Danıştay Kararı 5. Daire 2012/192 E. – K. 02.10.2014 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2012/192 E.  ,  / K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2012/192
Karar No : 2015/7860

Temyiz Edenler :
1-Davacı :
Vekili :

2-Davalı :
İsteğin Özeti : .. 1. İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevapların Özeti : Davalı İdarece temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından ise cevap verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; Erzurum İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü’nde ölçü ve ayar memuru olarak görev yapan davacının, Ardahan İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü’ne memur olarak atanmasına ilişkin 16.5.2011 tarih ve 598 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
.. 1. İdare Mahkemesince; ölçü ve ayar memuru olarak görev yapan davacının … Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında “Petrol Piyasası Kanununa muhalefet, rüşvet ve görevi kötüye kullanma” suçlamalarına ilişkin olarak 8.4.2010 tarihinde gözaltına alındığı, 10.4.2010 tarihinde sevkedildiği adli makamlarca tutuklandığı, üç ayrı fiil nedeniyle disiplin cezaları ile cezalandırıldığı ve anılan cezalara yapılan itirazın İdare Mahkemelerince reddedildiği gözönüne alındığında, davacının bulunduğu yerde yıprandığının ve görevini sağlıklı ve verimli bir biçimde yerine getiremeyeceğinin açık olduğu anlaşıldığından, davacının ifa ettiği görevin önem ve özelliği dikkate alınarak, kamu hizmetinin daha etkin ve verimli olarak yürütülmesini temin açısından kazanılmış hak ve emekliliğe esas aylığı korunmak suretiyle naklen atanmasına ilişkin dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı, İdare Mahkemesi kararının esası yönünden; davalı İdare ise davanın reddine karar verilmesine karşın lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasını istemektedir.
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan nedenlerden birinin varlığına bağlı olup, davacı tarafından öne sürülen hususlar Mahkeme kararının davanın reddine yönelik kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı İdarenin temyiz talebine gelince;
02.11.2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” başlıklı 14. maddesinin 1. fıkrasında, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan hükümde bahsi geçen “ilgili mevzuat”tan da, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile söz konusu Kanun’un 168. maddesinde değinilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ni anlamak gerekeceğinden ve Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı hükme bağlandığından, anılan 659 sayılı KHK’nin yürürlüğe girmesinden önce tekemmül etmiş olsa dahi, avukatlık vekalet ücretine hükmedilip edilmeyeceği hususunda hükmün verildiği tarihteki hukuki durumun esas alınması gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı Yasa’nın 31. maddesinin gönderme yaptığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde; yargılama giderlerinin, davayı kaybeden tarafa yükleneceği; 330. maddesinde vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin, taraf lehine hükmedileceği; 323. maddesinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu hükme bağlanmıştır.
03.12.2010 günlü, 27774 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve bu günden itibaren karar verilen davalarda uygulanacak olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2. maddesinde, tarifelerde yazılı avukatlık ücretinin, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin karşılığı olduğu, 3. maddesinde de, yargı yerlerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, tarifelerde yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı, bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi ve niteliğinin gözönünde tutulacağı kuralı getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı Bakanlıkça hukuk müşaviri marifetiyle süresinde savunmasını verdiği ve avukatlık ücretine hak kazanmış olduğu görülmektedir.
Bu durumda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı Bakanlık lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davalı İdarenin temyiz isteminin kabulüyle, . …. İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…; K:… sayılı kararın davalı İdare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına; davacının temyiz isteminin reddine ve kararın davanın reddine yönelik hüküm fıkrasının onanmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.