Danıştay Kararı 5. Daire 1998/2262 E. 1998/2314 K. 13.10.1998 T.

5. Daire         1998/2262 E.  ,  1998/2314 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/2262
Karar No: 1998/2314

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalılar): 1- Başbakanlık 2- Milli Eğitim Bakanlığı
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçelerde yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması istemlerinden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacının 657 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca atanmış olduğu 6. derece şef kadrosunun, adıgeçene şeflik ünvanını kazanılmış bir hak olarak sağlamayacağı açık olduğundan ve dava konusu işlemde anılan Yasanın 45. ve 74. maddelerine aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüyle anılan kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Kamu görevlilerinin yer değiştirmeleri konusunda 788 sayılı yasanın kabul ettiği rızasına bağlı olma, 1777 sayılı yasayla yapılan değişiklikle, hizmet gereğine dönüştürülmüş ve 657 sayılı yasayla da, yönetimlere daha geniş yetki tanınmıştır.
Kamu görevlilerinin bir kurumdan diğerine yer değiştirmeleri konusunda da ayni çizgi izlenmiş, 657 sayılı yasanın ilk şeklinde aranan kendi istekleri 1897 sayılı yasa ile kaldırılmış ve kurumların iznine bağlı olarak kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle yer değiştirmeleri olanaklı kılınmıştır.
657 sayılı yasanın 45. maddesiyle getirilen düzenlemenin amacı ise, boş olan kadrolara, bu kadrolara atanmaya yasal olarak hak kazanmış kişilerin atanmasını sağlamaktır. Alt dereceden memur atanması, yasal olarak hak kazanmış kamu görevlisi olmamasına bağlıdır.
Lise mezunu olan ve 9. derecenin 1. kademesinde Milli Eğitim Bakanlığında memur olarak görev yapan davacı, Başbakanlıkta görevlendirildikten yaklaşık iki ay sonra, 6. derece şef kadrosuna atanmıştır.
Öğrenim durumu, hizmet süresi ve kazanılmış hak aylığı gözetilmeden şeflik görevine yapılan bu atamanın, ayrık düzenleme getiren 45. maddenin 2. fıkrası ile 68/B hükmüne aykırılığı ve şeflik ünvanı için kazanılmış bir hak doğurmayacağı açıktır.
Milli Eğitim Bakanlığında ivedi çalışana gereksinim duyulması ve Başbakanlık Merkez örgütünde gereksinim fazlası bulunması nedeniyle davacının yeniden kazanılmış hak aylığı ile Milli Eğitim Bakanlığına döndürülmesinde, kamu hizmeti gereklerine ve mevzuata aykırılık, aksine hüküm kuran idare mahkemesi kararında ise hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı yönetim temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, davacının, Dairemizin “İdare Mahkemesi kararının yürütülmesinin durdurulmasına” ilişkin 5.8.1998 günlü, E:1998/2262 sayılı kararının kaldırılması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
Davacı, Başbakanlık … Genel Müdürlüğünde Şef olarak görev yapmakta iken, Milli Eğitim Bakanlığı … Genel Müdürlüğü emrine Memur olarak atanmasına ilişkin 1.9.1997 günlü, 56283 sayılı işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; 657 sayılı Yasanın 74. maddesi ile idarelere, kurumlararası nakil konusunda kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olarak takdir yetkisi tanındığı; bu madde uyarınca yapılacak atamalarda ilgililerin müktesebinin korunmasının ve kurumun muvafakatının alınmasının da gözetilmesi gerektiği; dava dosyasının incelenmesinden, davacının Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatında Memur olarak görev yapmakta iken, 18.9.1996 tarihinde Başbakanlık’ta görevlendirildiği; 6.11.1996 tarihinde de Başbakanlık … Genel Müdürlüğünde Şef kadrosuna atandığı; daha sonra, Milli Eğitim Bakanlığının 25.7.1997 günlü, 1962 sayılı yazısında, “acilen personele ihtiyaç duyulduğu, Başbakanlık Merkez Teşkilatında ihtiyaç fazlası personel bulunması halinde bu kadrolardan 657 sayılı Yasanın 74. maddesi uyarınca atama yapılması, bunun mümkün olmaması halinde de açıktan atama izninin verilmesinin” istendiği; bunun üzerine, açıktan atamaların da kapalı olması nedeniyle, davacının geçmiş hizmeti de dikkate alınarak Milli Eğitim Bakanlığı emrine Memur olarak atandığının anlaşıldığı; olayda, dava konusu işlemin, 657 sayılı Yasanın 74. maddesinde belirtildiği şekilde hizmetin gereklerine uygun olup olmadığı ve bu işlem nedeniyle davacının müktesebinde bir mağduriyete sebep verilip verilmediği noktalarından incelenmesi gerektiği; Milli Eğitim Bakanlığının yukarıda sözü edilen yazısında Merkez Teşkilatında acilen personele ihtiyaç bulunduğunun belirtilmesi, buna karşılık Başbakanlık Merkez Teşkilatında da personel fazlalığının tespit edilmesi üzerine davacının Milli Eğitim Bakanlığı emrine atanmasında kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı; ancak, yaklaşık 10 aydır Şef olarak görev yapan davacının bu görevi gereği gibi yerine getiremediğine veya başarısız olduğuna ilişkin davalı Başbakanlık tarafından herhangi bir iddianın ileri sürülmemiş olması karşısında, 657 sayılı Yasanın 74. maddesinin idarelere tanıdığı takdir yetkisi kullanılırken davacının müktesebinin korunması ve mağdur edilmemesi gerektiğinden, anılan işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş ve davacının yoksun kaldığı özlük haklarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce tazminine hükmedilmiştir.
