Danıştay Kararı 5. Daire 2003/6253 E. 2005/1719 K. 29.03.2005 T.

5. Daire         2003/6253 E.  ,  2005/1719 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2003/6253
Karar No: 2005/1719

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili: …
Karşı Taraf: T. Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E: …, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; ilgili yönetmelikte öngörülen tüm koşulları taşımasına rağmen davacının uzman yardımcılığından uzmanlığa atanamamasının, davalı idarenin kadro temini konusunda gerekli hazırlıkları yapmamasından kaynaklandığı ve bu nedenle olayda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu anlaşılmış olup; davacının uzmanlığa atanma isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan işbu davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
T. Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’nde Uzman Yardımcısı olarak görev yapan davacı, Uzman kadrosuna atanmak için yaptığı 18.6.2002 günlü başvurusunun reddine ilişkin 1.7.2002 günlü, 70703 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; Türkiye Halk Bankası A.Ş. Personelinin Görevde Yükselme Yönetmeliği’nin “Yükselme Şartları” başlığını taşıyan 4. maddesinin 4.1.3. bendinde; personelin yükselmesi için atanacağı unvanda münhal kadronun bulunmasının ve atanacağı kadronun görev ve özelliklerini taşıması gerektiğinin kurala bağlandığı; uzman olmak için gerekli olan tüm şartları tamamlayan davacının, T.C. Halk Bankası A.Ş. Uzmanları İşe Alma ve Görevde Yükselme Yönetmeliği’ne göre Uzman unvanını kullanabileceğinde kuşku olmamakla birlikte, unvanı kullanmanın, o unvanın kadrosuna doğrudan atanmayı gerektirmeyeceğinin açık olduğu; çünkü kamu görevi hiyerarşisindeki unvan sıralama cetvelinde bir üst kademeye geçilebilmesinin önceden belirlenmiş koşullarının ve kurallarının bulunduğu; bu koşullardan en önemlisinin ilgililerin atanabilecekleri boş kadroların bulunması olduğu; boş kadro bulunmaması halinde atama yapılamayacağı gibi, kadro ihdası konusunda da kurumları yargı yolu ile zorlamaya olanak bulunmadığı; dosyanın incelenmesinden, 4.3.1996 tarihinde Banka’da memur olarak göreve başlayan davacının, ardından uzman yardımcılığı sınavını kazanması nedeniyle 16.7.1998 tarihinde Uzman Yardımcısı unvanını aldığı, akabinde Uzman olmak için gerekli tüm şartları tamamlayarak 18.6.2002’de idareye başvurduğu, ancak bu başvurunun, “atanabileceği boş uzman kadrosunun bulunmadığından” bahisle reddi üzerine işbu davayı açtığının anlaşıldığı; her ne kadar davacı tarafından, kendisiyle aynı dönemde Uzman Yardımcısı olarak göreve alınan kişilerden 100’e yakınının daha sonra davalı idarece uzman kadrosuna atandığı iddia edilmekte ise de; davalı idarenin, boş uzman kadrosu bulunmadığı için atama yapılmadığını belirtmesi ve nitekim 2001 yılı Mayıs ayı içerisinde Devlet Personel Başkanlığı’ndan uzman kadrosu talep etmesine rağmen Halk Bankası’nın özelleştirmeye hazırlanma aşamasında bulunduğu gerekçesiyle bu isteğinin reddedilmesi ve davacının uzmanlık talebinin de, sonraki bir tarih olan 18.6.2002 tarihli olduğunun anlaşılması karşısında, davacının Uzman olarak atanma talebinin reddine yönelik işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, uzman yardımcılarının, uzman olma koşullarını elde etmeleri halinde uzman kadrosuna atanmalarının kazanılmış hak oluşturduğunu; yeterli kadro konusunda idarenin tedbirli ve basiretli olması gerektiğini; kendisiyle aynı dönemde uzman yardımcısı olarak göreve başlayan kişilerden 100’e yakınının davalı idarece uzman kadrosuna atanmasına rağmen, boş kadro yokluğu nedeniyle kendisinin atamasının yapılmamasının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu; öte yandan, özel hukuk hükümlerine tabi Uzman olarak çalışmasına imkan tanıyan sözleşme teklifini kabul etmediği için, daha sonra …Üniversitesi Rektörlüğü emrine “Şef” olarak atamasının yapıldığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Her ne kadar temyize konu Mahkeme kararında, Türkiye Halk Bankası A.