde sınav güvenliği ve objektifliği bakımından sakıncalı bir durum bulunmadığı gibi, farklı rütbelerde sınava tabi tutulan personel sayısının fazla olmasının, sınavın makul sürede sonuçlandırılabilmesi için birden fazla komisyon marifetiyle yürütülmesini gerekli kıldığı anlaşıldığından, Yönetmelik’in 26. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yönetmelik’in 26. maddesinin 3. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sınav komisyonlarının teşkili” başlıklı 26. maddesinin 3. fıkrasında, “Komisyonlar emniyet müdürü rütbesini haiz bir başkan ve dört üye ile yeteri kadar yedek üyeden oluşur. Gerekli görülen hallerde Polis Akademisi Başkanlığında görevli kadrolu öğretim üyeleri de komisyon üyesi olarak görevlendirilebilir.” kuralına yer verilmiştir.
Davacı tarafından; sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyelerinin bu alanda eğitim almış, mevzuata hakim ve psikolojik tahlil yapabilecek nitelikte donanımlı kişilerden oluşması gerektiği, mevcut haliyle subjektif etkilere açık bir komisyon oluşturulduğu belirtilmekte ve sınav komisyonunun oluşumuna ilişkin anılan hükümlerin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Sınav komisyonlarının, en üst polis amiri rütbesi olan emniyet müdürü başkanlığında, emniyet teşkilatının iç işleyişini ve mevzuatı bilen emniyet teşkilatı mensuplarından oluşturulduğu ve personelin yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılacak sınavlarda yeteri kadar öğretim üyesinin sınav komisyonlarında görevlendirilmesine imkan sağlandığı dikkate alındığında, sınav komisyon üyelerinin oluşumunda sınav güvenliği ve objektifliği bakımından sakıncalı herhangi bir durumun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Kaldı ki, Yönetmelik kapsamında yapılan sınavlarda adaylara yöneltilecek soruların, daha önceden soru ve cevap anahtarı hazırlanan soru havuzundan ilgili adayın soru kartı çekmesi suretiyle belirlenmesinin de bu amaca hizmet ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. ve 18. fıkralarının verdiği yetkiye dayanılarak sözlü sınav komisyonlarının oluşumuna ilişkin düzenleme getiren Yönetmelik’in 26. maddesinin 3. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Yönetmelik’in 28. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 28. maddesinin 2. fıkrasında, “Sözlü sınav için oluşturulan komisyon üyeleri, sınava girecek personelden en az bir üst rütbede olmak zorundadır.” kuralına yer verilmiştir.
Söz konusu düzenleme uyarınca sözlü sınava çağrılan adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda görevlendirilen personelin sınava girenlere göre daha üst rütbede olmasının, sınava girecek personelin objektif değerlendirilmesi bakımından memur güvencesine hizmet ettiği gibi, değerlendirmeyi yapacak personel açısından da kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Öte yandan, idarenin 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendi uyarınca kendisine verilmiş olan sözlü sınav yapma görev ve yetkisini yerine getirebilmesi amacıyla anılan Kanun’a uygun olarak yönetmelikle düzenleme yapma konusunda takdir yetkisi bulunmakta olup, bu kapsamda söz konusu Yönetmelik ile sınava girenlere göre daha üst rütbedeki kişilerin sınavda görevlendirilmesi öngörülmek suretiyle söz konusu takdir yetkisinin objektiflik ilkesine uygun olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, anılan Yönetmelik’in 28. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.

Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sözlü sınav” başlıklı 28. maddesinin 3. fıkrasında; “Sözlü sınav komisyonları üst rütbeye terfi edecek personeli;
a) Bir konuyu kavrama ve ifade edebilme yeteneği,
b) Temsil ve maiyetindeki personelini sevk ve idare kabiliyeti,
c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı,
ç) Analitik düsünme, problem çözme ve doğru karar verebilme yeteneği,
d) Planlama, eşgüdüm ve denetim becerileri,
konularında yüz tam puan üzerinden değerlendirir. Her üyenin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak adayların sözlü sınav puanı tespit edilir.” kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmelik’in dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendinde ve Yönetmelik’in 28. maddesinin başlığında “sözlü sınav” ifadesine yer verildiği halde, anılan Yönetmelik maddesinin içeriğinde “mülakat” a ilişkin esas ve usullere yer verilmiştir.
