Danıştay Kararı 5. Daire 1998/2407 E. 1999/222 K. 02.02.1999 T.

5. Daire         1998/2407 E.  ,  1999/222 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/2407
Karar No: 1999/222

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, davacının, memuriyette iken hakkında tesis edilen naklen atama işleminin iptali yolunda verilen ve kesinleşmiş bulunan yargı kararından bahisle eski görevine iade edilmesi için davalı idareye başvurduğu 1.10.1996 tarihi itibariyle, “kendi isteğiyle emekliye ayrılmış olan (bir başka ifadeyle, emekli statüsünde bulunan)” kişi konumunda olduğu anlaşılmış olup; davacının, dava konusu ettiği naklen atama işleminden sonra kendi iradesiyle davalı idareye tesis ettirmiş olduğu “yeni bir işlem” niteliğindeki emekliye ayrılma işlemi karşısında, artık ortada yerine getirilmesi gereken bir yargı kararının varlığından sözetmeye hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, İdare Mahkemesince, davacının eski görevine dönmesi sonucunu doğuracak şekilde dava konusu işlemin iptali yolunda hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada parasal hak isteminde bulunmadığı; bu istemine, bakılan davaya ilişkin dava dilekçesinde yer verdiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmış olup; bu yönüyle davanın, 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi kapsamında açılan bir dava niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Bu durumda, İdare Mahkemesince, bakılan davanın maddi tazminat istemine ilişkin kısmının 2577 sayılı Yasanın 12. maddesine göre süresinde olup olmadığı araştırılmaksızın, davacının maddi tazminat isteminin kabulüne hükmedilmesinde de hukuki isabet görülmemiştir.
Davanın, davacının manevi tazminat istemine ilişkin kısmına gelince:
Temyize konu Mahkeme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, Anayasanın 2 ve 138. maddeleri ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28/1. maddesinde yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde, idarenin, maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulamaktan başka bir seçeneğinin olmadığı açıktır.
Yukarıda sözüedilen yasal düzenlemeler karşısında, davacının, … İdare Mahkemesince verilen iptal kararının uygulanması için yaptığı 17.3.1993 günlü başvurusu üzerine, (her ne kadar İdare Mahkemesince henüz bu tarih itibariyle yürürlükte bulunmayan 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinin 4001 sayılı Yasa ile değişik 1. fıkrasında öngörülen süre esas alınarak en geç “30” günlük süre içerisinde eski görevine iade edilmesi gerektiği vurgulanmış ise de) 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinin olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1. fıkrası uyarınca en geç “60” günlük süre içerisinde davalı idarece tesis edilecek işlem ile eski görevine iade edilmesi gerekirken, idarece, (sözkonusu Mahkeme kararının uygulandığı belirtilerek) 15.4.1993 günlü, 4685 sayılı yeni bir işlemle davacının … İli’ne aynı ünvanla naklen atamasının yapılmış olmasında anılan hükümlere uyarlık bulunmadığı gibi, idarenin bu davranış tarzının hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılmasına da olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, Mahkeme kararının, davacıya manevi tazminat ödenmesine hükmedilmesine ilişkin kısmında hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüyle, … İdare Mahkemesince verilen kararın “dava konusu 9.10.1996 günlü işlemin iptaline ve 25.3.1992 günlü naklen atama işlemi nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının karşılığı olarak davacıya maddi tazminat ödenmesine” ilişkin kısımlarının bozulması; buna karşılık, davacıya manevi tazminat ödenmesine hükmedilmesine ilişkin kısmına yönelik temyiz isteminin reddiyle bu kısmın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: … Gençlik ve Spor İl Müdürü iken bu görevden alınarak APK Uzmanlığına atanan davacının verilen iptal kararı üzerine bu kez … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne atandığı, ilgilinin aldığı iki aylık sağlık raporu ve 52 günlük yıllık izni nedeniyle, bu kararın bildirilemediği dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Ancak, dosyada yer alan 22.6.1993 tarihli ve davacının imzasını taşıyan yazıdan, … iline atamasının yapıldığını öğrendiği ve emekliliğine değin geçecek sürede görevini APK uzmanı olarak sürdürmeyi dilediği, 18.6.1993 tarihli dilekçesinde de, yıllık izinleri sonunda 20.8.1993 tarihi itibariyle emekliliğini istediği görülmektedir.
