Danıştay Kararı 5. Daire 2007/7490 E. 2008/2880 K. 16.05.2008 T.

5. Daire         2007/7490 E.  ,  2008/2880 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2007/7490
Karar No: 2008/2880

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, Özelleştirme İdaresi Başkanı … hakkında 4483 sayılı Kanun uyarınca soruşturma izni verilmemesine ilişkin Maliye Bakanlığı’nın 15.12.2006 günlü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlıkta, müşterek kararname ile atanan Özelleştirme İdaresi Başkanı hakkında Maliye Bakanı tarafından soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı itirazın Danıştay Birinci Dairesi’ne yapılması gerekirken mahkemeye itiraz edildiği görüldüğünden, mahkemenin görevine girmeyen davanın incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, mahkemenin uyuşmazlığı görevinde görmemesi nedeniyle 2577 sayılı Kanunun 43. maddesi uyarınca dava dosyasını görevli gördüğü Danıştay Birinci Dairesi’ne göndermesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddine karar verilerek dosyanın görevli yargı merciine gönderilmemesinin açıkça usul hükümlerine aykırılık oluşturduğunu öne sürmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 9. maddesinde, yetkili merci tarafından verilen soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı memur veya diğer kamu görevlisinin, soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet Başsavcılığı veya şikayetçinin itiraz yoluna gidebileceği, itiraz süresinin, yetkili merciin kararının bildiriminden başlayarak on gün olduğu, itiraza, 3. maddenin (e), (f), (g) (Cumhurbaşkanınca verilen izin hariç) ve (h) bentlerinde sayılanlar için Danıştay Birinci Dairesinin, diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bulunduğu bölge idare mahkemesinin bakacağı, itirazların öncelikle inceleneceği ve en geç üç ay içinde karara bağlanacağı ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu belirtilmiştir.
Diğer yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların iptal davaları olduğu hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, … A.Ş.’de bulunan % 100 oranındaki kamu hissesinin blok satış yoluyla özelleştirilmesine ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada Danıştay Onüçüncü Dairesi tarafından verilen 29.5.2006 günlü E:2005/7873 sayılı yürütmenin durdurulması kararına uyulmadığı gerekçesiyle, Özelleştirme İdaresi Başkanı … hakkında yaptığı şikayet üzerine 4483 sayılı Kanun uyarınca yetkili merci olan Maliye Bakanlığı tarafından yapılan ön inceleme sonucunda, 15.12.2006 günlü işlemle ilgili hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verildiği, bu kararın davacıya 19.12.2006 tarihinde bildirildiği, bu karara karşı anılan Kanunun 9. maddesinde belirtilen şekilde on gün içinde Kanunda öngörülen yargı yerlerine itirazda bulunulmadığı, daha sonra 5.2.2007 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dava dilekçesi ile soruşturma izni verilmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
4483 sayılı Kanun uyarınca kamu görevlilerinin görevleriyle ilgili işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için gerekli iznin verilmesi ya da verilmemesi hali ceza yargılaması ile ilgili bir aşama olup, bu kararların anılan Kanun kapsamında ve aynı Kanunda gösterilen yargı yerlerince itiraz yolu ile incelenmesinin öngörülmüş olması karşısında, soruşturma izni verilmemesine ilişkin Maliye Bakanlığı işlemi idari davaya konu olabilecek nitelikte bir işlem olmadığından; davanın, bu gerekçeyle 2577 sayılı Yasanın 14. maddesinin 6. fıkrası ve 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca reddi gerekirken, mahkemenin görevine girmeyen davanın incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle reddi yolunda hüküm kurulmasında isabet bulunmamakta ise de; bu husus sonucu itibariyle yerinde bulunan davanın incelenmeksizin reddine dair kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir
