Danıştay Kararı 5. Daire 2006/532 E. 2008/5466 K. – T.

5. Daire         2006/532 E.  ,  2008/5466 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2006/532
Karar No: 2008/5466

Davacı: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
Vekili: …
Davalı: Başbakanlık

Davanın Özeti : Davacı, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 30.5.2005 günlü, … sayılı denetim raporu ve ekleri ile Başbakanlığın 1.7.2005 günlü olurunun ve rapora yapılan itiraz üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının 19.10.2005 günlü yazısı ekinde gönderilen 3.10.2005 günlü, 31/05-36 sayılı işlemin ve anılan işlemlerin dayanağı olan 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 1. maddesinde yer alan “kurul/üst kurullar” ibaresi ile 5. ve 9. maddelerinin iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Davanın yasal süresinde açılmadığı; dava konusu denetim raporunun bazı bölümlerine ilişkin olarak Maliye Bakanlığı’ndan görüş istenildiği; anılan Bakanlıktan gelecek görüşe göre işlem tesis edileceğinden, bu aşamada ortada idari davaya konu olabilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem bulunmadığı; davacı kuruma 4628 sayılı Yasa ile sağlanan idari ve mali özerkliğin sistem dışılık, sorumsuzluk ve sınırsızlık anlamına gelmediği; davaya konu edilen denetim raporunda belirtilen hususların “hesap denetimi” çerçevesinde kaldığı, Kurul’un düzenleme ve denetleme işlevine ilişkin hususların denetim konusu yapılmadığı, Devletin ekonomi politikasının sonucu olarak, ekonomik hedeflerin tutturulması amacıyla çıkarılmış bulunan 2003/39 sayılı Tasarruf Genelgesi’nin davacı Kurumun idari ve mali özerkliğini zedeleyici bir yönü bulunmadığı, belirtilen nedenlerle davanın usul ve esas bakımından reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Dava, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 30.5.2005 günlü, … sayılı denetim raporu ve ekleri ile Başbakanlığın 1.7.2005 günlü olurunun ve rapora yapılan itiraz üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının 19.10.2005 günlü yazısı ekinde gönderilen 3.10.2005 gün ve 31/05-36 sayılı işlemin ve bunların dayanağı olan 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin 1. maddesinde yer alan “kurul/üst kurullar” ibaresi ile 5. ve 9. maddelerinin iptalleri istemiyle açılmıştır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8. maddesinin 4646 sayılı Yasa’nın 17. maddesi ile değişik son fıkrasına göre Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenmekte iken , 31.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4743 sayılı Yasa’nın 7. maddesi uyarınca Başbakanlık müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetçisi ve Maliye müfettişinden oluşan bir komisyon tarafından denetlenen ve dış denetimi yönünden ise 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca 1.1.2005 tarihinden itibaren (24.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 10. maddesi uyarınca da 31.12.2005 tarihine kadar ) Sayıştay denetimine tabi kılınan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun , 4743 sayılı Yasa’nın 7. maddesinin iptali yolundaki … gün ve E: …, K: … sayılı Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından önce 31.12.2005 tarihine kadar olan dönemde anılan 4743 sayılı Yasa’nın 7. maddesinde öngörülen komisyon tarafından dış denetiminin yapılmasında ve bu kapsamda Kurumun 2004 yılı dış denetiminin bu komisyon tarafından gerçekleştirilmiş olmasında yetki yönünden hukuka aykırılıktan söz etmek olanaksızdır.