Ş. Personelinin Görevde Yükselme Yönetmeliği’nin “Yükselme Şartları” başlıklı 4. maddesinin 4.1.3. numaralı bendinde, personelin yükselmesi için, atanacağı unvanda münhal kadronun bulunması ve atanacağı kadronun görev özelliklerini taşıması gerektiği yolunda hüküm bulunduğu belirtilmekte ise de; uzmanlarla ilgili olarak özel düzenleme getiren ve “Amaç ve Kapsam başlığını taşıyan 1. maddesinde, bu Banka’da çalıştırılacak idari ve teknik uzman personelin işe alınmalarını, görevde yükselmelerini ve haklarını düzenlediği belirtilen Türkiye Halk Bankası A.Ş. Uzmanları İşe Alma ve Görevde Yükselme Yönetmeliği’nin “Uzmanlığa Yükseliş” başlıklı 5. maddesinde;
“Uzman Yardımcılarının, Uzmanlığa yükselebilmeleri için;
-En az üç yıl başarılı olarak Uzman Yardımcılığı yapmış olmaları,
-İyi sicil almış olmaları,
-Çalışma konusunda hazırlayacakları inceleme ve araştırma tezinin müdürlükçe yeterli bulunması gereklidir.
-Kendi başına araştırma-incelemeye yetkili olan veya olmayan Uzman Yardımcılarından mesleğin gerektirdiği karakter ve niteliklerle bağdaşmayacak durum ve davranışları saptananlar araştırma tezi beklenmeksizin Banka içi diğer görevlere atanırlar.”hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarenin açtığı uzman yardımcılığı sınavını kazanarak 16.7.1998 tarihinde bu göreve başlayan davacının, Yönetmeliğin yukarıda hükmü yazılı 5. maddesinde belirtilen tüm koşulları yerine getirmesi nedeniyle 18.6.2002 günlü dilekçesi ile davalı idareye başvurarak Uzman kadrosuna atamasının yapılmasını istediği; bu başvurusunun, “boş uzman kadrosu bulunmadığından” bahisle ve 1.7.2002 günlü, 70703 sayılı dava konusu işlemle reddedildiği; davacının “uzman kadrosuna atanma koşullarını taşıdığı” hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Uzman Yardımcılığı sınavını kazanan davacıyı üç yıllık yetiştirme sürecine tabi tutan, ancak, Yönetmelikte öngörülen koşulları taşımasına rağmen adı geçeni Uzman kadrosuna atamayan davalı idarenin, bu süre içerisinde gerekli kadro çalışmalarını yapmaması nedeniyle, olayda hizmet kusurunun bulunduğu açıktır.
Kadrosu bulunmayan bir göreve atama yapılamayacağının personel hukukunun en önemli ilkelerinden biri olduğu tartışmasız olup; olayda, kadro konusundaki hazırlığı yapmaksızın uzman yardımcılığı sınavını yaptığı anlaşılan davalı idarenin; 2001 yılı Mayıs ayı içerisinde Devlet Personel Başkanlığı’ndan, aralarında “Uzman” unvanı da dahil olmak üzere muhtelif unvanlar için kadro tahsisi talebinde bulunmuş olmasının ve bu talebin, “Banka’nın özelleştirmeye hazırlanması aşamasında bulunduğu gerekçesiyle” reddedilmesinin, idarenin dava konusu uyuşmazlık açısından var olan hizmet kusurunu ortadan kaldırmayacağı açıktır.
Öte yandan, davacı ile aynı dönemde Uzman Yardımcısı olarak göreve alınan birçok kişinin, koşulları taşımaları nedeniyle Uzman kadrosuna atamalarının yapıldığının da anlaşılması karşısında, davacının atamasının yapılmamasında hak ve nasafet ilkelerine de uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacının Uzman kadrosuna atanmak için yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 29.3.2005 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) AZLIK OYU:
… İdare Mahkemesi’nce verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddiyle anılan kararın onanması gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.