Danıştay Kararı 5. Daire 2003/2399 E. 2004/2914 K. 16.06.2004 T.

5. Daire         2003/2399 E.  ,  2004/2914 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2003/2399
Karar No: 2004/2914

Davacılar: 1- Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı
2- … Tabip Odası Başkanlığı
Vekilleri: …
Davalı: Sağlık Bakanlığı

İsteğin Özeti: Davacılar, 12.8.2000 günlü, 24138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2,3,4,5,7,8,9,10,11 ve 15. maddelerinin ve dava konusu 8. maddeye dayalı olarak 24.9.2000 günü yapılacağı ilan edilen yabancı dil sınavının iptalini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Tababet Uzmanlık Kurulunun bir danışma kurulu olduğu ve kararlarının da icrai değil, danışma kararı niteliğini taşıdığı; tıpta uzmanlık eğitimiyle ilgili düzenleme yapma yetkisinin Sağlık Bakanlığına ait bulunduğu; Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin bazı maddelerinde yapılan değişikliklerin hukuka uygun olduğu; tüm bu nedenlerle yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dava konusu Yönetmeliğin 3, 4/1, 5, 7/1, 8, 9, 10,11 ve 15/2. maddelerinin ve 8. maddeye dayalı olarak 24.9.2000 günü yapılacağı ilan edilen yabancı dil sınavının iptali, diğer kısımlar yönünden ise davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Dava, 12.8.2000 günlü 24138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2, 3, 4, 5, 7, 8, 9, 10, 11 ve 15. maddelerinin ve dava konusu 8.maddeye dayalı olarak yapılacağı ilan edilen yabancı dil sınavının iptali istemiyle açılmıştır.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 9.maddesinde, tıpta uzmanlığa ilişkin düzenlemelerin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca çıkarılacak bir nizamname (tüzük) ile tayin olunacağı belirtilmiş; bu hüküm uyarınca çıkarılan Tababet Uzmanlık Tüzüğü de 18.4.1973 günlü 14511 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anayasanın 124.maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri öngörülmüştür.
12.8.2000 günlü, 24138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2.maddesiyle Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 8.maddesi değiştirilmiş ve Genel Eğitim Kurumlarında, bazı Özel Dal Eğitim Kurumlarında en az yatak sayısının azaltılıp, üst sınır ise kaldırılmıştır. Bu düzenleme ile eğitim hastanelerindeki hasta sayısının normal standartlara çekilmesi ve tıpta uzmanlık eğitiminde niteliğin yükseltilmesini sağlamak amaçlandığı anlaşılmakla, 2.madde hükmünde mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 15.maddesini değiştiren 3.maddesinde, Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulunun oluşum şekli düzenlenmiştir. Kurul üyelerinin koordinatör şefler arasından seçilmesi hizmet gereklerine uygun ise de eğitim personeli arasında sayılan şef yardımcısı ve başasistanların kurul üyesi seçimine katılmalarının, yürüttükleri göreve ve kendilerine tanınan yetkiye uygun düşeceğinden maddede eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
13.1.1983 günlü 17927 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 112.maddesinde; Eğitim Hastanelerinde aynı dalda birden fazla şef bulunduğu takdirde, bilimsel niteliği, tecrübesi, kurum içindeki meslekdaşları arasındaki saygınlığı gözönüne alınarak içlerinden birisi baştabip tarafından bölüm başkanı olarak seçilir ve Bakanlığa bildirilir, hükmünü taşımaktadır.
Bu durumda, kurum amiri tarafından önerilecek adayın atanması kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olup bu husus gözetilmeksizin Bakanlık tarafından doğrudan atama yapılması yolundaki düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 21.maddesinde değişiklik yapan 5.maddeyle Birimlerde en fazla kaç asistan bulunabileceği ilgili birimin fiziki yapısı, personel ve ekipman durumu hasta potansiyeli ile fonksiyon ve özelliklerine göre Bakanlıkça belirleneceği öngörülmüştür.