Tasarruf tedbirleri ile ilgili düzenleme yapan 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 1. maddesinde yer alan “kurul/üst kurullar” ibaresi ile 5. ve 9. maddeleri ile ilgili kısmına gelince;
3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatının Kuruluşu Hakkında Kanunun 1. maddesinde, Başbakanlık teşkilatının kuruluş amaçları arasında, hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek ve Devlet teşkilatının düzenli bir biçimde işlemesini sağlamak olduğu, 2. maddesinde Başbakanlığın görevlerinin, genel siyasetin yürütülmesini gözetmek, Anayasa ve kanunlarla verilen hizmetleri yerine getirmek amacıyla gerekli tedbirleri almak ve Devlet teşkilatının etkili bir biçimde işlemesini temin edecek ilkeleri tespit etmek, hükümet programı ve kalkınma planları ile yıllık programların uygulanmasını takip etmek olduğu belirtilmiş, 4.maddesinde de, Başbakanın, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı sağlamak, refahı yaygınlaştırmak, hükümetin genel siyasetini yürütmek ve diğer maksatlarla bakanlıklar arasında uyumu ve işbirliğini temin etmek, Bakanların görevlerinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemler almak yetkisinin bulunduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümlere göre, Başbakanlığın, Devlet teşkilatının düzenli bir biçimde işlemesini ve kamu hizmetlerinin görülmesinde verimlilik ve uyumu sağlamak amacıyla sahip bulunduğu genel gözetim yetkisine dayanarak çıkardığı tasarruf tedbirleri ile ilgili genelgelerin, Anayasa’da öngörülen idarenin bütünlüğü ilkesi kapsamında kullandığı araçlardan biri olduğu kuşkusuzdur.
Bu itibarla, tasarruf tedbirleri ile ilgili düzenleme yapan 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin kapsamındaki kurum ve kuruluşların sayıldığı 1. maddesine Devlet teşkilatı içinde yer alan ve kamu kaynaklarını kullanan “kurul/üst kurulların” dahil edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin dava konusu 5. maddesinde; sağlık harcamalarında ilgili mevzuata ve yılı bütçe uygulama talimatlarına uyulacağı, Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinde belirtilen esaslara göre hareket edileceği şeklinde yer alan düzenlemede; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkan ve üyelerinin 4628 sayılı Kanun hükümleri yanında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca Devlet memuru olmak için gerekli olan şartları taşımalarından dolayı kamu görevlisi statüsünde bulunmaları , Kurum personelinin 4628 sayılı Yasa’nın 9. maddesinde öngörüldüğü üzere ücret ve mali haklar dışında 657 sayılı Yasa’ya tabi bulunması ve sağlık harcamaları ile tedavi yardımının ise anılan Yasa kapsamında bir sosyal hak kapsamında olması karşısında, hukuka aykırılık görülmemiştir.
2003/39 sayılı Genelge’nin 9. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “uluslararası toplantılar ile milli bayramlar, milli anma ve kurtuluş günleri hariç, kamu kurum ve kuruluşları tarafından hiçbir toplantıya çiçek gönderilemeyecektir” yolundaki dava konusu düzenlemede de, merkezi idarenin genel gözetim yetkisi sınırlarının aşılmamış olması nedeniyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Esasen, merkezi idarenin kural olarak üst kurulların karar organları (organik) ile işlemleri üzerinde (işlevsel) denetim yetkisi bulunmamakta; diğer bir anlatımla, üst kurulların “regülasyona ilişkin kararları”nın merkezi idarenin müdahale alanının dışında kalması, bu kurulların özerklik ve bağımsızlıklarının doğal bir sonucu olmaktadır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, üst kurulların organik bağımsızlıklarını ortadan kaldırmayan ve “regülasyon” faaliyetlerini ilgilendirmeyen 2003//39 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin dava konusu edilen maddeleri, bu kurulların özerk ve bağımsız yapılarına aykırılık taşımamaktadır. bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
Davacı, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 30.5.2005 günlü, … sayılı denetim raporu ve ekleri ile Başbakanlığın 1.7.2005 günlü olurunun ve rapora yapılan itiraz üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının 19.10.2005 günlü yazısı ekinde gönderilen 3.10.2005 günlü, 31/05-36 sayılı işlemin ve anılan işlemlerin dayanağı olan 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 1. maddesinde yer alan “kurul/üst kurullar” ibaresi ile 5. ve 9. maddelerinin; Kurumun 2004 yılı hesaplarının … Mahkemesince Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilen 4743 sayılı Yasanın 7. madde hükmüne göre oluşturulan komisyon eliyle denetlenmesinde ve bu denetim sonucu düzenlenen denetim raporu ile diğer sıralı işlemlerde yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı; dava konusu Genelgenin Kurumun idari ve mali özerkliğini zedeleyici nitelikte olduğu savıyla iptalini istemektedir.
