Danıştay Kararı 5. Daire 2003/868 E. 2003/3533 K. 17.09.2003 T.

5. Daire         2003/868 E.  ,  2003/3533 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2003/868
Karar No: 2003/3533

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf: Milli Eğitim Bakanlığı

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görülerek yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
Davacı … İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevinden … İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevine atanmasına ilişkin 12.10.2001 tarihli 62609 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır..
… İdare Mahkemesinin, … tarihli E:…, K:… sayılı kararıyla Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama, Değerlendirme, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 11. ve 24. maddeleri gereğince, davacının aynı yerde en fazla çalışma süresini doldurmuş ve l. ve 2. hizmet bölgelerinde zorunlu asgari çalışma süresini tamamlamamış olması nedeniyle kurulan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, işlemde kamu yararı bulunmadığını, olayda takdir hakkının keyfi olarak kullanıldığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
30.4.1999 tarihli ve 23681 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve işlem tarihinde yürürlükte olan Milli Eğitim BakanlığI Yönetici Atama, Değerlendirme, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 30.11.2000 tarih ve 24246 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelikle değişik 6. maddesinde yönetim kademeleri belirlenmiş, 7. maddesinde ve Eş Değer Görev Çizelgesinde yönetim görevleri gruplara ayrılmış ve eşdeğer görevler belirlenmiş, 9. maddesinde yöneticilerin atama ve yer değiştirmelerine esas olmak üzere Türkiye üç hizmet bölgesine ayrılmış ve taşra teşkilatı yöneticilerinin birinci veya ikinci hizmet bölgesinde en az dört yıl görev yapmak zorunda oldukları kurala bağlanmış, 11. maddesinde bulunan grup hizmetinde, beşinci grup hizmeti hariç, aynı grup hizmetine dahil yönetim görevlerinde, aynı yerde geçirilecek en az başarılı düzeydeki toplam hizmet süresi sekiz yıldan fazla olamayacağı, sekiz yılın üzerinde geçirilebilecek en fazla hizmet süreleri ile geçirileceği görevlerin Personel Genel Müdürlüğünün teklifi üzerine Bakanlık Yönetici Değerlendirme komisyonunca belirleneceği, 24. maddesinin son fıkrasında ise 11. maddenin son fıkrasına göre aynı grup hizmetinde en fazla çalışma süresini dolduranların aynı görevle yada grup hizmetindeki diğer bir görev olacak şekilde bir başka yere atanmalarının bölge hizmeti, il ve ilçe sınıfı görevi ile ilgililerin ihtiyaç bulunan yerler arasında yapacakları tercihler de dikkate alınarak, ilgili yönetici değerlendirme komisyonunun görüşü üzerine Bakanlıkca en geç Ağustos ayında yapılacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yarılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 4. fıkrasında “Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmü yer almıştır.
Yönetimin, kamu hizmetinin etkin ve verilmi bir şekilde yürütülmesini sağlamak, personelin bir hizmet biriminde uzun süre görev yapmasının, gerek personel ve gerekse hizmet yönünden ortaya çıkartabileceği olumsuzlukları gidermek ve yine personelin, ekonomik, kültürel ve coğrafi koşulları bakımından farklı yurt bölgelerinde hizmet yapmalarını sağlamak gibi amaçlarla “rotasyon” uygulaması yapabileceği açıktır.
Ancak, bu uygulamanın objektif ölçütlere bağlanması ve personel arasında herhangi bi nedenle ayrıma yol açacak şekilde uygulanmasından kaçınılması, görev ve hizmet gölgelerinde süresini dolduran personelin sonraki hizmet yerlerinin ve görevleri ile görev unvanlarının net biçimde belirlenmesi gerektiği de tabiidir.
Genel düzenlemeyle konulan bir kuralın ilgililer hakkında uygulanmasında “eşitlik” ve “objektiflik” kurallarına uygun davranılması, hukuka bağlı idarenin gereğidir.