Öte yandan, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 41 inci maddesinde, idari işlere ilişkin idari uyuşmazlıklar ve görevlerin, Birinci Daire ve İdari İşler Kurulunda görüleceği, 42 nci maddesinin (k) bendinde, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanmalarına ilişkin mevzuat uyarınca görülecek işlerin Danıştay Birinci Dairesince inceleneceği ve karara bağlanacağı, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde, idare mahkemelerinin; vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davalarını çözümleyeceği belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların iptal davaları olduğu, aynı Kanunun 14 üncü maddesinde, dilekçenin idare ve vergi mahkemelerinde mahkeme başkanının veya hakiminin havalesi ile kaydolunacağı, idare mahkemesinde kaydolunan dilekçelerin bir üye tarafından, (a) görev ve yetki, (b) idari merci tecavüzü, (c) ehliyet, (d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, (e) süre aşımı, (f) husumet, (g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırayla inceleneceği, 15 inci maddesinin (a) bendinde ise, Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince, idari yargının görevli olduğu konularda görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümlere göre, Danıştay dava dairelerinin veya idare mahkemelerinin, başvurma ve karar harçları alınmış, esas numarası ile kayıtlarına girmiş ve iptal davası olarak açılmış davalarda, görev veya yetki yönünden bir karar vermeleri gerekiyorsa, bu davaya bakmakla görevli mahkemeyi de belirleyerek davanın görev veya yetki yönünden reddine, dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine şeklinde bir karar vermeleri, görevli veya yetkili mahkemeyi belirlerken de öncelikle dava dosyasını gönderecekleri merciin, idari davalara bakmakla görevli, yargısal görev ifa eden mahkemelerden birisi olması gerekmektedir. Aksi taktirde idare mahkemelerinin, mahkeme niteliği olmayan, yargısal görevi bulunmayan idari mercilerle de görev uyuşmazlığı çıkarabilmesi durumu ile karşılaşılabilir ki, bunun İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda belirtilen açık hükümleriyle bağdaştırılabilir bir yanı bulunmamaktadır.
4483 Sayılı Yasa hükümlerine göre yetkili merci tarafından verilmiş bulunan soruşturma izni vermeme kararının, bir idari işlem olarak nitelendirilmesi suretiyle iptali istemiyle idare mahkemesinde açılmış bir iptal davası bulunduğuna ve ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davalarını çözümleme görevi idare mahkemelerine verilmiş olduğuna göre, bu şekilde açılmış davada başvurulacak yargı yerinin idare mahkemesi olduğu açıktır. Ancak böyle bir davada dava konusu edilen işlemin iptal davasına konu olabilecek idari bir işlem niteliğinde olup olmadığı, diğer bir ifadeyle 4483 sayılı Yasa hükümlerine göre verilmiş soruşturma izni vermeme kararının iptali isteminin idare mahkemelerinin görev alanına girip girmediği, eğer girmiyor ise, 4483 Sayılı Yasada öngörülen itirazın bir dava yolu olmayıp idari itiraz yolu olduğu, dolayısıyla idari itirazlara bakmakla görevli Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ın İdari Dairesi ile idare mahkemeleri arasında görev uyuşmazlığı çıkarılamayacağı hususlarının, öncelikle gözönüne alınması gerekmektedir.
Dava dilekçesinin mahkeme başkanı veya hakim tarafından havale edilmesi aşaması da dahil olmak üzere yapılacak ilk incelemede, bu hususlar da gözönüne alınarak, dava konusu kararın idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken idari bir işlem olup olmadığı noktasında bir irdelemenin yapılması, idari işlem olarak değerlendirilmemesi halinde 2577 sayılı Yasanın 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın reddine karar verilmesi ve kararın taraflara tebliğ edilmesiyle yetinilmesi gerekmekte olup, idari bir itiraz yoluna ilişkin olarak 4483 Sayılı Kanunla Danıştay’a verilen görevden bahisle yargısal görevi bulunmayan Danıştay Birinci Dairesi’nin görevli olduğunun vurgulanması yerinde değildir
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin reddiyle, … İdare Mahkemesi’nce verilen 17.8.2007 günlü, E:…, K:… sayılı kararın gerekçesi değiştirilerek ve yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 16.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.