Danıştay Kararı 5. Daire 2000/1498 E. 2002/3994 K. 23.10.2002 T.

5. Daire         2000/1498 E.  ,  2002/3994 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/1498
Karar No: 2002/3994

Davacı: …
Davalı: 1- Başbakanlık 2- … Genel Müdürlüğü
Vekilleri: …

Davanın Özeti : Davacı, oturmakta olduğu kamu konutundan çıkarılmasına ilişkin 27.10.1999 günlü, 1041-5850 sayılı işlem ile Kamu Konutları Yönetmeliğinin 34. maddesinin iptalini istemektedir.
Başbakanlığın Savunmasının Özeti: Davacının 18.9.2000 tarihinde emekliye ayrılarak oturmakta olduğu lojmanı 1.9.2000 tarihinde boşaltmış olması nedeniyle bu davada bir menfaatinin kalmadığı, tahliye işleminin … Genel Müdürlüğü’nün kendi takdir yetkisi çerçevesinde tesis edildiği, öte yandan, başka bir İle tayini çıkan ve oturmakta olduğu lojmanı yasal süresinde boşaltmayan davacının gerekirse zorla çıkarılacağına ilişkin bildirimin hukuka uygun olduğu ve yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

… Genel Müdürlüğü’nün Savunmasının Özeti: Davacının aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılması ve Dış Satışlar Şube Müdürlüğü dışında mali konularda imza yetkisi olmayan bir görevde çalıştırılması uygun görüldüğünden … Başmüdürlüğü’ne şef olarak atandığı, bu nedenle de sıra tahsisli olarak tahsis edilen konutu “nakil” hali dikkate alınarak öngörülen sürede tahliye etmesinin gerektiği, davacının iptalini istediği yönetmelik hükmünün hukuka uygun olduğu ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dava konusu Yönetmeliğin 34. maddesiyle Kamu Konutları Kanunu hükümlerine paralel düzenleme getirilmiş olması nedeniyle anılan maddede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, Pazarlama ve Dağıtım Müessesesi Dış Satış Şubesi Müdürlüğü’nde şef iken … Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü’ne atanan davacı hakkında “nakil” işlemi göz önüne alınarak tesis edilen lojmandan çıkarma işleminde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacı, adına tahsisli kamu konutundan çıkarılmasına ilişkin işlem ile Kamu Konutları Yönetmeliğinin 34. maddesinin iptali istemiyle dava açmıştır.
2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun ^”Konuttan Çıkarılma” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında, “Konutlar, 7 nci maddede belirtilen süreler sonunda boşaltılmaz ise, tahsise yetkili makam tarafından ilgili mülki veya askeri makamlara başvurulur. Bu başvuru üzerine konut başka bir bildirime gerek kalmaksızın, kolluk kuvveti kullanılarak bir hafta içinde zorla boşalttırılır. Zorla boşalttırmaya karşı, idareye ve yargı mercilerine yapılacak başvuru boşalttırma işleminin icra ve infazını durdurmaz” denilmekte olup, aynı Kanunun 11 inci maddesi uyarınca çıkarılan Kamu Konutları Yönetmeliğinin dava konusu edilen 34. madesinde, aynı düzenlemelere yer verildiği anlaşılmakla tümüyle yasaya dayanan Yönetmelik maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın kamu konutundan tahliyeye ilişkin kısmına gelince;
Kamu Konutları Yönetmeliğinin 33/b maddesinde, sıra tahsisli konutlarda oturanların başka bir yere nakil edilmeleri halinde ilişkilerinin kesildiği tarihten itibaren iki ay içinde konutları boşaltmak zorunda oldukları, 34. maddesinin birinci fıkrasında da, konutlar 33 üncü maddede belirtilen süreler sonunda boşaltılmaz ise tahsise yetkili makam tarafından ilgili mülki veya askeri makamlara başvurulacağı, bu başvuru üzerine konutun, başka bir bildirime gerek kalmaksızın, kolluk kuvveti kullanılarak bir hafta içinde zorla boşalttırılacağı, zorla boşalttırmaya karşı, idareye ve yargı mercilerine yapılacak başvurunun, boşalttırma işleminin icra ve infazını durdurmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 7.8.1998 günlü olurla … Pazarlama ve Dağıtımı Başmüdürlüğü, Pazarlama ve Dağıtım Müessesesi Dış Satış Şubesi şefliğinden … Pazarlama ve Dağıtım Müdürlüğü şefliğine atanması nedeniyle oturmakta olduğu kamu konutunu iki ay içinde boşaltmasının istendiği, konutu boşaltmaması üzerine, 27.10.1999 gün ve 5850 sayılı işlemle, 