Danıştay Kararı 5. Daire 1997/2609 E. 2000/437 K. 09.02.2000 T.

5. Daire         1997/2609 E.  ,  2000/437 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2609
Karar No: 2000/437

Davacı: …
Davalı: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Davanın Özeti: Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı … Genel Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin 5.8.1997 günlü, … sayılı müşterek kararname ile İş Teftiş Kurulu Başkanlığına … Müfettişi olarak atanmasına ilişkin 6.8.1997 günlü, 7835 sayılı işlemin iptalini ve bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesini istemektedir.

Savunmanın Özeti: Davacının yerine atandığı kişinin Çalışma Genel Müdürlüğünden alınmasına ilişkin işleme karşı açtığı davada verilen iptal kararının uygulanması amacıyla dava konusu işlemin tesis edildiği; öte yandan davacının Genel Müdürlük görevinde bulunduğu süre içerisinde nesnellik ilkesine uygun davranmadığı; yargı kararının uygulanması sonucu göreve dönen personele hissi cezalar verdiği, ayrımcılık yaptığı; bu nedenle haklı dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden davacının, yerine atandığı kişinin açtığı davada verilen iptal kararının uygulanmasını sağlamak üzere görevinden alındığı anlaşılmış olup, Anayasanın 2. ve 138. maddeleri ile 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinde yer alan hükümler karşısında davalı idarece tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacı, başka bir göreve atanmak üzere Çalışma Genel Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin 5.8.1997 günlü ve 97/47424 sayılı müşterek kararname ile … Müfettişliğine atanmasına ilişkin 6.8.1997 günlü ve 7835 sayılı Bakanlık işleminin iptalini, bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmolunmasını istemektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Çalışma Genel Müdürlüğü görevini yürüten …’in 21.8.1995 günlü müşterek kararname ile görevden alınması üzerine 27.11.1996 günlü ve … sayılı müşterek kararname ile davacının bu göreve getirildiği, …’ın görevden alınmasına ve … Müfettişliğine atanmasına ilişkin işleme karşı açtığı ve Danıştay Beşinci Dairesinin E:1995/3680 numarasına kayıtlı dava dosyasında verdiği 29.5.1996 günlü ve K:1996/2107 sayılı kararı ile bu işlemlerin iptaline hükmolunması üzerine sözü edilen iptal kararının temyizen bozulması istemiyle yapılan başvurunun Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 11.7.1997 günlü ve E:1996/518, K:1997/426 sayılı kararı ile reddedilerek Beşinci Daire kararının onanmasından sonra iptal kararının uygulanması amacıyla dava konusu işlemle davacının görevden alındığı anlaşılmıştır.
Bu haliyle yargı kararına uygulamak için tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamakta ise de, …’in görevden alınmasına ilişkin 21.8.1995 günlü müşterek kararname ile … Müfettişliğine atanmasına ilişkin işlemin iptaline dair Danıştay Beşinci Dairesi kararının onanması yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 11.7.1997 günlü ve E:1996/518, K:1997/426 sayılı kararının düzeltilmesi istemiyle yapılan başvuru İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 16.1.1998 günlü ve E:1997/476, K:1998/84 sayılı kararı ile kabul edilerek Danıştay Beşinci Dairesi kararının bozulmasına hükmolunması üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin 21.5.1998 gününde verdiği E:1998/756, K:1998/1535 sayılı kararla dava reddedildiğinden ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre davacı hakkında tesis edilen görevden alma işlemine sebep olarak gösterilen yargı kararının uygulanması amacı dayanaksız kalmıştır.
Belirtilen bu durum karşısında, dava konusu işlemlerin sebep ve maksat unsurları bakımından hukuka uygun olup olmadığının irdelenmesine geçilmiştir.
Davacının Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemle ilgili olarak çeşitli konularda inceleme ve soruşturmalara başlanmış ise de, bu soruşturma ve incelemeler sonunda davacının Genel Müdürlük görevinde kusurlu bulunduğunu kanıtlar nitelikte herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya ibraz edilmemiş olması ayrıca Genel Müdürlük görevini başarılı bir şekilde yürüttüğünün dosyanın incelenmesinden anlaşılması karşısında, dava konusu işlemlerin tesisinde 657 sayılı Yasanın 76. maddesi hükmüyle tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak kullanıldığı sonucuna varıldığından, davaya konu işlemler hukuka aykırı görülmüştür.
