5. Daire 2006/5349 E. , 2009/270 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2006/5349
Karar No: 2009/270
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf : … Belediye Başkanlığı
Vekili: …
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesi’nce verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Davacı, … Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü emrinde memur olarak görev yapmakta iken, aynı Belediye’de Trafik İşleri Müdürlüğü emrine memur olarak atanmasına ilişkin 14.6.2005 tarih ve 997 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; davacı tarafından Sendika üyesi olduğu ve sendika şube başkanı olması nedeniyle Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 18/2. maddesi uyarınca atamasının yapılmaması gerektiği ileri sürülmekte ise de; dava konusu işlemle davacının Belediye bünyesinde görev yerinin değiştirildiğ,i dolayısıyla başka bir yere atamasının yapılmadığı, eski pozisyonunda herhangi bir değişikliğin de gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacının bu iddialarının işlemi sakatlayıcı nitelik taşımadığı; öte yandan, davalı idare bünyesinde toplam 228 kadro bulunduğu, bu kadrolardan 92 tanesinin boş olduğu ve emekli olan personelin yerine yeni personel alımının yapılmadığı göz önüne alındığında; davacının, hizmetine ihtiyaç duyulması nedeniyle dava konusu işlemle Trafik İşleri Müdürlüğü emrine atanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, davalı idarece emekliliğe zorlandığını, bunu kabul etmemesi nedeniyle dava konusu işlemin kurulduğunu, idarece kendisine tanınan takdir yetkisinin keyfi bir biçimde kullanıldığını, … Sendikası (…-SEN) … Şube Başkanı olduğunu, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 18/2. maddesi uyarınca; Kamu işvereninin, işyeri sendika temsilcisi ile sendika ve sendika şube yöneticilerinin işyerini haklı bir sebep olmadıkça ve sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremeyeceğini, aynı Kanun’un 23. maddesi uyarınca da sendikal faaliyetlerinin güvence altına alındığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
12.7.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürülüğe giren 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını belirlemek ve her hizmet kolunda yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bunların bağlı bulundukları konfederasyonlar ile Kamu İşveren Kurulu arasında yürütülecek toplu görüşmelere ilişkin esasları düzenlemektir.” denilmiş, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde;
“Bu Kanun, Devletin veya diğer kamu tüzel kişilerin yürütmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin görüldüğü genel, katma ve özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı kuruluşlarda kamu iktisadi teşebbüslerinde, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan banka ve teşekküller ile bunlara bağlı kuruluşlarda ve diğer kamu kurum veya kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlileri hakkında uygulanır.” hükmü yer almış, “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise; ” Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Kamu Görevlisi: Kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışındaki bir kadro veya sözleşmeli personel pozisyonunda çalışan, adaylık veya deneme süresini tamamlamış kamu görevlilerini,
b) Kamu İşvereni: Kamu görevlilerinin çalıştığı tüzel kişiliği olan ya da olmayan kamu kurum ve kuruluşlarını,
c) Kamu İşveren Vekili: Kamu kurum ve kuruluşlarını temsile ve bütününü sevk ve idareye yetkili olanlar ile bunların yardımcılarını,
d) İşyeri: Kamu hizmetinin yürütüldüğü yerleri,
e) Kurum: Kuruluş kanunları veya kuruluşlarına ilişkin mevzuatlarında görev, yetki ve sorumlulukları belirlenen, hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından idari bir bütünlüğe sahip işyerlerinden oluşan kuruluşları,
f) Sendika: Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşları ….. ifade eder.
Kamu işveren vekilleri bu Kanun bakımından kamu işvereni, hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından bağlı tüm birimler ise asıl işyerinden sayılır. Kamu işvereninin birden fazla işyeri varsa, bu Kanun bakımından bu işyerlerinin tamamı işyerinden sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un “Sendika Üyelerinin ve Yöneticilerinin Güvencesi” başlıklı 18. maddesinde;” Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son verilemez.
Kamu işvereni, işyeri sendika temsilcisi ile sendika ve sendika şube yöneticilerinin işyerini haklı bir sebep olmadıkça ve sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremez.” denilmiş; söz konusu Kanun’un 23. maddesi ile işyerinde faaliyet gösteren sendika temsilcilerinin faaliyetleri de güvence altına alınarak; maddenin 1.,3. ve 4. fıkralarında; “İşyerlerinde kamu görevlilerinden en çok üye kaydetmiş sendika işyeri temsilcisi seçmeye yetkilidir.
Sendika temsilcileri, işyerlerinde, üyelerinin işveren veya işyeri ile ilgili sorunlarını dinlemek, ilgili yerlere iletmek ve sendika ile işveren arasında iletişim sağlamak amacıyla, sendikaların tüzüklerinde belirtilen yetkili kurullar tarafından bir genel kurul dönemi için işyerinden seçilirler.
