Danıştay Kararı 5. Daire 2013/10175 E. 2016/807 K. 17.02.2016 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2013/10175 E.  ,  2016/807 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/10175
Karar No : 2016/807

Temyiz Eden Taraflar :
1- (Davacı) :
2- (Davalı) :

İsteğin Özeti : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı kararın; dilekçede yazılı nedenlerle, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Cevapların Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının, dava konusu işlemin iptal-kabule ilişkin kısmı ile 15.4.2012 tarihinden önceye ilişkin tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanması, 1.7.2006 tarihinden itibaren getirilen ek ödeme ve %2,32 enflasyon farkına ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; T. Telekom A.Ş.’nde görev yapmakta iken özelleştirme sonucu davalı idareye atanan davacının, 4046 sayılı Yasanın 22. ve 406 sayılı Yasanın Ek 29. maddesi gereğince önceki ve yeni görevlerinin parasal hakları arasındaki farkın ödenmesi sırasında 5473 sayılı Yasa uyarınca 8.5.2006 tarihli 2006/T-17 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile 1.1.2006 ve 1.7.2006 tarihlerinden geçerli olmak üzere getirilen ek ödemeler ile %2,32’lik enflasyon farkının göz önüne alınması yolundaki 10.05.2012 tarihli başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı kararla; davanın 15.4.2012 tarihinden öncesine kadar olan kısmı yönünden tazminat isteminin esasının incelenmesine süre aşımı nedeniyle olanak bulunmadığı; nakle tabi personelin 406 sayılı Kanunun Ek 29. maddesi uyarınca Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadar kamu personelinin ücretlerinde yapılacak artışlardan yararlandırıldıkları, davacının 8.5.2006 günlü, 2006/T-17 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile getirilen ve 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere verilen 40 TL’lik ek ödemeden faydalanması gerektiği, 1.7.2006 tarihinde yürürlüğe giren 40 TL’lik kısım ile %2,32’lik enflasyon farkından yararlanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle; dava konusu işlemin 1.1.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 40.-TL’lik ödemeye ilişkin kısmının iptali, 1.7.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ikinci 40.-TL ile %2,32’lik enflasyon farkı yönünden davanın reddi, 15.4.2012 tarihinden sonraya ilişkin tazminat isteminin kabulü ile hesaplanacak tutarın yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, davanın anılan tarihten önceye ilişkin tazminat istemine yönelik kısmının reddine karar verilmiştir.
Davalı İdare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının iptal kabule ilişkin kısmının bozulmasını davacı ise, 1.7.2006 tarihinde yürürlüğe giren ek ödemenin reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı idare ve davacı tarafından ileri sürülen hususlar Mahkeme kararının dava konusu işlemin iptal – kabule yönelik kısmı ile 15.4.2012 tarihinden önceye ilişkin tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davacının, 01.07.2006 tarihinde yürürlüğe konulan 40.-TL’lik ek ödeme ile %2,32 enflasyon farkı ödenmesi isteminin reddi yönünden temyiz istemine gelince:
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, … İl Telekom İl Müdürlüğünde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki II sayılı cetvel kapsamında sözleşmeli personel olarak görev yapmakta iken 4046 sayılı Kanunun 22. maddesi ve 406 sayılı Kanunun Ek 29. maddesi uyarınca başka kurum ve kuruluşlara naklen atanmak üzere 16.10.2009 tarihinde Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildiği ve 19.01.2010 tarihinde yeni görevine başladığı, davacının, 10.05.2012 günlü dilekçeyle idareye başvurarak 5793 sayılı Kanunla verilen ek ödemenin güncel halinin sözleşme net ücretine yansıtılarak mahrum bırakıldığı parasal hakların ödenmesini talep ettiği, başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
31.3.2006 tarihli ve 26125 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5473 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle 375 sayılı KHK’ye eklenen Ek 3. maddenin birinci fıkrasıyla, maddede belirtilen kamu personeline, “1.1.2006 – 30.6.2006 tarihleri arasında 950 gösterge rakamının, 1.7.2006 tarihinden itibaren ise 1850 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay ek ödeme yapılacağı; yedinci fıkrasında ise, Kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç olmak üzere, çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele, birinci fıkrada belirlenen tutarı aşmamak üzere ve bu madde hükümleri çerçevesinde, statüleri ve kurumları dikkate alınarak ödeme yapıp yapmamaya, sözleşme ücreti ile ilişkilendirilmeksizin yapılacak ek ödeme tutarını belirlemeye, ücretleri Yüksek Planlama Kurulu tarafından belirlenenler için bu Kurul’un, diğerleri için Bakanlar Kurulu’nun yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Yüksek Planlama Kurulunun 8.5.2006 tarihli ve 2006/T-17 sayılı kararıyla bu madde çerçevesinde, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarında çalışan sözleşmeli ve kapsamdışı personele, her ay 1.1.2006-30.6.2006 tarihlerinde 40.-TL; 1.7.2006 tarihinden itibaren ise 80.-TL ek ödeme yapılması öngörülmüştür.
