Danıştay Kararı 5. Daire 2009/6719 E. 2011/3104 K. 08.06.2011 T.

5. Daire         2009/6719 E.  ,  2011/3104 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2009/6719
Karar No: 2011/3104

Davacı: …
Davalı: …
Vekili: …

Davanın Özeti: Davacı; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından TRT Yönetim Kurulu üyeliği için … ile …’in aday olarak seçilmesine ilişkin 25.8.2009 günlü işlemin iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: TRT Yönetim Kurulu Üyeliğinin boşalması üzerine 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun 11. maddesi uyarınca aday belirleme süreci başlatıldığı, yapılan müracaatlar değerlendirilerek Üst Kurulun 25.8.2009 tarih ve 2009/46 sayılı toplantısında TRT Yönetim Kurulu Üyeliği için Bakanlar Kuruluna önerilecek iki adayı belirlemek üzere oylama yapıldığı, oylamalarda davacıya hiç oy çıkmadığı, mevzuat gereği hukuk alanında Üst Kurul tarafından iki aday seçilmesi suretiyle isimlerin belirlenmesinde idarelerine ve yürütme yetkisi kullanarak atama yapma durumunda olan makama takdir hakkı tanındığı, bu takdir hakkının kullanılmasında kıstasın seçileceklerin alanlarında temayüz etmeleri gerektiği, seçilen iki kişinin hukuk alanında temayüz eden kişiler olduğu, Üst Kurulun mevzuatın belirlediği sınırlar çerçevesinde kuralları belirlenerek önceden ilan edilmiş yönteme uygun, objektif, makul bir tavırla ve eşitlik kuralları gözeterek kamu görevinin gereklerine uygun bir şekilde ve kamu yararı gözeterek adayları belirllediği gerekçesiyle haksız açılan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Dava, … Bakanlığı hukuk müşaviri olarak görev yapan ve TRT Yönetim Kurulunun hukuk alanından boşalan üyeliğine adaylık başvurusunda bulunan davacı tarafından, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nca TRT Yönetim Kurulu üyeliklerine … ve …’in aday olarak şeçilmelerine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun, “Yönetim Kurulu” başlıklı 11. maddesinde, Kurumun en yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulunun; elektronik, kitle iletişimi, hukuk, işletme veya ekonomi, sosyal bilim dalları ile sanat ve kültür alanında temayüz etmiş kişiler arasından seçilen ve atanan altı üye ile Genel Müdürden oluşacağı, Yönetim Kurulu Üyelerinin; Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu tarafından teklif edilen on iki aday arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanacağı kuralına yer verilmiş; daha sonra yürürlüğe giren 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 36. maddesinde ise, 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun Radyo ve Televizyon Yüksek Kuruluna ilişkin hükümlerinin Üst Kurulun göreve başlaması ile birlikte yürürlükten kalkacağı ve Yüksek Kurulun görevinin sona ereceği, görevi sona eren Yüksek Kurulun Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyelerinin atanmasına ilişkin yetkilerinin Üst Kurula ve iş bu Kanun gereğince Üst Kurula geçenler dışındaki diğer yetkilerinin Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Yönetim Kuruluna devredileceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre; Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliğine atanacak kişilerin uyuşmazlığın konusu itibariyle “hukuk alanında, temayüz etmiş” kişi niteliğinde olması zorunlu olup, bu niteliğin hem “seçim-teklif” aşamasında, hem de Bakanlar Kurulu’nca “atama” aşamasında gözetilmesi zorunludur. Zira; maddede “temayüz etmiş kişiler arasından “seçilen ve atanan” denilmek suretiyle hem teklif, hem de atama sırasında nitelik değerlendirilmesinin yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Kurulca yapılan teklifte adı geçenlerin Yasanın öngördüğü niteliği taşımaması durumunda Bakanlar Kurulu’nca teklifin geri çevrilerek yasal niteliğe uygun iki kişinin teklifinin sağlanması ve atamanın niteliği uygun iki kişiden birisinin tercih edilerek gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için “alanında temayüz etmiş olma” deyiminin açıklığa kavuşturulması önemlidir.
“Temayüz etmek” kelimesinin sözcük anlamı; yükselme, başkalarına oranla üstün duruma geçme, seçkin duruma geçme şeklindedir. Yasa koyucu Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun önemi nedeniyle yönetim kurulu üyeliğine atanacak kişilerin sayılan altı alan içinde görev yapan herhangi bir kişinin değil, alanında üstün ve seçkin duruma gelmiş kişilerin teklif edilmesi ve atanmasını öngörmüştür.
