Danıştay Kararı 5. Daire 2012/4927 E. 2014/6653 K. 10.10.2014 T.

5. Daire         2012/4927 E.  ,  2014/6653 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/4927
Karar No : 2014/6653

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf (Davalı): …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…; K:… sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: Cevap verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; … Eğitim ve Araştırma Hastanesi … Polikliniğinde diyet uzmanı olarak görev yapan davacının, hazırladığı diyetlere müdahale eden doktorlar hakkında işlem yapılması talebinin reddine dair … Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nün 19.4.2011 tarih ve 129248 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, davacının şikayetinin idarece dikkate alındığı ve gerekli incelemenin yapıldığı, akabinde ise şikayet konusu fiilin ceza gerektirir nitelikte olmadığı yönünde sonuca ulaşılmasını müteakip davacıya konu ile ilgili dava konusu edilen işlemle bilgi verildiği ve disiplin cezası verilip verilmemesi yönünde de idarenin iç işleyişine ilişkin bir durum söz konusu olduğu görülmekte olup, bu bağlamda dava konusu işlemin idari davaya konu kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davacı, dava konusu işlemin icrai nitelikte olduğunu ileri sürerek İdare Mahkemesi kararının bozulmasını istemektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; … Eğitim ve Araştırma Hastanesi … Polikliniğinde diyet uzmanı olarak görev yapan davacının, hazırladığı diyet listelerine bir kısım doktorların müdahale ettiği ancak böyle bir uygulamayı yapmaya yetkili olmadıkları iddiasıyla davalı idareye ilgili doktorlar hakkında şikayette bulunduğu, idarece yapılan inceleme sonucu konu ile ilgili olarak doktorlar tarafından yapılan şikayet konusu fiilde ceza verilecek bir husus olmadığı yönünde davacıya 19.4.2011 tarih ve 129248 sayılı işlemle bildirim yapıldığı, anılan işlemin iptali istemiyle temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Anayasanın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde; herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın 36. maddesinde yer verilen sav ve savunma hakkı birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrılması olanaksız niteliğiyle hak arama özgürlüğünün temelini oluşturur. Önemi nedeniyle hak arama özgürlüğü yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil, aynı zamanda bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Çağdaş bir hukuk düzeninde bu hakkın kullanılması, yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı, olumlu yada olumsuz sonuç almayı geciktiren, güçleştiren engeller kaldırılmalıdır.
Anayasanın yukarıda yer verilen hükümleri, hukuk devletinin vazgeçilmez ilkelerinden olan ve uluslararası hukuk kuralları ile ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan “hak arama özgürlüğü”, “adil yargılanma hakkı” ve “mahkemeye başvuru hakkı” ilkeleri ile doğrudan ilgili olup; Anayasada bu hükümlere yer verilerek anılan temel haklara anayasal bir değer yüklenmiştir.
Buna göre tarafsızlığı ve bağımsızlığından kuşku duyulmayacak şekilde oluşturulmuş bir mahkemeye başvuru olanağının tanınmadığı bir idari rejimin adil yargılanma ilkesine uygun olmayacağı kuşkusuzdur.
Diğer taraftan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, idari işlemlere karşı yetki, şekil, neden, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdari işlem, idari makamların kamu gücü ve kudreti ile hareket ederek, kamu hukuku alanında yaptığı tek yanlı ve kesin, doğrudan uygulanabilir işlemdir. İdari işlemin en belirgin özelliği, ilgilinin isteğine bağlı olmaksızın, idarenin tek yanlı iradesi ile ilgilinin hukuksal durumuna etki yapabilmesidir.
İdarenin, kişilerle olan ilişkilerinde sahip olduğu kamu gücü ve kudretini yanına alarak hareket etme üstünlük ve ayrıcalığı karşısında, kişilerin sahip olduğu tek güvence “etkin bir yargısal denetimin varlığı” dır.
Davacının şikayeti üzerine sağlık mensubu hakkında işleme konulmamasına ilişkin olarak kurulan işlemin; davalı idarece kamu gücü kullanılarak takdir yetkisi içinde kurulması ve hukuksal sonuç doğurması nedeniyle tüm unsurları ile idari işlem olduğuna, incelenebileceği başka bir idari birim veya yargı mercii kalmadığına ve bu nitelikte bir işleme yargı yolunu kapayan bir yasa hükmü bulunmadığına göre, Anayasanın 36. maddesinde öngörülen “hak arama özgürlüğü” ve 125. maddesinde öngörülen “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu” ilkeleri uyarınca davaya konu edilebileceği tabiidir.
Takdir yetkisi kullanılarak kurulan işlemin, yargı yolu kapatılmamış tüm idari işlemler gibi, açılan bir dava sonucunda amaç yönü ile hukuka uygunluğunun denetlenebilmesinin Anayasa ve 2577 sayılı Yasa gereği olduğu, sözü edilen denetimin ise ancak idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.
Bu durumda davacının, ilgili doktorlar hakkındaki şikayetin reddine dair İl Sağlık Müdürlüğünün 19.4.2011 tarih ve 129248 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, sözü edilen işlemin idari davaya konu olamayacağı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…; K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 10/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.