Danıştay Kararı 5. Daire 1999/4283 E. 2002/2250 K. 15.05.2002 T.

5. Daire         1999/4283 E.  ,  2002/2250 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/4283
Karar No: 2002/2250

Davacılar: 1- Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı
2- … Tabip Odası Başkanlığı
Vekilleri: …
Davalı: Sağlık Bakanlığı
Davalı İdare Yanında Davaya Katılanlar :
1- …
2- …, …, …, … (…) …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …
Vekilleri: …
3- …, …, …, …
Vekilleri : …
4- …
5- …
6- …
Vekilleri : …
7- …, …, …
Vekilleri: …

İsteğin Özeti: Davacılar, 9.9.1999 günlü, 23811 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptalini istemektedirler.

Savunmanın Özeti: 22.5.1974 günlü, 14893 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde zaman içinde çok sayıda değişiklik yapıldığı; 20.2.1997 günlü, 22911 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikle, şef ve şef yardımcısı olabilmek için ilk ikisi ÖSYM tarafından yapılmak üzere üç aşamalı bir sınav sistemi getirildiği; Yönetmelikte öngörülen yabancı dil sınavının 1.6.1997 tarihinde, mesleki bilgi sınavının ise 17.5.1998 tarihinde ÖSYM kanalıyla yapıldığı; mesleki bilgi sınavında başarılı olanların, bu Yönetmeliğin 30. maddesine göre oluşturulan jüriler tarafından 28.9.1998 tarihinde gerçekleştirilen mesleki uygulama ve yeterlik sınavına katıldıkları ve bu sınavda da başarılı olanlardan 87 adayın şef kadrolarına, 127 adayın da şef yardımcılığı kadrolarına atandıkları; yukarıda sözü edilen sınavlar sonucunda daha önce münhal olarak ilan edilen toplam 555 kadrodan sadece 214’üne atama yapılabildiği, bu nedenle çok sayıda kadronun münhal kaldığı; söz konusu sınavların ilk iki aşamasının Yönetmelik gereği ÖSYM tarafından yapılması zorunluluğunun getirilmiş olması nedeniyle anılan sınav merkezi ile yapılan yazışmalar sonucunda, sınavların maliyetinin çok yüksek olacağı ve sınav protokollerinin imzalanmasından sonra ilk iki aşama sınavlarının 19 aydan önce sonuçlandırılamayacağının ortaya çıkması üzerine, bu durumun halen Tababet Uzmanlık Tüzüğü hükümlerine göre asistanlık eğitimi veren eğitim hastanelerinde birçok kliniği eğitim niteliği ve yetkisini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığı ve adıgeçen kliniklerde tıpta uzmanlık eğitimi gören asistanların uzmanlık eğitimlerini de olumsuz yönde etkilediği; bu yüzden 9.9.1999 günlü, 23811 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan dava konusu Yönetmelik değişikliğinin yürürlüğe konulduğu ve bu Yönetmeliğin 1. ve 2. maddeleri ile, Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin şef ya da şef yardımcısı olabilmek için gerekli koşulları düzenleyen 27 ve 28. maddelerine birer fıkra eklendiği; bu ek fıkralarda, anılan Yönetmeliğin 27. ve 28. maddelerinin birinci fıkralarının altında yer alan 6 bentte açıklanan şartlar dışında, ilgili dalda Tababet Uzmanlık Tüzüğü hükümlerine göre uzman olup profesör veya doçent unvanına sahip bir kimsenin, münhal olan şeflik kadrosuna ya da şef yardımcılığı kadrosuna müracaatta bulunduğu takdirde, 27. ve 28. maddelerin birinci fıkralarının (6) numaralı bentlerindeki sınavlara girme şartı aranmadan şef veya şef yardımcısı olarak atanabileceğinin hükme bağlandığı; profesör ve doçentlerin üniversiteler bünyesinde temel tıp eğitimi, tababet alanında doktora, yüksek lisans ve bu arada tıpta uzmanlık eğitimi vermeye yetkili oldukları; 341 boş kadro olduğu halde anılan Yönetmelik hükümlerine dayanılarak yalnızca 70 atama yapılmasının da hizmet gerekleri gözetilerek işlem tesis edildiğini gösterdiği; iptali istenen düzenlemenin üst hukuk normlarına uygun olduğu; tüm bu nedenlerle yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dava konusu Yönetmelik değişikliği için Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 15. maddesinde görevleri sayılan “Tababet Uzmanlık Kurulu”nun görüş ve kararının alınması zorunlu olduğundan, bu gerek gözetilmeksizin Sağlık Bakanlığınca doğrudan yapılan düzenlemenin iptali gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacılar, 9.9.1999 günlü 23811 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptalini istemektedir.
