Danıştay Kararı 5. Daire 2015/4946 E. 2015/11029 K. 24.12.2015 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2015/4946 E.  ,  2015/11029 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/4946
Karar No : 2015/11029

Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davacı) :
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) :
İsteğin Özeti : Davacının, yapı kullanma izin belgesi ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde İzmir İli, Konak İlçesi, 452 Sokak, No:27 adresinde, tapuda 2312 ada,17 parselde kayıtlı taşınmazda bulunan “Özel Martı Tıp Merkezi”ne elektrik ve su bağlanması nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Konak Belediye Başkanı hakkında 3194 sayılı Yasa’nın 31. maddesi ile TCK 184. maddesine aykırı davranmak nedeniyle 4483 sayılı Yasa uyarınca soruşturma yapılması ve kamu davası açılması talebiyle ‘ne yaptığı başvuru üzerine tesis edilen 22.3.2013 gün ve 6810 sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davanın incelenmeksizin reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın onanmasına dair Danıştay Beşinci Dairesinin 14.4.2015 günlü, E:2014/7788, K:2015/3744 sayılı kararının; davacı tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Düzeltilmesi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi
Düşüncesi : Düzeltilmesi istenen karar yöntem ve yasaya uygun bulunduğundan, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmelerini gerektiren nedenler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinin 1. fıkrasında gösterilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, anılan daire ve kurulların kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen nedenlerle bağlı oldukları belirtilmiş bulunmaktadır. Dilekçede ileri sürülen düzeltme nedenleri anılan maddede sayılan nedenlere uymadığından düzeltme isteminin reddine, karar düzeltme giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 24.12.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Düzeltilmesi istenilen Dairemiz kararının karşı oyunda belirtilen gerekçeyle karar düzeltme isteminin kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara karşıyım.

(XX) KARŞI OY :
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevden doğan suçlardan ötürü yargılanma esasları; Anayasanın 129. maddesinde düzenlenmiş, bu tür suçlardan dolayı haklarında ceza kovuşturması açılması, kanunun gösterdiği idari merciilerin iznine tabi tutulmuş, anılan kural ile bu konuda özel bir yöntem getirilmiştir.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin, görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili merciileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemek amacıyla 4483 sayılı Yasa çıkartılmış, kamu görevlileri hakkında ceza soruşturması başlatılması veya başlatılmaması bu Yasada belirlenen makam ve merciilerin takdirine bırakılmıştır.
Aynı Yasanın 2. maddesinde, görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümlerin saklı olduğu hükmüne yer verilmiş, bazı görevler ve suçlar nitelikleri gereği belirtilen düzenleme dışında tutulmuştur.
Kanun koyucunun konusu suç teşkil eden bir eylemden ötürü görev sırasında işlenen suçlardan dolayı kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmasını belirli esaslara bağlamış olması, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Memurların görevlerinden doğan suçlardan dolayı özel bir soruşturma yöntemine tabi tutulmalarının temel nedeni; görevin yerine getirilmesinde her türlü korku ve endişeden uzak tutulmalarını sağlamak ve bu suretle kamu hizmetinin aksamadan, düzenli bir şekilde yürütülmesini temin etmektedir. Bu sonucun sağlanması memurun şahsı yönünden değil, memuriyet görevi bakımından bir teminattır. Esasen, memurun kamu hizmetini yerine getirirken bir suç işlemesi hali, kamu hizmetinin ve sorumluluğunun sonucudur. Kamu görevini yürüten memurun görevden doğan eylemlerinin hizmetin gereklerine uygun bir davranış mı, yoksa bir suç mu olduğunun değerlendirilmesi, kanunla idari makam ve merciilerin takdirine bırakılmış bir husustur.
İdari makam ve merciilerce suç teşkil eden bir eylemden ötürü soruşturma açılması ya da açılmaması yolunda verilen kararların, idari bir karar kabulü mümkün değildir. Yargısal prosedürün bir parçası olarak kabul edilen bu kararların iptali talebiyle idari yargıda bir dava açılması hukuken olanaksızdır.
Kanun koyucu bu işlemleri, idari bir işlem olarak vasıflandırsaydı, Anayasada 129. maddeye yer vermez, 4483 sayılı Yasa ile bu konuda düzenleme getirmeye gerek duymazdı.
