Danıştay Kararı 5. Daire 2016/18373 E. 2020/4536 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/18373 E.  ,  2020/4536 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/18373
Karar No : 2020/4536

DAVACI : …
DAVALILAR :1- … Bakanlığı
2- … Müdürlüğü
VEKİLLERİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …

DAVANIN KONUSU :
1. 2. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacı tarafından, 1. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmektedir.
2. Bu işlemin dayanağı olan ve 10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 22. ve 25. maddelerinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Yönetmelik düzenlemelerinin, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesi ile Anayasa’nın 124. maddesine aykırı olduğu, Kanun’la getirilen düzenlemelere ek şartların Yönetmelik’le getirilemeyeceği, Kanun’la öngörülmeyen ve Af Kanunu kapsamına giren olayların aleyhine değerlendirilmesine imkan bulunmadığı, ayrıca dava konusu işlem tesis edilirken subjektif davranıldığı ve adil hareket edilmediği ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMASI:
İçişleri Bakanlığı tarafından; dava konusu Yönetmelik’in, Anayasa’nın 124. maddesi ile davalı idareye tanınan takdir yetkisi uyarınca ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’na dayanılarak hazırlandığı, iptali istenen Yönetmelik hükümlerinde ve kıdem ve liyakat ilkelerine uygun tesis edilen dava konusu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; dava konusu Yönetmelik’in, Anayasa’nın 124. maddesi ile davalı idareye tanınan takdir yetkisi uyarınca ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’na dayanılarak hazırlandığı, iptali istenen Yönetmelik hükümlerinde ve kıdem ve liyakat ilkelerine uygun tesis edilen dava konusu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….’NİN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI ….’İN DÜŞÜNCESİ : Dava; İkinci Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yapmakta olan davacının, 2014 yılı Yüksek Değerlendirme Kurulu Kararı ile üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı gösterilen 10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 22. ve 25. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Yüksek Değerlendirme Kurulunun 10/05/2014 tarihli toplantısında 383 personelin 1. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesine terfi durumunun görüşüldüğü; yapılan değerlendirme sonucu alınan 2014/1 sayılı kararla 371 personelin terfi ettirilmesine, davacının da aralarında bulunduğu 12 personelin ise terfi ettirilmemesine karar verildiği; anılan kararın “a) 2.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesindeki (383) personelden… a-2) EK-2 nolu listede isimleri belirtilen (12) personelin 2.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinden 1.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesine terfi ettirilmemesine; karar verilmiştir.” denilmekle yetinildiği; davalı İdarelerin savunmasından, “terfi ettirilmeme işlemine” dayanak olarak; Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü emrinde Emniyet Amiri olarak görevli olduğu dönemde kantin yönetim kurulu üyeliğini yaptığı polis kantinindeki usulsüzlüklere ilişkin olarak açılan soruşturma sonucu disiplin yönünden 4 günlük aylık kesimi cezasıyla cezalandırılmasına ancak zaman aşımından dolayı bu cezanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği; adli yönden, “denetim görevini ihmal ederek zimmet ve irtikaba neden olmak” isnadıyla …. Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan ceza davanın devam ettiği; bulunduğu rütbede iken yabancı uyruklu bir gazetecinin sınır dışı edilmesi olayının basına sızdırılması olayı ile ilgili soruşturma onayı alındığı ve bu olayla ilgili adli yönden düzenlenen soruşturma raporunun da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına tevdii edildiği, hususlarının gösterildiği anlaşılmıştır.