Uyuşmazlık konusu olayda uygulanan Yönetmelik kuralları ile bulunulan grup hizmetinde aynı görevde aynı yerde geçirilecek süreye ve aynı grup hizmetinde geçirilecek süreye sınırlama getirilmişse de; bu süreleri dolduran yönetiicilerin atanacakları yerlerin belirlenmesi konusu açık kurallara bağlanmamış, Eşdeğer Görev Cetvelinde yer alan görevlerin tanımı yapılmamıştır.
Bu durumda, dava konusu işlemin rotasyon uygulaması niteliğinde olduğunun kabulüne olanak görülmemektedir.
Öte yandan; Milli Eğitim Bakanlığının 4.5.2001 tarih ve 2001/37 sayılı Genelgesi ile Yönetmeliğin anılan maddelerinden bahisle, 1., 2. ve 3. grup hizmetlerinde bulunan yöneticilerden, aynı yerde aynı görevle sekiz yıldan fazla hizmeti olanların yer değiştirme suretiyle atamalarının bulundukları grup hizmetine dahil diğer görevlere yapılacağı belirtilerek, bu durumda olanların “Yönetici Gövrev İstek ve Yer Değiştirme Başvuru Formu” doldurarak , aynı grup hizmetinde olmak ve 1. ve 2. hizmet bölgelerinde en az dört yıl görev yapmamış olanların tercihlerini 1. ve 2. hizmet bölgesinden yapmaları kaydıyla “Ekte yer alan listede açık olarak gösterilen” yöneticiliklerden tercihte bulunmalarının öngörüldüğü, ülke çapında vekaleten ya da tedviren yürütülen yönetim görevlerinin bu listede açık olarak gösterilmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, Anayasanın 128 maddesinde “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmü yer almış ve memurların özlük işlerini düzenleyen 657 sayılı Kanunun 86. maddesinde, memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde, yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabileceği, ancak ilkokul öğretmenliği, tabiplik, diş tabipliği, eczacılık, mühendislik ve mimarlık, veterinerlik, köy ve kasaba imamlığına ait boş kadrolara açıktan vekil atanabileceği, bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan veteriner hekim veya hayvan sağlık memurlarının, veteriner hekim veya hayvan sağlık memuru bulunmayan belediyelerin veterinerlik veya hayvan sağlık memurluğu hizmetlerini ifa etmek üzere bu hizmetlerle ilgili kadrolara vekalet aylığı verilmek suretiyle atanabilecekleri, yukarıda sayılan haller dışında, boş kadrolara ait görevlerin lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak vekaleten gördürülebileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin incelenmesinden, kamu görevlerinin vekaleten yürütülmesinin, ancak hizmetin gerektirdiği durumlarda geçici olarak başvurulacak bir yol olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca aynı Kanunda “tedviren görevlendirme veya atama” şeklinde bir usül öngörülmemiş olup; uygulamada, asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunmadığı hallerde, idarelerce hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görev asilde aranan şartlara en yakın personele arasından tedviren görevlendirme yapılmakta ve idari görev bu şekilde yürütülmektedir.
Buna göre, vekaleten ve tedviren görevlendirmenin geçici ve istisnai durumlarda başvurulan bir yol olduğu, tedviren görevlendirilen personelin o kadro için öngörülen şartları da taşımadığı göz önüne alındığında, kamu hizmetlerinin tedviren ya da vekaleten yürütülmesini sürekli hale getirecek şekilde uygulama yapılamayacağı, bu yöndeki işlemlerin 657 sayılı Yasanın 3. maddesinde ifadesini bulan kariyer ve yeterlilik ilkelerine de aykırı olacağı açıktır.
Bu durumda, davacının 1. ve 2. hizmet bölgesinde hizmet yapmadığı, aynı grup hizmetinde aynı görevle aynı yerde sekiz yıldan fazla görev yaptığı tartışmasız ise de; dava konusu işlemde yukarıda belirtilen objektiflik, eşitlik gibi kurallara uyulmaksızın hareket edildiği, ülke çapında vekaleten ya da tedviren yürütülen yöneticilik görevleri anılan Genelge ve yazı ekindeki listede gösterilmeyerek, davacının durumunda olanların bu görevleri tercih etmelerinin önlendiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan …- liralık harç pulunun isteği halinde davacıya iadesine, 17.09.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.