4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 7. maddesinin birinci fıkrasında, özel kanunlarla kurulmuş kamu tüzelkişiliğini ve idarî ve malî özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesaplarının denetiminin Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık Müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Denetçisi ve Maliye Müfettişinden oluşan bir komisyon tarafından yapılacağı, ikinci fıkrasında, madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların faaliyetleriyle ilgili yıllık raporun, her yılın Mayıs ayı sonuna kadar Bakanlar Kurulu’na sunulacağı, bu kurul ve kuruluşların yılda bir defa çalışmaları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu’nu bilgilendireceği, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise, madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bağlı kurumların 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu’na tâbi olmayacağı, bunların kendi kanunları ile diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümlerin uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanunun kimi maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu savıyla … Partisince açılan davada, … Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; “…özel yasalarla kurulmuş kamu tüzelkişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesaplarının denetiminin Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetçisi ve Maliye müfettişinden oluşan bir komisyona verilmesi ve böylece bunların TBMM denetimi dışına çıkarılması…” Anayasa’ya aykırı bulunarak, 4743 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının da iptaline, iptal edilen 7. maddenin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de, gerekçeli karar 14.3.2006 günlü, 26108 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup; gerekçeli kararın yayımlanmasından önce 24.12.2003 günlü, 25326 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 68 ve geçici 10. maddeleriyle düzenleyici ve denetleyici kurumların dış denetimi ile ilgili yeni düzenleme yapılmış ve hukuksal boşluk doğması önlenmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3. maddesinde, düzenleyici ve denetleyici kurumların, bu Kanuna ekli III sayılı cetvelde yer alan kurumları ifade ettiği belirtilmiş, Kanuna ekli III sayılı Cetvelde ise düzenleyici ve denetleyici kurumlar; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Telekomünikasyon Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Rekabet Kurumu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu olarak sayılmıştır. Ayrıca anılan Kanunun “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, düzenleyici ve denetleyici kurumların, Kanunun hangi maddelerine tabi olduğu tek tek sayılmış ve sayılan maddeler arasında dış denetim konusunu düzenleyen 68. maddeye de yer verilmiştir.
5018 sayılı Kanunun “Dış denetim” başlıklı 68. maddesinde ise; Sayıştay tarafından yapılacak harcama sonrası dış denetimin amacının, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap verme sorumluluğu çerçevesinde, yönetimin mali faaliyet, karar ve işlemlerinin, kanunlara, kurumsal amaç, hedef ve planlara uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlanması olduğu belirtilerek, düzenleyici ve denetleyici kurumlar Sayıştay denetimine tabi kılınmış olup, anılan madde, Kanunun 82. maddesi uyarınca 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Öte yandan, 5018 sayılı Kanunun 24.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren geçici 10. maddesinde; ilk kez bu Kanunla Sayıştay denetimine tabi tutulan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile özel bütçeli idarelerin 31/12/2005 tarihine kadar olan işlemlerinin dış denetiminin ilgili kanunlarındaki hükümlere göre yapılmaya devam edileceği hükmüne yer verilmiş, böylece … Mahkemesinin gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından önce, 24.12.2003 tarihinden 31.12.2005 tarihine kadar olan dönem için düzenleyici kurumların dış denetimine dair yasal düzenleme yapılmış bulunmaktadır.