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri Ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 55. maddesinin son fıkrası hükmüne dayanılarak yayımlanmıştır. 3201 sayılı Kanunun “Terfi ve Atama” başlıklı 55. maddesinin ikinci fıkrasında, (maddede sayılan) rütbelere terfilerin, bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere, kıdem ve liyakata göre yapılacağı hükme bağlanmıştır. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğinin 4. maddesinde de, kıdemin, bir rütbede geçen fiili çalışma süresini; liyakatın, personelin; performans değerlendirmesi, mesleki bilgi ve becerisi, liderlik ve yöneticilik özellikleri, geçmiş hizmetleri, ödül ve ceza durumu, adli veya idari soruşturmaları, mesleki ve bilimsel çalışmaları ile psikolojik ve fiziksel durumu gibi niteliklerinin yetkili değerlendirme kurulunca değerlendirilerek terfi edeceği rütbenin gereklerine uygunluğunun belirleneceği terfi yeterliliğini ifade ettiği; 9. maddesinde de, polis amirlerinin rütbelere terfilerinin, bu Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen şartları taşımak kaydıyla kıdem ve liyakata göre yapılacağı, belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinde yukarıda anılan ikinci fıkrasında geçen “liyakat” ibaresinin muğlak, objektif kriterler taşımadığı ve bu belirsizlik yanında liyakat unsurlarını belirleme yetkisinin yönetmelikle kurullara bırakılması yolundaki düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek yapılan itiraz başvurusunu reddettiği, … gün ve E:…; K:… sayılı kararında; “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 111. maddesindeki; Devlet memurlarının ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyalarının başlıca dayanak olduğu, 122. maddesindeki; verilen takdirnamelerin sicile geçeceği ve 133. maddesindeki; disiplin cezalarının memurun siciline işleneceği yolundaki kurallarla, ilgililerin sicil ve özlük dosyalarında yer alan bilgiler temel ölçüt kabul edilerek, liyakatin belirlenmesi bakımından genel çerçevenin çizildiğini” belirtmiştir. Buna göre, liyakat; ilgilinin, taltifleri (takdirnameleri) ile alacağı disiplin cezaları sınır olmak üzere, özlük ve sicil dosyalarında yer alan diğer bilgilere göre belirlenecektir.
Bu durumda; giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 22. ve 25. maddelerinin anılan ilkeye uygun düzenleme içerdiği anlaşılmakla, davanın düzenleyici işleme karşı açılan kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
Davanın bireysel işleme karşı açılan kısmına gelince:
Kanun koyucunun temel çerçevesini çizdiği alanlarla ilgili olarak idari düzenlemelerin yapılmasının yasama yetkisinin devri sayılamayacağı Anayasa Mahkemesinin muhtelif kararlarında kabul edildiği gibi, yasayla sınırları çizilen bir alanın, (özellikle kişi hak ve hürriyetleri aleyhine) idari düzenlemelerle daraltılamayacağı da, hem yargı içtihatlarıyla hem de doktrinde kabul edilmektedir.
Öte yandan; 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinde, taksirli suçlar hariç, paraya çevrilse veya tecil edilse dahi alınan hapis cezaları yanında, aynı Kanunun 82. maddesinde sayılan disiplin cezalarından; uzun ve kısa süreli durdurma cezaları ile, meslekten ve memuriyetten men cezalarının, ilgilinin rütbe terfiini ceza süreleri kadar geri bıraktıracağı hüküm altına alınmıştır.
3201 sayılı Kanunun anılan hükümleri karşısında, emniyet hizmetleri sınıfındaki personelin “ceza durumu” bakımından liyakatinin belirlenmesinde, yalnızca taksirli suçlar hariç alınan hapis cezaları ile disiplin cezalarının esas alınacağı açıktır. Başka deyişle, ceza durumunun sınırları yasal olarak çizilmiştir.