22.5.1974 günlü 14893 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde 20.2.1997 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikle, şef ve şef yardımcısı olabilmek için üç aşamalı bir sınav sistemi getirilmiştir. Birinci aşaması yabancı dil, ikinci aşaması mesleki bilgi ve üçüncü aşaması mesleki uygulama ve yeterlik sınavı olmak üzere üç aşamalı sınav esası getirildiği gibi, mesleki bilgi sınavına girebilmek için yabancı dil, mesleki uygulama ve yeterlik sınavına girebilmek içinde mesleki bilgi sınavını başarmış olmak gerekmektedir. Yine yönetmelik hükümlerine göre yabancı dil ve meslekibilgi sınavlarının ÖSYM, mesleki uygulama ve yeterlik sınavının ise kurulacak jüriler tarafından yapılması öngörülmüştür.
Dava konusu Yönetmelik değişikliği ile anılan Yönetmeliğin 27.maddesine bir fıkra eklenerek, “diğer şartlar dışında, ilgili dalda Tababet Uzmanlık Tüzüğü hükümlerine göre uzman olup, profesör veya doçent ünvanına sahip bir kimse münhal olan şeflik kadrosuna müracaatta bulunduğu takdirde, sınavlara girme şartı aranmadan şef olarak atanabileceği” belirtilmiş,28.maddeye eklenen bir fıkra ile de aynı hüküm şef yardımcıları için getirilmiştir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, son yapılan sınavla münhal şef ve şef yardımcısı kadrolarından ancak yarısına yakınının doldurulabildiği, bir önceki sınavın ise beş yıl önce yapıldığı, eğitim hastanelerinde ise çok sayıda şef ve şef yardımcılığı kadrosunun boş olduğu,bu durumun eğitim hastanelerinin, eğitim niteliği ve yetkisini kaybetmeleri tehlikesi ile karşı karşıya kalındığı, diğer yandan acil şef ve şef yardımcısı ihtiyacı karşısında ÖSYM tarafından yapılacak sınavın hem yüksek maliyeti, hem de uzun zaman gerektirmesi karşısında takdir yetkisi kullanılarak, belirli sınav aşamalarından geçerek unvan sahibi olan bir kısım profesör ve doçentlerin söz konusu kadroların atanmalarını sağlamak amacıyla yapılan yönetmelik değişikliğinde kamu hizmeti gerekleri ve kamu yararı amacına aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan şef ve şef yardımcılığına atanmada yönetmeliğin 27. Ve 28.maddelerinde yer alan sınav koşulunun korunduğu, hastanelerde uzman olarak çalışan tabiplerinde söz konusu sınavları başarmak suretiyle bu kadrolara atanabilecekleri kuşkusuzdur.
Davalı idare tarafından 4.2.2000 günlü 23954 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikle Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 27. Ve 28.maddelerine eklenen bir fıkra ile, sınavsız şef veya şef yardımcısı olarak atanabilecek profesör ve doçent sayısının, boş kadroların % 35 ini geçemeyeceği hükmü getirilmekle, eğitim hastanelerinde çalışan uzman tabiplerin haklarıda korunduğu görülmüştür.
Açıklanan nedenle, Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde yapılan değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacılar, 9.9.1999 günlü, 23811 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; profesör ve doçentlerin şef ve şef yardımcılığı kadrolarına sınavsız atanabilmelerine olanak tanıyan hükümlerinin fırsat eşitliği ilkesini zedelediğini, sınavsız atamaların hangi ölçütlere göre yapılacağının belli olmadığını, bu düzenlemenin kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptali isteminde bulunmaktadırlar.