Davranış ve düşüncelere ilişkin bilgi edinme amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakat, kamu görevlerine girişte yapılan yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte olup, yazılı sınavla bilgisi ölçülen kişilerin, mesleğe uygun tavır ve davranışlara, yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Sözlü sınav ise, amacı bakımından yazılı sınava benzemekte olup, bilgi ölçme amacıyla yapılmaktadır. Ancak sözlü sınava ilişkin benzer düzenlemelere yer veren bazı yasa ve yönetmeliklerde, sözlü sınava tabi tutulacak adayların bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olup olmadığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, dolayısıyla yazılı sınavın tamamlayıcısı olan sözlü sınavın, ölçme ve değerlendirme bakımından mülakatı da kapsadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda; dava konusu Yönetmelik’in dayanağı olan Kanun hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmelik’in 28. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde, madde içeriğinde sadece mülakatta kullanılabilecek değerlendirme kriterlerine yer verildiği, ancak sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik değerlendirme kriterlerine yer verilmediği anlaşıldığından, anılan maddenin 3. fıkrasında eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Yönetmelik’in 29. maddesinin 1. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sınav listelerinin düzenlenmesi” başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında, “Başarı puanı, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirlenir. Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalamasının elli ve üstü olması şarttır.” kuralına yer verilmiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 124. maddesi uyarınca, yasa koyucunun genel prensipleri belirlemesi koşuluyla düzenlenecek konunun uygulanmasını ve uygulamaya ilişkin ayrıntıların belirlenmesini yürütmeye, bir başka ifadeyle idarelere bırakmasının mümkün olduğu görülmektedir. Ancak, idarelerin düzenleme yapma yetkisi, yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, kanun, tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak kullanılabilir.
Ayrıca idareler, görev alanlarına ilişkin olarak tüzük ve yönetmelik dışında, yönerge, tebliğ, genelge gibi çeşitli adlar altında da düzenleme yapabilmektedirler. Ancak bu düzenlemeler arasında “normlar hiyerarşisi” olarak adlandırılan bir ilişki bulunmaktadır.
Normlar hiyerarşisi kuramına göre hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir. Bu kuramın en belirgin özelliklerinden biri de, bir düzenlemenin hiyerarşik sıralamada daha altta bulunan bir düzenleme ile değiştirilememesi ve kaldırılamamasıdır. Dolayısıyla normlar hiyerarşisinde Kanunlardan alt sırada gelen Yönetmeliklerin de üst norm olan Kanunlara aykırı olamayacağı açıktır.
Dava konusu Yönetmelik’in 29. maddesinin 1. fıkrasında, ilgililerin terfi değerlendirmesine tabi tutulabilmeleri için, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemeye uygun olarak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olmaları şartı aranmaktadır. Bu bağlamda dava konusu düzenlemede, başarı puanının yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceğinin ve söz konusu ortalamanın en az 50 puan olması gerektiğinin öngörülmesinin, 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemeye aykırılık taşımadığı gibi, objektif bir değerlendirme yapılabilmesi açısından makul ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan, yazılı sınavın tamamlayıcısı olan ve görevin gerektirdiği niteliklere en uygun personelin bir üst rütbeye terfisi için mesleki bilgisini ve genel kültür düzeyini ölçmeyi amaçlayan sözlü sınav notuna da önem atfedilerek, sınavda nihai olarak başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak şartının da arandığı görülmektedir. Başarı puanının, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceği şeklindeki düzenleme de dikkate alındığında, başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az 50 puan alınması şeklinde belirlenen asgari başarı kriterinin de yine 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemeye aykırılık taşımadığı gibi, makul ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, yazılı sınava giren adayların (hiçbir başarı kriteri aranmadan) tamamının sözlü sınava çağrılması şeklinde düzenleme getiren aynı Yönetmelik’in 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin, Dairemizin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararı ile; 3201 sayılı Kanun’da emniyet personelinin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için, liyakat ve kariyer ilkelerinin gereği olarak, “yazılı sınavda başarılı olma” şartının aranması karşısında, anılan yasal düzenlemeye aykırı olarak, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin düzenlemede Kanun hükmüne uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Bu husus da dikkate alındığında, başarı puanının yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalaması ile belirleneceğini düzenleyen ve nihai sınav başarısı için, sözlü sınav puanı ve sözlü ile yazılının aritmetik ortalaması alındığında bulunacak puan yönünden asgari bir başarı kriteri getiren Yönetmelik’in 29. maddesinin 1. fıkrasında hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yönetmelik’in 31. maddesinin incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Sınav sonuçlarına itiraz” başlıklı 31. maddesinde, “(1) Yazılı sınav sonuçlarına, maddi hata bulunduğu iddiasıyla neticelerin ilanından itibaren en geç yirmidört saat içinde Polis Akademisi Başkanlığında oluşturulan sınav komisyonlarına doğrudan veya bu komisyona gönderilmek üzere kadrosundaki birimine yazılı itirazda bulunulabilir.
(2) Sınav komisyonu, maddi hata olup olmadığını inceler ve sonucunu bir gün içinde duyurur.
