Danıştay Kararı 5. Daire 1997/785 E. 1997/1185 K. 30.05.1997 T.

5. Daire         1997/785 E.  ,  1997/1185 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/785
Karar No: 1997/1185

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: Başbakanlık

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: 1987 yılında kamu yönetimi konusunda eğitim yapmak üzere …’ye gönderilen davacıdan bu dönemde İngilizce dil kursuna katılması sonucu kurumunca ödenen … TL nın davacıdan istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonunda İdare Mahkemesince verilen kararın davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden davacının 1987 yılında kamu yönetimi konusunda eğitim yapmak üzere …’ye gönderildiği, bu dönemde İngilizce dil kursuna katıldığının anlaşılması üzerine kurumca ödenen tutarın 187 sayılı Sayıştay ilamı ile tahakkuk memuru ile saymandan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verildiği, bu karara karşı yapılan itirazın Sayıştay Temyiz Kurulunda görüşülerek tazmin hükmünün onanmasına karar verildiği, bu karar üzerine davalı idarece dava konusu işlemle sözkonusu tutarın davacıdan istenildiği anlaşılmaktadır.
Sayıştay ilamı ve Sayıştay Temyiz Kurulu kararı ile davacının dil kursuna katılması sonucu ödenen miktarın tahakkuk memuru ve saymandan tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 gün ve E:1968/8; K:1973/14 sayılı kararında idarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağın her zaman geri alınabileceği, belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının ise ancak hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten başlamak üzere idari dava açma süresi içinde mümkün olduğu, bu süre geçtikten sonra geri alınamayacağı belirtilmiştir.
Dava konusu olayda kamu yönetimi dalında eğitilmek üzere 1987 yılında …’ye gönderilen davacının …’de dil kursuna katıldığı, bu durumun kendilerine daha davacının Türkiyede iken kabul işlemlerinin yürütüldüğü aşamada sağlandığı anlaşıldığından davacının gerçek dışı beyanı veya hilesinden söz edilemez.
Bu durumda hatalı ödemenin geri alınması ödemenin yapıldığı tarihten itibaren dava açma süresi içinde istenebileceğinden, mahkemece bu husus araştırılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken hatalı ödemenin üstün idare anlayışının gereği olarak geri alınabileceği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Belirtilen nedenle İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
…’ye kamu yönetimi konusunda eğitim görmek için gönderilen ve özel bir okulda İngilizce dil kursuna katılan davacı, bu nedenle ödenen ücretin Sayıştay kararı uyarınca geri alınmasına ilişkin 22.7.1992 ve 27.8.1992 tarihli işlemlerin iptali istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 832 sayılı Sayıştay Kanununun 64. maddesinde Sayıştay ilamlarının uygulanmasıyla ilgili kurallara yer verildiği; Danıştay kararlarında da belirtildiği gibi idarelerin hatalı işlemlerini her zaman geri alabilecekleri; yukarıda değinilen yasal kural karşısında, Sayıştay ilamlarının İcra-İflas Kanununa göre yerine getirilmesi olanağı bulunduğunun tartışmasız olduğu; ancak, idare, Sayıştay kararıyla da olsa ödemenin hatalı olduğunu belirlediğine göre, haklılığı amaçlayan yönetim anlayışının bir gereği olarak bu ödemenin geri alınması yolunda kamu gücünü ilgiliye karşı kullanabileceği; hatalı ödemeden yararlanan davacının Sayıştay kararında sorumlu olarak gösterilmemiş olmasının, hatalı ödeme sonucu fazla bir kazanım elde etme olgusunu ve böylece asıl ilgili olma konumunu değiştirmeyeceği; icra yolu ile, ödemeden yararlanan ilgilinin değil, ödemeye ilişkin işlemleri yapan kamu ajanlarının sorumlu tutulacakları gerçeğinin, idarenin ödemede bulunduğu kişiye bu kez geri alma yolunda işlemler geliştirmesini zorunlu kılacağı; gerçekten de mali ödemeler alanında gerçekleşen uygulamaların bu yönde kökleşmiş bir eğilim gösterdiği ve idari bir yöntem olarak kabul edilegeldiği; bu bakımdan, Sayıştay kararıyla hatalı olduğu belirlenen ve mali yargılamanın bir sonucu olarak ortaya çıkması nedeniyle yasallığı tartışılamayacak olan söz konusu yanlış ödemenin üstün idare anlayışının bir gereği olarak geri alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, İngilizce dil kursuna katılması için gerekli tüm yazışmaların idarece yapıldığını, bu konuda kendisinin hiçbir müdahalesi ve kusuru bulunmadığını, dil kursu için idarece … firmasına ödenen miktarın kendisinden tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Sayıştay kararında adına çıkartılmış bir borç da bulunmadığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir… Bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamaz.” hükmü yer almakta; 832 sayılı Sayıştay Kanununun “İlamların İnfazı” başlıklı 64. maddesinin 2. fıkrasında ise, “İlamlarda gösterilen zimmet ve tazminlerde zimmetler vukuu tarihinden, tazminler ise hükmedildikleri tarihten itibaren faize tabi olarak İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil olunur.” hükmüne yer verilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 30.8.1987-30.12.1987 tarihleri arasında kamu yönetimi alanında eğitim görmek üzere …’ye gönderilmiş olduğu halde bu dönemde kendisine yabancı dil eğitimi yaptırıldığı; davalı idarenin 1987 yılı hesaplarının yargılanması sonucunda … gün ve … sayılı Sayıştay ilamı ile, …’ye gönderilen memurlara kamu yönetimi yerine İngilizce dil eğitimi yaptırıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle İngilizce dil kursu ücreti olarak … adlı kuruluşa mevzuata aykırı biçimde ödenmiş olan …- liranın tahakkuk memuru ve saymandan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verildiği; … Temyiz Kurulunun … gün ve Dosya: …, Tutanak: … sayılı kararıyla bu ilamın onandığı; Başbakanlık Merkez Saymanlık Müdürlüğünün 22.7.1992 tarihli yazısıyla, Sayıştay ilamında belirtilen miktarın ilgililerden tahsil edilmesi gerektiğinin Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına bildirildiği; 15.8.1992 tarihinden itibaren davacının maaşından bu nedenle kesinti yapılmaya başlandığı; davacının başvurusu üzerine Devlet Personel Başkanlığının 27.8.1992 tarihli yazısı ile de, aylıktan kesinti yapılmasına ilişkin gerekçelerin açıklandığı anlaşılmaktadır.
Anayasanın yukarıda sözü edilen 160. maddesine göre Sayıştay kararlarının kesin hüküm niteliğini taşıdıkları kuşkusuzdur. Sayıştay’ın … gün ve … sayılı ilamıyla, mevzuata aykırı olarak ödenmiş olduğu tespit edilen …- liranın tahakkuk memuru ve saymandan tahsiline karar verilmiş olup; 832 sayılı Yasanın 64/2. maddesi hükmü uyarınca bu miktarın İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre bu görevlilerden tahsil edilmesi gerektiği gibi, tazminle yükümlü tutulan tahakkuk memuru ile saymanın haksız ödemeden yararlanan kişi olan davacıya özel hukuk hükümleri çerçevesinde rücu haklarının saklı bulunduğu da açıktır.
Bu durumda, davalı idarece kamu gücü kullanılarak davacının maaşından doğrudan kesinti yapılmak suretiyle mevzuata aykırı ödemenin tahsili yoluna gidilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, 30.5.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.