Danıştay Kararı 5. Daire 2003/4115 E. 2005/3485 K. 08.07.2005 T.

5. Daire         2003/4115 E.  ,  2005/3485 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2003/4115
Karar No: 2005/3485

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): PTT Genel Müdürlüğü
Vekilleri: …
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: Cevap verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davalı idare, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2489 sayılı Kanunun 6.maddesinde, teftiş ve inceleme sonucunda kefaletli memur ve müstahdemlerden zimmet veya ihtilası anlaşılanların derhal usulüne göre hizmetten çıkarılacakları, ayrıca haklarında yasal takibat yapılacağı, hükme bağlanmıştır.
Dava dosyanın incelenmesinden, davacının üzerine atılan zimmet fiilinden dolayı hakkında açılan soruşturma neticesinde düzenlenen raporla davacının fiili sabit görülerek idari yönden hizmetten çıkarılmasının önerilmesi üzerine davacı hakkında dava konusu işlemin tesis edildiği, diğer yandan, adli yargı yerinde davacının yargılanmasının devam ettiği, bu haliyle, davacının adli yargı yerinde yargılanması sonucuna kadar ihtiyati bir tedbir niteliğinde görevden uzaklaştırılması (hizmetten çıkarılması) yolunda tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının adli yargı yerinde yargılanması sonucunda beraat etmesi ve bu yolda verilen kararın kesinleşmesi halinde tedbirin sonlandırılacağı açıktır.
Bu haliyle, dava konusu işlemin idari bir tedbir olma niteliği gözardı edilerek verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle anılan Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
… PTT Mekezi Müdürü olarak görev yapan davacı, 2489 sayılı Kefalet Kanunu uyarınca hizmetten çıkarılmasına ilişkin 25.4.2001 tarihli işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla, 2489 sayılı Kefalet Kanununun 6. maddesinde, kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinde zimmet veya ihtilasları anlaşılanların derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılacakları ve haklarında ayrıca kanuni takibat yapılacağı hükmünün yer aldığı; mevzuatımıza göre suç işlediği öne sürülen memur hakkında ceza kovuşturması ile disiplin soruşturmasının eş zamanlı olarak başlatılması mümkün olmakla birlikte, Anayasa’nın 138. maddesinde öngörülen Mahkeme kararlarının değiştirilmeden ve geciktirilmeden uygulanması zorunluluğu, ceza hukukunun suçsuzluk karinesi ile aynı suçtan iki kez yargılama yasağı dikkate alındığında Ceza Mahkemesi kararına göre işlem tesisinin idare için hukuksal bir zorunluluk olduğunun kabulü gerekeceği; dava dosyasının incelenmesinden, ancak ceza kovuşturmasıyla sübut bulup bulmadığının belirlenmesi mümkün olan suçlamalar nedeniyle, davacının yargılama sonucuna göre görevinden uzaklaştırılması veya gerek görülürse başka bir görevde istihdam edilmesi ve yargılama sonucunda verilecek kararın davacının memuriyetine engel teşkil edip etmeyeceğine göre disiplin soruşturmasının sonuçlandırılması gerekirken, üzerine atılı suçu işlediği kanaatına varılamayan idari soruşturmaya dayanılarak adı geçenin hizmetten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare, dava konusu işlemin bir disiplin işlemi olmayıp, idari tedbir niteliğinde olduğunu, yargı kararının sonucunun beklenmesinin gerekmediğini, ihtilasen zimmet suçunun kanıtlanamamasının ancak bu önlemin kaldırılmasını gerektireceğini ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Kefalet Kanununun 6. maddesinde yer alan hükmün incelenmesinden, kefalete bağlı olarak çalışan personelin maddede sayılan fiillerden dolayı suçlanmaları halinde, idari bir önlem olarak yargılama sonucuna kadar görevlerinden uzaklaştırılacağı, ihtilasen zimmet suçu sabit olanların, bir başka deyişle bu suçtan aldığı mahkumiyeti kesinleşenlerin ise bir daha memurluğa alınmayacağı anlaşılmaktadır.
Nitekim, PTT Memurları Müteselsil Kefalet Yönetmeliğinin 40. maddesinde de aynı konu düzenlenmiş ve kefalete bağlı görevlerde çalışan memur ve hizmetlilerden teftiş ve soruşturma sonucunda zimmet veya ihtilasları anlaşılanların, PTT Memur ve Hizmetlileri Yönetmeliğinde yazılı hükümlere tabi olacakları, belirtilen nedenlerle işten çıkartılanlara açıkta kaldıkları süre içinde herhangi bir şekilde ücret verilmeyeceği, suçları mahkemece sabit görüldüğü takdirde, ihtilas şeklinde zimmet suçu işleyenlerin, zimmete geçirilen para, menkul kıymet ve ayniyatı verseler dahi bir daha idarede herhangi bir göreve alınmayacakları belirtilmiştir.
Bu maddeyle yollamada bulunulan PTT Personel Yönetmeliğinin 159. maddesinde zimmet, ihtilas, rüşvet … gibi yüz kızartıcı bir suçtan dolayı haklarında soruşturma açılmasına gerek görülenlerin görevden uzaklaştırılmaları öngörülmüş; aynı Yönetmeliğin 164. maddesinin (b) bendinde yargılamanın men’ine veya beraatine karar verilenlerin, (d) bendinde de görevlerine ilişkin olsun veya olmasın göreve alınmasına engel olmayacak bir ceza ile hükümlü olup cezası ertelenenlerin, bu kararların kesineşmesi üzerine haklarındaki görevden uzaklaştırma işleminin kaldırılacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, iptal davalarında idari işlemlerin kuruldukları tarih itibarıyla incelenerek karar verileceği de idari yargılama usulüne ilişkin yerleşik içtihatlardandır.
Belirtilen hukuksal duruma göre, hakkında yapılan soruşturma sonucunda zimmet suçunu işlediği kanısına varılan davacının, yargılama sonucuna kadar bir önlem niteliğinde olmak üzere görevden uzaklaştırılması (hizmetten çıkarılması) yolunda kurulan işlemde yasal düzenlemelere aykırılık bulunmayıp, dava konusu işlemin idari bir önlem olma niteliği, bu işlemin ilgilinin memuriyetle hukuksal ilgisini kesmediği hususu gözardı edilmek suretiyle işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuksal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 8.7.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.