Danıştay Kararı 5. Daire 2000/1711 E. 2003/1421 K. 15.04.2003 T.

5. Daire         2000/1711 E.  ,  2003/1421 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/1711
Karar No: 2003/1421

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: … Valiliği

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacı hakkında yetkisiz makam tarafından tesis edilen dava konusu işlemde, yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığından, işin esasına girerek hüküm kuran temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Dava, …, … ilçesi … Kur’an Kursu öğreticisi olan davacının, aynı il … ilçesi … Kur’an Kursu öğreticiliğine atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
657 sayılı Yasanın 71. ve 76. maddesi hükümleriyle idareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı amacına ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması zorunlu bu hususun sağlanması içinde idarenin takdir yetkisi içinde aldığı işlemlerde hukuken geçerli nedenlere dayanması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının görev yaptığı kursta, öğrencilerle hemhal olamadığı, sınıfında öğrenci bulunmadığı, sözlü uyarılar yapıldığı ve kınama cezası verildiğinden bahisle işlemin tesis edildiği belirtilmiş ise de; soruşturmanın … ilçesi … Kur’an Kursu öğreticisi olan davacı ve diğer dört öğreticiyi de kapsadığı, davacı ve diğer görevlilerin suçlanma ve soruşturma konuları ile, kınama cezası verilmesini gerektiren davranışının ne olduğu, soruşturma dosyası ve atandığı yerdeki ihtiyaç durumu incelenmeden, diğer öğreticilerin sınıflarındaki öğrenci sayısı ve başarı durumları değerlendirilmeden eksik inceleme sonucu dava konusu işlemin iptali yolundaki idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; … Kur’an Kursu Öğreticisi olarak görev yapan davacı tarafından, … Kurusu Öğreticiliğine atanmasına ilişkin 25.2.1998 günlü, 233 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesi ile Kur’an Kursları Yönetmeliğinin 34. maddesinde yeralan hükümlerden bahisle, disiplin soruşturması geçiren davacının hizmet gereği gözönüne alınarak tesis edilen dava konusu atama işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı; davalı idarece atama işleminin öğretici fazlalığı gerekçe gösterilerek tesis edildiğini, ancak teamüllere, mevzuata ve objektif kirterlere dayandırılmadığını, takdir yetkisinin kötüye kullanıldığını, keyfi davranıldığını ileri sürerek, sözkonusu Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Davacının il içinde naklen atanmasına ilişkin 25.2.1998 günlü, 233 sayılı dava konusu işlemin İl Müftüsünün teklifi üzerine Vali Yardımcısı tarafından tesis edildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8. maddesinde, “Yetiştirme ve ikmal kaynakları Bakanlıklar veya tüzel kişiliği haiz genel müdürlüklere bağlı olup il genel teşkilatı içinde birden fazla istihdam yerleri bulunan meslek, fen ve uzmanlık kadrolarına dahil görevlerden:
A) İlçe idare şube başkanı sıfatını haiz olanlarla il merkezinde Devlet gelir, giderlerinin ve mallarının tahakkuk, tahsil, ödeme ve idaresiyle ilgili ikinci derecedeki müdürler, şube şefleri ve kontrol memurları, nakit muhasipleriyle, lise, orta ve o derecelerdeki okul müdür ve öğretmenleri, hastaneler mütehassıs hekimleri, Bakanlıklar veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler tarafından tayin edilirler.
B) Bunun dışında kalan bütün memurlar Bakanlıklar veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler tarafından valilik emrine tayin edilerek il idare şube başkanının inhası üzerine valiler tarafından istihdam yerleri tesbit olunur.
C) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bütün memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvilleri mensup olduğu il idare şube başkanlarının inhası üzerine valiler tarafından icra edilmekle beraber mensup oldukları Bakanlıklar veya genel müdürlüklere sebebiyle bildirilir.” hükmü yer almış; aynı Kanunun 5. maddesinde ise, “İllerde, valilerin tayin ve tespit ettiği işlerde yardımcılığını ve valinin bulunmadığı zamanlarda vekilliğini yapmak üzere vali muavinleri bulunur.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda anılan hükümler karşısında, vali yardımcısının ancak valiye vekalet ettiği dönemlerde il içi atama yetkisini kullanabileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Kamu hukukunda bir makama verilen yetkinin, aksine bir hüküm bulunmadıkça o makam tarafından kullanılacağı, bir makamın yetkisinin başka bir kişiye devredilmesi için mevzuatla yetkili kılınması gerekeceği tartışmasızdır. 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8. maddesi ile il memurlarının görev yerlerinin değiştirilmesi konusunda valilere verilen yetkinin devrinin mümkün olmadığı, Valiye tanınan bu yetkinin Vali Yardımcısı tarafından kullanılamayacağı anlaşıldığından, … Kursu Öğreticisi olan davacının aynı görev ve unvanla İstanbul … Kur’an Kursuna naklen atanması yolundaki işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmayıp, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 15.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.