Danıştay Kararı 5. Daire 2007/168 E. 2009/2800 K. 20.05.2009 T.

5. Daire         2007/168 E.  ,  2009/2800 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2007/168
Karar No: 2009/2800

Davacı: …
Vekili: …
Davalı: Sağlık Bakanlığı

Davanın Özeti: Davacı, Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü’nün 4.8.2006 günlü, “Eğitim Personelinin Geçici Görevlendirilmesi” konulu 2006/92 sayılı Genelgesi’nin ve bu işlemin geri alınması için yapılan başvuruya yanıt verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacı, eğitim personelinin 5442 sayılı Yasa’ya göre geçici olarak görevlendirilmesine ilişkin 4.8.2006 günlü, 2006/92 sayılı Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü Genelgesinin iptalini istemektedir.
Yasaların uygulanmasını göstermek için çıkartılan tüzük,yönetmelik ve talimatların dayalı oldukları yasalara aykırı düzenlemeler öngöremeyecekleri İdare Hukukunun ilkelerindendir.
Sağlık Bakanlığı Eğitimi genel Müdürlüğü’nün 4.8.2006 günlü, 5271 sayılı “Eğitim Personelinin Geçici Görevlendirilmesi” konulu 2006/92 sayılı Genelgesi, Bakanlık merkez teşkilatı ile Hastane baştabipleri arasında yapılan yazışmaların uzamasından doğan eğitim boşluğunun biran evvel giderilmesi sağlık hizmeti ve uzmanlık eğitimin gerekleri bakımından zaruret bulunduğundan,bu zaruretin doğal sonucu olarak ve zaman kaybına ve bürokratik sürecin uzamasına mahal vermemek üzere hazırlanmış bulunmaktadır.
Dava konusu Genelge ile, Bakanlık Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin daha etkin ve verimli çalışması sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması, eğitim hizmetlerinin aksamaması, dengeli dağılımın yaygınlaştırılması ve eğitim personelinin hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanılması amacıyla klinik veya laboratuvar şef ve şef yardımcısı ile başasistanların 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, asistan rotasyonlarının ise, Tüzük hükümleri çerçevesinde İl içinde geçici görevlendirilebilmelerinin uygun görüldüğü, Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’nün amir hükümleri ile tıpta uzmanlık eğitiminin nitelik ve gerekleri çerçevesinde hizmet birimlerinin durumu ve Bakanlık taşra teşkilatı personelinin statüsü dikkate alınarak merkezden yürütülmüş bazı iş ve işlemlerin ilgili valiler tarafından yapılması istenilmiştir.
3046 sayılı Yasa ile 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 44 ve 46 ncı maddelerinde de belirtildiği üzere, asıl yetkili makamların sınırlarını açıkca belirtmek şartıyla astlarına yetkilerini devredebileceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda aynı kurum içinde geçici görevlmendirme konusu düzenlenmemiş olmakla birlikte, bir kamu kurumunun mevzuatlara belirlenmiş olan görev alanı içinde yer alan “geçici” nitelikteki bir hizmeti, ya da değişen ve gelişen sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sonucu olarak ortaya çıkan, henüz örgütsel alt yapısı oluşturulmamış ve bir kadro ile görevlendirilmemiş olan “yeni bir kamu hizmetini” yürütmek amacı ile, durumu uygun olan kamu görevlilerinin” kadroları ile hukuki bağlarını sürdürmek ve bir süre ile sınırlı olmak üzere” atamaya yetkili amir tarafından geçici olarak görevlendirilmeleri hususu yargı içtihadı ile olanaklı hale getirilmiştir.
Bu durumda, Sağlık Bakanlığı’nın Eğitim ve Araştırma Hastanesi bulunan illerdeki eğitim personeli ile asistanların geçici olarak görevlendirilmeleri konusunda yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde sahip olduğu geçici görevlendirme yetkisini Valilere devretmesine ilişkin dava konusu Genelgede kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Davacı, eğitim personelinin 5442 sayılı Yasa’ya göre geçici olarak görevlendirilmesine ilişkin 4.8.2006 günlü, 2006/92 sayılı Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü Genelgesi’nin ve bu işlemin geri alınması için yapılan başvuruya yanıt verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 126. maddesinin ikinci fıkrasında, illerin idaresinin yetki genişliği esasına dayandığı hükme bağlanmıştır.
