Danıştay Kararı 5. Daire 2001/5503 E. 2002/1928 K. 30.04.2002 T.

5. Daire         2001/5503 E.  ,  2002/1928 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2001/5503
Karar No: 2002/1928

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Nakil işlemine karşı açılan davanın, tebliğ tarihinden itibaren 60 günlük yasal süre içinde açılmadığı gerekçesiyle verilen (süre aşımı nedeniyle ret) kararının bozulması istenmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 22.11.1999 tarihli nakil işleminin davacıya 6.12.1999 tarihinde tebliğ edildiği, ancak, yine aynı günlü Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığı yazısıyla “durumlarının bir süre daha izlenebilmesi için ikinci bir talimata kadar görevlerinden ayrılışlarının ertelenmesi” hususunun davacıya duyurulduğu ve 10.07.2001 tarihine kadar eski görevinde çalıştırılan davacının ilişiğinin bu tarihte kesildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesi 1/a fıkrasında “iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar) olarak tanımlanmış, 7 nci maddesinde; “Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde altmış ….. gündür” “Bu süreler idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar” denilmiştir.
Görüldüğü üzere, bir işlemin iptal davasına konu olabilmesi için öncelikle ilgilinin menfaatini ihlal etmesi ve icrailik yani uygulanabilirlik özelliğini taşıması gerektiği açıktır.
Dava konusu olayda ise davacının nakil işlemi idarece durdurulmuş ve 10.07.2001 tarihinde icrai nitelik kazandırılarak yürürlüğe konulmuş olduğundan, dava konusuyla davacının menfaat ilişkisinin bu tarihte doğduğu tartışmasızdır.
Bu durumda 10.07.2001 tarihinde yürürlüğe konulan nakil işlemine karşı 31.07.2001 tarihli dilekçeyle açılan davanın, yukarıda anılan 7 nci madde uyarınca süresinde olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, … Kadastro Müdürlüğünde kontrol mühendisi olarak görev yapan davacının … Kadastro Müdürlüğü emrine naklen atanmasına ilişkin, 16.3.2001 günlü yazı ile tebliğ edilen 22.11.1999 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; bakılan davada davacı tarafından 16.3.2001 tarihli işlemin nakil işlemi olarak kabul edilmek suretiyle dava konusu edildiği, oysa söz konusu işlemin 22.11.1999 tarihli nakil işlemi uyarınca davacının görevden ayrılışının temin edilmesine yönelik bir işlem olduğu, 22.11.1999 tarihli nakil işleminin ise, 6.12.1999 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, buna göre 22.11.1999 tarihli nakil işleminden 6.12.1999 tarihinde haberdar olan davacının, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi hükmü uyarınca 60 günlük süre içerisinde dava açması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 31.7.2001 tarihinde açtığı davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Davacı, 16.3.2001 günlü işlemi 10.7.2001 tarihinde tebellüğ ettiğini, davanın süresinde açıldığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Dosyanın incelenmesinden, … Kadastro Müdürlüğünde kontrol mühendisi olarak görev yapan davacının, 22.11.1999 tarihli işlemle … Kadastro Müdürlüğü emrine naklen atandığı, bu atama işleminin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığının 2.12.1999 tarih ve 41945 sayılı işlemiyle durdurularak “22.11.1999 tarihinde atamaları yapılan ilgililerin durumlarının bir süre daha izlenebilmesi için ikinci bir emre kadar görevlerinden ayrılışlarının ertelenmesi” nin emredildiği, bu işlemin davacıya 6.12.1999 tarihinde bildirildiği, 16.3.2001 tarihli 13294 sayılı işlemle ise, 22.11.1999 tarihinde ataması yapılan davacının görevden ayrılışının sağlanması için gereğinin yapılmasının bildirildiği, bu işlemin 10.7.2001 tarihinde adı geçene tebliği üzerine 31.7.2001 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bir idari işlemin iptal davasına konu olabilmesinin koşullarından birisi işlemin uygulanabilirlik (icrailik) özelliği taşımasıdır.
İşlemin hukuki sonuç doğurması, ancak işlemin uygulanması ile mümkündür.
Davalı idarece 2.12.1999 tarihli işlemle uygulanması bir süre askıya alınan 22.11.1999 tarihli nakil işleminin, 16.3.2001 tarihinde uygulamaya sokulması, bu tarih itibariyle hukuki sonuç yaratacağından 10.7.2001 tarihinde davacıya bildirilen işlem üzerine 31.7.2001 tarihinde açılan davada süre aşımından söz etmeye olanak bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenle davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 30.4.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) AZLIK OYU: Temyize konu karar hukuk ve yönteme uygun olup bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından istemin reddi ile kararın onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki karara katılmıyorum.