Danıştay Kararı 5. Daire 2013/5989 E. 2015/9242 K. 19.11.2015 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2013/5989 E.  ,  2015/9242 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/5989
Karar No : 2015/9242

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İsteğin Özeti :… ili …. Eğitim ve Araştırma Hastanesinde radyoloji teknisyeni olarak görev yapan davacının, günlük çalışma süresini 5 saatten 9 saate çıkaran 8.10.2007 günlü, 21025 sayılı Genelgenin yargı kararıyla iptal edildiğinden bahisle, söz konusu Genelge uyarınca günlük 5 saatin üzerinde kalan fazla çalışmalarının parasal karşılığının ödenmesi isteğiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 11.11.2011 günlü, 30596 işlemin iptali istemiyle açılan davada; günde 9 saat çalıştırılmasına dayanak teşkil eden Genelgenin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Kararı ile yürütmesinin durdurulduğu; hukuka aykırı bulunan Genelgeye dayanılarak günde fazladan 4 saat çalıştırıldığı; bu fazladan çalıştırılmanın parasal karşılığının davacıya ödenmesi gerektiği; hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu iptali ve parasal haklarının davacıya ödenmesi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K… sayılı kararın; davalı idare tarafından, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi :…
Düşüncesi : Dava, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 8.10.2007 günlü, 21025 sayılı Genelgesinden kaynaklanan bir tam yargı davasıdır. Söz konusu Genelge tarihinden itibaren tabi olduğu çalışma saatlerindeki belirgin artış nedeniyle bu artışın nedenini oluşturan Genelgeden haberdar olan davacının, 2577 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca, 8.10.2007 tarihinden itibaren altmış gün içinde, ya da aynı Kanunun 11. maddesine göre idareye başvurduktan sonra aldığı cevaba göre hesaplanacak süre içinde söz konusu Genelgeden kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle dava açması gerekirken, bu sürelerin dolmasından çok sonra, 21.12.2011 tarihinde açmış olduğu tam yargı davasının esasının süre aşımı nedeniyle incelenmesine imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, süre aşımı nedeniyle davanın reddine hükmedilmesi gerekmekte iken, işin esası yönünden karar verilmesinde, hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır. … İdare Mahkemesince verilen… günlü, E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 19.11.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :
Dava, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 8.10.2007 günlü, 21025 sayılı Genelgesinden kaynaklanan bir tam yargı davasıdır. Dolayısıyla, işlemden doğan tam yargı davasının, işlem tarihine göre hesaplanacak dava açma süresi içinde açılmış olması halinde uyuşmazlığın esası yönünden inceleneceği tabiidir. Anılan Genelge tarihinden itibaren tabi olduğu çalışma saatlerindeki belirgin artış nedeniyle bu artışın nedenini oluşturan Genelgeden haberdar olan davacının, 2577 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca, 8.10.2007 tarihinden itibaren altmış gün içinde, ya da aynı Kanunun 11. maddesine göre idareye başvurduktan sonra aldığı cevaba göre hesaplanacak süre içinde söz konusu Genelgeden kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle dava açması gerekirken, bu sürelerin dolmasından çok sonra, 21.12.2011 tarihinde açmış olduğu tam yargı davasının esasının süre aşımı nedeniyle incelenmesine imkan bulunmamaktadır. Diğer taraftan, Genelgeye karşı dava açmamış olan davacının, başka bir dava sonucunda bu düzenleyici işlemin iptali üzerine idareye başvurarak 2577 sayılı Kanunun 28. maddesi kapsamında parasal haklarının tazminini isteyebilmesi mümkün olmadığı gibi, bu davanın 2577 sayılı Kanunun 12. maddesinde belirtilen, iptal kararı üzerine açılmış bir tazminat davası olarak nitelendirilmesi olanağı da bulunmamaktadır.
Tazminat isteği, 2007 yılı Genelgesine dayandırıldığı için, davacının idareye yaptığı başvurunun dava konusu olabilecek bir işlem tesisi amacıyla yöneltilmiş bir başvuru olarak kabulü ve bu suretle 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında vasıflandırılması da olanaksızdır.
Bu bakımdan, süre aşımı yönünden davanın reddi gerekirken işin esası yönünden karar verilmesinde hukuki isabet görülmediğinden, Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşü ile onama kararına katılmıyoruz.