Bu durumda, davacı yönetime yeni bir işlem kurdurmuş ve böylece ortada yerine getirilmesi gerekli bir karar kalmamış bulunmakta, davacı kendi isteğiyle kamu görevlisi konumundan emekli konumuna geçmiş olmaktadır.
Davalı yönetim, yargı kararının tebliğinden sonra yasal süre içinde yargı kararını yerine getirmemiş ve davacıyı göreve döndürmeyip başka bir ile atama suretiyle, kararı biçimsel olarak yerine getirmiş ise de, bu işlem uyuşmazlığa konu edilmemiş ve iptal kararının etkisi, emeklilik konumuna girme noktasında durmuştur. Bu gelişim davacının yasa yolu tüketildikten sonra, yargı kararı yoluyla göreve dönme istemini, açıktan atanma istemine dönüştürmüştür.
Gelişen süreç içinde, göreve dönme isteminin bu saptamada değerlendirilmesi, 25.3.1992 tarihi başlangıç alınarak tazminat isteminde bulunulduğundan ve bu istem, iptal edilen yönetsel işlemden doğan ve yargı kararının uygulanmadığı savından kaynaklanan tazminat istemlerini içerdiğinden, her iki alanın hukuki çerçevesi içinde konunun ele alınması suretiyle yeniden bir hüküm kurulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı yönetim temyiz isteminin kabulüyle, idare mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
Emekli statüsünde olan davacı, … Gençlik ve Spor İl Müdürü olarak görev yapmakta iken bu görevinden alınarak Genel Müdürlük APK Dairesi Başkanlığı emrine APK Uzmanı olarak naklen atanmasına ilişkin 25.3.1992 günlü, 4425 sayılı işlemin iptali yolunda … İdare Mahkemesince verilen kararın kesinleştiğinden bahisle … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine iade edilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 9.10.1996 günlü, 13702 sayılı işlemin iptali ile 25.3.1992 günlü, 4425 sayılı işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının karşılığı olarak …- liranın ve ayrıca …- lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, … Gençlik ve Spor İl Müdürü olarak görev yapan davacının A.P.K. Daire Başkanlığı emrine A.P.K. Uzmanı olarak atanmasına ilişkin 25.3.1992 günlü, 4425 sayılı işlemin … idare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu kararın Danıştay Beşinci Dairesince onandığı; anılan kararın düzeltilmesi isteminin de adıgeçen Dairenin 10.6.1996 günlü, E:1996/496, K:1996/2260 sayılı kararıyla reddedildiği; bunun üzerine davacının, hakkındaki iptal kararının kesinleştiğinden bahisle uygulanması ve bu çerçevede … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine yeniden atamasının yapılması için davalı idareye başvurduğu; bu başvurunun, “kendi isteğiyle emekliye ayrıldığından ve eski görevine atanmasının mümkün olmadığından” bahisle reddedildiği, bakılan davanın da bunun üzerine açıldığının anlaşıldığı; Anayasanın 138. ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddeleri uyarınca idarelerin, bir idari işlemin iptaline ilişkin yargı kararlarına uymaya ve bu kararların amaç ve kapsamı doğrultusunda işlem tesis etmeye ya da eylemde bulunmaya zorunlu oldukları; öte yandan, iptal kararlarının idari işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğini sağladığı hususunun İdare Hukuku ilkelerinden olduğu; olayda, davacının … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevinden alınarak A.P.K. Uzmanlığına atanmasına ilişkin işlemin … İdare Mahkemesince iptal edildiği, bu kararın 10.3.1993 tarihinde davacıya, 11.3.1993 tarihinde ise davalı idareye tebliğ edildiği; davacının, 17.3.1993 günlü dilekçesi ile göreve iadesini istediği halde, eski görevi olan … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine ataması yapılmayarak, “kararın uygulanması gereğinden” bahisle … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine atanmasına ilişkin 19.4.1993 günlü, 4685 sayılı işlemin tesis edildiği; ancak, davacının, bu işlemin kendisine tebliğinden önce 28.4.1993 tarihinden itibaren 2 ay süreyle istirahat raporu, 28.6.1993 tarihinden itibaren de 52 günlük yıllık iznini kullandığı ve izin süresi içinde verdiği 18.6.1993 günlü dilekçe ile 20.8.1993 tarihinden itibaren emekliye sevk isteminde bulunduğu, bu isteminin davalı idareye ulaşması üzerine … İline yapılan atama işleminin 20.7.1993 günlü, 8723 sayılı onayla iptal edildiğinin anlaşıldığı; bu durumda, hakkında tesis edilen naklen atama işlemi iptal edilmesine karşın, davacının 2577 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca en geç 30 günlük süre içerisinde eski görevine iade edilmediği açık olduğu gibi, davalı idarenin, yargı kararı uygulanmak suretiyle adıgeçenin … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne atandığı yolundaki savunmasının kabulünün de mümkün olmadığı; her ne kadar davacı daha sonra kendi isteğiyle emekliye ayrılmış ise de; adıgeçenin, “davasından vazgeçmemek, verilen iptal kararının uygulanması için idareye başvurmak ve bu başvurusunun reddi üzerine bu yoldaki işlemi dava konusu yapmak” suretiyle bu konudaki istek ve iradesini ortaya koyduğu; bu durumda, Anayasanın 2 ve 138. maddeleri ile 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinin getirdiği yükümlülük karşısında idarenin, sözkonusu iptal kararı uyarınca davacıyı … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine yeniden ataması gerektiği açık olup, davacının kendi isteğiyle emekliye ayrıldığından bahisle isteğinin reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde yargı kararının uygulanmasından kaçınma amacının güdüldüğü sonucuna varıldığı ve bu yönüyle anılan işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş; davacının görevde iken alması gereken parasal hakları tutarından, emekli iken aldığı aylık ve parasal hakları düşüldükten sonra bulunacak farkın, istemi olan …- lirayı aşmamak üzere hesaplanarak davanın açıldığı 6.11.1996 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine; ayrıca, davalı idarece yargı kararı gereğinin yerine getirilmemesi suretiyle hukuk devleti ilkesine aykırı işlem tesis edilmesi nedeniyle davacının duyduğu elem ve üzüntüye karşılık olarak …- lira manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
Davalı idare, hakkındaki İdare Mahkemesi kararı uygulanarak davacının … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne atandığını; adıgeçenin, yerine yapılan atamanın iptalini istemediğini, bu nedenle eski görev yerine atanmasında hukuki imkansızlık doğduğunu; kaldı ki, davacının, verdiği dilekçe ile emekliye ayrılarak idareye yeni bir işlem tesis ettirdiğini; lehine verilen bir yargı kararının sonucunu beklemeden kendi isteğiyle emekliye ayrılan davacının tazminat isteminin haksız olduğunu; öte yandan, olayda manevi tazminat ödenmesini gerektirecek koşulların da mevcut olmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İptal davaları ile, idarenin tesis ettiği idari nitelikteki işlemlerin, tesis edildikleri tarihteki hukuki duruma göre uygunluğunun denetleneceği ve iptal kararlarının, iptali istenen işlemi ilk tesis edildiği andan itibaren ortadan kaldırarak, o işlemin tesisinden önceki hukuki durumun devamını sağlayacağı İdare Hukukunun bilinen bir kuralıdır.
