Danıştay Kararı 5. Daire 1997/940 E. 1999/151 K. 27.01.1999 T.

5. Daire         1997/940 E.  ,  1999/151 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/940
Karar No: 1999/151

Davacı: …
Davalılar: 1- …
2- …
3- … A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekili: …

İsteğin Özeti: Davacı, 117.096.897.- lira tutarındaki tedavi yardımının yasal faiziyle birlikte geri istenmesine ilişkin 17.3.1997 günlü işlem ile bu işlemin dayanağını oluşturan Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin 3. maddesinin A/c. fıkrasında yer alan “… ve herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanamayan….” ibaresi ile yine aynı maddenin B/c-4. fıkrasındaki “… ve yasalar uyarınca kendisine sağlık yardımı sağlanmamış olması” ibaresinin iptalini istemektedir.

Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti: Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinde 657 sayılı Yasanın 209. maddesine aykırılık bulunmadığı; babası SSK’ya tabi olduğundan davacının annesinin sağlık ve tedavi giderlerinin SSK tarafından karşılanması gerektiği; babasının annesine bakmadığından bahisle Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği hükümlerine göre annesinin sağlık yardımından yararlandırılmasının olanaksız olduğu; tüm bu nedenlerle yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Öğretide, açıklayıcı yada bilgi verici nitelikteki işlemler belirli bir hukuki durumu yada olguyu belirtmekle yetinen ve bu niteliğinden ötürü hukuki etkiler yaratmaktan yoksun işlemler olarak tanımlanmaktadır. Bu tür işlemlerin, yalnız ilgililere bir hukuki durumu anlatmaları, açıklamaları sonucu hukuk düzenine herhangi bir katkıları bulunmamakta, bir başka anlatımla yönetsel işlem değeri taşımamaktadır. (Dr.Celal Erkut, İdari İşlemin Kimliği, Sh.144)
Dava konusu işlemde de davacının, Devlet Memurları Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğine aykırı davranışı nedeniyle, yapılan ödemelerin onbeş gün içinde ödenmesi uyarında bulunulmakta, yazı gereği yerine getirilmezse alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağı bildirilmektedir.
Görüldüğü gibi, ortada davacı hakkında kendiliğinden yürütülebilecek ve yönetim hukuku alanına giren kesin bir işlem bulunmamaktadır. Bu bildirim üzerine ilgili ile yönetimi arasında çıkacak uyuşmazlık, yönetimin tüzel kişilik olarak kişilerle olan alacak ve borçlarından doğan ve özel hukuk alanına giren bir uyuşmazlık olacaktır.
Bu bağlamda, dava konusu işlem yönetsel davaya konu olamayacak bir nitelik taşımaktadır.
2577 sayılı yasanın 7/4 maddesinde, düzenleyici işlemlere karşı dava açılırken sunulan iki seçenekten biri, düzenleyici işleme karşı, ilan tarihinden başlayarak süresinde dava açılmamış ve daha sonra düzenlemeye dayalı bir uygulama işlemi yaratılmışsa, düzenleyici işlemin yeniden yargı organı önüne getirilebilmesidir.
Dava konusu olayda ise yönetsel davaya konu olabilecek bir uygulama işlemi yaratılmamış ve maddenin tanıdığı seçenek ortadan kalkmış olduğundan, düzenleyici işleme yönelik istemin de süreaşımı nedeniyle inceleme yeteneği bulunmamaktadır.
İşin esasının incelenmesi gerekli görülürse:
Uyuşmazlık Mahkemesinin 28.9.1992 tarih ve 1992/30 sayılı kararında belirtildiği üzere, kamu görevlisinin ana ve babasına bakmakla yükümlü olması, Türk Kanuni Medenisinin 315.maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu maddeyle yasa koyucu, yoksulluğa düşen ana ve babaya evlatlarının yardımda bulunmasının yaptırımını, evladın vicdani olan etik kurallarına bırakmak istememiş ve bu ödevi yasal bir yükümlülüğe dönüştürmüştür. Devlet memurlarının bu yükümlülüğünü 657 sayılı yasanın 209.maddesi, memuriyet konumunun bir gereği sayarak kurumuna yüklemiştir.
399 sayılı KHK’nin II sayılı cetveli kapsamında yer alan ve … AŞ de şef mühendis olarak görev yapan davacıya tedavi giderleri bakımından uygulanacak yasa da, anılan KHK’nin 32. maddesinin göndermede bulunduğu 657 sayılı yasa olmaktadır.
Anılan 209. maddeye baktığımızda, eş bakımından Türk Kanuni Medenisinin 152.maddesiyle kocaya verilen yükümlülüğün çocuğa geçtiğini ve bakmakla yükümlü olma çerçevesinde, kamu görevlisine anne ve babasına bakması için bir olanak sağlandığını görmekteyiz.
Yönetimlerin kendi görev alanlarını ilgilendiren konuları yönetmeliklerle düzenleme yetkisi, Anayasanın 124.maddesiyle tanınmış olup tanınan bu yetki çerçevesinde, yönetimler yönetmelik çıkarabilecekleri gibi kamu hizmetlerinin daha iyi düzenlenip daha verimli yürütülmesi amacıyla yönetmeliklerde değişiklikler de yapabilirler. Yönetmeliklerin daha üstün hukuk kurallarına aykırı hükümler içermemesi ve öngörülen biçim koşullarına uyularak çıkarılması dışında, söz konusu düzenleme yetkisinin kullanılmasına kamu hukuku yönünden kısıtlayıcı bir engel düşünülemez.
657 sayılı yasanın 209.maddesine dayanılarak çıkarılan Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin değişik 3.maddesinde, ana ve babanın tedavi yardımından yararlanabilmesi için, Devlet memurunun yardım etmemesi durumunda yoksun duruma düşmesi, her ne şekilde olursa olsun ücret karşılığı çalışmaması ve tartışma konumuz olan yasalar uyarınca sağlık yardımı sağlanmamış olması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere düzenleme, davacının savladığı gibi yasaya aykırılık oluşturacak bir öğe getirmemekte, değişik çatılar altında örgütlenen sosyal güvenlik kuruluşları arasında, sağlık yardımından yararlanma bakımından doğabilecek karışıklığı önlemekte, işleyişe bir düzen sağlamaktadır. Sağlık yardımından yararlanacak kişileri, bu yardımın dışına atmamakta, yararlanacakları kurumu belirlemektedir.