Düzenlemede ihtiyacın niteliğine uygun olduğu ve objektif kriterlerin gözetildiği, anılan maddede hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 7.maddesiyle değiştirilen Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 30.maddesinin 1.fıkrasında; şef ve şef yardımcılığı sınavlarının birinci kademesi yabancı dil, ikinci kademesi yayınların değerlendirilmesi, üçüncü kademesi ise mesleki bilgi beceri ve yetenek ile eğitim ve öğretim yapabilme yeteneğidir.
Sağlık hizmetlerinin nitelikli olarak sunulmasında nitelikli uzman tabip yetiştirmenin esas olması ve eğitim hastanelerinde bu görevin şef ve şef yardımcıları tarafından üstlenilmesi karşısında, şef ve şef yardımcılığına yapılacak atamalarda, nesnel ölçütlerin sağlanması amacına en uygun olan sınav yönteminin benimsenmesi bu alanda kamu yararı ve hizmet gereklerine en uygun biçimde atama yapılmasını sağlayacaktır.
Diğer bir anlatımla, merkezi olarak yapılacak mesleki bilgi sınavının objektif nitelik taşıdığı hususu gözetilmeksizin, yayınların değerlendirilmesi yolunda değişiklik yapılmasında kamu yararı ve hizmet gereklerine uygunluk bulunmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 8.maddesiyle değiştirilen 31.maddesinde, yabancı dil sınavının Öğrenci Değerlendirme ve Yerleştirme Merkezi İle Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi gibi sınav merkezi bulunan kurumlar tarafından veya Bakanlıkça yapılacağı düzenlenmiştir.
Mesleki literatürün takibi ve mesleki etkinliklerin izlenebilmesi yönünden önem taşıyan yabancı dil bilgisinin ölçümü, her düzeyde sınav ve değerlendirme işlemleri yürüten ve bu işe özgülenmiş bir kuruluş olan ÖSYM tarafından yapılmakta iken, yabancı dil sınavının Bakanlıkça da yapılması yolundaki değişiklikte hukuka uygunluk görülmemiştir.
Nitekim anılan maddenin 28.4.2001 gün ve 24386 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan değişikliğinde yabancı dil sınavının Bakanlıkça yapılmasının kaldırıldığı görülmüştür.
Merkezi olarak yapılan mesleki bilgi sınavının kaldırılıp yerine yayınların değerlendirilmesi yönteminin getirilmesinde kamu yararı ve gereklerine uyarlık bulunmadığından 7, 9, 10, 11. maddelerinde de hukuka uygunluk görülmemiştir.
Anılan Yönetmeliğin 38.maddesini değiştiren 15.maddede, Bakanlığın ilan ettiği kadrolara başasistan atamasında jüri tarafından seçilme esası getirilmiştir.
Şef ve Şef yardımcılarının yönetiminde asistan yetiştirmeye yardımcı olan başasistanların mesleki bilgi yönünden “yetkin” kişiler olması, sağlık hizmetlerinin nitelikli görülmesinde belirleyici olduğundan, başasistanlığa yapılacak atamalarda sınav yönteminin benimsenmesinin ve objektif kriterlere dayanması esas olduğundan, atamada, esas alınan sınav koşulunun kaldırılmasının hizmet gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11 ve 15.maddeleri ile Bakanlıkça yapılacağı ilan edilen Dil Sınavının iptali, diğer yönlerden davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince davaya katılma istemleri reddedilerek 15.5.2002 günü yapılan duruşma sonucunda verilen 15.5.2002 günlü, E:2000/4810, K:2002/2253 sayılı kararın, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 7.2.2003 günlü, E:2002/1225, K:2003/62 sayılı kararıyla karar düzeltme aşamasında bozulduğu görülerek işin gereği yeniden düşünüldü:
Davacılar, 12.8.2000 günlü, 24138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2,3,4,5,7,8,9,10,11 ve 15. maddelerinin ve dava konusu 8. maddeye dayalı olarak 24.9.2000 günü yapılacağı ilan edilen yabancı dil sınavının iptali istemiyle dava açmıştır.