9.9.1999 günlü, 23811 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. ve 2. maddeleri ile, Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin şef ve şef yardımcısı olabilmek için gerekli koşulları düzenleyen 27 ve 28. maddelerine birer fıkra eklenmiş; Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 27. maddesine bir fıkra eklenmesine ilişkin 1. maddesinde, “Yukarıda açıklanan şartlar dışında, ilgili dalda Tababet Uzmanlık Tüzüğü hükümlerine göre uzman olup profesör ve doçent ünvanına sahip bir kimse, münhal olan şeflik kadrosuna müracaatta bulunduğu takdirde bu maddenin birinci fıkrasının (6) numaralı bendindeki sınavlara girme şartı aranmadan şef olarak atanabilir.” hükmü yer almış; 28. maddeye bir fıkra ekleyen 2. maddesinde ise, “Yukarıda açıklanan şartlar dışında, ilgili dalda Tababet Uzmanlık Tüzüğü hükümlerine göre uzman olup profesör veya doçent ünvanına sahip bir kimse, münhal olan şef yardımcılığı kadrosuna müracaatta bulunduğu takdirde bu maddenin birinci fıkrasının (6) numaralı bendindeki sınavlara girme şartı aranmadan şef yardımcısı olarak atanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 8. maddesinde, “Türkiye’de icrayı tababet için bu kanunda gösterilen vasıfları haiz olanlar umumi surette hastalıkları tedavi hakkını haizdirler. Ancak herhangi bir şubei tababette müstemirren mütehassıs olmak ve o ünvanı ilan edebilmek için Türkiye Tıp Fakültesinden veya Sıhhiye Vekaletince (Sağlık Bakanlığınca) kabul ve ilan edilecek müesseselerden verilmiş veyahut ecnebi memleketlerin maruf bir hastane veya laboratuvarından verilip Türkiye Tıp Fakültesince tasdik edilmiş bir ihtisas vesikasını haiz olmalıdır.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda metni yazılı yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere, tıpta uzmanlık eğitiminde tek otorite Sağlık Bakanlığı olmayıp; tıpta uzmanlık eğitimi, yetkili Devlet hastaneleri dışında tıp fakültelerinde ve Sağlık Bakanlığınca yetkili kılınmış sağlık kurumlarında da verilmektedir. Ayrıca
doktorluk mesleğine ilişkin bütün sorunları görüşüp çözüm önerileri üretmekle görevli kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan ve ilk kez 1219 sayılı Yasayla oluşumu düzenlenen tabip odaları da, tıp uzmanlığı eğitimiyle doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla tıp uzmanlık eğitiminin standardının ve bu eğitimi verecek sağlık kurumları ile asistan yetiştirmeye yetkili kılınacak uzmanların niteliklerinin Sağlık Bakanlığının koordinatörlüğünde, tıp fakülteleri, tabip odaları ve uzmanlık eğitimi verilen kuruluşların ortak katkılarıyla belirlenmesi, gerekli düzenlemenin ortaklaşa yapılması yürütülen hizmetin gereğidir.
Nitekim 1219 sayılı Yasa, Sağlık Bakanlığına tıpta uzmanlık eğitimi konusunda tek başına düzenleme yapma yetkisi tanımamış; anılan Yasanın 9 uncu maddesinde, tıp uzmanlığı konusunun, dolayısıyla uzmanlık eğitiminin tüzükle düzenlenmesi öngörülmüştür.
Sözü edilen Yasa kuralına dayanılarak çıkarılan Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 13. maddesinde, tıpta uzmanlık eğitiminde kaliteyi yüksek ve devamlı kılacak usul ve esasları belirlemek, belirli bir standarda göre sürekli olarak bilimsel ve teknik yönden inceleme ve değerlendirme yapmak, gözetim ve yönlendirme görevlerini yerine getirmek maksadıyla; Sağlık Bakanlığı, tıp fakülteleri, GATA, SSK ve Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi temsilcilerinden oluşan 11 üyeden müteşekkil Tababet Uzmanlık Kurulu kurulması öngörülmüş; 15. maddesi ile de, asistan yetiştirmeye yetkili kılınacak sağlık kurum ve birimlerinin niteliklerini; asistan yetiştirmeye yetkili kılınacak uzmanların niteliklerini; asistanlık eğitimi plan ve programlarının esaslarını; asistanlığa giriş sınav sorularının hazırlanması ve sonuçlarının değerlendirilmesi esaslarını; uzmanlık sınav jürilerinin oluşum esaslarını; uzmanlık sınav şeklinin esaslarını saptamak bu Kurulun görevleri olarak sayılmıştır.
Davalı Bakanlık, Tababet Uzmanlık Kurulunun yasayla oluşturulmadığını, yasal dayanağı olmaması nedeniyle sözkonusu Kurulun çalıştırılmadığını öne sürmektedir. Oysa yukarıda da ifade edildiği gibi, tıp uzmanlığı eğitimi konusunun, bu eğitimi vermeye yetkili, tıp mesleğiyle doğrudan ilgili kuruluşlarla birlikte Sağlık Bakanlığınca düzenlenmesi, 1219 sayılı Yasanın tıp mesleğinin icrasıyla ilgili olarak öngördüğü denetim ve kontrol sisteminin doğal sonucudur. 1219 sayılı Yasada yer alan düzenleme çerçevesinde ve bu Yasa uyarınca çıkarılan Tababet Uzmanlık Tüzüğü de, tıpta uzmanlık eğitimi konusunda Sağlık Bakanlığının konuyla doğrudan ilgili kuruluşlarla birlikte hareket edip
düzenleme yapma yöntemini Tababet Uzmanlık Kurulu oluşturmak suretiyle belirlemiştir. Dolayısıyla davalı Bakanlığın, Tababet Uzmanlık Kurulunun yasal dayanağı olmadığı yolundaki iddiasına itibar edilmemiştir.