Bu durumda, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun, … Mahkemesinin iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından önce 31.12.2005 tarihine kadar kadar olan dönemde, 4743 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen komisyon tarafından dış denetiminin yapılmasında ve bu kapsamda Kurumun 2004 yılı dış denetiminin bu komisyon tarafından gerçekleştirilmesi sonucu düzenlenen dava konusu denetim raporu ile diğer sıralı işlemlerde yetki unsuru yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 1. maddesinde yer alan “kurul/üst kurullar” ibaresi ile 5. ve 9. maddelerine ilişkin kısmına gelince;
Davacı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna 4628 sayılı Kanunun 4. maddesi ile sağlanan idari ve mali özerklik nedeniyle Kurumun tasarruf tedbirlerine ilişkin düzenleme içeren Başbakanlık Genelgesi kapsamında yer almaması gerektiğini ileri sürmektedir.
Bu nedenle, öncelikle bağımsız idari otorite olarak da isimlendirilen üst kurulların Anayasal konumunun belirlenmesi gerekmektedir.
T.C. Anayasasının 123. maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği belirtildikten sonra ikinci fıkrasında idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanacağı hükmüne yer verilmiş, son fıkrasında da kamu tüzel kişiliğinin ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı öngörülmüştür. Anayasanın 126. maddesinde merkezi idare, 127. maddesinde ise mahalli idareler düzenlenmiştir. Dolayısıyla Anayasada merkezi idare dışında yerel yönetim idaresi olarak il, belediye ve köyden oluşan mahalli idareler düzenlenmiştir. Ancak kanunla pek çok hizmet yerinden yönetim kuruluşlarının da (kamu kurumları) kurulduğu, bunların bir kısmının da ayrıca Anayasada düzenlendiği bilinmektedir.
Ülkemizde son yıllarda merkezi idare yapılanmasının dışında üst kurullar kurulmaya başlanmıştır. Öncelikle bu kuruluşlar özerk olup Devlet tüzel kişiliğinin dışında ayrı birer kamu tüzel kişisi olarak kurulmuşlardır. Ayrıca, bağımsız kuruluş olduklarından tesis ettikleri idari işlemler merkezi idare makamlarının hiyerarşik ve vesayet denetimine tabi tutulmamıştır. Üst kurulların bağımsız yapılarına uygun olarak kuruluş yasalarında bunların Başbakanlık yada diğer bakanlıklarla “ilişkilendirildikleri” görülmektedir. Yasa koyucu tarafından yapılan bu nitelendirme idari vesayeti içinde barındırmaması nedeniyle üst kurulların özerk ve bağımsız yapılarına da uygun düşmektedir.
Üst kurulların “ilişkili kuruluş” olarak nitelendirilmeleri, Anayasada yerini bulan idarenin bütünlüğü ilkesini zedelememelidir. Diğer taraftan idarenin bütünlüğü ilkesini gerçekleştirmek adına merkezi idarenin sahip olduğu ve kullandığı yetkiler de, üst kurulların özerk ve bağımsız yapılarına ters düşmemelidir. Bu noktada belirtilmek gerekir ki merkezi idarenin üst kurulların kural olarak karar organları (organik) ile işlemleri üzerinde (işlevsel) denetim yetkisi bulunmamalıdır. Diğer bir anlatımla, üst kurulların “regülasyona” ilişkin kararlarının merkezi idarenin müdahale alanının dışında kalması bu kurulların özerklik ve bağımsızlıklarının doğal bir sonucudur. Bunun dışındaki konularda ise merkezi idarenin yapacak olduğu denetimin her somut olayda yargı organınca ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatının Kuruluşu Hakkında Kanunun 1. maddesinde, Başbakanlık teşkilatının kuruluş amaçları arasında, hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek ve Devlet teşkilatının düzenli bir biçimde işlemesini sağlamak olduğu, 2. maddesinde Başbakanlığın görevlerinin, genel siyasetin yürütülmesini gözetmek, Anayasa ve kanunlarla verilen hizmetleri yerine getirmek amacıyla gerekli tedbirleri almak ve Devlet teşkilatının etkili bir biçimde işlemesini temin edecek ilkeleri tespit etmek, hükümet programı ve kalkınma planları ile yıllık programların uygulanmasını takip etmek olduğu belirtilmiş, 4.maddesinde de, Başbakanın, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı sağlamak, refahı yaygınlaştırmak, hükümetin genel siyasetini yürütmek ve diğer maksatlarla bakanlıklar arasında uyumu ve işbirliğini temin etmek, Bakanların görevlerinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemler almak yetkisinin bulunduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükümler, Başbakanlığa ve Başbakana Anayasamızda öngörülen idarenin bütünlüğü ilkesinin uygulanmasını sağlamaya yönelik yetkiler vermiştir.
