Danıştay Kararı 5. Daire 2005/3518 E. 2008/57 K. 15.01.2008 T.

5. Daire         2005/3518 E.  ,  2008/57 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2005/3518
Karar No: 2008/57

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü (Mahkeme kararında yanlışlıkla 10.2.2004 yazıldığı görülmüştür.), E:…, K:… sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: Cevap verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, davalı üniversite mühendislik fakültesinde memur olarak görev yapan davacının evlilik dışı dünyaya getirdiği çocuğunun sağlık karnesinin iptal edilmesi üzerine yaptığı başvuru sonucu, çocuğu adına sağlık karnesi düzenlenemeyeceğine ilişkin 21.7.2004 gün ve 2167 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü (Mahkeme kararında yanlışlıkla 10.2.2004 yazıldığı görülmüştür.), E:…, K:… sayılı kararıyla, Devlet Memurları Kanunu’nda aile yardımı ödeneğinin eş ve çocuk için ayrı düzenlendiği, uyuşmazlık konusu olayda; çocuğun evlilik dışı doğduğu hususu neden gösterilerek sağlık karnesi istemi reddedilmiş ise de; anne ve babanın evli olmaması halinde çocuğun velayetini anaya veren Medeni Kanun hükümlerinin varlığı ve evlilik dışı olsa bile Devlet memurunun doğan çocuğunun aile yardımına hak kazanmış olduğu göz önüne alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline hükmedilmiştir.
Davalı idare, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını ileri sürerek İdare Mahkemesi kararının bozulmasını istemektedir.
17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin İkinci Kısmında “Nesebi Sahih Çocuklar”, “Nesebi Sahih Olmayan Çocuk” ve “Aile” düzenlenmekte iken, 22.11.2001 tarihinde kabul edilen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile “Sahih Neseb”, “Sahih Olmayan Neseb” ayrılığına son verilmiş, Birinci Bölümün başlığı “Nesebi Sahih Olmayan Çocuklar” yerine “Soybağının Kurulması” şeklinde değiştirilmiştir.
Anılan 4721 sayılı Kanunla 743 sayılı Kanunda olmayan, kaynak İsviçre Medeni Kanununda 1978 yılında yapılan değişiklik örnek alınmış, çocuk ile ana ve baba arasında “soybağı kurulması” esasları kurala bağlanarak farklı düzenleme getirilmiştir.
Kanunun 282 nci maddesi ile “çocuğun anası, onu doğuran kadındır” şeklindeki doğal hukuk ilkesi, Kanunun soybağına ilişkin hükümlerinin en başında “çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur” ifadesine yer verilmek suretiyle düzenlenmiş, çocuk ile baba arasındaki soybağının, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 337 nci maddesinde ana ve babanın evli olmaması halinde velayetin anaya ait olduğu; 321 inci maddesinde de, evlilik dışı doğan çocuğun anasının soyadını taşıyacağı hükmüne yer verilmiştir.
Evlilik dışı doğan çocukların velayetinin anaya verilmiş olması; çocuğun sağlığının korunması, bakımının, eğitiminin, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması görevinin ana tarafından üstlenilmesi sonucunu doğurmuştur.
Yasa koyucu, belirtilen kurallarla soybağı anne açısından, evlilik içinde doğan çocukla evlilik dışı doğan çocuğu aynı konuma getirmiş, evlilik dışı çocukların zarara uğramalarını engelleyerek geleceklerini güvence altına almayı amaçlamıştır.
743 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu 1965 yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 209 uncu maddesinde “Tedavi Yardımı”nın esasları düzenlenmiş, Devlet memurları ile herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanmayan eşlerinin veya bakmakla yükümlü bulundukları ana baba ve ikiden fazla bile olsa aile yardımı ödeneğine hak kazanmış çocuklarının hastalanmaları halinde, evlerinde veya resmi veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında ayakta veya yatarak tedavilerinin sağlanacağı belirtilmiştir.
Maddede sözü edilen ve tedavi yardımından yararlanmanın asıl ögesi olan “Aile yardımı ödeneği” aynı Kanunun 202 nci maddesinde kurala bağlanmış, 657 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1965 yılında yürürlükte bulunan 743 sayılı Kanunun esaslarına uygun bir düzenleme getirilerek aile yardımı ödeneğinin evli bulunan Devlet memurlarına verileceği belirtildikten sonra, maddenin son fıkrasında bir istisna hükmüne yer verilerek Devlet memurlarının geçimini sağladığı üvey çocukları için de bu ödeneğin verilmesi öngörülmüştür.
Aynı Kanunun 204 üncü maddesinde; memurun, eş için ödenen aile yardımı ödeneğine evlendiği; çocuk için ödenen yardıma da çocuğunun doğduğu tarihi izleyen ay başından itibaren hak kazanacağı belirtilmiştir.
Yukarıda sözü edilen 202 nci madde ile aile yardımı ödeneğinin evli bulunan Devlet memurlarına eş ve çocukları için ödenmesi esasını getiren Kanun koyucunun, Devlet memurunun geçimini sağladığı üvey çocukları için de bu ödeneğin verileceğini öngörmüş olması bir istisna ise de; 2001 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282 ve 337 nci maddeleri hükümleri karşısında, evlilik dışında doğan çocuğun kanuni temsilcisi (velisi) olan memur anasından dolayı tedavi yardımından yararlanması, yeni hukuki düzenlemeler karşısında kabul edilmesi gereken hukuki bir zorunluluktur.
Evlilik içi çocuklar ile evlilik dışı çocukların hukuki konumları arasındaki farklılıkları doğuran düzenlemelerin, yabancı hukuk rejimlerinde de zaman içinde giderilerek, bu farklılığın ortadan kaldırılmış olduğu, 4721 sayılı Yasayla da dünyadaki bu hukuksal değişim sürecine uyum sağlandığı göz önüne alındığında, yasa koyucunun bu çocuklar arasındaki ayrımı ortadan kaldırma yönündeki iradesi, daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
Esasen; annenin evlilik birliği dışında doğan çocuğunun, diğer çocuklarından ayrı tutularak, sosyal haklardan olan sağlık yardımından yararlanamaz duruma sokulması, Anayasanın “sosyal devlet” ilkesi ile 10 uncu maddesinde anlatımını bulan eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle, … İdare Mahkemesi’nce verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan … günlü (Mahkeme kararında yanlışlıkla 10.2.2004 yazıldığı görülmüştür.), E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına, 15.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.