Danıştay Kararı 5. Daire 2016/17759 E. 2020/4121 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2016/17759 E.  ,  2020/4121 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/17759
Karar No : 2020/4121

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Valiliği / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Polis memuru olan davacının, … İli, … İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde görev yaptığı dönemdeki eylemlerinden dolayı 16 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Kayseri Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının şikayetçi bir bayan şahıstan mali sıkıntılarından sözederek borç para aldığı ve ödemediğinin dosyadaki bilgi, belge ve tanık ifadelerinden anlaşıldığından dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, mahkemenin eksik incelemeye dayalı olarak karar verdiği, iddia edildiği gibi borç alıp vermemesinin söz konusu olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Polis memuru olan davacının, arkadaşlık ilişkisinde olduğu bir bayan şahıstan borç para alıp ödemediği iddiasıyla hakkında yapılan soruşturma sonucunda, isnat edilen fiilin sübuta erdiğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 6/B-5 maddesinde yer alan, “hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem davranışlarda bulunmak” fiilinin karşılığı olan 6 ay kısa süreli durdurma cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, daha önce aynı türden disiplin cezası ile cezalandırıldığından bahisle Tüzüğün 14. maddesindeki tekerrür hükmünün uygulanması suretiyle 16 ay uzun süreli durdurma cezasıyla cezalandırılması yolunda işlem tesis edilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20/1. maddesinde, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” hükmüne; “Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması” başlıklı 13. maddesinde ise, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 6/B-5. Maddesinde, hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak fiili, altı ay kısa süreli durdurma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmış, 14. maddesinde ise, disiplin cezası verilmesine neden olmuş bir eylem, işlem, tutum veya davranışın sicilden silinmesine ilişkin süre içinde yenilenmesinde bir derece ağır cezanın uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Disiplin yaptırımları, bir kamu veya özel teşkilat düzenini devam ettirmek, onun verimli, süratli ve yararlı bir biçimde çalışmasını sağlamak, onur ve saygınlığını korumak amacıyla tesis edilmektedir. Özellikle kamu görevi yürüten bireyler açısından disiplin cezalarının amacı, kamu görevlisini görevine bağlamak, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini ve bu suretle kurumların huzurunu temin etmektir.
Özel hayat ise; bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri bir alandır. Bu mahremiyet alanı, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsamaktadır.
Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesi, “Kişinin Hak ve Ödevleri” kısmında düzenlenmiştir. Doktrinde “negatif statü hakları” adı verilen bu haklar, kişinin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanının sınırlarını çizen hak ve hürriyetlerdir. Bu hakka dokunulamamasının yanında, bu hakka ilişkin Devlete yüklenen pozitif görev, koruma yükümlülüğüdür. Yani Devlet, bu hakka hem zarar vermemekle yükümlüdür hem de gelen tehlikeye karşı – kendisinden gelse dahi- hakkı korumak zorundadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri dikkate alındığında, davacıya isnat edilen fiilin kamu görevlisinin yaptığı iş ile ilgisinin ortaya konulması ve davacının bu fiili nasıl ve ne şekilde gerçekleştirerek hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğunun saptanması ve bu halin kamu görevine etkisinin açıkça ortaya konulması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturma dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, olayın davacının kamu görevlisi olmasından bağımsız bir nitelik taşıyan ve bir bayan kişi ile arasında özel yaşam ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacının, kamu görevlisi olmasından kaynaklanmayan ve disiplin hukukunu ilgilendiren yönü açıkça ortaya konmayan, hizmet dışında özel yaşamına ilişkin fiilinin bir disiplin suçu olarak değerlendirilmesi ve davacıya disiplin cezası verilmesi, Anayasa’nın 20. maddesiyle koruma altına alınan “özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı”nın ihlali sonucunu doğuracağından, davacının anılan fiil nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında yukarıda belirtilen gerekçelerle hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

Usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.