Anayasanın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri hükme bağlanmış olup; Sağlık Bakanlığının da, Anayasanın sözü edilen hükmü uyarınca 1219 sayılı Kanun ve buna dayalı olarak çıkarılan Tababet Uzmanlık Tüzüğünün uygulanmasını sağlamak üzere yürürlüğe koyduğu Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde değişiklik yapma yetkisinin mevcut olduğu; ancak bu yoldaki bir işlemin dava konusu edilmesi halinde, tıpkı diğer idari işlemlerde olduğu gibi İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesi uyarınca yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargı denetimine tabi olduğu açık bulunmaktadır.
İptali istenen Yönetmelik maddeleri, tıpta uzmanlık eğitimiyle ilgili temel konular ile asli görevlilere ilişkin bulunduğundan, eğitim hastanelerinin fonksiyonları, yürüttüğü hizmetlerin önemi ve şef ve şef yardımcılarının, asistan ve uzmanların eğitimindeki öneminin ve katkısının irdelenmesi gerekli görülmüştür.
Tababet Uzmanlık Tüzüğünün “Uzman yetiştirmeye yetkili kurumlar” başlığını taşıyan 3. maddesinde, uzmanların, tıp fakülteleri, diş hekimliği fakülteleri, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Fakültesi ile Sağlık Bakanlığınca yetkili kılınan sağlık kurumlarında yetiştirileceği hükme bağlanmış; 13.1.1983 günlü, 17927 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 5/D. maddesinde, eğitim hastaneleri, “öğretim, eğitim ve araştırma yapılan, uzman ve ileri dal uzmanları yetiştirilen genel, özel dal yataklı tedavi kurumları ile rehabilitasyon merkezleri” olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin 112. maddesinde, şefin, eğitim hastanelerinde sorumlu servis ve laboratuvar uzmanına verilen isim olduğu; 113. maddesinde, şefin, servis, klinik veya laboratuvarlarda çalışan personelin görev ve hizmetle ilgili hususlarda amiri olduğu; servis ve laboratuvarlarda mevcut bütün personel ile Bakanlıkça servislerine verilmiş her dereceden mesleki okul öğrencileri ve kursiyerlerin iş başında öğretim ve eğitimleriyle ilmi ve ameli bakımdan gelişmelerini, aralarında görev bölümünü ve çalışma düzenini sağlamak, yayın yapmalarına yardım etmek ve diğer şubelerle ilişkiler kurmakla yükümlü olup, bunların ve hasta bakımı hizmetlerinin düzenli olarak yürütülmesinden, bölümlerinde disiplinin sağlanmasından ve temizliğinden baştabibe karşı sorumlu oldukları hükme bağlanmış; 114. maddede de, şeflerin görev ve yetkileri 9 fıkra halinde sayılmıştır. Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde, birim, kurumlarda asistan yetiştirilen servis ve laboratuvarlar olarak tanımlanmış; şefin, kurumlardaki birimlerin sorumlusunu ve birimi yöneten uzmanı ifade ettiği belirtilmiş; koordinatörün ise, koordinatörlüğe bağlı birimler ile diğer birimler arasında tıpta uzmanlık eğitimi bakımından koordinasyonu sağlayan şeflik niteliğini haiz bir uzman olduğu tanımına yer verilmiştir.
Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 117. maddesinde ise, şef yardımcılarının görev ve yetkileri düzenlenmiş ve şef yardımcılarının, servis, poliklinik, ameliyathane, doğum salonu ve laboratuvarlarda şeflerin yardımcısı olan kişiler oldukları belirtildikten sonra, bu kişilerin, herhangi bir sebeple geçici olarak şeflerin bulunmadığı hallerde onların görevlerini üzerlerine alacakları; servis ve laboratuvar şeflerinin yönetimi altında bilimsel usul ve vasıtalarla tetkik, tedavi, ameliyat ve müdahalelerde şefe yardım edecekleri; uzmanlık eğitimi görenlerin yetiştirilmesinde şeflere yardımcı olacakları; ayrıca, uzmanlık eğitimi görenlerin ve diğer görevlilerin servis, poliklinik, ameliyathane, doğum salonu ve laboratuvarlardaki hizmetlerinde (bu kişilerin) amiri oldukları hükme bağlanmış; Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 3. maddesinde, şef yardımcısının, şefe yardımcı olan uzmanı ifade ettiği belirtilmiş; yine aynı maddede, başasistan, “şef ve şef yardımcılarının yönetiminde asistan yetiştirmeye yardımcı olan uzman” şeklinde tanımlanmıştır.
12.8.2000 günlü, 24138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle, Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 8. maddesi değiştirilmiş ve genel eğitim ve araştırma hastaneleri, özel dal eğitim kurumları ve birimlerindeki en az yatak sayıları genel olarak azaltılmıştır. Bu düzenleme ile, eğitim hastanelerindeki hasta sayısının normal standartlara çekilmesi ve tıpta uzmanlık eğitiminde kalitenin yükseltilmesine katkıda bulunulmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Koordinatörlüğe bağlı birimler yönünden asgari yatak sayısının kural olarak 50 olduğu gözönünde tutulduğunda, bu birimlerde yetiştirilen asistanların birçok değişik vaka ile karşılaşacakları ve sayısı da artırılan eğitici personelin asistanları daha iyi yetiştirme ortamına kavuşacakları kuşkusuzdur. Bu nedenle, yatak sayısının genel olarak azaltılmasına ilişkin 2. madde hükmünde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin “Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulu” başlıklı 15. maddesini değiştiren 3. maddede, “Kurul, genel eğitim ve araştırma hastanelerinde, kurum amiri ve koordinatör şeflerin kendi aralarından kurum amirinin gözetiminde gizli oyla seçecekleri sekiz üyeden oluşur. Özel dal eğitim kurumları ile yataksız eğitim kurumlarında ise, kurum amiri ile birlikte en az beş koordinatör şeften oluşur..” hükmüne yer verilmiştir. Önceki düzenlemeye göre, kurum amiri dışındaki Kurul üyelerinin, kurumdaki tüm şef, şef yardımcısı ve başasistanlar tarafından seçilen şefler olduğu görülmekte olup; koordinatör şefin işlevi dikkate alındığında, üyelerin yeni düzenlemede koordinatör şefler arasından seçilmesinde hizmet gereklerine aykırılık bulunmamakta ise de, eğitim personeli arasında yer alan ve asistanların yetiştirilmesinde önemli görevler üstlenen şef, şef yardımcısı ve başasistanların kurul üyesi seçme haklarının ortadan kaldırılmasını gerektiren haklı bir neden bulunmadığı ve bir kısım eğitim personelinin bu alandan dışlanmasının nitelikli karar amacına da hizmet etmeyeceği anlaşıldığından, dava konusu 3. maddede eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