Dava konusu olayda; davacının, … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevinden alınarak Genel Müdürlük A.P.K. Daire Başkanlığı emrine A.P.K. Uzmanı olarak atanmasına ilişkin 25.3.1992 günlü, 4425 sayılı işlemin iptali yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 10.3.1993 tarihinde kendisine tebliğ edilmesi üzerine, 17.3.1993 tarihinde davalı idareye başvurarak eski görevine iadesini istediği; ancak, davalı idarece anılan yargı kararının “uygulandığından” bahisle atamasının 15.4.1993 günlü, 4685 sayılı onayla … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine yapıldığı; fakat, davacının almış olduğu sağlık kurulu raporu ve hemen ardından kullandığı yıllık izin nedeniyle bu işlemin adıgeçene tebliğ edilemediği; bu arada davacının, henüz yıllık izinde olduğu dönemde davalı idareye sunduğu 18.6.1993 günlü dilekçesi ile, izin süresinin bittiği 20.8.1993 tarihi itibariyle emekliye ayrılmayı istediği; ayrıca yine idareye sunduğu 22.6.1993 günlü dilekçesiyle, “tayininin … İli’ne çıktığını öğrendiğini, ancak sağlık durumu nedeniyle bu göreve gitmesinin mümkün olmadığını, uygun görüldüğü takdirde, emekliliğine kadar görevine A.P.K. Uzmanı olarak devam etmek istediğini” bildirdiği; bunun üzerine, 19.7.1993 günlü, 8628 sayılı onayla … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne yapılan atamasının iptal edildiği; daha sonra 20.8.1993 tarihi itibariyle emekliye ayrılan davacının, hakkında … İdare Mahkemesince verilen karara karşı davalı idarece yapılan temyiz başvurusunun Dairemizin 24.10.1995 günlü, E:1993/2473, K:1995/3271 sayılı kararıyla reddedilerek anılan kararın onanmasına ve bu onama kararının düzeltilmesi yolundaki davalı idare isteminin de 10.6.1996 günlü, E:1996/496, K:1996/2260 sayılı kararımızla reddedilmesi üzerine, hakkında verilen Mahkeme kararının kesinleştiğini belirtmek suretiyle 1.10.1996 tarihinde davalı idareye başvurarak … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine iadesini istediği; bu başvurusunun dava konusu işlemle ve “kendi isteğiyle emekliye ayrıldığından” bahisle reddedilmesi üzerine bakılan davayı açtığı dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının bu davaya konu işlemin tesisine yol açan 1.10.1996 günlü başvurusunun; “emekliye ayrılmış ve bu nedenle kamu görevi ile hukuki irtibatı kesilmiş bir kişinin, henüz kamu görevinde iken hakkında tesis edilmiş bir naklen atama işlemi ile ilgili olarak idari yargı merciince verilmiş iptal kararının uygulanması suretiyle eski görevine iade edilmesi istemi” olarak kabul edilmesi ve anılan yargı kararının uygulanabilirliğinin de bu husus gözönünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir
Hakkında tesis edilmiş bir idari işlemin iptali istemiyle açtığı davada lehine yürütmenin durdurulması veya iptal kararı verilen kamu görevlisinin, bu karar verilmeden veya verilen kararın gerekleri yerine getirilmeden önce kendi isteğiyle emekliye ayrılması hali sözkonusu olduğunda, ortada birbirinden bağımsız iki ayrı işlemin mevcut olduğu görülmektedir. Bu işlemlerden birincisi, davacının (yani kamu görevlisinin) açmış olduğu iptal davası üzerine iptal edilen veya yürütülmesi durdurulan işlemdir. Diğeri ise, davacının iradesine dayanılarak, bir başka ifadeyle kendi isteğiyle emekliye ayrılması yolunda tesis edilen işlemdir.