Hukuk alanında temayüz etmiş olmak, hukuk alanının uygulandığı dallar olarak Üniversitelerin hukuk öğretim üyeliği, hakimlik, savcılık, avukatlık ve kurumların hukuk işlerini yürüten birimlerinde kendini kanıtlayarak üst noktalara ve kariyer görevlere gelmiş olmayı, bu alanlarda hukukçu olarak seçkin bir yer edinilmesini ifade eder.
Öte yandan, 20.11.1994 tarih ve 22117 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Radyo Televizyon Üst Kurulunun Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesinin 1. fıkrasında, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürü ile Yönetim Kurulu Üyelikleri için Üst Kurulca gösterilecek adayların, Üst Kurul üyeleri tarafından önerilen veya üst kurula başvuran kişiler arasından gizli oyla belirleneceği kurala bağlanması nedeniyle adaylarla sınırlı olmak üzere Üst Kurul tarafından yapılacak oylama sonucunda alanlarında “temayüz etmiş” kişilerin aday olarak belirlenecekleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Başka bir ifade ile, Üst Kurul üyeleri tarafından önerilen veya üst kurula başvuran kişiler arasından, başarılarının değerlendirilmesi suretiyle yapılacak gizli oylama sonucunda seçilenlerin, diğer adaylık başvurusunda bulunanlara oranla “temayüz etmiş” olmaları nedeniyle tercih edildiklerinin kabulü gerekir. Zira Yasa hükmünde yer alan “temayüz etme” kavramının; bu niteliği belirleme işlevinin, adaylarla sınırlı olarak değerlendirme yapılmasını gerektirmesi ve subjektif bir değerlendirmeyi de içermesi nedeniyle mutlak ve kesin bir üstün başarıyı ifade ettiğinin kabulü olanaksızdır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, idari işlemler üzerindeki yargısal denetimin hukuka uygunluğun saptanması ile sınırlı olduğu, yürütme görevinin Kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği kurala bağlanmıştır. Buna göre, idarelerin birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisi ile donatıldıkları durumlarda, yargı organlarınca yapılacak denetim idarenin tercih ettiği seçeneğin hukuka uygunluğu ile sınırlı olması nedeniyle davacı ile Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından TRT Yönetim Kurulu üyeliklerine aday olarak seçilen … ve …’in durumlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, dosyadaki bilgilere göre, Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından TRT Yönetim Kurulu üyeliklerine aday olarak seçilerek, Bakanlar Kurulu’na önerilen iki adayın davacıya oranla, Yönetim Kurulu Üyeliği’ne atanabilme konusunda öncelikli yasal koşul olan “hukuk alanında temayüz etmiş bir kişi” olduğu sonucuna varıldığından, … ve …’in TRT Yönetim Kurulu üyeliklerine aday olarak seçilmelerine ilişkin Radyo Televizyon Üst Kurulu işleminde hukuka ve 2954 sayılı Yasanın 11. maddesine aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşince Dairesi’nce duruşma için önceden belli edilen 8.6.2011 günü davacının gelmediği davalı idareyi temsilen Av. …’in geldiği görülerek, Danıştay Savcısı … hazır olduğu halde açık duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafa usulüne göre söz verilip dinlendikten ve Savcının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verilerek, dosyadaki bilgi ve belgeler de incelenmek suretiyle işin gereği düşünüldü:
Davacı; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından TRT Yönetim Kurulu üyeliği için … ile …’in aday olarak seçilmesine ilişkin 25.8.2009 günlü işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun, “Yönetim Kurulu” başlıklı 11. maddesinde, “Kurumun en yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; elektronik, kitle iletişimi, hukuk, işletme veya ekonomi, sosyal bilim dalları ile sanat ve kültür alanında temayüz etmiş kişiler arasından seçilen ve atanan altı üye ile Genel Müdürden oluşur. Yönetim Kurulu Üyeleri; Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu tarafından teklif edilen on iki aday arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanır.” kuralına yer verilmiş; daha sonra yürürlüğe giren 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 36. maddesinde ise, “2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun Radyo ve Televizyon Yüksek Kuruluna ilişkin hükümleri Üst Kurulun göreve başlaması ile birlikte yürürlükten kalkar ve Yüksek Kurulun görevi sona erer. Görevi sona eren Yüksek Kurulun Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyelerinin atanmasına ilişkin yetkileri Üst Kurula ve iş bu Kanun gereğince Üst Kurula geçenler dışındaki diğer yetkileri Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Yönetim Kuruluna devredilir.” hükmü yer almıştır.