Yönetmelikte, liyakatin belirlenmesinde ilgilinin devam eden “adli veya idari soruşturmaları”nın da yetkili değerlendirme kurulunca değerlendirileceği belirtilmiş, ve dava konusu olayda da, davacı hakkında devam eden adli ve idari soruşturmalarına dayanılarak bireysel işlem tesis edilmişse de; adli soruşturma; Türk Ceza Kanununa veya diğer (özel) kanunlara göre, işlenmiş veya işlenmesi muhtemel bir suç ile ilgili makul bir şüphenin varlığı halinde, bu suç sayılan eylemler, cürüm ve kabahatler ile ilgili Cumhuriyet Savcıları tarafından yürütülen ve memurun eyleminin kamu davası açılmasını gerektirip gerektirmediğinin tespiti amacıyla Ceza Muhakemesi Kanununa göre yapılan araştırma ve inceleme; idari soruşturma ise, İdarenin iç işleyişine ilişkin mevzuatla belirlenen kurallara aykırı eylem ve işlemleri görülen memurun idari, hukuki, mali ve cezai sorumluluk durumunun ortaya çıkarılması için idare tarafından yapılan araştırma ve inceleme, işlemidir. Yönetmelikte kullanılan “soruşturmaları” ibaresi, hem sonuçlanmış, hem de halen yürütülmekte olan adli ve idari soruşturmaları kapsar niteliktedir. Birinci halde; yani soruşturmaların sonuçlanmış olması halinde; şayet ilgili herhangi bir adli veya idari cezaya muhatap olmuşsa, bu durum zaten “ceza durumu” kapsamında değerlendirilecektir. İkinci halde, yani henüz sonuçlanmamış ise, bu aşamada isnat edilen fiilin adli veya idari cezayı gerektirip gerektirmediği meçhul olup, tek başına soruşturmanın varlığının liyakatın belirlenmesinde ölçü alınması; disiplin hukukunda da geçerli olan ve Anayasanın 38’inci maddesinin “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmünde ifadesini bulan masumiyet karinesine aykırıdır. Dolayısıyla, Yönetmelikte yer alan “adli veya idari soruşturmaları” ibaresinde, hukuka ve üst hukuk normlarına uyarlık bulunmadığından, devam eden adli ve idari soruşturmaları gerekçe gösterilerek davacının terfi ettirilmemesine dair işlemde de hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davanın, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 22. ve 25. maddelerinin iptaline yönelik kısmının reddi; kısmen kabulü ile davacının “terfi ettirilmemesine ilişkin işlem”in iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
2. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapan davacı, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunun 10/05/2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararı ile, 1. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmemiştir.
Bakılan dava, davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunun 10/05/2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararı ile bu kararın dayanağı olan ve 10/08/2001 tarihli, 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 22. ve 25. maddelerinin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

İlgili Mevzuat:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan haliyle 124. maddesinde, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinde, polis amirlerinin rütbeleri sırası ile Komiser Yardımcısı, Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, 4. Sınıf Emniyet Müdürü, 3. Sınıf Emniyet Müdürü, 2. Sınıf Emniyet Müdürü, 1. Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet Müdürü olarak belirlenmiş; bu rütbelere terfilerin, bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere, kıdem ve liyakata göre yapılacağı, üst rütbeye yükselmek için kıdem şartlarını yerine getirmiş personelin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini önermek üzere Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserler için Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulunun, Emniyet Amirleri ile 4., 3., ve 2. Sınıf Emniyet Müdürleri için ise Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulunun oluşturulacağı hüküm altına alınmıştir.
10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 4. maddesinde, “liyakat”, “personelin; performans değerlendirmesi, mesleki bilgi ve becerisi, liderlik ve yöneticilik özellikleri, geçmiş hizmetleri, ödül ve ceza durumu, adli veya idari soruşturmaları, mesleki ve bilimsel çalışmaları ile psikolojik ve fiziksel durumu gibi niteliklerinin yetkili değerlendirme kurulunca değerlendirilerek terfi edeceği rütbenin gereklerine uygunluğunun belirleneceği terfi yeterliliği” olarak; “kıdem” ise, “bir rütbede geçen fiili çalışma süresi” olarak tanımlanmıştır.

10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in dava konusu 22. ve 25. maddelerinin incelenmesi:
Dava konusu Yönetmelik’in 22. maddesinde, “Yüksek Değerlendirme Kurulu; Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını yerine getirmiş emniyet amirleri ile 4., 3. ve 2. sınıf emniyet müdürlerinin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini ve 2. meslek derecesindeki görev unvanlarına ataması yapılacak personeli değerlendirmek ve öneride bulunmakla görevlidir.” düzenlemesiyle, Yüksek Değerlendirme Kurulu’nun görevlerine yer verilmiştir.