Davalı idarelerden Başbakanlık; dava konusu işlemin, Milli Eğitim Bakanlığının 25.7.1997 günlü yazısı dikkate alınarak ve davacının geçmiş hizmeti ile gördüğü öğrenim de gözönünde bulundurularak tesis edildiğini; işlemin tesisi sırasında davacının müktesebinin korunduğunu; öte yandan, adıgeçenin 54. Hükümetin kadrolaşma politikası sonucu, hizmetine ihtiyaç bulunmamasına rağmen Başbakanlıkta istihdam edildiğini; diğer davalı Milli Eğitim Bakanlığı ise, dava konusu işlemin, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 20.8.1997 günlü, … sayılı teklif yazısı doğrultusunda tesis edildiğini; işlem tarihinde davacının maaş müktesebinin 9. derecenin 2. kademesi olduğunu, ancak işlem tarihinde Bakanlık Merkez Teşkilatında 6. ve 7. derece boş şef kadrosu bulunmadığı için, 657 sayılı Yasanın 74. maddesi uyarınca tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 45. maddesinde, “Hiç bir memur sınıfının dışında ve sınıfının içindeki derecesinin altında bir derecenin görevinde çalıştırılamaz.
5 nci ve daha aşağı derecelerdeki kadrolara, derece yükselmesi için gerekli nitelikleri haiz memur bulunmaması hallerinde, 36. maddede belirtilen öğrenim durumları itibariyle tesbit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak ve karşılık gösterilecek kadro derecesi kazanılmış hak aylık derecelerinin üç üst derecesinden fazla olmamak kaydıyla, bu dereceler karşılık gösterilerek, kendi derecesi ile aynı sınıftan memur atanması mümkündür.
Bu gibiler, işgal ettikleri kadroda kazanılmış derece ve kademelerinin aylığını almaya devam ederler ve kazanılmış aylıklarındaki kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi genel esaslara göre yapılır. Karşılık gösterilen kadrolar, ilgililer için kazanılmış hak teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, Milli Eğitim Bakanlığında 9. derecenin 1. kademesi kazanılmış hak aylığı ile Memur olarak görev yapmakta iken, 6.11.1996 günlü, 315/21003 sayılı işlemle ve 657 sayılı Yasanın 74 ve 45. maddeleri uyarınca Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü emrine 6. derece kadroda Şef olarak atandığı; daha sonra dava konusu 1.9.1997 günlü işlemle Milli Eğitim Bakanlığı emrine 9. derecenin 2. kademesi kazanılmış hak aylığı ile Memur olarak atamasının yapıldığı anlaşılmıştır.
657 sayılı Yasanın yukarıda hükmü yazılı 45. maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen atamanın, kadro karşılık gösterilmek suretiyle, ancak kendi kazanılmış hak aylık derecesiyle yapılan atama olduğu tartışmasızdır. Dolayısıyla, istisnai düzenleme getiren 45. maddeye göre yapılan bir atamanın, ilgililere atandıkları kadronun ünvanı yönünden kazanılmış hak oluşturmayacağı açıktır. Bu itibarla, davacının 6.11.1996 günlü işlemle Başbakanlık … Genel Müdürlüğü emrinde 6. derece Şef ünvanlı kadroya atanmış olması, şeflik ünvanının davacı açısından artık kazanılmış bir hak niteliğine dönüştüğü anlamını taşımamaktadır.
Öte yandan, ilgililerin, anılan madde hükmüne göre bir göreve atandıktan sonra, hukuken geçerli sebeplerin varlığı ve bunun sonucu olarak görevden alınmalarının gerektiği hallerde, idarelerin, ilgililerin bu ünvanlarını korumaları konusunda yargı kararı ile zorlanamayacaklarını da ayrıca vurgulamak gerekir.
Bu duruma göre, dava konusu işlemde 657 sayılı Yasanın 45. ve 74. maddelerine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, anılan işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan …- lira yürütmenin durdurulması harcı ile artan …- lira posta pulu ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, 13.10.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.