Danıştay Kararı 5. Daire 2009/373 E. 2011/3380 K. 20.06.2011 T.

5. Daire         2009/373 E.  ,  2011/3380 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2009/373
Karar No: 2011/3380

Davacı: …
Vekili: …
Davalılar: 1- … 2- …

Davanın Özeti: … Emniyet Müdürlüğü emrinde aday polis memuru olarak görev yapmakta iken katıldığı 2008 yılı ÖSS sonucu … Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümünü kazanıp kayıt yaptıran davacı tarafından; … İli’ne atanması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 28.11.2008 günlü Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin ve Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 26.3.2002 günlü, 24707 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değişik 11. maddesinin iptali istenilmektedir.

Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti: Dava konusu işlem ve dayandığı Yönetmelik maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: … Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken katıldığı 2008 yılı ÖSS sonucu … Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümünü kazanıp kayıt yaptıran davacı tarafından; … İli’ne atanması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin ve Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 26.3.2002 günlü, 24707 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değişik 11. maddesinin iptali istenmektedir.
Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin “Kapsam” başlıklı 2/b maddesinde, “Aday memurlar, Türk Silahlı Kuvvetler Kadrolarında görevli memurlar, bu Yönetmelik hükümlerine tabi değiller” kuralı yer almıştır.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 11.maddesinde, “Emniyet Teşkilatına girmiş olan her derecede ve rütbedeki memurlar hakkında, adaylık süreleri içinde yer değiştirme işlemi yapılamaz. Ancak, Devlet memurları ile evli emniyet mensuplarının adaylık durumuna bakılmaksızın ataması yapılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 55, 56, ve 57.maddeleri uyarınca, aday memurların temel eğitime, hazırlayıcı eğitime ve staja tabi tutulmaları, başarısız olanların, memuriyetle bağdaşmayan hal ve hareketleri bulunanların, göreve devamsızlıkları tesbit edilenlerin ve iki yıl içinde olumlu sicil alamayanların ilişkilerinin kesilmesi mümkün olmakla, emniyet teşkilatında adaylığa kabul edilen personelin sınıfıyla ilgili hazırlayıcı ve stajı kapsayan adaylık döneminde eş durumu özrü dışında bir nedenle yer değiştirme işlemi yapılmaması yolunda yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu yönetmelik hükmü hukuka uygun bulunmakla, … İl Emniyet Müdürlüğünde 14.6.2008 tarihinde aday memur olarak göreve başlayan ve 2008 yılı ÖSS sonucu … Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik bölümüne kayıt yaptıran davacının 29.9.2008 tarihli dilekçesi ile … İli’ne atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddi yolundaki işlemde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
… Emniyet Müdürlüğü emrinde aday polis memuru olarak görev yapmakta iken katıldığı 2008 yılı ÖSS sonucu … Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümünü kazanıp kayıt yaptıran davacı tarafından … İli’ne atanması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 28.11.2008 günlü Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin ve Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 15.2.2002 gün ve 2002/3814 sayılı kararla değişik 11. maddesindeki “Emniyet Teşkilatına girmiş olan her derecede ve rütbedeki memurlar hakkında, adaylık süreleri içinde yer değiştirme işlemi yapılmaz. Ancak, Devlet memurları ile evli emniyet mensuplarının adaylık durumuna bakılmaksızın ataması yapılabilir.” düzenlemesinin, emniyet teşkilatındaki her derece ve rütbedeki memurların eğitim özrüne bağlı yer değiştirme taleplerine yönelik olarak kural içermediğinden bahisle eksik düzenleme nedeniyle iptali istemiyle dava açılmıştır.
Anayasa’nın 124. maddesinde, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun üçüncü bölümünde Devlet memurlarının yer değiştirme esasları düzenlenmiş olup, 72., 73., 74. ve 76 maddeler sırasıyla; yer değiştirme suretiyle atama, karşılıklı olarak yer değiştirme, memurların bir kurumdan diğerine nakilleri, memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesini kurala bağlamış bulunmaktadır.
Anılan maddelerden 72. maddenin birinci fıkrasında, kurumlarda yer değiştirme suretiyle atamaların, hizmetlerin gereklerine, özelliklerine, Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasında adil ve dengeli bir sistem içinde yapılacağı hükmüne yer verilmekte; 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesiyle yeniden düzenlenen ikinci fıkrasında; yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde atamasının, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76 ncı maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılacağı, yer değiştirme suretiyle atanmaya tabi memurun atandığı yerde eşinin atanacağı teşkilatın bulunmaması ya da teşkilatı olmakla birlikte niteliğine uygun münhal bir görev bulunmaması ve ilgilinin de talebi halinde, bu personele eşinin görev süresi ile sınırlı olmak üzere belirli şartlarda izin verilebileceği; son fıkrasında ise memurların atanamayacakları yerler ve bu yerlerdeki görevler ile kurumların özellik arz eden görevlerine atanabilmeleri için hangi kademelerde ne kadar hizmet etmeleri gerektiği ve yer değiştirme ile ilgili atama esaslarının Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmış bulunmaktadır.
