Danıştay Kararı 5. Daire 2015/4037 E. 2015/10761 K. 22.12.2015 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2015/4037 E.  ,  2015/10761 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/4037
Karar No : 2015/10761

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … 13. İdare Mahkemesince verilen … günlü, …sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü :
Davacı tarafından, Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nde Daire Başkanı iken 24.10.2013 tarih ve 203248 sayılı işlem ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrine uzman olarak atanmasına ilişkin işleme karşı açılan davada, … 10. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …sayılı kararı ile söz konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesi üzerine, boş Daire Başkanlığı kadrosu bulunmadığından bahisle, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde uzman olarak görevine devam etmesi yönünde tesis edilen, davalı İdarenin 19.3.2014 tarih ve 55485 sayılı işlemi ve kendisinin atanması gerektiğini ileri sürdüğü daire başkanlığı kadrosuna … atanmasına ilişkin işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların ve 10.000 TL manevi tazminatın ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
… 13. İdare Mahkemesinin kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan şeklinde, “Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu kadroya, boş olmaması hâlinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir.” hükmüne yer verildiği; … 10. İdare Mahkemesi’nin … ve … sayılı kararı ile davacının Daire Başkanlığından alınarak uzman kadrosuna atanmasına ilişkin işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği; davacının eski görev yaptığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nde bulunan Daire Başkanlığı kadrosunun dolu olduğu; uzman olarak görevine devam etmesi yönünde tesis edilen, davalı İdarenin 19.3.2014 tarih ve 55485 sayılı işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı; davanın, boş bulunan diğer Daire Başkanlığı kadrosuna ‘ın atanmasına ilişkin kısmına gelince, söz konusu kişinin, davacının dava konusu ettiği Daire Başkanlığı kadrosuna değil, , Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü olarak 6.3.2014 tarihinde atanan Dr. Adnan ASLAN tarafından boşaltılan Daire Başkanlığı kadrosuna atandığından, davanın bu kısmı yönünden de hukuka aykırılık bulunmadığı; davaya konu idari işlemlerde hukuka aykırılık bulunmaması nedeniyle, davacının yoksun kalındığı iddia olunan parasal hakların tazmini ve 10.000 TL manevi tazminat isteminin de dayanağının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı tarafından, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenmektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar Mahkeme kararının, davacının kendisinin atanması gerektiğini ileri sürdüğü Daire Başkanlığı kadrosuna ‘ın atanmasına ilişkin işlemin iptali istemi ile 10.000 TL manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davacının, uzman olarak görevine devam etmesi yönünde tesis edilen davalı İdarenin 19.3.2014 tarih ve 55485 sayılı işlemin iptali istemi ile dava konusu işlem nedeniyle uğradığı maddi zararın ödenmesine hükmedilmesi isteminin reddi yönünden temyiz istemine gelince:
Anayasanın, “Mahkemelerin Bağımsızlığı” başlıklı 138. maddesinde; “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve İdare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına 6526 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.” hükmünden sonra gelmek üzere “Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu kadroya, boş olmaması hâlinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir.” hükmü eklenmiş, anılan düzenleme sonrasında, 11.9.2014 gün ve 29116 sayılı Resmi Gazete’de (mükerrer) yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 97. maddesi ile 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri “Ancak, 23.4.1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dâhi daire başkanı ve üstü görevlere, sivil memurlar hariç, kolluk teşkilatlarının kadrolarına; açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma, bu görevlerle ilgili yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği, ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir. Bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması, telafisi güç veya imkânsız zararları doğuran hâllerden sayılmaz.” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya yeni cümle eklenmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 2014/14 esasına kayıtlı dosyasında verilen 2.10.2014 günlü kararı ile, 6552 sayılı Kanun’un 97. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 1. sayılı fıkrasını değiştiren üçüncü cümlesi ve dördüncü cümlesi iptal edilerek, kararın Resmi Gazete’de yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere, 11.9.2014 gün ve 29116 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 97. maddesi ile dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan, 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümlelerinin değiştirilmesi ve Anayasa Mahkemesinin ilgili maddelerin iptali ve yürürlüğünü durdurması sonrasında, 2577 sayılı İdari Yargılama Kanunu’nun 28. maddesinin hali hazırda; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.” hükmünden ibaret olduğu görülmüştür.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken, 24.10.2013 tarih ve 203248 sayılı işlem ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrine uzman olarak atandığı; anılan kadroya ise 25.10.2013 tarihli olur ile …’ın atandığı; davacının İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrine uzman olarak atanmasına ilişkin işleme karşı açılan davada, …10. İdare Mahkemesi’nin …sayılı kararı ile işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği; anılan kararın davalı İdareye tebliği üzerine, boş Daire Başkanlığı kadrosu bulunmaması sebebiyle, davacının İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü uzman kadrosundaki görevine devam etmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan ve Mahkeme kararı ile görevine iade edilen kamu görevlilerinin dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu kadroya; boş olmaması hâlinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmalarına cevaz veren düzenlemenin, 11.9.2014 gün ve 29116 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 97. maddesi ile değiştirilen 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı; 6552 sayılı Kanun ile yürürlüğe konulan düzenlemenin ise yukarıda bahsedilen Anayasa Mahkemesi’nin 2.10.2014 günlü kararı ile iptal edilerek yürürlüğünün durdurulduğu; bu gelişmeler sonrasında İdare mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, İdarelerin, gecikmeksizin (en geç 30 gün içerisinde) işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur oldukları tartışmasızdır.
Mahkeme kararlarının gerektiği şekilde uygulanması İdare açısından bir zorunluluktur ve zorunluluğun yerine getirilmemesinin yerine getirmemeyi haklı kılacak olağanüstü durumlar haricinde mazeretinin olamayacağı açıktır.
Bu durumda; yukarıda yer verilen hükmün 6552 sayılı Kanun’un 97. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, yerine getirilen düzenlemenin de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği hususları bir arada değerlendirildiğinde, 10. İdare Mahkemesi’nin …sayılı yürütmenin durdurulması kararı uyarınca davacının ilgili daire başkanlığı görevine iade edilmesi gerekirken, dava konusu işlemle uzman olarak görevine devam ettiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde ve buna bağlı olarak davacının yoksun kaldığı parasal hakların ödenmesine hükmedilmesi isteminin reddinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin kısmen reddiyle, İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı kararın, davacının kendisinin atanması gerektiğini ileri sürdüğü daire başkanlığı kadrosuna, ‘ın atanmasına ilişkin işlemin iptali ile 10.000 TL manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına; kısmen kabulüyle, Mahkeme kararının davacının uzman olarak görevine devam etmesi yönünde tesis edilen, davalı İdarenin 19.3.2014 tarih ve 55485 sayılı işlemin iptali istemi ile dava konusu işlem nedeniyle uğradığı maddi zararın ödenmesine hükmedilmesi istemi yönünden reddine ilişkin hüküm fıkrasının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına; aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, yürütmenin durdurulması isteği görüşülmediğinden peşin alınan … TL harcın davacıya iadesine, 22.12.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın tümüyle onanması gerektiği görüşüyle karara karşıyız.