Kamu işvereni, yönetim ve hizmetin işleyişini engellemeyecek biçimde sendika temsilcilerine çalışma saatleri içinde ve dışında görevlerini yapabilmeleri için imkanlar ölçüsünde kolaylıklar sağlar.” düzenlemesi yer almıştır.
Dosyanın İncelenmesinden; 1984 yılından beri davalı idarede Hesap İşleri Müdürlüğü bünyesinde memur olarak çalışan ve aynı zamanda … Sendikası (…-SEN) … Şube Başkanı olan davacının; davalı idare bünyesinde 338 kadro bulunduğu, bu kadrolardan 92 tanesinin boş olduğu ve emekli olan personelin yerine yeni personel alımının yapılmadığı, hizmetine ihtiyaç duyulması nedeniyle dava konusu işlemle Trafik İşleri Müdürlüğü emrine atanması üzerine görülen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, her ne kadar davacı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Kanunu’nun 18/2. maddesi uyarınca, kamu işvereninin, işyeri sendika temsilcisi ile sendika ve sendika şube yöneticilerinin işyerini haklı bir sebep olmadıkça, sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremeyeceğini ileri sürmekte ise de; aynı Kanun’un “Tanımlar” Başlıklı 3. maddesinde işyeri kavramı, “kamu hizmetinin yürütüldüğü yerler” şeklinde tanımlanmış; aynı maddenin son fıkrasında ise; hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından, bağlı tüm birimlerin asıl işyerinden sayılacağı, kamu işvereninin birden fazla işyeri varsa, bu Kanun bakımından bu işyerlerinin tamamının işyeri kavramına dahil olduğu açıkça belirtilmiş bulunmaktadır.
Söz konusu açık düzenleme karşısında, … Sendikası (…-SEN) … Şube Başkanı olan davacının, yerel yönetim hizmetlerinden sorumlu olan aynı Belediye bünyesinde Hesap İşleri Müdürlüğü’nden Trafik İşleri Müdürlüğü’ne naklen atanması nedeniyle; 4688 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile güvence altına alınan; sendika üyelerinin işveren veya işyeri ile ilgili sorunlarını dinlemek, ilgili yerlere iletmek ve sendika ile işveren arasında iletişim sağlamak kapsamında yer alan faaliyetlerinin engellenmediği; aynı idare bünyesinde yer alan, fakat kamu hizmetinin farklı yönlerinden sorumlu olan diğer bir birimin de 4688 sayılı Kanun’un 18/2. maddesinde yer alan “işyeri” kavramına dahil olduğu; dolayısıyla, davalı idarece davacının işyerinin değiştirilmediği, işyeri kavramına dahil olan başka bir birime atandığı, aynı işyerine dahil Trafik İşleri Müdürlüğü’nde de 4688 sayılı Kanun’un 23. maddesi uyarınca güvence altına alınan sendikal faaliyetlerini yerine getirmesinin mümkün olduğu anlaşılmakta olup, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bununla birlikte; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesi ile memurların görev yerlerinin değiştirilmesi konusunda idarelere tanınan takdir yetkisinin kullanımının mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleriyle sınırlı olduğunu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğunu da ayrıca vurgulamak gerekir.
Dava konusu olayda, davalı idarece; emekliye ayrılan personelin yerine yeni eleman alımı yapılamadığından, çalışanlar arasında yer değişikliği yapılarak hizmetin aksamadan yürütülmesine çalışıldığı, 336 kadrodan 92′ sinin boş olduğu, Trafik İşleri Müdürlüğü’nde davacının hizmetine duyulan ihtiyaç nedeniyle dava konusu işlemin kurulduğu ileri sürülmekte ise de; 246 kişilik kadrolu personel arasından, 21 yıldır Hesap İşleri Müdürlüğü’nde çalışan davacının, dava konusu işlemle Trafik İşleri Müdürlüğü’ne atandığı; daha sonra kurulan 15.6.2005 tarihli yeni bir işlemle de, davacıdan başka hiç bir memurun görev yapmadığı Ücretli Otopark bölgesinde görevlendirildiği hususları gözönünde bulundurulduğunda; davalı idarece, 246 personel arasından, görevinden alınmasını gerektirecek bir olumsuzluğu ileri sürülmeden veya hukuken kabul edilebilir bir neden ortaya konulmadan, salt takdir yetkisinden bahisle davacının atanması yolunda kurulan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuksal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 26.1.2009 tarihinde, esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(X) GEREKÇEDE KARŞI OY:
Davacının 21 yıldır görev yaptığı bir birimden, caddede gezici görev yapması gereken bir birime atandığı anlaşılmış olup, sendika yöneticisi olduğu hususu gözetilmeden ve haklı bir gerekçeye de dayanılmadan yapılan işyeri değişikliğinin öncelikle 4688 sayılı Kanun’un 18. maddesi hükmüne aykırılık oluşturduğu görüşüyle gerekçe yönünden karara karşıyım.