Dava konusu olayda da, davacının annesinin sağlık yardımı eşinin sigortadan emekli olarak yaşlılık aylığı alması nedeniyle, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmakta olup, anne-babanın geçimsizliği yada ayrı yaşamaları sağlık yardımından yararlanmaya engel bir durum yaratmamakta, bir başka anlatımla, yasanın tanıdığı sağlık yardımından yararlanma hakkı, yönetmelik tarafından ortadan kaldırılmamaktadır. Davacı, tedavi yardımı yönünden artık, bakmakla yükümlü olma kapsamında yer almamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın yönetsel yargılama yöntemine aykırılık ve esastan reddine karar verilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince duruşma için önceden belli edilen 27.1.1999 günü davalı Başbakanlık temsilcisi Hukuk Müşaviri … ile davalı … A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili Av. …’un ve davacının geldiği görülerek Danıştay Savcısı … hazır olduğu halde açık duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan davalı idare temsilcilerine ve davacıya usulüne göre söz verilip dinlendikten ve savcının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verildi. Dosyadaki tüm bilgi ve belgeler de incelenmek suretiyle işin gereği düşünüldü:
Davacı, …- lira tutarındaki tedavi yardımının yasal faiziyle birlikte geri istenmesine ilişkin 17.3.1997 günlü işlem ile bu işlemin dayanağını oluşturan Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin 3. maddesinin A/c. fıkrasında yer alan “… ve herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanamayan…” ibaresi ile yine aynı maddenin B/c-4. fıkrasındaki “… ve yasalar uyarınca kendisine sağlık yardımı sağlanmamış olması” ibaresinin; babası ve annesi arasındaki geçimsizlik nedeniyle kurum yöneticilerinin bilgisi dahilinde şeker hastası olan annesi adına sağlık karnesi düzenlendiğini, daha sonra annesi için haksız şekilde tedavi yardımı aldığı gerekçesiyle …- liranın doğrudan tahsili yoluna gidildiğini, iptali istenen yönetmelik hükümleriyle 657 sayılı Yasanın 209. maddesinde yer almayan “sağlık yardımından yararlanmama” koşulunun getirilmiş olduğunu, annesinin sağlık yardımından yararlandırılmamasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca Danıştay Onuncu Dairesinin bir kararında kişinin kendisi için daha elverişli olan bir sosyal güvenlik yardımını tercih edebileceğinin belirtildiğini ileri sürerek iptali istemiyle dava açmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Tedavi yardımı” başlıklı 209. maddesinin 1. fıkrasında, “Devlet memurları ile eşlerinin veya bakmakla yükümlü oldukları ana baba ve çocuklarının hastalanmaları halinde, evlerinde veya resmi veya özel sağlık kurumlarında ayakta veya yatarak tedavileri kurumlarınca sağlanır.” hükmü yer almış; Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin 3. maddesinin A/c. fıkrasında, “Devlet memurunun bakmakla yükümlü olduğu ve herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanamayan ana babası” tedavi yardımından yararlanacaklar arasında sayılmış; aynı maddenin B/c-4. fıkrasında ise, “Devlet memurunun bakmakla yükümlü olduğu ana babasının bu sıfatından dolayı tedavi ve yol giderlerinden yararlanabilmesi için devlet memurunun yardım etmemesi halinde muhtaç duruma düşmesi, her ne şekilde olursa olsun ücret karşılığı çalışmaması ve yasalar uyarınca kendisine sağlık yardımı sağlanmamış olması gerekmektedir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, … A.Ş. Genel Müdürlüğünde görev yapan davacının şeker hastası olan annesi adına sağlık karnesi düzenlettiği ve annesinin tedavi giderlerinin kurumu tarafından karşılanmasını sağladığı; oysa ilgilinin babasının Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi olup halen yaşlılık aylığı aldığı; bu durumun tespit edilmesi üzerine … A.Ş. Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu harcamalar tutarı olan …- liranın yasal faiziyle birlikte davacıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
657 sayılı Yasanın yukarıda metni yazılı 209. maddesinde devlet memurlarının “bakmakla yükümlü oldukları” anne ve babalarının tedavilerinin kurumları tarafından karşılanacağı öngörüldüğünden ve herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlananların bu kapsam içinde değerlendirilemeyecekleri açık olduğundan Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği ile getirilen düzenlemelerde 657 sayılı Yasa hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Belirtilen duruma göre, davacının annesinin sağlık giderlerinin SSK’ya tabi olan ve halen yaşlılık aylığı alan babası dolayısıyla SSK tarafından karşılanması gerektiğinden, ilgilinin gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle aldığı …- TL. tutarındaki tedavi yardımının yasal faiziyle birlikte geri istenmesine ilişkin işlemde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre …- TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş. Genel Müdürlüğüne verilmesine, noksan yatırılan …- TL. posta pulu ücretinin davacıya tamamlattırılmasına, 27.1.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.