Kaldı ki davalı Bakanlık, düzenleme yetkisini kullanarak sağlık alanında kurullar oluşturma yoluna gitmektedir. Örneğin, davalı Bakanlık çıkardığı “İlaç Araştırmaları Hakkındaki Yönetmelik” ile herhangi bir yasal dayanak olmaksızın Etik Kurul adıyla bir kurul oluşturmuş; açılan dava sonunda Danıştay Onuncu Dairesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca da onanan 26.11.1996 günlü, E:1994/117, K:1996/7924 sayılı kararıyla idarenin görevi gereği düzenleme yetkisi kullanılmak suretiyle böyle bir Kurul oluşturabileceğini kabul etmiştir.
Öte yandan, Tababet Uzmanlık Tüzüğünün “Uzman yetiştirmeye yetkili kurumlar” başlığını taşıyan 3. maddesinde, uzmanların, tıp fakülteleri, diş hekimliği fakülteleri, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Fakültesi ile Sağlık Bakanlığınca yetkili kılınan sağlık kurumlarında yetiştirileceği hükme bağlanmış; 13.1.1983 günlü, 17927 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 5/D maddesinde, eğitim hastaneleri, “öğretim, eğitim ve araştırma yapılan, uzman ve ileri dal uzmanları yetiştirilen genel, özel dal yataklı tedavi kurumları ile rehabilitasyon merkezleri” olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin 112. maddesinde, şefin, eğitim hastanelerinde sorumlu servis ve laboratuvar uzmanına verilen isim olduğu; 113. maddesinde, şefin, servis, klinik veya laboratuvarlarda çalışan personelin görev ve hizmetle ilgili hususlarda amiri olduğu; servis ve laboratuvarlarda mevcut bütün personel ile Bakanlıkça servislerine verilmiş her dereceden mesleki okul öğrencileri ve kursiyerlerin iş başında öğretim ve eğitimleriyle ilmi ve ameli bakımdan gelişmelerini, aralarında görev bölümünü ve çalışma düzenini sağlamak, yayın yapmalarına yardım etmek ve diğer şubelerle ilişkiler kurmakla yükümlü olup, bunların ve hasta bakımı hizmetlerinin düzenli olarak yürütülmesinden, bölümlerinde disiplinin sağlanmasından ve temizliğinden baştabibe karşı sorumlu oldukları hükme bağlanmış; 114. maddede de, şeflerin görev ve yetkileri 9 fıkra halinde sayılmıştır. Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 6. fıkrasında, birim, kurumlarda asistan yetiştirilen servis ve laboratuvarlar olarak tanımlanmış; aynı maddenin 8. fıkrasında da, şefin, kurumlardaki birimlerin sorumlusunu ve birimi yöneten uzmanı ifade ettiği belirtilmiştir.
Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 117. maddesinde ise, şef yardımcılarının görev ve yetkileri düzenlenmiş ve şef yardımcılarının, servis, poliklinik, ameliyathane, doğum salonu ve laboratuvarlarda şeflerin yardımcısı olan kişiler oldukları belirtildikten sonra, bu kişilerin, herhangi bir sebeple geçici olarak şeflerin bulunmadığı hallerde onların görevlerini üzerlerine alacakları; servis ve laboratuvar şeflerinin yönetimi altında bilimsel usul ve vasıtalarla tetkik, tedavi, ameliyat ve müdahalelerde şefe yardım edecekleri; uzmanlık eğitimi görenlerin yetiştirilmesinde şeflere yardımcı olacakları; ayrıca, uzmanlık eğitimi görenlerin ve diğer görevlilerin servis, poliklinik, ameliyathane, doğum salonu ve laboratuvarlardaki hizmetlerinde (bu kişilerin) amiri oldukları hükme bağlanmış; Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin 3. Maddesinin 9. fıkrasında, şef yardımcısının, şefe yardımcı olan uzmanı ifade ettiği belirtilmiş; aynı maddenin 10. fıkrasında da başasistan, “şef ve şef yardımcısının yönetiminde asistan yetiştirmeye yardımcı olan uzman” şeklinde tanımlanmıştır.
Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 15. maddesine göre, asistan yetiştirmeye yetkili uzmanların (şef, şef yardımcısı ve başasistanlar) niteliklerini “saptamak” Tababet Uzmanlık Kurulunun görevleri arasında yer aldığından, herhangi bir tıp dalında uzman olacakların aynı kural ve koşullarda yetişmelerini sağlamak amacıyla hazırlanan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde yapılacak değişikliklerin, anılan Yönetmeliğin 6. Maddesi uyarınca Bakanlığın çağrısı üzerine toplanacak Tababet Uzmanlık Kurulunda öncelikle incelenmesi ve eğitim personelinin niteliklerini saptamakla görevli Kurulun bu alanda yapılacak değişiklikleri de belirlemesi gerektiği açıktır. Bu durum, Tüzüğün 15. maddesinde yer alan amir hükmün zorunlu bir sonucudur. Tababet Uzmanlık Tüzüğü ile geniş yetkilerle donatılmış bir Kurulun saptamaları ve kararı olmaksızın Sağlık Bakanlığınca doğrudan yapılan düzenlemeler yetki unsuru yönünden hukuka aykırıdır. Gerçekten de Tababet Uzmanlık Kurulunun asistan yetiştirmeye yetkili sağlık kurum ve birimleri ile uzmanların (şef, şef yardımcısı ve başasistanlar) niteliklerini “saptamak”la görevlendirilmesi; bu konudaki asıl yetkinin adıgeçen Kurula ait olduğunu ve Sağlık Bakanlığının işlevinin koordinatörlükle sınırlı bulunduğunu göstermektedir. Kurula tanınmış bir yetkinin doğrudan Sağlık Bakanlığınca kullanılması, yetki gaspı olarak nitelendirilebilecek ağır bir yetkisizlik durumunu oluşturmaktadır.
Tababet Uzmanlık Kurulunun yıllardır toplantıya çağrılmayıp işlevsizleştirilme çabası da; mevcut üst hukuk normları çerçevesinde düzenleyici işlem yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, aksine Bakanlığın yetki gaspını, Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 15. maddesi hükmünü yok sayan hukuk dışı yaklaşımını belirginleştirmektedir.
Nitekim, şef ve şef yardımcısı yönetiminde asistan yetiştirmeye yardımcı olan başasistanlarla ilgili düzenleyici bir işleme karşı açılan davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 4.5.2001 günlü, E:1999/362, K:2001/432 sayılı kararıyla, Tababet Uzmanlık Kurulunun görüş ve kararı olmaksızın, tıpta uzmanlık eğitiminde görevli başasistanlarla ilgili düzenlemenin doğrudan Sağlık
Bakanlığınca yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiştir. Dairemiz ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararları üzerine, 28.4.2001 günlü, 24386 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve asistan yetiştiren uzmanların nitelikleriyle ilgili yeni hükümler içeren Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin, Bakanlıkça toplantıya çağrılan ve 23.3.2001 tarihinde toplanan Tababet Uzmanlık Kurulu kararı esas alınarak hazırlanıp yayımlandığı da görülmektedir.
Bu durumda, dava konusu Yönetmelik değişikliği ile tıpta uzmanlık eğitimi alanında getirilen düzenlemelerin Tababet Uzmanlık Kurulunun yukarıda sayılan görev konularına ilişkin bulunduğu; idarece sözkonusu yönetmelik değişikliği sırasında Tababet Uzmanlık Kurulunun yönetmelikle düzenlenen hususlarda görüş ve kararının alınmadığı dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır. 1219 sayılı Yasa doğrultusunda Tüzükle oluşturulan Tababet
Uzmanlık Kurulunun, tıp uzmanlığı eğitiminde yetkili kılınacak sağlık kurum ve birimleri ile asistan yetiştirmeye yetkili uzmanların niteliklerini saptayan bir kararı olmaksızın Sağlık Bakanlığınca çıkartılan dava konusu Yönetmelik, 1219 sayılı Yasayla tıpta uzmanlık konusunda getirilmiş bulunan düzenleme ile Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 15. maddesini tümüyle gözardı etmesi nedeniyle yetki yönünden hukuka aykırı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 9.9.1999 günlü, 23811 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptaline, aşağıda dökümü gösterilen …-TL yargılama giderleri ile …-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, noksan olan …-TL posta pulu ücretinin davacıya tamamlattırılmasına, 15.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.