Danıştay Kararı 5. Daire 2012/9795 E. 2013/2945 K. 10.04.2013 T.

5. Daire         2012/9795 E.  ,  2013/2945 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2012/9795
Karar No: 2013/2945

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf:…
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…; K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, … Belediye Başkanlığı bünyesinde İktisat Müfettişi olarak görev yapan davacının, 24.08.2011 tarihli Olura istinaden, … Sitesi Sosyal ve Ticari İşmerkezi … adresinde bulunan İktisat Müfettişliği Bürosu’nda görevlendirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce verilen kararla; davacı tarafından dava konusu işlemin görevlendirme niteliğinde bir işlem olduğu ileri sürülmekte ise de, anılan işlemin görevlendirme olarak nitelendirilemeyeceği, bilakis yer değişikliğine dair bir işlem olduğu hususunda herhangi bir kuşku ve tereddüt bulunmadığı, söz konusu işlemin Belediye hizmet binasının üçüncü katının tamamının tadilâta alınması nedeniyle üçüncü katta bulunan bütün birimlerin yerinin değiştirilmesine dair bir zorunluluktan kaynaklandığı, bu durumda, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
1982 Anayasası’nın 90. maddesinin beşinci fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Bu düzenleme ile uluslararası insan hakları hukukunun kaynaklarını oluşturan sözleşmelerden taraf olduklarımızı, denetim organlarının kararlarını da kapsayacak biçimde ulusal düzenlemelere üstün tutarak ve iç hukuka aktarılmış olması koşulunu aramaksızın, kendiliğinden ve doğrudan uygulama yükümlülüğü getirilmiştir.
… (…) tarafından 03.06.1981 tarihinde kabul edilen, “İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 sayılı Sözleşme, Ülkemiz tarafından, 5038 sayılı Kanunla onaylanmış, 13.01.2004 tarih ve 23545 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
Anılan Sözleşmenin 1. maddesinde, bu Sözleşmenin, bütün ekonomik faaliyet kollarına uygulanacağı, 2. maddesinde; bu Sözleşmenin, kapsanan ekonomik faaliyet kollarında çalışan bütün işçilere uygulanacağı, 3. maddesinde; bu sözleşmenin amacı bakımından; ekonomik faaliyet kolları teriminin, kamu hizmetleri dahil olmak üzere, işçi çalıştırılan bütün kolları kapsadığı; işçi teriminin, kamu çalışanları dahil olmak üzere istihdam edilen bütün kişileri kapsadığı, 4 maddesinde; her üyenin, ulusal koşullar ve uygulamaya göre ve en fazla temsil kabiliyetine sahip işçi ve işveren kuruluşlarına danışarak iş güvenliği, iş sağlığı ve çalışma ortamına ilişkin tutarlı bir ulusal politika geliştireceği, uygulayacağı ve periyodik olarak gözden geçireceği hüküm altına alınmış; 5. maddesinde, sözleşmenin 4 üncü maddesinde atıfta bulunulan politika, iş sağlığı ve güvenliği ve çalışma ortamını etkiledikleri ölçüde, işin maddi unsurlarının (işyerleri, çalışma ortamı, araçlar, makine ve teçhizat, kimyasal, fiziksel ve biyolojik maddeler ve etkenler, çalışma yöntemlerinin) tasarımı, test edilmesi, seçimi, ikamesi, montajı, düzenlenmesi, kullanımı ve bakımı; işin maddi unsurları ile işi yapan veya nezaret eden kişiler arasındaki ilişkiler ve makine teçhizat, çalışma süresinin, işin düzenlenmesi ve iş usullerinin işçilerin fiziksel ve zihinsel kapasitelerine uyarlanmasının dikkate alınacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasanın 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasında; Devletin, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek ve çalışanları korumak için; 56 ncı maddesinin ikinci fıkrasında ise, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak üzere gerekli tedbirleri alacağı hükmü bulunmaktadır.
Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma, çalışanların tümü için en temel insan haklarından biridir.
Kamu hizmetlerinde istenilen verimliliğinin sağlanabilmesi açısından çalışma ortamı koşullarının önemi oldukça büyüktür. Bu nedenle çalışma ortamı koşullarının fiziksel ve psikolojik açıdan çalışanlara rahatsızlık vermeyen, sıkıntıya yol açmayan, sorunlardan arındırılmış bulunması ve çalışanların yeterli ve güvenli çalışma ortamına sahip olabilmesi için her türlü önlemin alınmış olması gerekmektedir.
Dosyada yer alan fotoğraf ve CD kayıtlarının incelenmesinden, davacının, … Sitesi, Sosyal ve Ticarî İş Merkezi … adresinde bulunan , içerisinde 2 masa ve 4 sandalyenin olduğu, telefon v.b. araç, gereç ve teçhizatın bulunmadığı bir büroda görevlendirildiği; büronun fiziksel koşullarının (çalışma ortamı, araçlar, teçhizat v.b.) bir kamu görevlisinin görevini fiziksel ve psikolojik açıdan rahat bir şekilde yürütebilecek nitelik taşımadığı, dolayısıyla kamu hizmetinde esas olan kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…; K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 10.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.