3046 sayılı Yasa’nın “Yetki devri” başlıklı 38. maddesinde, Bakan, müsteşar ve her kademedeki bakanlık ve kuruluş yöneticilerinin, gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebileceği, ancak yetki devrinin yetki devreden amirin sorumluluğunu kaldırmayacağı hükme bağlanmış; yine 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Yetki devri” başlıklı 44. maddesinde, 3046 sayılı Yasa’nın 38. maddesindeki düzenlemeye koşut düzenleme yapılmış, 46. maddesinde de “23.4.1981 gün ve 2451 sayılı Kanun hükümleri dışında kalan memurların atamaları Bakan tarafından yapılır. Ancak Bakan bu yetkisini gerekli gördüğü alt kademelere devredebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yetki genişliği Anayasamıza göre sadece il idaresinde uygulanabilmekte ve merkeze ait olan karar alma yetkisinin illerde Valiler tarafından kullanılması sonucunu yaratmakta, sonuçta merkezi idarenin ortaya çıkardığı sorunların kısmen de olsa giderilmesini amaçlamaktadır.
Yetki devri ise yetki genişliğinde olduğu gibi yetkinin bizzat kullanılması kuralının istisnası olup, yasanın verdiği yetkiye dayanarak asli yetkili makamın yetkilerinin bir kısmını alt makamlara devretmesi olarak tanımlanabilir.
Ayrıca, yetki genişliği, yasalarla belirli makam veya kuruluşlara sürekli olarak tanınmakla birlikte; yetki devri, asıl yetkili makamların yine bir yasaya dayanarak idari işlemleri ile geçici nitelikte olarak yapılabilmektedir.
Valilerin geçici görevlendirmeye ilişkin, 5442 sayılı Yasadan kaynaklanan bir yetkisi bulunmamakta ise de, konunun ayrıca yetki devri yönünden de değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Valinin Bakanın astı olarak kabul edilip edilemeyeceğinin dolayısıyla Bakanın Valiye yetki devrinde bulunup bulunamayacağının belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 9. maddesinde, valinin ilde devlet ve hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her bakanlığın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtası olduğu, valinin il genel idaresinde her bakana karşı ayrı ayrı sorumluluk taşıdığı, bakanların bakanlıklarına ait işler için valiliklere resen emir ve direktif verebileceği belirtilmektedir. Ayrıca vali bulunduğu ilde, hükümetin temsilcisi sıfatıyla kamu kudretini kullanma yetkisine sahip bulunmakta ve bakanlıkların taşra teşkilatının da bakana izafeten amiri olmaktadır. Söz konusu işlevleri nedeniyle vali merkezi idare teşkilatının en yüksek ve en geniş yetkili ajanıdır. Bu nedenlerle, İl İdaresi Kanununda belirlenen hukuki durumuna göre valinin dava konusu olayda Bakanın astı olarak kabulü gerekir.
3046 sayılı Yasa ile 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin yukarıya metni alınan maddelerinde asıl yetkili makamların sınırlarını açıkça belirlemek şartıyla astlarına yetkilerini devredebileceği hükme bağlandığına göre, valinin hukuki statüsü de gözönüne alındığında, Bakanlığın genelge ile valilere yetki devrinde bulunmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu 4.8.2006 günlü, 2006/92 sayılı Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü Genelgesi’nde “Bakanlık Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin etkin ve verimli çalışması, sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılması, eğitim hizmetlerinin aksamaması, dengeli dağılımın yaygınlaştırılması ve eğitim personelinin hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanılması amacıyla klinik veya laboratuvar şef ve şef yardımcısı ile başasistanların 5442 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, asistan rotasyonlarının ise Tüzük hükümleri çerçevesinde il içinde geçici görevlendirilebilmeleri”nin uygun görüldüğü, bu hususta yapılacak işlemlerde kamu menfaati ön planda tutularak gerekli hassasiyetinin gösterilmesinin istendiği belirtilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda aynı kurum içinde geçici görevlendirme konusu düzenlenmemiş olmakla birlikte, bir kamu kurumunun mevzuatla belirlenmiş olan görev alanı içinde yer alan “geçici” nitelikteki bir hizmeti ya da değişen ve gelişen sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sonucu olarak ortaya çıkan, henüz örgütsel altyapısı oluşturulmamış ve bir kadro ile ilgilendirilmemiş olan “yeni bir kamu hizmeti”ni yürütmek amacı ile, durumu uygun olan kamu görevlilerinin, “kadrolarıyla hukuki bağlarını sürdürmek ve belli bir süre ile sınırlı olmak üzere” atamaya yetkili amir tarafından geçici olarak görevlendirilmeleri olanaklıdır.
Bu durumda, Sağlık Bakanlığı’nın, Eğitim ve Araştırma Hastanesi bulunan illerdeki eğitim personeli ile asistanların geçici olarak görevlendirilmeleri konusunda yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde sahip olduğu geçici görevlendirme yetkisini Valilere devretmesine ilişkin dava konusu genelgede ve bu genelgenin geri alınması için yapılan başvuruya yanıt verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 20.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.