657 sayılı Kanun’un 72. maddesine dayanılarak çıkartılan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin yer değiştirme suretiyle atamalarda göz önünde bulundurulacak hususları düzenleyen 9. maddesinde, yapılacak atamalarda sadece eş ve sağlık durumlarının göz önüne alınacağı belirtilmiş, 657 sayılı Kanunda yer almayan öğrenim özrüne dayalı olarak memurun görev yerinin değiştirilmesi veya görev yerinde bırakılması yönünde talepte bulunmasına olanak tanıyan bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu bağlamda; naklen atama istemleri ve ülke çapındaki personel gereksinimi arasında denge kurmak zorunda olan idarenin, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan ve 11.9.1992 gün ve 21342 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları ve Atama Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 15.2.2002 gün ve 2002/3814 sayılı kararla değişik 11. maddesinde öğrenim özrü nedeniyle naklen atama isteminde bulunma hakkını düzenlememesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
2008 yılı ÖSS sonucu … Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümünü kazanıp kayıt yaptıran davacının; … İli’ne atanması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemine gelince;
Davacının öğrenim özrüne dayanarak … İli’ne atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin dayanağı olan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 11. maddesi yukarıda belirtilen gerekçeyle hukuka uygun bulunduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, posta avansından artan …-TL’nin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 20.6.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava açma süresi” başlıklı 7’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri; 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasında ise, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması halinde birden fazla idari işlemin bir dilekçe ile idari davaya konu edilebileceği belirtildikten sonra, 14’üncü maddesinin (g) bendinde, dilekçelerin 3 ve 5’inci maddelere uygun olup olmadıkları yönünden inceleneceği; 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de; 3 ve 5’inci maddelere uygun şekilde düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak suretiyle otuz gün içinde dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin yukarıda açıklanan 4’üncü fıkrasında, ilgililerin düzenleyici işlemle uygulama işleminin her ikisi aleyhine birden dava açabileceğinin söylenmiş olması; her iki işleme karşı aynı dilekçeyle ve aynı idari yargı yerinde dava açılabileceği anlamında değildir. Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller, anılan Kanunun 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasında gösterilmiş olup; buna göre, birden fazla işleme karşı aynı dilekçe ile dava açılabilmesi, ancak, bu koşullar ile İdari Yargılama Hukukunun gerektirdiği diğer koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde olanaklıdır. Sözü edilen fıkrada yer alan düzenlemenin amacı da; aynı yargı yerinin görevine giren ve çözümleri ayrı emek gerektirmeyen idari uyuşmazlıkların aynı dava içerisinde görülmeleri sağlanarak, gereksiz zaman israfı ile masrafın önlenmesi ve farklı kararların verilebilmesi riskinin ortadan kaldırılmasıdır. Ancak; aralarında maddede aranan biçimde bağlılık ya da ilişki bulunsa bile, birden fazla idari işlemin aynı dilekçeyle idari davaya konu edilebilmesi için; bu durumun, kamu düzeni için öngörülen usul ve görev kurallarını ve bu kurallarla korunan ve Anayasa’nın 37’nci maddesinde öngörülen “kanuni hakim ilkesi”ni ihlal ediyor olmaması da gereklidir. Bir başka anlatımla, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak görevine giren davaya konu edilebilecek nitelikteki bir işlemle, idare veya vergi mahkemelerinin görevine giren davalara konu olması gereken bir işlemin, aynı dilekçe ile idari davaya konu edilmeleri olanaklı değildir.
Bu bakımdan, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 24’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayın görevine giren ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlem ile 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5’nci maddesi uyarınca idare mahkemelerinin görevine giren görev yerinin değiştirilmesi isteminin reddine dair işleme karşı aynı dilekçe ile Danıştayda idari dava açılmasına olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasına uygun bulunmayan dilekçenin, yukarıda belirtilen şekilde, düzenleyici işleme ve uygulama işlemine karşı ayrı ayrı dava açmakta serbest olmak üzere reddi gerektiği oyuyla karara karşıyım.