Danıştay Kararı 5. Daire 2004/5997 E. 2005/3465 K. – T.

5. Daire         2004/5997 E.  ,  2005/3465 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2004/5997
Karar No: 2005/3465

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: 1- Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Vekili: …
: 2- … A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Davalı İdarelerin Cevaplarının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacının, hakkındaki yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle uğradığı zararın ödenmesi konusunda bir “ön karar” alma zorunluluğundan sözetmeye olanak bulunmadığından, işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, merciine tevdi kararı verilmesi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacının, mahkeme kararının yerine getirilmediğinden bahisle manevi tazminat ist+emiyle açtığı davaya ilişkin dilekçenin, davalı idarelere tevdii yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28/3 maddesinde, İdare Mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine ilgili idare mahkemelerinde maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Aynı yasanın 13.maddesi, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların doğrudan doğruya tam yargı davası açmalarına ilişkin bulunmaktadır.
Anılan Yasanın 28.maddesinde, İdare Mahkemesi kararlarının uygulanmamasından dolayı açılacak maddi veya manevi tazminat davalarından önce ilgili idareye başvurmak gerektiği yolunda bir düzenlemeye yer verilmemiş olmakla, davacının naklen atanmasına ilişkin işlemin yürütülmesinin durdurulması kararının yerine getirilmemesi nedeniyle manevi tazminat ödenmesi için açılan davanın 13.madde kapsamında değerlendirilmesi olanağı bulunmamakla, dava dilekçesinin davalı idarelere tevdii yolundaki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
Dava, Davacının, … A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken başuzman olarak atanmasına ilişkin 3.12.2003 günlü, 1918 sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davada, … İdare Mahkemesince verilen … gün ve E:… sayılı yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen …- lira manevi zararın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13.maddesi uyarınca, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, idarelerden bir “ön karar” sağlanmasının gerektiği, dava konusu olayda, davacının uygulanmadığını iddia ettiği mahkeme kararının uygulanması için davalı idarelere herhangi bir başvuruda bulunmadan doğrudan tazminat davası açma yoluna gidildiğinin anlaşıldığı, bu itibarla öncelikle sözkonusu mahkeme kararlarını uygulamayan idarelere başvuruda bulunarak bir “ön karar” tesis ettirilmeden iş bu tazminat davasının bu aşamada inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle dava dilekçesi ve eklerinin davacının tazminat istemi hakkında ön işlem tesis etmekle görevli idari merci olan … A.Ş. Genel Müdürlüğü ile Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına tevdiine karar verilmiştir.
Davacı, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle istenilen tazminatın 2577 sayılı yasanın 13.maddesi kapsamında bir tazminat olmadığını ve doğruda doğruya dava açabileceklerini ileri sürerek hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 2.maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmakta ve 138. maddesinin son fıkrasında “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” yolunda açık, kesin ve buyurucu bir kurala yer verilmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinin 4001 sayılı Yasayla değişik 1.fıkrasının birinci tümcesi de “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur” şeklindeki kuralıyla Anayasanın 2.maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesine uygun bir düzenleme getirmektedir. Sözkonusu ilke karşısında, idarenin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır.
2577 sayılı Yasanın 28. maddesinin 3. fıkrasında da; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idare mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği hükmü yer almaktadır.
Anayasanın 138.maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesi hükümleri uyarınca idarenin yargı kararlarını gecikmeksizin ve aynen uygulamak zorunda olduğu; bu konuda ilgililerin başvurusunu beklemeden, kendiliğinden ve en geç yargı kararının bildiriminden başlayarak otuz gün içinde harekete geçmek zorunda bulunduğu kuşkusuzdur. Ancak; yargı kararıyla saptanmış olan bir hukuka aykırılığın kendisinin ya da sözü edilen yargı kararının uygulanmaması sonucu süre gelen hukuk dışılığın yarattığı zararın 2577 sayılı Yasanın 28/3. maddesi uyarınca tazmini için dava açmadan önce idareden bir “ön karar” alma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenle, İdare Mahkemesinin, davacının davalı idarelere başvurarak bir “ön karar” tesis ettirmeden açtığı davanın incelenmesine olanak bulunmadığı yolundaki gerekçesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan …-lira yürütmenin durdurulması harcı ile posta pulundan artan …-liranın isteği halinde davacıya iadesine, 8.7.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.