Uygulamada, yalnızca 4483 sayılı Yasa kapsamına girmeyen kamu personeli hakkında yetkili makamca verilen soruşturma açılmamasına ilişkin kararlar iptal davası yoluyla yargısal denetime tabi tutulmakta, bu kararlarla aynı paralelde olan soruşturma açılmasına ilişkin kararlar, yargı denetimi dışında bırakılmaktadır. Yargısal denetimdeki bu temel mantık, “konusu suç teşkil eden bir eylemin cezasız kalacağı” endişesine dayanmaktadır. Bu kuşkunun ortadan kaldırılması amacıyla yargısal bir işlemin idari bir işlem olarak nitelendirilmesi ve yargısal denetime tabi tutulması hukuken kabul edilemez.
Ceza soruşturmasının başlangıcını oluşturan “soruşturma izni”; Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil eden bir eylemin işlendiğine ilişkin iddianın soruşturulması ya da soruşturulmaması sonucunu doğuran bir karardır. Bir suç isnadının söz konusu olduğu durumda iddiaların soruşturmaya konu edilmesi ya da edilmemesi, ceza yargılamasına yönelik bir takdirin kullanılmasıdır. Yetkili makam takdirini kullanırken isnadın niteliğini, faaliyetin yürütülmesinden kaynaklanan eylemin suç teşkil edip etmediğini, kanıtların mevcudiyetini ve hukuken geçerliliğini göz önünde bulundurur. Bu noktada da, yukarıda da vurgulandığı gibi yetkili makamın konuya ilişkin takdirinin idari görev kapsamında değerlendirilmesi mümkün görülemez.
Soruşturma izni verilmemesine ilişkin işlemin yargısal denetime konu edilmesi, idari yargılama süreci içinde bazı problemlere de neden olabilir. Mahkemece verilen iptal kararının temyizen incelenmesi aşamasında bozulması, yürütmesinin durdurulması ya da sonraki yargı sürecinde farklı bir sonuca ulaşılması halinde, Mahkeme kararı üzerine başlatılan soruşturmanın veya soruşturma sonucu açılan kamu davasının sona erdirilmesi olanaksızdır. Bir başka ifade ile ceza yargılamasının görev alanına giren sürecin idari yargı kararı ile durdurulması ve geri çekilmesi söz konusu olamaz.
Ceza yargılaması sadece mağdurun değil, muhbirin suç duyurusu üzerine de başlatılabilmektedir. Özellikle muhbirler yönünden ortada menfaat ihlali söz konusu olmadığından soruşturma izni verilmemesi halinde muhbirler tarafından İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca iptal davası açma olanağı da bulunmamaktadır.
Öte yandan, suç isnat edilen kişi hakkında dava zamanaşımı süresi içinde her zaman ceza davası açılması mümkün iken, soruşturma izni verilmemesine ilişkin işlemin idari yargı denetimine tabi tutulması halinde, bu işleme karşı 60 gün içinde dava açılması mümkün olacaktır. Bu noktada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 10. maddesi çerçevesinde yetkili amire soruşturma izni verilmesi konusunda her zaman başvuruda bulunulabileceği ileri sürülebilirse de; ceza yargılama sisteminde belirli suçlara karşı belirli süre içinde dava açılabileceği dikkate alındığında anılan 10 uncu madde kapsamında yeni elde edilen kanıtlarla her zaman dava açılmayacağının da kabulü gerekir.
Sonuç itibariyle, soruşturma izni verilmemesi tamamen ceza yargılamasına ilişkin bir konudur. Kanun koyucunun özel usul kuralları ile düzenlediği bu alanda idari yargılama usulü kuralları uygulanarak, soruşturma süreci başlatılamaz.
Dosyanın incelenmesinden, davacının şikayette bulunduğu hususlarla ilgili olarak 4483 sayılı Yasa kuralları uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için durumun İçişleri Bakanlığına iletildiği anlaşılmakla birlikte, davacının … Büyükşehir Belediye Başkanı ve … Belediye Başkanı hakkında 3194 sayılı Yasanın 31. maddesi ile Türk Ceza Kanununun 184. maddesine aykırı davranmak eyleminden ötürü, adı geçenler hakkında ceza soruşturması yapılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin yukarıda belirtilen sebeplerle iptal davasına konu edilmesinin de mümkün olmadığı, düzeltme isteminin kabulü ile Mahkemece davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın bu gerekçeyle onanması gerektiği görüşü ile karara karşıyım.