İptali istenen 4. madde ile yeniden düzenlenen Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasında, “Kurumlarda aynı ana dalda birden fazla asistan yetiştiren birimler bulunması halinde, birim şefleri arasından ilgili ana dalda tıpta uzmanlık eğitiminde koordinasyonu sağlamak üzere Bakanlıkça 3 yıllığına koordinatör şef atanır.” hükmü yer almaktadır. “Eğitim hastanelerinde aynı dalda birden fazla şef bulunduğu takdirde bilimsel niteliği, tecrübesi, kurum içinde ve meslektaşları arasındaki saygınlığı gözönüne alınarak içlerinden birisi baştabip tarafından bölüm başkanı olarak seçilir ve Bakanlığa bildirilir.” hükmünü taşıyan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 112. maddesinin ikinci fıkrasında öngörüldüğü gibi, objektif ölçütlerle kurum amiri tarafından önerilecek adayın Bakanlık veya ilgili kurumca atanması kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olup; bu gerekler gözetilmeksizin eğitim hastanelerindeki her bir bölüme Bakanlık tarafından doğrudan koordinatör şef atanmasına ilişkin değişiklikte de eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, değişik 20. maddenin 2. fıkrasında, koordinatör şeflerin, o bölümdeki eğitim ve araştırma faaliyetlerinden ve birimler arasındaki koordinasyondan birinci derecede sorumlu oldukları belirtilmiş; aynı maddenin 3. fıkrasında ise, “….Birimlerdeki eğitim dışı faaliyetler, birim şefleri tarafından planlanarak yürütülür.” denilmiş ise de, bu hükümlerin Yönetmeliğin 3. maddesindeki görev tanımlarından ve Yönetmelik sistematiğinden bağımsız olarak ele alınamayacağı; “birim”deki eğitim faaliyetlerinden şefin sorumlu olduğunun açık olduğu; koordinatör şefin işlevinin “bölüm” düzeyinde eşgüdümle sınırlı bulunduğu; esasen koordinatör şefliğe sınırlı süreli bir atama yapıldığı kuşkusuzdur. Bu arada, koordinatör şeflerin Bakanlık tarafından üç yıl süreyle doğrudan görevlendirilmesini öngören 28.4.2001 tarihli yönetmelik değişikliği de, yine eksik düzenleme nedeniyle Dairemizce iptal edilmiş bulunmaktadır.
Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 21. maddesindeki, “Birimlerde yatak sayısı ile fonksiyon ve özelliklerine göre en fazla kaç asistan bulunabileceği, ek (1) nolu listede belirtilmiştir. Birimlerde bu standartlar üstünde asistan çalıştırılamaz.” yolundaki hüküm, dava konusu 5. madde ile “Birimlerde en fazla kaç asistan bulunabileceği, ilgili birimin fiziki yapısı, personel ve ekipman durumu, hasta potansiyeli ile fonksiyon ve özelliklerine göre Bakanlıkça belirlenir.” şeklinde değiştirilmiş olup; mevcut düzenlemede öngörüldüğü gibi, Yönetmeliğe ek bir liste ile birimlerde bulunabilecek standart asistan sayısının önceden belli olması, bu belirlemenin yatak sayısı gibi somut ve objektif bir kritere dayanılarak yapılması yerine, bu sayının belirsiz içerikli ölçütlere göre Bakanlık tarafından değişken bir biçimde belirlenmesi ilkesinin benimsenmesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesiyle değiştirilen Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 30. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Şef ve şef yardımcılığı sınavlarının birinci kademesi yabancı dil, ikinci kademesi yayınların değerlendirilmesi; üçüncü kademesi ise, mesleki bilgi, beceri ve yetenek ile eğitim ve öğretim yapabilme yeteneğidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 31. maddesinin değişiklikten önceki metninde, şef ve şef yardımcılığı sınavının ilk aşaması olan yabancı dil sınavının Ö.S.Y.M tarafından adayın, mesleki literatürü takip etme, anlama, çevirme ve mesleki etkinlikleri izleyebilme bilgisini tespit etmek üzere yazılı ve çoktan seçmeli test usulü ile yapılacağı, başarılı sayılabilme için de 100 üzerinden 70 veya üzerinde puan alınması gerektiği hükme bağlanmıştır. Söz konusu düzenlemede, ayrıca kamu personeli dil sınavından (C) veya daha yukarı puan alanlar ile doçentlik yabancı dil sınavında yeterli puan alanların “yabancı dil sınavı”nda başarılı olmuş sayılacakları, ancak bu sınavlarda başarılı olanların haklarının ilgili sınav tarihinden itibaren beş yıl süre ile geçerli olacağı öngörülmüştür. Dava konusu yönetmelik değişikliğiyle, yabancı dil sınavının Bakanlık tarafından yapılabilmesine de olanak tanınmış ve sınav başarı notu 10 puan düşürülmüştür.
