Danıştay Kararı 5. Daire 2015/1804 E. 2016/819 K. 18.02.2016 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2015/1804 E.  ,  2016/819 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/1804
Karar No : 2016/819

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekili : : Av.
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :

İsteğin Özeti : Türk Telekom A.Ş.’nde görev yapmakta iken, özelleştirme sonucu davalı İdareye atanan davacının, 4046 sayılı Yasanın 22. ve 406 sayılı Yasanın Ek 29. maddesi gereğince önceki ve yeni görevlerinin parasal hakları arasındaki farkın ödenmesi sırasında 5473 sayılı Yasa uyarınca 8.5.2006 tarihli 2006/T-17 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile 1.1.2006 ve 1.7.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ek ödemeler, %2,32’lik enflasyon farkı, özel hizmet tazminatı ve maaş zamlarının göz önüne alınması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin 4.6.2009 günlü, 4982 sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davada; Danıştay Beşinci Dairesinin 23.5.2013 günlü, E:2010/2593; K:2013/4290 sayılı bozma kararına uyularak, davanın 15.5.2009 tarihinden öncesine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı, nakle tabi personelin 406 sayılı Kanunun Ek 29. maddesi uyarınca Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadar kamu personelinin ücretlerinde yapılacak artışlardan yararlandırıldıkları, 2006 yılında Devlet Personel Başkanlığına nakle tabi personel olarak bildirilen davacının, 8.5.2006 günlü, 2006/T-17 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile getirilen ve 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere verilen ek ödemeden faydalanması gerektiği, 1.7.2006 tarihinde yürürlüğe giren ek ödeme ile %2,32’lik enflasyon farkı, özel hizmet tazminatı ve maaş zamları ise davacının Devlet Personel Başkanlığına bildirildiği tarihten sonra yürürlüğe girdiğinden adı geçenin bu ek ödemelerden yararlanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle; dava konusu işlemin 1.1.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ek ödemeye ilişkin kısmının iptali, 1.7.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ikinci ek ödeme ile %2,32’lik enflasyon farkı, özel hizmet tazminatı ve maaş zamları yönünden davanın reddi, davacının 15.5.2009 tarihinden öncesine ilişkin talepleri yönünden ise davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda … 1. İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı kararın, iptale ilişkin kısmının dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır. … 1. İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın iptale ilişkin kısmının onanmasına; temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına, 18.2.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava, ilgilinin maaşının unsurları ve miktarı yönünden yapılan ilk belirleme işleminden kaynaklanmakta olup bu işlemden doğan zararın karşılanması istemiyle birlikte açılmış iptal ve tazminat davasıdır. Bu sebeple de, dava açma süresinin İYUK.’nun 12., 7. ve 11. maddeleri esas alınarak hesaplanması gerekmektedir.
Buna göre, davanın açıldığı tarihten önceki son bir-kaç aylık maaş ödemeleri davacının ödenecek maaşının ilk kez belirlenmesinden bağımsız işlemler olmadığından, davacının bu hususta ilk ödemenin yapıldığı, ya da maaş hesaplama unsurlarında bir değişiklik olmuşsa, buna göre ilk ödemenin yapıldığı tarihte başlayan süre içinde dava açmadığı anlaşılmaktadır. 1.6.2009 tarihli başvurusu ise 11. maddede belirlenen süre içinde olmadığından dava süresini etkilememektedir.
Uyuşmazlıkta, anılan 12. maddedeki işlemin icrasından doğan tam yargı davası ile ilgili süre başlangıcı hükmünün uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle davanın tümüyle süre aşımı yönünden reddi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararının, iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.