Aynı Yönetmelik’in 25. maddesinde ise, “Yüksek Değerlendirme Kurulu üyeleri; 22. maddede belirtilen terfi edecek personel hakkında;
a) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen kararlar ve bu kararlara dayanak olan fiillerini,
b) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketlerini,
c) Performans değerlendirme, ödül ve başarı belgesi bilgilerini,
d) Meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarını, değerlendirerek edinecekleri kanaate göre oy çokluğu ile karar verirler.
Kurul üyeleri veya raportör, Kurulda kendileri ile ilgili görüşme olması halinde, görüşme süresince toplantıya ve oylamaya katılamaz. Üyenin ayrılması, toplantının devamına ve karar alınmasına engel teşkil etmez.
” düzenlemesiyle, terfi değerlendirmesinde dikkate alınması gereken “liyakat” şartına ilişkin kriterlere yer verilmiştir.
Normlar hiyerarşisi kuramına göre; hukuk düzeni, farklı kademede yer alan anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla, normlar hiyerarşisinde kanunlardan alt sırada gelen yönetmeliklerin de, üst norm olan kanunlara aykırı olamayacağı açıktır.
3201 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 55. maddesi uyarınca, üst rütbeye yükselmede “liyakat” koşulunun belirleyici rol oynadığı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu Yönetmelik’in 25. maddesi; 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesi uyarınca rütbe terfilerinde dikkate alınacak “liyakat” şartının aynı Yönetmelik’in 4. maddesinde belirlenmiş olan tüm unsurlarını kapsayan bir düzenleme getirmiş olup, bu düzenleme, anılan Kanun maddesiyle idareye tanınan liyakat koşullarını belirleme yetkisinin ne şekilde kullanılacağını da açıklar mahiyettedir.
Bu bağlamda Yönetmelik’in 25. maddesinde; Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından, terfi edecek personelin; bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile adli yargı yerlerince ve disiplin kurullarınca verilen cezalarının, bu cezalara dayanak fiillerinin ve soruşturma bilgilerinin, performans değerlendirme, ödül ve başarı bilgilerinin ve mesleki bilgi, beceri ve davranışlarının ”değerlendirileceği” belirtilmiş olup, adli mercilerce verilen cezalar ile disiplin cezalarının affa uğramış olsa dahi terfiye engel oluşturacağı yolunda bir düzenleme getirilmemiştir.
Bu durumda, dava konusu Yönetmelik hükümlerinin dayanağı olan 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinde rütbelere terfilerin “kıdem” ve “liyakata” göre yapılacağı hüküm altına alınmış olmakla birlikte, üst rütbeye yükselmede “liyakat” koşulunun belirleyici rol oynadığının açık olduğu, anılan maddeyle idareye tanınan liyakat koşullarını belirleme yetkisi uyarınca dava konusu Yönetmelik’in 25. maddesinde yer verilen liyakat kriterlerinin tek başına terfiye engel oluşturmadığı, terfi görüşmelerinde yapılacak değerlendirmede göz önünde bulundurulacağı anlaşıldığından, Yönetmelik’in dava konusu 25. madde düzenlemesinde normlar hiyerarşisi kuramı uyarınca üst norm olan 3201 sayılı Kanun’a ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Diğer yandan, anılan Yönetmelik’in 22. maddesinde; Yüksek Değerlendirme Kurulunun görevleri düzenlenmiş olup, madde hükmünün, dayanak düzenleme olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 55. maddesi hükümlerine aykırı olmadığı sonucuna ulaşıldığından, Yönetmelik’in dava konusu 22. madde düzenlemesinde de hukuka aykırılık görülmemiştir.