Şef ve şef yardımcılarının, yabancı literatürü ve mesleki etkinlikleri izleyebilmeleri için yabancı dil bilgisine sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Ayrıca 375 sayılı KHK’nin 2. maddesinde de Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavının beş yıl süreyle geçerli olduğunun öngörülmesi, bu bilginin belirli aralıklarla ölçülmesi gereğini ortaya koymaktadır. Yabancı dil sınavına ilişkin önceki düzenlemeyle, idarenin ÖSYM’ye yaptıracağı sınavın yanısıra, kamu personeli dil sınavı veya doçentlik dil sınavlarından birinde başarılı olmaları halinde adayların şef ve şef yardımcılığı sınavının bu aşamasından muaf tutulmaları seçimlik bir hak olarak tanınmışken, değişiklik yönetmeliğiyle yabancı dil sınavının bu alanda hiçbir deneyimi olmayan Sağlık Bakanlığınca yapılmasının öngörülmesinde ve bu işe özgülenmiş bir kuruluş olan ÖSYM’nin fiilen devre dışı bırakılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Dairemizin 30.11.2000 ve 21.12.2000 günlü, E:2000/4810 sayılı kararlarıyla, dava konusu Yönetmelik hükümleri ile Bakanlık tarafından yapılan 24.9.2000 tarihli yabancı dil sınavının yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 2.2.2001 günlü, Y. D. İtiraz:2001/29 sayılı kararıyla da davalı Sağlık Bakanlığının itirazı reddedildiği halde, yürütülmesi durdurulan Yönetmelik hükümleri uyarınca üç aşamalı sınavın davalı idarece yapıldığı ve ilk aşaması hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olan bu sınav sonucunda başarılı sayılanların şef ve şef yardımcılığı kadrolarına atanmış bulundukları anlaşılmaktadır.
Daha önce de açıkça belirtildiği üzere, eğitim hastanelerinin temel fonksiyonları, “öğretim, eğitim ve araştırma yapmak ve uzman ve ileri dal uzmanları yetiştirmek” olarak belirlenmiş olup; bu hastanelerin, yukarıda sözü edilen mevzuat hükümleriyle ayrıntılı olarak tespit edilmiş olan görevlerini “en iyi ve etkin bir şekilde” yerine getirebilmeleri, eğitim hastanelerindeki ilgili birimlerin başına şef olarak atanacak kişilerle bunlara yardımcı olmak üzere şef yardımcılığına atanacak kişilerin öncelikle çok iyi bir “eğitimci-uygulayıcı” olma niteliğine sahip bulunmalarıyla mümkündür.
Öte yandan, anılan hastanelerde eğitimlerini tamamlayarak görevlerini yapmak üzere yurdun çeşitli yerlerinde görevlendirilecek olan tabiplerin, aldıkları eğitim doğrultusunda mesleklerini icra edecekleri de dikkate alındığında, salt bu durum dahi, asistan ve uzman yetiştirme ile ilgili sağlık kamu hizmetini yürüten şef ve şef yardımcılarının, mesleki bilgi ve mesleki uygulama yönlerinden “yetkin” kişiler olması gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır.
Bu itibarla, sağlık hizmetlerinin nitelikli olarak sunulmasında “nitelikli uzman tabip yetiştirmenin” belirleyici rolünün bulunması ve eğitim hastanelerinde bu görevin şef ve şef yardımcılarına verildiği hususu gözönünde bulundurulduğunda, şef ve şef yardımcılığına yapılacak atamalarda sınav yönteminin benimsenmesinin ve bu çerçevede nesnel ölçütlere yer verilmesinin önemi açıkça ortaya çıkmaktadır.
Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 27 ve 28. maddelerinde şef ve şef yardımcılığına yapılacak atamalarda “esasen” benimsenmiş olan sınav koşulundan, daha sonra yayımlanan Yönetmelik değişiklikleri ile ve bazı unvanlar yönünden vazgeçilmiş ise de; davalı idare tarafından 20.2.1997 günlü, 22911 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle 27 ve 28. maddelerde yapılan değişikliklerle sınav yöntemi tekrar benimsenmiş ve böylece, anılan sınavları nesnel ölçütlere bağlamak suretiyle bu kadrolara yapılacak atamalarda takdir yetkisinin olabildiğince kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun biçimde kullanılmasını sağlayacak objektif düzenlemeler getirilmiştir.
Gerçekten de, 22.5.1974 günlü, 14893 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde bu konuda çok sayıda değişiklik yapılmış ve 20.2.1997 günlü, 22911 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikle, şef ve şef yardımcısı olabilmek için ilk ikisi ÖSYM tarafından yapılmak üzere üç aşamalı bir sınav sistemi öngörülmüştür. Söz konusu Yönetmeliğin 30. maddesinin 1. fıkrasına göre, şef ve şef yardımcılığı sınavları, birinci kademesi yabancı dil sınavı, ikinci kademesi mesleki bilgi sınavı ve üçüncü kademesi mesleki uygulama ve yeterlik sınavı olmak üzere üç kademeli olarak yapılacak ve 2. fıkrasına göre de, mesleki bilgi sınavına girebilmek için yabancı dil sınavını, mesleki uygulama ve yeterlik sınavına girebilmek için de mesleki bilgi sınavını başarmış olmak gerekecektir. Yönetmeliğin 31 ve 32. maddelerine göre yabancı dil ve mesleki bilgi sınavları ÖSYM tarafından, 33. maddesine göre mesleki uygulama ve yeterlik sınavları ise 30. madde uyarınca kura ile oluşturulacak jüriler tarafından yapılacaktır.
12.8.2000 günlü, 24138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 7, 8, 9, 10, 11 ve 12. maddeleri birlikte incelendiğinde ise, şef ve şef yardımcılığı sınavlarının ilk aşamasını yabancı dil sınavı, ikinci aşamasını yayınların değerlendirilmesinin oluşturduğu; üçüncü aşama olarak ise, “mesleki bilgi, beceri, yetenek ile eğitim ve öğretim yapabilme yeteneğinin ölçülmesi”nin öngörüldüğü; daha önce sınavın son aşamasında bir değerlendirme unsuru olan yayınların değerlendirilmesinin, ikinci aşamaya konulup baraj niteliği kazandırıldığı; jürilerin belirlenmesinde uygulanan kura yönteminin kaldırıldığı; Bakanlıkça re’sen seçilen 5 kişilik jüriler tarafından yayınları kabul edilen adayların yine bu jüriler tarafından yapılacak mesleki bilgi, beceri ve yetenek ile eğitim ve öğretim yapabilme yeteneği sınavına alınacakları; bu düzenlemelerle, ilk aşama yabancı dil sınavında fiilen devre dışı bırakılan ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılan mesleki bilgi sınavının da kaldırılarak, mesleki bilginin son aşamadaki değerlendirme unsurlarından yalnızca biri olarak benimsendiği görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar da gözönünde tutulduğunda, ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılan mesleki bilgi sınavının objektif bir nitelik taşıdığı; birçok deneyimden sonra benimsenen bu sınavın yapılması sırasında karşılaşılan bazı teknik aksaklıkların bu aşamanın kaldırılması için geçerli bir neden teşkil etmediğinin açık olduğu; bir uzmanlık dalı ile ilgili temel mesleki bilginin, ölçümleme yapılacak diğer birçok hususla birlikte sınavın son aşamasında ve kısa bir sürede sağlıklı bir biçimde değerlendirilebilmesinin mümkün görülmediği; öte yandan, ilgililerin atanacakları şef ve şef yardımcılığının görev ve sorumlulukları dikkate alındığında, yayınların değerlendirilmesinin sınavın son aşamasındaki değerlendirme unsurlarından sadece biri olması gerektiği ve bunun yabancı dil sınavından sonraki aşamaya çekilip baraj niteliği kazandırılmasının da hizmet gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu uygulamanın, merkezi olarak yapılan mesleki bilgi sınavında karşılaşılan ve giderilmesi her zaman mümkün olan aksaklıklarla kıyaslanmayacak derecede tartışmalı sonuçlara yol açtığı da mevcut uyuşmazlıklardan anlaşılmaktadır.