Başbakanlığın kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak adına, sahip olduğu genel gözetim yetkisini kullanarak çıkardığı tasarruf tedbirleri ile ilgili genelgelerin, idarenin bütünlüğü ilkesinin uygulanmasını sağlamaya yönelik kullandığı araçlardan biri olması karşısında 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin kapsamındaki kurum ve kuruluşların sayıldığı 1. madde hükmüne idari teşkilat içinde yer alan ve kamu kaynaklarını kullanan “kurul/üst kurulların” dahil edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer yandan, Başbakanlığın idarenin bütünlüğü ilkesini uygulamaya geçirmek üzere çıkardığı tasarruf tedbirleri ile ilgili genelgelerin içerikleri itibariyle, Anayasanın ve yasaların merkezi idareye tanıdığı yetki sınırları içinde çıkarılıp çıkarılmadığının, “kurul ve üst kurullar” yönünden de bunların özerk ve bağımsız yapılarına aykırı olup olmadığının saptanması açısından yargısal denetime tabi bulunduğu kuşkusuzdur.
2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin dava konusu 5. maddesinde; sağlık harcamalarında ilgili mevzuata ve yılı bütçe uygulama talimatlarına uyulacağı, Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinde belirtilen esaslara göre hareket edileceği şeklinde yer alan düzenlemede; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkan ve üyelerinin 4628 sayılı Kanun hükümleri yanında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca Devlet memuru olmak için gerekli olan şartları taşımalarından dolayı kamu görevlisi statüsünde bulunmaları, Kurum personelinin 4628 sayılı Kanunun 9. maddesinde öngörüldüğü üzere ücret ve mali haklar dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olup, sağlık harcamaları ve tedavi yardımının sosyal bir hak kapsamında bulunuyor olması karşısında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ayrıca, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, Kurumun 2004 yılı faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen 30.5.2005 tarihli denetim raporunda, Kurumu temsile yetkili kişilerin 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 9. maddesine aykırı olarak çiçek gönderdiğinin ve çiçek bedellerinin ilgililerden tahsil edilmesi gerektiğinin belirtilmesi nedeniyle, 2003/39 sayılı Genelgenin 9. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “uluslararası toplantılar ile milli bayramlar, milli anma ve kurtuluş günleri hariç, kamu kurum ve kuruluşları tarafından hiçbir toplantıya çiçek gönderilemeyecektir.” hükmü dava konusu yapılmış olup, dava konusu bu düzenlemede de, merkezi idarenin genel gözetim yetkisinin sınırlarının aşılmamış olması nedeniyle hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yukarıdaki anlatımdan da anlaşılacağı üzere üst kurulların organik bağımsızlıklarını ortadan kaldırmayan ve “regülasyon” dışındaki faaliyetlerini ilgilendirmeyen 2003/39 sayılı Başbakanlık Genelgesinin dava konusu edilen maddelerinde bu kurulların özerk ve bağımsız yapılarına aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan …-YTL posta pulunun isteği halinde davacıya iadesine, 7.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.