Danıştay Kararı 5. Daire 2013/7572 E. 2016/138 K. 21.01.2016 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2013/7572 E.  ,  2016/138 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/7572
Karar No : 2016/138

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İsteğin Özeti : … 1. İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; … A.Ş.’nde görev yapmakta iken, özelleştirme sonucu emrine atanan davacının, 4046 sayılı Yasanın 22. ve 406 sayılı Yasanın Ek 29. maddesi gereğince önceki ve yeni görevlerinin parasal hakları arasındaki farkın ödenmesi sırasında 5473 sayılı Yasa uyarınca 8.5.2006 tarihli 2006/T-17 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile 1.1.2006 ve 1.7.2006 tarihlerinden geçerli olmak üzere getirilen ek ödemelerin, 1.7.2006 tarihi ve sonrasında verilen memur maaş artış farkları ile enflasyon farklarının, ek gösterge farkının ve özel hizmet tazminatının fark tazminatından mahsup edilmeksizin tarafına ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 17.6.2009 gün ve 1031 sayılı işlemin 1.7.2006 tarihi ve sonrasında verilen memur maaş artış farkları ile enflasyon farklarına ilişkin kısmının iptali ile yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
… 1. İdare Mahkemesinin kararıyla; dava konusu işlemin 2006 yılı enflasyon farkının hesaplanarak yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmının iptaline, 1.7.2006 tarihi ve sonrasına yönelik parasal hak talebine ilişkin kısmının ise reddine, davacının geçmişe yönelik tazminat isteminin 2.4.2009 tarihinden önceye yönelik kısmının süre aşımı nedeniyle reddine, bu tarihten sonrasına yönelik enflasyon farklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
Davalı idare, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 22. maddesinin 5. fıkrasında” “Bu madde hükümlerine göre kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli personel ile iş kanunlarına tabi personele, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihi itibarıyla almakta oldukları sözleşme ücreti, ücret (fazla mesai ücreti hariç) ikramiye, bankacılık tazminatı, ek ücret, ek ödeme, teşvik ödemesi ve benzeri adlarla yapılan ödemelerin toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); nakledildiği kurum veya kuruluştaki kadro veya pozisyonlara ilişkin olarak yapılan aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminatları (ek tazminat ve bankacılık tazminatı dahil), makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, sözleşme ücreti, ücret, ek ücret, ek ödeme, teşvik ödemesi döner sermaye payı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (fazla mesai ücreti, fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atandıkları kurumdaki kadro unvanı veya pozisyonlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, başka kurumlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun hükmünden anlaşılacağı üzere madde kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen personelin, nakledildiği kurum ve kuruluştaki kadro veya pozisyonlarına ilişkin olarak her ay ödenecek olan aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminatı, görev tazminatı, sözleşme ücreti, ücret, ek ücret, ek ödeme, teşvik ödemesi döner sermaye payı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (fazla mesai ücreti, fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplam tutarının, sabit bir değer olarak esas alınan personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirildiği tarih itibarıyla almakta olduğu parasal tutardan az olması halinde, her ay oluşan aradaki farkın herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödeneceği belirtilmiş olup, yeni kuruma geçtikten sonra memur maaşlarına yapılan memur maaş artış farkları ile enflasyon farklarının her ay hesaplanacak olan fark tazminatı tutarı tespit edilirken yeni kurumda ödenecek mali hakları içinde yer alan aylık kaleminde değerlendirileceği, ayrıca Devlet Personel Başkanlığına bildirim tarihindeki toplam net tutara ilave edilemeyeceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, … A.Ş.’nde görev yapmakta iken özelleştirme uygulamaları kapsamında 10.4.2006 günlü işlemle emrine atanan davacının, 1.7.2006 tarihi ve sonrasında yapılan memur maaş artış farkları ile enflasyon farklarından yararlanmak istemiyle, bir diğer deyişle önceki görevinin parasal haklarının net tutarına yeni görevine atandıktan sonra verilen memur maaş artış farkları ile enflasyon farklarının eklenmesi istemiyle yaptığı 1.6.2009 günlü başvurunun dava konusu işlemle reddedilmesi üzerine temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; yeni kurumunda kadrosunun karşılığı olarak alacağı aylık tutar hesaplanırken dikkate alınan enflasyon farklarının, davacının istemi gibi fark tazminatı tutarından mahsup edilmeksizin veya diğer bir deyişle önceki görevinin parasal haklarının net tutarına ilave edilmek suretiyle ödenmesi mümkün olmadığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle … 1. İdare Mahkemesince verilen …. günlü, … sayılı kararın iptal – kabule ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 21.1.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava, ilgilinin maaşının unsurları ve miktarı yönünden yapılan belirleme işleminden kaynaklanmakta olup bu işlemden doğan zararın karşılanması istemiyle birlikte açılmış iptal ve tazminat davasıdır. Bu sebeple de, dava açma süresinin İYUK.’nun 12., 7. ve 11. maddeleri esas alınarak hesaplanması gerekmektedir.
Buna göre, davanın açıldığı tarihten önceki son bir-kaç aylık maaş ödemeleri davacının ödenecek maaşının ilk kez belirlenmesinden bağımsız işlemler olmadığından, davacının bu hususta ilk ödemenin yapıldığı, ya da maaş hesaplama unsurlarında bir değişiklik olmuşsa, buna göre ilk ödemenin yapıldığı tarihte başlayan süre içinde dava açmadığı anlaşılmaktadır. 1.6.2009 tarihli başvurusu ise İYUK.’nun 11. maddesinde belirlenen süre içinde olmadığından dava süresini etkilememektedir.
Bu nedenle davanın tümüyle süre aşımı yönünden reddi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararının iptal – kabule ilişkin kısmının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle karara karşıyım.