Danıştay Kararı 5. Daire 1999/2310 E. 2002/4242 K. 06.11.2002 T.

5. Daire         1999/2310 E.  ,  2002/4242 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/2310
Karar No: 2002/4242

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Olayda, davacının tarafları ve konusu bakılan dava ile aynı olarak açmış olduğu davanın ret ile sonuçlandığı ve bu kararın temyiz edilmemek suretiyle kesinleştiği, daha sonra tarafları ve talebi aynı olan işbu davayı açtığı anlaşılmakta ise de; yukarıda kesinleştiği belirtilen yargı kararı nedeniyle bakılan davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığından aksi yönde verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İptal davalarına özgü olarak, bir davanın esastan reddedilmesinin anlamı, davacı savlarının yerinde olmaması anlamına gelir. Bu bağlamda, herhangi bir yönetsel işleme karşı daha önce dava açılmış ve davanın reddolunmuş olması, aynı işleme karşı yeniden iptal davası açılmasına ve davanın yeniden incelenmesine engel değildir. (Recep Başpınar, Yüzyıl Boyunca Danıştay, sh:696)
Ancak, davacının yararlanmak istediği 657 sayılı Yasanın 36/A-4 maddesi hükmü, davacının ilk başvurusu ve bu başvurusunun reddi üzerine açtığı davanın olumsuz sonuçlanmasından sonra bir değişikliğe uğramamıştır. Bir başka anlatımla, ilk başvurunun reddinden sonra, nesnel ve hukuki kurallara bağlı olarak yeni bir değerlendirme durumu ortaya çıkmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken işin esasına girip uyuşmazlığı çözümleyen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacı, 8.3.1994 tarihinde atandığı tekniker kadrosunda çalışması nedeniyle 657 sayılı Yasanın 36/A-4. maddesi uyarınca bir derece verilmesi istemiyle 13.7.1998 tarihinde yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda davacının Gelirler Genel Müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta iken, … Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü mezunu olduğundan tekniker unvanlı kadroya atanması nedeniyle, davacıya sözüedilen 657 sayılı Yasanın 36/A-4. madde hükmü uyarınca bir derece verilmesi gerekirken bu istemin reddi yolundaki işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilerek, başvuru tarihi olan 13.7.1998 tarihinden itibaren geçerli olarak özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine, geçmişe yönelik istemin ise reddine karar verilmiştir.
Davalı idare, davacının 4.5.1994 tarihinde de idareye aynı taleple başvurması sonucu talebin reddi üzerine dava açtığını ve davanın ret ile sonuçlandığını; bu davada ise aynı talep nedeniyle davacıya yeniden dava açma hakkı doğmayacağını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Davacının, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünde memur olarak çalışmakta iken … Üniversitesi … Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü mezunu olması nedeniyle 8.3.1994 tarihli onayla teknikerlik kadrosuna atandığı, daha sonra 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36/A-4. maddesine göre kendisine bir derece verilmesi yolunda idareye yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin 30.5.1994 gün ve 027465 sayılı işlemin iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin … sayılı esasına kayıtlı davayı açtığı, bu davada anılan mahkemenin “… 657 sayılı Yasanın 36/A-4. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için, 1) Teknik Hizmetler Sınıfında olmak, 2) Tekniker olmak, 3) Öğrenim durumuna göre tespit edilen giriş derece ve kademesinde bulunmak şartlarını taşıması gerekirken öğrenim durumuna göre giriş derece ve kademesi 10/2 olan davacının bu gün 7. derecenin 2. kademesinde bulunduğundan üçüncü şartı taşımaması dolayısıyla kendisine bir derece verilmemesine dair işlemde mevzuata aykırılık görülmemiştir…” yolundaki gerekçesiyle davanın reddine … günlü, K: … sayılı kararıyla hükmedildiği, bu kararın temyiz edilmemekle kesinleştiği, daha sonra davacının 13.7.1998 tarihli idareye başvurusunda, kendisi gibi olanlara 657 sayılı Yasanın 36/A-4. maddesi uyarınca bir derece verildiğinden bahisle bu hükümden yararlandırılmasını istediği, idarece bu başvuruya cevap verilmemesi nedeniyle bakılan davayı açtığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bir yargı yerince yasada gösterilen usullere göre verilen karar, itiraz ve temyiz yollarından geçerek veya itiraz ve temyiz süreleri sona ererek kesinleştikten sonra yargılamanın iadesi gibi bazı istisnaların dışında artık değişmez bir nitelik kazanır, hiç bir makam, merci, hatta kararı vermiş olan yargı yeri dahi başka bir kararıyla onu değiştiremez. İşte yargı kararlarının bu değişmezlik kuvvet ve niteliğine kesin hüküm (muhkem kaziye) denilmektedir. Yine kesin hüküm halini alan bir yargı kararının sadece hüküm fıkrası itibariyle değil aynı zamanda gerekçesi itibariyle de en başta davanın taraflarını bağladığı, bunların kesin hükme bağlanan bir uyuşmazlığın yeniden tartışılmasını hukuken mümkün kılacak bir olanağa sahip bulunmadıkları ve yargı yerinin de kesin hükümle çözümlenen uyuşmazlık hakkında yeniden karar veremeyeceği açıktır.
Olayda, davacının daha önce açmış olduğu davada verilip kesin hüküm niteliği kazanan idari yargı kararının varlığı karşısında; aynı konuda açılan ve tarafları aynı olan bu davanın esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, 6.11.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) AZLIK OYU:
Tekniker kadrosunda çalışmakta olan davacı, 657 sayılı Yasanın 36/A-4 maddesi uygulanıp, giriş derecesi bir derece yükseltilmek suretiyle intibakının yapılması isteğinin reddine ilişkin davalı idare işleminin iptalini istemektedir.
Memuriyet statüsünde bulunanlar, bu statüleri devam ettikleri sürece, aylık ödemelerine esas alınan intibaklarının ileriye yönelik düzeltilmesi istemiyle idareye başvurabilirler; başvurularının reddi üzerine de dava açabilirler. Bu başvuru ve dava açma hakları, Anayasayla güvence altına alınan çalışma hakkı ve hak arama özgürlüğünün doğal sonucudur.
Anılan başvuru hakkı ve dava hakkının daha önce kullanılması, açılan davanın reddi de, memuriyet statüleri devam eden ilgililerin yeniden idareye başvurmalarına ve dava açmalarına engel oluşturmamaktadır. İdari yargıda bir idari işleme karşı açılan davanın reddine ilişkin kararın, kesin hüküm sonuçlarını doğurmayacağı da öğretide ve Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmektedir.
Sonuç olarak, Tekniker kadrosunda olan davacıya 657 sayılı Yasanın 36/A-4. maddesine göre bu davaya konu işlemle reddedilen başvuru tarihinden itibaren ileriye yönelik olarak 1 derece verilmesi gerekmekte olup; aksi yoldaki dava konusu işlemi iptal eden idare mahkeme kararı hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıkladığım nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin reddi, İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.