Öte yandan; Özelleştirme Uygulamaları Hakkında 4046 sayılı Yasanın 22. maddesinin beşinci fıkrasında, “Bu madde hükümlerine göre kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli personel ile iş kanunlarına tabi personele, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihi itibarıyla almakta oldukları sözleşme ücreti, ücret (fazla mesai ücreti hariç), ikramiye, bankacılık tazminatı, ek ücret, ek ödeme, teşvik ödemesi ve benzeri adlarla yapılan ödemelerin toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); nakledildiği kurum veya kuruluştaki kadro veya pozisyonlara ilişkin olarak ….. yapılan her türlü ödemelerin (fazla mesai ücreti, fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde, aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın, fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir.” hükmü yer almışken, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Ek 29. maddesinin birinci fıkrasında, Türk Telekom hisselerinin devri sonucu, kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda, Türk Telekomda çeşitli statülerde çalışmakta olanların, 15 Ocak 2006 tarihindeki üçüncü fıkraya göre hesaplanan ücretleriyle, Türk Telekom tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilecekleri; üçüncü fıkrasında sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki unvanları esas alınarak, Yönetim Kurulunca 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer mali haklarına, bu tarihten, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutarın dikkate alınacağı hükmü yer almıştır.
Böylece; 4046 sayılı Yasanın 22. maddesiyle, nakle tabi personelin, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarih itibarıyla “fiilen” almakta oldukları net parasal hakların, yeni görevlerinin net parasal haklarıyla karşılaştırılarak varsa aradaki farkın ödenmesi öngörülmüşken, 406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinde Türk Telekom personeli için bu konuda farklı bir uygulama benimsenmiştir.
2.7.2004 tarihli, 25510 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5189 sayılı Yasa ile Türk Telekom personelinin parasal haklarının tespitine, Türk Telekom Yönetim Kurulu yetkili kılındığından, 406 sayılı Yasanın Ek 29. maddesiyle başka kurumlara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilecek personelin, 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi gereğince (sözleşmeli personel ile kapsamdışı personel için) eski görevleriyle yeni görevlerinin parasal hakları arasındaki farkın ödenmesi sırasında, yönetim kurulunca bu personelin diğer kamu personeline göre yüksek tutarlara çıkarılmış parasal hakları yerine, 15.4.2004 tarihi itibarıyla aldıkları ücretlerine 15.1.2006 tarihine kadar kamu görevlilerine yapılmış zamlar uygulanmış tutarının esas alınması öngörülmüş olup, bu düzenlemeyle Türk Telekomda çalışmaktayken özelleştirme nedeniyle başka kurumlara atananların ücretleriyle, aynı unvanlarla özelleştirme kapsamındaki başka kurumlarda görev yapmaktayken naklen atananların parasal hakları arasında eşitlik sağlanması amaçlanmıştır.
Buna göre; diğer kurumlarda görev yaparken nakledilenlerin, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihte hak ettikleri net parasal hakları ile bunların yeni kurumlarındaki parasal hakları arasındaki fark ödenmekteyken, Türk Telekom personelinin, 15.4.2004 tarihinde aynı unvan için aldıkları ücrete, 15.1.2006 tarihine kadar kamu görevlilerine yapılmış zamlar eklenerek bulunan tutarla, bunların yeni kurumlarındaki parasal hakları arasındaki fark ödenecektir.