15 gün içinde konutun boşaltılmaması halinde, polis marifetiyle boşaltılacağının bildirildiği, nakil işlemine karşı açtığı dava 9.12.1999 günlü kararla reddedilen davacının 22.11.1999 günlü dilekçe ile tahliye işlemlerinin durdurulmasını istediği, bu isteğinin 21.12.1999 gün ve 6768 sayılı işlemle reddedilmesi ve konutun bir hafta içinde boşaltılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, … İline atanması nedeniyle sıra tahsisli olarak oturduğu kamu konutunu iki ay içinde boşaltması gereken davacının, kamu konutundan kolluk kuvvetleri kullanılarak zorla tahliye edileceği yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Belirtilen nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince duruşma için önceden belirlenen 23.10.2002 tarihinde davacının gelmediği, Başbakanlığı temsilen Hukuk Müşaviri Av. …’ın ve … Genel Müdürlüğü’nü temsilen Av. …’ın geldiği görülerek Danıştay Savcısı … hazır olduğu halde duruşma açıldı. Taraflara usulüne göre söz verildikten ve Savcının düşüncesi alındıktan sonra dosya incelenerek işin gereği düşünüldü:
Davacı, oturmakta olduğu kamu konutundan çıkarılmasına ilişkin 27.10.1999 günlü, 1041-5850 sayılı işlem ile Kamu Konutları Yönetmeliğinin 34. maddesinin; Yönetim Kurulu kararıyla … ve çevre illerde yaşanan deprem felaketi yüzünden konut kiralarında gözlenen aşırı yükselmeler ve okulların açılmış veya açılmakta olması nedeniyle …’daki lojman tahliye işlemleri yeni bir düzenlemeye kadar 23.9.1999 tarihi itibariyle durdurulduğu halde, kendisi için bu kararın uygulanmadığını ve çocuğunun eğitim durumunun dikkate alınmadığını, Yönetmeliğin 34. maddesindeki hükmün ise Anayasaya ve 6570 sayılı Yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini istemektedir.
Davalı idareler, davacının aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasından sonra … Başmüdürlüğü’ne şef olarak atandığını, bu nedenle de sıra tahsisli olarak tahsis edilen konutu “nakil” hali dikkate alınarak öngörülen sürede tahliye etmesinin gerektiğini, davacının iptalini istediği yönetmelik hükmünün hukuka uygun olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmaktadırlar.
Anayasanın 124. maddesinde, Başbakanlık, Bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen Anayasal düzenleme ile maddede sayılan idare organlarına kendi görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak amacıyla belli şartlar dahilinde yönetmelik çıkarma hususunda takdir yetkisi tanınmış olup, söz konusu idarelerce bu yöndeki takdir yetkisi kullanılarak çıkarılan ve usulüne uygun şekilde yürürlüğe konulmuş olan yönetmeliklerin yazılı bir hukuk normu niteliği taşıdığında kuşku yoktur.
Kamu konutlarının tahsis biçimi, oturma süresi, yönetimi ve konuttan yararlanmanın sona ermesine ilişkin esas ve ilkeleri belirleyen 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 11. maddesinde, Kanunun uygulanmasıyla ilgili usul ve esasların Kanunun yayımı tarihinden itibaren beş ay içinde, Maliye Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Bayındırlık, Sanayi ve Teknoloji ve İmar ve İskan Bakanlıklarıyla müştereken hazırlanıp, Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği, bu yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayımlanacağı düzenlemesi yer almıştır. Söz konusu hüküm gereğince, 2946 sayılı Kanunun uygulanma usul ve esaslarını göstermek üzere hazırlanan Kamu Konutları Yönetmeliği 16.7.1984 günlü, 84/8345 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilmiş ve 23.9.1984 günlü, 18524 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kamu Konutları Kanunu’nun “Konuttan Çıkarılma” başlıklı 8. maddesinde, “Konutlar, 7 nci maddede belirtilen süreler sonunda boşaltılmaz ise, tahsise yetkili makam tarafından ilgili mülki veya askeri makamlara başvurulur. Bu başvuru üzerine konut başka bir bildirime gerek kalmaksızın, kolluk kuvvetleri kullanılarak bir hafta içinde zorla boşalttırılır. Zorla boşalttırmaya karşı, idareye ve yargı mercilerine yapılacak başvuru, boşalttırma işleminin icra ve infazını durdurmaz.