Davacının 1. sınıf emniyet müdürü terfi ettirilmemesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının incelenmesi:
Dava konusu terfi ettirilmeme işlemi, davacının kurul tarihi itibarıyla devam eden soruşturma bilgileri dikkate alınıp söz konusu soruşturmalara konu eylemlerinin terfiye engel olduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Bahse konu soruşturmalarla ilgili olarak dava konusu işlemin tesis edilmesinden sonra verilen kararlar incelendiğinde ise; … Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile; davacının Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüğü dönemde hakkında yapılan soruşturma sonucu, Azerbaycan vatandaşı gazeteci M.Z.’nin sınırdışı edilme evraklarının basına sızdırılması olayındaki davranışları nedeniyle “denetim görevini yerine getirmemek” fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 6/A-3. maddesi gereğince “4 ay kısa süreli durdurma” cezası ile cezalandırılmasına, ancak öğrenim durumu nedeniyle yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunduğundan 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca bu cezanın brüt maaşından 1/2 oranında kesinti yapılması şeklinde uygulanmasına karar verildiği: diğer yandan, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu’nun 05/07/2011 tarih ve 316 sayılı kararı ile; davacının Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü emrinde emniyet amiri olarak görev yaptığı ve aynı zamanda polis kantini yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde polis kantinindeki defterlerin düzgün tutulmadığının ve kantindeki 5.026,00 TL nakit para ve 17.025,00 TL tutarında malın kaybolduğunun anlaşılması üzerine hakkında başlatılan soruşturma neticesinde, “hizmet dışındaki resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 6/B-5. maddesi uyarınca “6 ay kısa süreli durdurma” cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzük’ün 15. maddesi uygulanmak suretiyle “4 günlük aylık kesimi” cezası ile cezalandırılmasına, ancak anılan fiilin işlenme tarihi itibarıyla 657 sayılı Kanun’un 127. maddesi uyarınca disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğradığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı hakkında kurulun toplantı tarihi itibarıyla devam eden soruşturmalara konu eylemlerin niteliği dikkate alındığında, davacının 2014 yılı Yüksek Değerlendirme Kurulu Kararı ile 1. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettirilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 22. ve 25. maddelerinin iptali istemi yönünden davanın REDDİNE,
2.Davacının 1. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunun 10/05/2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararı yönünden davanın REDDİNE,
3.Aşağıda ayrıntısı gösterilen … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde, Yönetmelik’in 25. maddesinin (b) bendi yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava; 2. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacının, 1. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunun 10/05/2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararının ve bu kararın dayanağı olan ve 10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 22. ve 25. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Yönetmelik’in, “Yüksek Değerlendirme Kurulunun değerlendirme ve karar usulü” başlıklı 25. maddesinin davaya konu (b) bendinde, kurulun terfi edecek personel hakkında devam etmekte olan soruşturma bilgilerini de değerlendireceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Adli soruşturma; Türk Ceza Kanunu’na veya diğer (özel) kanunlara göre, işlenmiş veya işlenmesi muhtemel bir suç ile ilgili makul bir şüphenin varlığı halinde, bu suç sayılan eylemler, cürüm ve kabahatler ile ilgili cumhuriyet savcıları tarafından yürütülen ve memurun eyleminin kamu davası açılmasını gerektirip gerektirmediğinin tespiti amacıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yapılan araştırma ve inceleme; idari soruşturma ise, idarenin iç işleyişine ilişkin mevzuatla belirlenen kurallara aykırı eylem ve işlemleri görülen memurun idari, hukuki, mali ve cezai sorumluluk durumunun ortaya çıkarılması için idare tarafından yapılan araştırma ve inceleme işlemidir. Yönetmelik’te kullanılan “devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma” ibaresi, halen yürütülmekte olan adli ve idari soruşturmaları kapsar niteliktedir. Bu aşamada isnat edilen fiilin adli veya idari cezayı gerektirip gerektirmediği meçhul olup, tek başına soruşturmanın varlığının liyakatın belirlenmesinde ölçü alınması; disiplin hukukunda da geçerli olan ve Anayasa’nın 38. maddesinin “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmünde ifadesini bulan masumiyet karinesine aykırıdır. Dolayısıyla Yönetmelik’in 25. maddesinin “Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketlerini” şeklindeki (b) bendinde hukuka ve üst hukuk normlarına uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; 10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik’in 25. maddesinin (b) bendinin iptali gerektiği oyuyla Daire kararının bu kısmına katılmıyoruz.