Bu durumda; 406 sayılı Yasanın Ek 29. maddesinin üçüncü fıkrasındaki kural, Türk Telekom personelinin ücretlerinin hesaplanması için farklı bir hesaplama yöntemi olarak, özel bir hüküm şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Özelleştirme kapsamındaki diğer kurumların personelinden farklı olarak T. Telekom personelinin 22. maddeye esas ücretlerinin belirlenmesi için, 15.1.2006 tarihine kadar kamu görevlilerinin ücretlerine yapılan artışlara gönderme yapılması, Türk Telekom personeline özgü bir yöntem oluşturmayı amaçladığından, 5473 sayılı Yasanın 1. maddesiyle 375 sayılı KHK’ye eklenen Ek 3. maddesinin dördüncü fıkrasının, “ilgili mevzuatı uyarınca fark tazminatı uygulamasından yararlanan personel bakımından, dava konusu ek ödemenin ilgililerin önceki kadro veya pozisyonlarının ücretinin artırılması sonucunu doğurmayacağı” yolundaki kuralının olayda uygulanma olanağı yoktur.
Esasen; bu hüküm, ek ödemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Devlet Personel Başkanlığına bildirilmiş olan personelin, eski görevlerinin parasal haklarının net tutarlarının yeniden belirlenmesi yolundaki talepleri önlemeye yönelik olarak getirildiğinden, ek ödemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bildirilen personelin eski kurumlarındaki parasal haklarının belirlenmesinde, dava konusu ek ödemenin göz önüne alınmasına engel oluşturmamaktadır.
Buna göre; 5473 sayılı Yasa ile getirilen ek ödemeler ile %2,32’lik enflasyon farkı davacının sözleşmesinin feshedildiği 2009 yılının 15 Ocak tarihinden önce, 1.1.2006 (1. ek ödeme) ve 1.7.2006 (2. ek ödeme ve %2,32’lik enflasyon farkı) tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi karşısında; ek ödemelerin ve ek ödemelere yapılan artışların, “iş sözleşmenin sona erdiği yılın 15 Ocak tarihine kadar kadar kamu görevlilerinin parasal haklarına yapılan artışlar” kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davanın 01.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren ek ödeme ve %2,32’lik enflasyon farkı yönünden reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin kısmen reddi, kısmen kabulüyle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, … sayılı kararın; dava konusu işlemin iptal-kabule ilişkin kısmı ile 15.4.2012 tarihinden önceye ilişkin tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanmasına 01.07.2006 tarihinde yürürlüğe konulan …-TL’lik ek ödeme ile %2,32’lik enflasyon farkının göz önüne alınmaması yönünden bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 17/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava, ilgilinin maaşının unsurları ve miktarı yönünden yapılan ilk belirleme işleminden kaynaklanmakta olup bu işlemden doğan zararın karşılanması istemiyle birlikte açılmış iptal ve tazminat davasıdır. Bu sebeple de, dava açma süresinin İYUK.’nun 12., 7. ve 11. maddeleri esas alınarak hesaplanması gerekmektedir.
Buna göre, davanın açıldığı tarihten önceki son bir-kaç aylık maaş ödemeleri davacının ödenecek maaşının ilk kez belirlenmesinden bağımsız işlemler olmadığından, davacının bu hususta ilk ödemenin yapıldığı, ya da maaş hesaplama unsurlarında bir değişiklik olmuşsa, buna göre ilk ödemenin yapıldığı tarihte başlayan süre içinde dava açmadığı anlaşılmaktadır. 10.05.2012 tarihli başvurusu ise 11. maddede belirlenen süre içinde olmadığından dava süresini etkilememektedir.
Uyuşmazlıkta, anılan 12. maddedeki işlemin icrasından doğan tam yargı davası ile ilgili süre başlangıcı hükmünün uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle davanın tamamının süre aşımı yönünden reddi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararının iptal-kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşüncesiyle karara katılmıyorum.