Bu durumda, merkezi olarak yapılan mesleki bilgi sınavının kaldırılıp, yerine yayınların değerlendirilmesi aşamasının getirilmesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmadığından 7. maddenin 1. fıkrasının iptali gerektiği açık olduğu gibi; söz konusu hükmün iptali ve yabancı dil sınavıyla ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalar, 8, 9, 10, 11. (ve 12.) maddelerin yeniden düzenlenmesini gerektireceğinden, dava konusu Yönetmeliğin 8, 9, 10, ve 11. maddelerinin de anılan gerekçeyle iptali gerektiği kuşkusuzdur.
12.8.2000 günlü, 24138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 15. maddesinin, yalnızca jürilerin Bakanlıkça re’sen belirlenmesi nedeniyle iptalinin istendiği ve başasistan olabilmek için gerekli nitelikleri belirleyen Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 29. maddesini değiştiren 6. madde hükmünün de iptali istenen maddeler arasında bulunmadığı anlaşılmakta olup; tıpta uzmanlık eğitiminin niteliği, bu eğitimi yürütecek personelle ilgili olarak yukarıda belirtilen hususlar ile nesnel değerlendirme ilkesinin uygulamaya geçirilmesinin önemi ve hizmet gerekleri gözönünde tutulduğunda, başasistan seçimini yapacak beş kişilik jüriden dördünün Bakanlıkça kura yöntemi uygulanmaksızın re’sen belirlenmesine ilişkin 15. maddenin 2. fıkrasının ilk cümlesinde eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, davacılar vekili, 18.12.2000 tarihinde kayda geçen bir dilekçe ile, davalı idarenin iptali istenilen yönetmelik değişikliklerine dayalı olarak 15.1.2001 tarihinde yapacağını ilan ettiği “Mesleki Bilgi, Beceri ve Yetenek ile Eğitim ve Öğretim Yapabilme Yeteneği” sınavının da iptalini istemiş ise de; davanın genişletilmesi niteliği taşıyan bu istemin, bakılan davada incelenmesi mümkün bulunmamaktadır. Ne var ki, dava konusu Yönetmelikte üç kademeli olarak öngörülen şef ve şef yardımcılığı sınavının ilk kademesini oluşturan yabancı dil sınavının hukuka aykırılığının saptanması karşısında, sonraki evrelere ilişkin sınavların da aynı nitelikte bulunduğu kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin 3 ve 4/1. maddeleri ile kura yöntemine yer vermeyen 15/2. maddesinin ilk cümlesinin eksik düzenleme nedeniyle, Yönetmeliğin 5, 7/1, 8, 9, 10 ve 11. maddeleri ile Sağlık Bakanlığınca yapılan 24.9.2000 tarihli yabancı dil sınavının yukarıda belirtilen gerekçelerle iptaline; diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine, aşağıda dökümü gösterilen …-TL yargılama giderlerinin üçte ikisi olan …-lira ile …-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, kalan …- liralık kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 16.6.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.