Öte yandan; hukuka aykırı bulunan işlemler nedeniyle davacının yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi anayasal ve yasal bir zorunluluktur.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ile dava konusu işlemlerin iptaline, bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmolunması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacı; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı … Genel Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin 5.8.1997 günlü, … sayılı müşterek kararname ile İş Teftiş Kurulu Başkanlığına … Müfettişi olarak atanmasına ilişkin 6.8.1997 günlü, 7835 sayılı işlemin; görevinde son derece başarılı olduğunu, aylık ve takdirname ile ödüllendirildiğini, eş değer ya da üst bir göreve atanması gerektiğini öne sürerek iptali ve bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmakta ve 138. maddesinin son fıkrasında “Yasama ve Yürütme Organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” yolunda açık, kesin ve buyurucu bir kurala yer verilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Yasanın 13. maddesiyle değişik 1. fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiç bir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” şeklindeki kuralıyla Anayasanın 2. maddesinde yer alan “Hukuk Devleti” ilkesine uygun bir düzenleme getirmektedir. Sözkonusu ilke karşısında, idarenin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır.
İş Teftiş Kurulunda … Müfettişi olarak görev yapmakta iken; 21.8.1995 günlü, … sayılı müşterek kararname ile Çalışma Genel Müdürlüğü görevinden alınarak, 22.8.1995 günlü, 60810 sayılı işlemle İş Teftiş Kurulu Başkanlığında … Müfettişliğine atanan ve daha sonra İş Teftiş … Grup Başkanlığında görevlendirilen …’den boşalan Çalışma Genel Müdürlüğü görevine; önce 8.10.1996 günlü, 7632 sayılı işlemle vekaleten, daha sonra da … günlü, … sayılı müşterek kararname ile asaleten atanan davacının; eski genel müdür …’in hakkında tesis edilen işlemlere karşı açtığı davada, Danıştay Beşinci Dairesinin 29.5.1996 günlü, E:1995/3680, K:1996/2107 sayılı kararıyla, anılan işlemlerin iptali yolunda karar verilmesi ve sözü edilen kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 11.7.1997 günlü, E:1996/518, K:1997/426 sayılı kararı ile onanması üzerine; bu kararın uygulanması amacıyla dava konusu işlemler ile Çalışma Genel Müdürlüğü görevinden alınarak eski görevi olan İş Teftiş Kurulu Başkanlığı … Müfettişliğine atandığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Çalışma eski Genel Müdürü olan …’in bu görevinden alınmasına; Teftiş Kurulu Başkanlığına … Müfettişi olarak atanmasına ve İş Teftiş … Grup Başkanlığında Müfettiş olarak görevlendirilmesine ilişkin işlemlere karşı açtığı davada iptal kararı verilmiş bulunduğuna göre, idarenin bu karar gereklerine göre işlem tesis etmesi Anayasanın 2. ve 138. maddeleri ile 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinden kaynaklanan bir zorunluluktur. İdare, sözkonusu iptal kararını aynen uygulamak ve anılan kararın geriye yürümesinin (Makable şamil olmasının) doğal sonucu olarak iptal edilen işlemlerden önceki hukuki durumu yeniden tesis etmek,bir başka anlatımla, görevden alınan Çalışma Genel Müdürünü eski görevine iade etmekle yükümlüdür. Bu uygulamayı gerçekleştirebilmek için idarenin, öncelikle Çalışma Genel Müdürlüğü kadrosunu boşaltması gerektiğine göre, davacının Çalışma Genel Müdürlüğü görevinden alınmasının İdare yönünden Anayasal ve Yasal bir zorunluluk olduğunda kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Öte yandan, iptal kararlarının geriye yürümesi (Makable şamil olması), yani iptal edilen idari işlemin tesis edildiği tarihe kadar etkide bulunması İdare Hukukunun bilinen bir kuralıdır. Dolayısıyla dava konusu edilen işleme dayanan veya onunla doğrudan doğruya ilişkisi bulunan diğer idari tasarrufların da bu karardan etkilenmesi kaçılınılmazdır. Çalışma Genel Müdürü olan …’in bu görevden alınmasına, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı emrine … Müfettişi olarak atanmasına ve İş Teftiş … Grup Başkanlığı emrine Müfettiş olarak görevlendirilmesine ilişkin işlemlere karşı açılan davada verilen iptal kararının, onun yerine bu göreve getirilen davacının atama işlemini sebep unsuru yönünden hukuka aykırı kıldığı ve anılan kararla önceki Genel Müdürün görevden hiç alınmamış bir duruma geldiğini vurgulamak gerekir. Belirtilen Anayasal ve Yasal duruma göre, davacının Çalışma Genel Müdürlüğünden alınması idare yönünden hukuksal bir zorunluluktur. Dolayısıyla adı geçenin bu görevde herhangi bir olumsuz durumunun olup olmamasının Anayasanın 138. maddesi ile 2577 sayılı Yasanın 28. maddesi karşısında, sonuca etkili bir yanı bulunmadığı açıktır. Kaldı ki; davalı idarece, davacının, Çalışma Genel Müdürlüğü görevini yürüttüğü döneme ilişkin olarak bir takım olumsuzluklarının bulunduğu da ileri sürülmektedir.