” hükmüne yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından, anılan madde uyarınca ilgililere sadece yazılı sınav sonuçlarına karşı itirazda bulunma hakkının tanınıp sözlü sınav sonuçları yönünden böyle bir imkan tanınmamasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ise de, idarenin takdir yetkisini kullanarak sadece yazılı sınav sonuçlarına yönelik olarak getirdiği itiraz yolunun, yazılı sınavdaki maddi hatalar nedeniyle meydana gelebilecek hak kayıplarının önüne geçilebilmesi bakımından ilgililere dava açma hakkı öncesinde tanınmış bir başvuru yolu olarak öngörülmüş olması, ayrıca yazılı ve sözlü sınav sonuçlarına karşı yargı yolunun da açık olması karşısında, sözlü sınav yönünden ilgililere itiraz hakkı tanınmaması yönünden Yönetmelik’in 31. maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Yönetmelik’in 38. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin “Rütbe terfi sınavı sonuçlarının geçerliliği” başlıklı 38. maddesinin 2. fıkrasında, “Sonradan ortaya çıkan hukuki durumlar nedeniyle geçmişe dönük olarak rütbe terfii hakkı kazanan personelin, terfi edilecek rütbe için önceki yıllarda yazılı ve sözlü sınavlarda aldığı puanlar ve yöneticilikle ilgili hizmetiçi eğitimi geçerli kabul edilir.” kuralına yer verilmiştir.
Davacı tarafından, bu düzenlemenin yargı kararlarının uygulanması bakımından idareye çok geniş takdir yetkisi tanıdığı ileri sürülmekte ise de, sonradan ortaya çıkan hukuki durumlar sebebiyle geçmişe dönük olarak rütbe terfii hakkı kazanan personelin, terfi edeceği rütbe için önceki yıllarda rütbe terfi yazılı ve sözlü sınavlarında aldığı puanlar ile yöneticilikle ilgili hizmetiçi eğitimin geçerli olduğunun öngörülmesinin, yargı kararlarının uygulanması ve kararlara konu ilgililerin mağduriyetlerinin önlenmesine hizmet edeceği anlaşıldığından, anılan düzenlemede hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Dava Konusu İşlemin ve Tazminat Talebinin İncelenmesi:

Davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin incelenmesi:
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in yukarıda yer verilen 29. maddesinin 1. fıkrasında yukarıda yer verilen gerekçeler doğrultusunda herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiş ise de, anılan Yönetmelik’in dava konusu bireysel işlemin dayanağı hükümlerinden olan 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrasının bu kararımız ile hukuka aykırı bulunmuş olması ve 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin de Dairemizin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla iptal edilmiş olması karşısında, söz konusu sınavda puanların belirlenmesinde dayanak Kanun hükmünde öngörüldüğü şekilde ölçme ve değerlendirme esaslarına uygun bir değerlendirme yapıldığından söz edilmesine hukuken imkan bulunmadığından, davacının sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, bu kararın, davacının sözlü sınavında başarılı olduğu yolunda bir sonuç doğurmayacağı, dava konusu başarısız sayılma işleminin dayanağı olan ve hukuka aykırılığı tespit edilen Yönetmelik hükümlerinin düzenlediği hususlarda yapılacak yeni düzenlemelerle belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde yeniden yapılacak sözlü sınav sonucunda ortaya çıkacak olan değerlendirme ve puana göre işlem tesis edilmesine yönelik olduğu açıktır.

Davacının rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılması nedeniyle mahrum kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talebinin incelenmesi:
Davacının sözlü sınavda başarısız sayılması işleminin hukuka aykırı olduğuna ilişkin yukarıda yer verilen gerekçemizin davacının sözlü sınavda başarılı olduğu sonucunu doğurmayıp, yeniden yapılacak sözlü sınavda değerlendirilmesine yönelik olması nedeniyle, bu aşamada davacının maaş hak kaybının varlığından söz edilemeyeceğinden, davanın bu talebe ilişkin kısmının reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının İPTALİNE oyçokluğu ile,
2. Davacının 2015 yılında katıldığı rütbe terfi sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin İPTALİNE oybirliği ile,
3. Davacının rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılması nedeniyle mahrum kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden davanın REDDİNE oybirliği ile,
4. Anılan Yönetmelik’in 17. maddesinde yer alan ”… liyakat koşullarını belirlemek …” ibaresi ile 20. maddesinde yer alan ”… belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek …” ibaresinin, 26. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 28. maddesinin 2. fıkrasının, 29. maddesinin 1. fıkrasının, 31. maddesinin ve 38. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemi yönünden davanın REDDİNE, Yönetmelik’in 29. maddesinin 1. fıkrası yönünden oyçokluğu ile, diğer maddeler yönünden oybirliği ile,
5. Dava kısmen iptal, kısmen ret ile sonuçlandığından, aşağıda ayrıntısı gösterilen …TL yargılama giderinin yarısı olan …TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacının adli yardım istemi kabul edildiğinden kararın kesinleşmesinden sonra davacıdan tahsili için ilgili merciine müzekkere yazılmasına, yargılama giderinin kalan kısmı olan …TL’nin ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
6. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ……TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
7 Posta gideri avansından varsa artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
8. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 27/10/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY:

05/05/2016 günlü, 29703 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile dava konusu Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrası değiştirilerek yeniden düzenlenmiş, 29. maddesinin 1. fıkrası da yürürlükten kaldırılmış olduğundan, anılan Yönetmelik’in 28. maddesinin 3. fıkrasının ve 29. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği oyuyla kararın bu kısmına katılmıyorum.