Alıntısı yapılan yasa kurallarına göre; Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliğine atanacak kişilerin uyuşmazlığın konusu itibariyle “hukuk alanında, temayüz etmiş” kişi niteliğinde olması zorunlu olup, bu niteliğin hem “seçim-teklif” aşamasında, hem de Bakanlar Kurulu’nca “atama” aşamasında gözetilmesi zorunludur. Zira; maddede “temayüz etmiş kişiler arasından “seçilen ve atanan” denilmek suretiyle hem teklif, hem de atama sırasında nitelik değerlendirilmesinin yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için “alanında temayüz etmiş olma” deyiminin açıklığa kavuşturulması önemlidir.
“Temayüz etmek” kelimesinin sözcük anlamı; yükselme, başkalarına oranla üstün duruma geçme, seçkin duruma geçme şeklindedir. Yasa koyucu Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun önemi nedeniyle yönetim kurulu üyeliğine atanacak kişilerin sayılan altı alan içinde görev yapan herhangi bir kişinin değil, alanında üstün ve seçkin duruma gelmiş kişilerin teklif edilmesi ve atanmasını ön görmüştür.
Hukuk alanında temayüz etmiş olmak, hukuk alanının uygulandığı dallar olarak Üniversitelerin hukuk öğretim üyeliği, hakimlik, savcılık, avukatlık ve kurumların hukuk işlerini yürüten birimlerinde kendini kanıtlayarak üst noktalara gelmiş olmayı, bu alanlarda hukukçu olarak seçkin bir yer edinilmesini ifade eder.
Teklif edilen iki adayın ve davacının durumlarının bu bağlamda değerlendirilmesine gelince; her üç adayın da hukuk fakültesi mezunu olduğu, farklı kamu kurumlarında kurumların hukuk işlerini yürüten birimlerinde hukuk müşavirliği, müfettişlik, hakim savcılık gibi kamu hizmetinde görev aldıkları görülmüş olup, Bakanlar Kurulu’na önerilen iki adayın ve davacının, Yönetim Kurulu Üyeliği’ne atanabilme konusunda öncelikli yasal koşul olan “hukuk alanında temayüz etmiş bir kişi” oldukları anlaşılmıştır.
İdarelerin birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisi ile donatıldıkları durumlarda, yargı organlarınca yapılacak denetim idarenin tercih ettiği seçeneğin hukuka uygunluğu ile sınırlıdır.
Bu durumda, atamayı yapacak olan Bakanlar Kurulu’na davalı idarece yapılan oylama sonucu en yüksek oyu alan ve atanma koşulunu taşıyan … ile …’in aday olarak seçilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davanın reddine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8.6.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
2954 sayılı Kanun’un 11. maddesi hükmüne göre, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine “seçilecek” ve “atanacak” kişilerin, maddede belirtilen alanlarda “temayüz etmiş” kişiler olmaları gerekmektedir.
Temayüz etmek, yükselme, başkalarına oranla üstün duruma geçme, seçkin duruma geçmeyi ifade etmektedir. Kanunkoyucu, Kurumun Yönetim Kurulu üyeliğine atanacak kişilerin, sayılan alanlar içinde görev yapan başarılı kişilerden değil, üstün başarı ile seçkin duruma gelmiş, hatta toplumun önemli bir kesimine kendisini tanıtmış, birikimini ve o alanda otoritesini benimsetmiş ve güven kazanmış kişilerden seçilmesini ve atanmasını öngörmüştür. Yalnızca alanlarında önemli görevler yapmış ve üst unvanlara ulaşmış kişilerin “temayüz etmiş” sayılmasının, maddenin amacıyla bağdaştığı kabul edilemez. Zira madde hükmü, sayılan alanlardan kişiler değil, hatta “başarılı” kişiler de değil, “temayüz etmiş” kişiler arasından seçim öngörmüştür.
Dava konusu işlemle seçilerek atanmak üzere teklif edilen kişilerin durumları bu açıklamalara göre değerlendirildiğinde, her iki adayın da görev alanında başarılı geçmişe sahip oldukları ve önemli üst düzey görevler de yaptıkları görülmekle birlikte, yasa hükmünde öngörüldüğü ölçüde “hukuk alanında temayüz etmiş kişi” koşulunu kazanmış bulunmadıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, TRT Yönetim Kurulu Üyeliği’ne hukuk alanında yapılacak atama için yapılan seçimle belirlenen adayların 2954 sayılı Kanun’un 11. maddesindeki koşullara sahip olmamaları nedeniyle, dava konusu işlemin hukuka aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği görüşüyle karara karşıyım.