Bu işlemlerden birincisi hakkında verilmiş bulunan iptal veya yürütmenin durdurulması kararlarının yerine getirilmesi gerekli ise de; davacı (kamu görevlisi), kendi isteği ile emekliye ayrılmak suretiyle idareye yeni bir işlem tesis ettirmiş olduğundan, artık ortada yerine getirilmesi gerekli bir yargı kararının varlığından sözetmeye hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesinin; emekli statüsünde olan ve davalı idareye yaptığı 1.10.1996 günlü başvurusunun “kamu görevine açıktan atanma” istemini içerdiğinin kabulü zorunlu bulunan davacının, yukarıda da açıkça belirtildiği üzere “uygulanabilirlik” niteliğini kaybeden (bir başka ifadeyle, hukuken davacının eski görevine atanması sonucunu doğurması mümkün olmayan) bir iptal kararının varlığından bahisle ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Emeklilerin Yeniden Hizmete Alınması” başlığını taşıyan 93. maddesi ile bu konuda idareye tanınan takdir yetkisini ortadan kaldırmak suretiyle, eski görevi olan … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine iade edilmesi sonucunu doğuracak şekilde dava konusu 9.10.1996 günlü, 13702 sayılı işlemin iptali yolunda hüküm kurmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, yine bu nitelikteki bir davada verilmiş bulunan iptal kararında, idari yargı merciince hukuka aykırı olduğunun saptanması nedeniyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinin yanı sıra, (dava dilekçesinde bu yolda bir istemde bulunulmuş olması nedeniyle) iptal edilen işlemden kaynaklanan parasal ve diğer özlük hakları kaybına ilişkin olarak da hüküm kurulması zorunlu olup; böyle bir durumun varlığı halinde, kararın, “davacının emekliye ayrıldığı tarihe kadarki parasal ve diğer özlük hakları farklarının ödenmesine ilişkin” kısmının uygulanmasının idareler için yerine getirilmesi gereken yasal bir yükümlülük olduğu tartışmasızdır.
Dosyadan, davacının, 25.3.1992 günlü, 4425 sayılı naklen atama işleminin iptali istemiyle açtığı ilk davada ayrıca parasal hak isteminde bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, bu davaya konu maddi tazminat istemini, … İdare Mahkemesince iptal edilen naklen atama işleminden doğan zararlarına karşılık istemekte olup, bu yönüyle anılan davanın, 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi kapsamında olduğunda kuşkuya yer bulunmamaktadır. Anılan maddede sözüedilen tam yargı davalarının, verilen iptal kararları hakkında kanun yollarına başvurulmuş olması halinde, bunun üzerine verilecek kararın tebliği tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde açılabileceği de öngörülmüştür.
Belirtilen durum karşısında, temyize konu kararı veren İdare Mahkemesi tarafından; … İdare Mahkemesince verilen kararın kesinleşmesi sonucunu doğuran ve “davalı idarenin kararın düzeltilmesi yolundaki isteminin reddine” ilişkin bulunan 10.6.1996 günlü, E:1996/496, K:1996/2260 sayılı Dairemiz kararının davacıya tebliğ tarihi araştırılarak, öncelikle davanın maddi tazminat istemine yönelik kısmının 2577 sayılı Yasanın 12. maddesine göre süresinde açılıp açılmadığının tespit edilmesi ve davanın süresinde açıldığının tespiti halinde de, davacının emekliye ayrıldığı 20.8.1993 tarihine kadar olan maddi kayıplarının tazminine hükmedilmesi gerekirken, Mahkemece süre hususunda bir araştırma yapılmaksızın, davacının maddi tazminat istemi yönünden işin esasına girilmek suretiyle hüküm kurulmasında da hukuki isabet görülmemiştir.
Davanın, davacının manevi tazminat istemine ilişkin kısmına gelince:
İdare Hukuku ilkelerine göre manevi tazminata hükmedilebilmesi için, idarenin hukuka aykırı bir işlemi veya eylemi sonucu ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da ilgilinin şeref ve onurunun zedelenmiş bulunması veya kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi gerekmekte olup; davacının, … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne yapılan atamasının, 18.6.1993 ve 22.6.1993 günlü dilekçeleri dikkate alınarak 19.7.1993 günlü, 8628 sayılı onayla iptal edilmiş olduğu da gözönünde bulundurulduğunda, olayda davacıya manevi tazminat ödenmesini gerektiren koşulların gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından, İdare Mahkemesince davacıya manevi tazminat ödenmesine hükmedilmesinde de hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan …- lira yürütmenin durdurulması harcı ile …- lira posta pulu ücretinin isteği halinde davalıya iadesine, 2.2.1999 tarihinde, kararın dava konusu işleme ve maddi tazminata ilişkin kısımları yönünden oybirliği, manevi tazminata ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

(X) AZLIK OYU :
İdare Mahkemesi kararının, davacının manevi tazminat isteminin kabulüyle …- lira manevi tazminatın davalı idareden alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesine ilişkin kısmının onanması gerektiği görüşüyle bozma kararının bu kısmına katılmıyoruz.