Diğer taraftan; iptal davalarında uyuşmazlığın işlemin tesis edildiği andaki hukuksal durum gözönünde bulundurularak çözümlenmesi İdare Hukukunun temel ilkelerinden olduğundan; eski Genel Müdür … hakkında tesis edilen işlemlerin iptaline ilişkin Danıştay Beşinci Dairesi kararının onanması yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurul kararının düzeltilmesi istemi kabul edilerek Danıştay Beşinci Dairesi kararının bozulması yolunda verilen İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 16.1.1998 günlü, E:1997/476, K:1998/84 sayılı kararının ve bu karara uyularak davanın reddi yolunda verilen Danıştay Beşinci Dairesinin 21.5.1998 günlü, E:1998/786, K:1998/1535 sayılı kararının; daha önceki aşamada verilen iptal kararının uygulanma zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı açık olup; anılan red kararının …’in Çalışma Genel Müdürlüğü görevinden alınarak yerine davacıyı tekrar bu göreve atamak biçiminde idareye bir zorunluluk yüklediğinden sözetmeye de hukuken olanak bulunmamaktadır. Davacının daha önce Çalışma Genel Müdürlüğüne atanmış ve yargı kararının uygulanması amacıyla bu görevden alınmış olmasının, yargı yerince tersine bir karar verildiğinde ya da anılan kadro boşaldığında, bu kadroya yeniden atanması yönünde bir kazanılmış hak yaratmadığını özellikle vurgulamak gerekir.
Her ne kadar, davacı Teftiş Kurulu Başkanlığına … Müfettişi olarak atanmasına ilişkin 6.8.1997 günlü işlemin de iptalini istemekte ise de, idarelerin kamu görevlilerinin atanacakları kadroları belirleme konusunda yönetim hukukunun genel ilkeleri ile sınırlı olarak sahip bulunduğu takdir yetkisinin ne şekilde kullanılacağı konusunda yargı yerlerince zorlanamayacağı açık olup, adı geçenin Çalışma Genel Müdürlüğü görevine atanmadan önce yürütmekte olduğu … Müfettişliğine atanmasında da hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, posta ücretinden noksan yatırılan …- liranın davacıya tamamlattırılmasına, 9.2.2000 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X)AZLIK OYU
Dosyanın incelenmesinden, Çalışma Genel Müdürlüğü görevini yürüten …in 21.8.1995 günlü Müşterek Kararname ile görevden alındığı; yerine 27.11.1996 günlü, … sayılı Müşterek Kararname ile davacının Çalışma Genel Müdürlüğü görevine atandığı, …’in görevden alınmasına ve … Müfettişliğine atanmasına ilişkin işleme karşı açtığı davada Danıştay Beşinci Dairesince verilen 29.5.1996 günlü, E:1995/3680, K:1996/2107 sayılı iptal kararının idarece temyiz edilmesi sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 11.7.1997 günlü, E:1996/518, K:1997/426 sayılı kararıyla temyiz istemi reddedilerek iptal kararının onanması üzerine; anılan iptal kararının uygulanması amacıyla davacının, dava konusu 5.8.1997 günlü, 97/47424 sayılı Müşterek Kararname ile Çalışma Genel Müdürlüğü görevinden alındığı; 6.8.1997 günlü, 7835 sayılı Bakanlık işlemi ile de … Müfettişliği görevine atandığı anlaşılmıştır.
Ancak, daha sonra …’in görevden alınmasına ilişkin 21.8.1995 günlü Müşterek Kararname ile … Müfettişliğine atanmasına ilişkin işlemin iptaline dair Danıştay Beşinci Dairesi kararının onanması yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 11.7.1997 günlü, E:1996/518, K:1997/426 sayılı kararının düzeltilmesi istemiyle davalı idarece yapılan başvuru İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 16.1.1998 günlü, E:1997/476, K:1998/84 sayılı kararıyla kabul edilerek Danıştay Beşinci Dairesi kararının bozulmasına hükmedilmesi üzerine anılan Dairenin 21.5.1998 günlü, E:1998/756, K:1998/1535 sayılı kararıyla dava reddedildiğinden, ortaya çıkan yeni hukuksal duruma göre davacı hakkında tesis edilen görevden alma işlemine sebep olarak gösterilen yargı kararının uygulanması amacının dayanaksız kaldığı açıktır.
Öte yandan; görevini başarı ile yürüttüğü dosyanın incelenmesinden anlaşılan davacı hakkında ileri sürülen sebepler de adı geçenin görevden alınmasını gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptali ile bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.