Konut tahsisine yetkili makam tarafından kendilerine tahsis yapılmadan konutları işgal edenler veya tahsis yapıldıktan sonra gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu anlaşılanlar, konut blok veya gruplarındaki diğer konut sakinlerinin huzur ve sükununu bozucu, genel ahlak değerlerini zedeleyici tutum ve davranışlarda bulunmakta ısrar ettiği tesbit olunanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükmüne göre işlem yapılır.” hükmü yer almıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin “Konuttan Çıkarılma” başlıklı 34. maddesinde de, “Konutlar 33 üncü maddede belirtilen süreler sonunda boşaltılamaz ise tahsise yetkili makam tarafından ilgili mülki veya askeri makamlara başvurulur. Bu başvuru üzerine konut, başka bir bildirime gerek kalmaksızın, kolluk kuvveti kullanılarak bir hafta içinde zorla boşalttırılır. Zorla boşalttırmaya karşı idareye ve yargı mercilerine yapılacak başvuru, boşalttırma işleminin icra ve infazını durdurmaz.
Konutun tahsisine yetkili makam tarafından kendilerine tahsis yapılmadan konutları işgal edenler veya tahsis yapıldıktan sonra gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu anlaşılanlar ile konut blok veya gruplarındaki diğer konut sakinlerinin huzur ve sükununu bozucu, genel ahlak değerlerini zedeleyici tutum ve davranışlarda bulunan ve kendisine yapılan yazılı uyarılara rağmen bu davranışlarda ısrar ettiği tesbit edilenler hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu durum karşısında, Yönetmeliğin dava konusu 34. maddesi hükmünde, üst hukuk normu olan Kanunda öngörülen düzenlemeye yer verilmiş olması nedeniyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacının oturmakta olduğu kamu konutundan çıkarılmasına ilişkin işleme gelince; 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu’nun kamu konut türleri ve konut tahsisi alt başlığı altında düzenlenen 3. maddesi ile kamu konutları dört gruba ayrılmış olup, anılan maddenin (c) bendinde, sıra tahsisli konutlar, “hizmet süresi daha önce kamu konutlarından yararlanma durumu ve süresi, çocuklarının ve bakmakla mükellef olduğu aile fertlerinin sayısı, aile fertlerinin gelir durumu, konuttan yararlanma için bekleme süresi, eşinin de bu Kanun kapsamına giren kurum ve kuruluşlarında çalışan personel olması gibi hususlar dikkate alınarak yönetmelikte belirlenecek puanlama esasına göre tahsis edilen konutlardır.” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunun 4. maddesi ile de kamu konutlarında oturma süreleri belirtilmiş ve sıra tahsisli konutlarda oturma süresinin beş yıl olduğu hükme bağlanmış; 7/b maddesinde ise sıra tahsisli konutlarda oturanların, beş yıllık oturma süresinin bitiminden itibaren on beş gün veya yararlanacak başka biri olmaması nedeniyle oturmaya devam etmesine izin verilmiş ise, çıkması için idarece yapılan tebligat tarihinden itibaren bir ay içinde, emeklilik, istifa, başka bir yere nakil ve her ne sebeple olursa olsun memuriyet sıfatı kalkanların ilişiklerinin kesildiği tarihten itibaren iki ay içinde konutlardan çıkmak zorunda oldukları belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Pazarlama ve Dağıtım Müessesesi Dış Satış Şube Müdürlüğü’nde şef olan davacıya … Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü’ne atanmasına ilişkin 7.8.1998 günlü, 197 sayılı işlemin 18.8.1998 gününde tebliğ edildiği, bu işlemin iptali istemiyle açtığı davanın … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği ve söz konusu nakil onayından sonra yukarıda belirtilen Kanun ve Yönetmelik hükümleri gereğince … İlindeki görevi nedeniyle kendisine sıra tahsisli olarak tahsis edilen konutu “nakil” durumu dikkate alınarak öngörülen sürede tahliye etmesi gerektiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, konut tahliyelerinin durdurulmasına ilişkin Yönetim Kurulu Kararının il dışına naklen atananları kapsamadığı da gözönüne alındığında, Pazarlama ve Dağıtım Müessesesi Dış Satış Şubesi Müdürlüğü’nde şef iken … Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü’ne atanan davacı hakkında yukarıda yer alan mevzuat hükümleri dikkate alınarak tesis edilen lojmandan çıkarma işlemin de de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 4667 sayılı Yasayla değişik 168/3. maddesi gereğince bu kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …- liralık Avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelerden … Genel Müdürlüğü’ne verilmesine, 23.10.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.